Bardız

Bardız

Bardız, Divan-ü Lügat ’ut Türk sözlüğünde yer alan bu kelime “bağlık, bahçelik” yer anlamına gelmektedir. Erzurum ilinin Şenkaya ilçesinin güzel bir nahiyesi olan Bardız yâda şimdiki ve resmi olan ismiyle Gaziler Erzurum şehrine 151 km, Şenkaya ilçesine ise 36 km uzaklıktadır.

Tıpkı isminin anlamı gibi bağlık, bahçelik olan bu şirin mahallemizin tarihi geçmişi çok eskilere ulaşmaktadır. Ancak bu tarihi geçmişi layık olduğu şekilde araştırılmamıştır.

Urartulular ile başladığı düşünülen tarihi macerası Saka Türklerinin bir kolu olan Taolar ile devam etmiştir. Daha sonra sırasıyla Gürcüler, Kimmerler, Medler, Selefküsler, Arsaklı hâkimiyeti altında kalacak Roma, Sasani, Gürcü-Bizans çatışmalarında ise sık sık el değiştiren yerleşim alanlarında biri olacaktır. Hz. Osman’ın halifeliği döneminde İslam ordularının komutanı olan Mesleme tarafınca İslam topraklarına katılan Bardız. Alp Aslan’ın 1064 yılında Olur ve çevresini zapt etmesiyle birlikte Türk hâkimiyetine geçmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmıştır. Döş kaya isimli sancağın merkezi olan Bardız, Osmanlı’nın yıkılma dönemlerinde bir müddet Rus işgali altında kalmıştır. Bardız, Sarıkamış hareketinde önemli bir role sahiptir. Bu hareketli tarihe sahip, güzel ve tatlı beldemizi bir Bardız’lı olarak sizlere anlatmak benim için büyük bir onur ve zevk olacaktır.

Bardız tarihi ile başladığım yazıma Bardız’ın yakın tarihini anlatarak devam edeceğim. Tarihte 93 Harbi olarak bilinen 1877—1878 Osmanlı Rus Harbi ile Bardız Rus işgaline girmiştir. Ruslar Bardız çayının takiben güney kısmında kalan ve daha sonra savaş tazminatı olarak verilen köylere gelmişlerdir. Bu sırada Bardız da Rusların hudutları içerisine girdiğinden burada yaşayan insanlar bu işgalden rahatsız olmuşlar devletin gösterdiği bölgelerde Osmanlı hudutları içerisinde kalan köylere yerleşmişlerdir. Tabi yerlerini terk etmek istemeyen Bardızlılar ise Rus işgali altında kalmaya razı olmuşlardır. Bu muhacirlik esnasında çakır baba geçidine geldiklerinde otuz hane bu geçidin yakınında bulunan ve eski köyleri olan Çilhoruz köyüne yerleşirler. Bu köye yerleşmede öncülük edenler Çakmur ağa ve bacanağı Devri ağadır. Benim dedelerimden Cin Ahmet Maraş’a Elbistan ve Avşin civarlarına kardeşi Hasan Usta Norjuna, Emin Usta dedemde aşağı hamasa ve Bardız Caminin 1877 den önce hocalığını yapan Türkmen Hoca’da Sivas İmralı’ya yerleşir.

SARIKAMIŞ HAREKETİ

Bardız, 1914 ve 1915 yıllarında Birinci Dünya Savaşında bir nevi konak sahipliği yapmıştır. Ordu komutanları Sarıkamış Hareketini planlarken burada kalmışlardır. 1877—1878 harbinde göç etmeyip Bardız ’da kalan yerli halk oraya gelen komutanlara bölgenin ne derecede engebeli ve şartların ağır olduğunu anlatsa da ordunun başında olan komutanlar buradaki halkın ve eşreflerin uyarılarını dikkate almamışlar ve Sarıkamış’a doğru dört bir koldan saldırmak için harekete geçmişlerdir. Ancak şartlar o kadar ağırdır ki asker Bardız’dan Soğanlı Dağlarına çıkmadan kaput ve yiyecek ihtiyacı hâsıl olmuştur. Buna rağmen Osmanlı komutanları cesurca davranıp Sarıkamış ve Karsı kurtarmak ve Kafkasya’ya kadar ilerlemeyi hedeflemişlerdir. Bunun için her türlü kaybı da göze almışlardır. Fakat verecekleri kayıp tahminlerinin çok ötesinde ve göze aldıklarından daha fazla olacaktır. Soğanlı ve Allahu Ekber dağlarında büyük kayıplar verilerek doksan bin asker şehit düşmüş bunun sonucunda da Ruslar Erzurum’u işgal etmişlerdir. Bu trajedi Bardız’ın tarihe geçmesi ve Şenkaya’nın da ilçe haline gelme öyküsünün başlangıç noktası olur. Birinci Dünya harbi esnasında Bardız ve çevresinden 193 tane esir edilmiş insan vardır. Benim bunlar arasında tanıdığım Akif Çavuş ve Posik’li Necip çavuştur.

ERMENİ MEZALİMİ

Sarıkamış hareketinden sonra bölgenin yaşadığı en büyük trajedi ise Ermeni mezalimi olmuştur. Bardız ve Kosor vadisinde Ermenilerce yapılan soy kırım neticesinde Kosor nahiyesinde 38 köyün tamamı yağmalanmış, binlerce hayvanı ve parayı gasp etmişlerdir. 500 den fazla insan tek tek canice katledilmiştir. Toptaş, Kalgos ve Lavistan köyleri yakılarak bu köylerdeki 600 kişi topluca katledilmişlerdir. Bahri bey önderliğinde Osmanlı sınırlarına ulaşmaya çalışan 200 kişinin üzerine ateş açılarak öldürülmüştür. Bardız nahiyesine bağlı 16 köyden 12’si yıkılmış 139 hane harap edilerek 913 kişi katledilmiştir. 29 kız ve geline ise tecavüz edilmiştir. Peneskirt nahiyesine bağlı 24 köyde de 457 hane yıkılarak harap edilmiştir. Kürtçü ve Vartanıtta da 125 tane bakılmaya muhtaç çocuk vahşice katledilmiştir. Toplam olarak bu bölgede yukarıda sayılanlarla birlikte 2832 kişi değişik yöntemlerle hunharca katledilmiştir.

Bütün bu trajedilerden sonra Türk ordusu Kazım Karabekir ve Halit paşaların komutası altında sürdürülen savaşların sonucunda Bardız ve çevresi hürriyetine kavuşmuş ve bu bölgeden hem 1877—1878 savaşında hem de Birinci Dünya savaşında muhacir duruma düşenler geriye dönerek topraklarına sahip çıkarlar.

BARDIZ NEDEN İLÇE OLAMADI?

Bütün bu askeri hareketlilik ve göç dalgası bittiği zaman Bardız, Kars ilinin Sarıkamış kazasına bağlıdır. Bu durum 1943 yılına kadar böyle devam eder. Bölgenin Sarıkamış ve Kars’a olan uzaklığı nedeniyle Ankara Çoruh vadisinde yeni bir kazanın kurulmasına ilişkin duyulan ihtiyacın Ankara daha fazla kayıtsız kalmaz ve yeni bir ilçe kurulması kararını alır. Bu kararın alındığı sırada Bardız nahiye olduğu için kaza olmaya namzettir.

Ama o sırada eski ismi örtülü yeni ismi Şenkaya olan yerin önde gelen isimleri kaza merkezliğini köylerine kazandırabilmek için çalışkan ve girişimci yapıya sahip olan ve o zamanlarda il genel meclis üyeliği yapan Hüseyin Köycü’nün önderliğinde gerekli olan girişimlere başlarlar. Köycü bürokrasi ile içli dışlı olan birisidir. Ankara’ya giderek Örtülünün kaza olması için çalışır. Gerekli olan evrakları meclis koridorlarında dolaştırırken o dönemde başbakan olan İsmet İnönü’ye bir şekilde ulaşmayı başarır ve kendisine Örtülünün kaza olmasına ilişkin fikrini sunar ve desteğini ister. İsmet İnönü Örtülünün yerine tam olarak hatırlayamaz ve bu köyün yerinin neresi olduğunu Kazım Karabekir ve Halit paşaların Ermenilerle yaptığı mücadele ettiği Allahu Ekber ve Soğanlı dağlarına olan yakınlığını Köycü’ye sorar. Köycü’nün verdiği cevaplardan buranın Bardız olduğunu sanır. Sarıkamış ve hareketinde ve milli mücadelede önemli bir isim olan Bardız’lı Hafızı hatırlayarak “burası bizim Hafızın memleketi değil mi?” deyince, Köycü “evet paşam “der. Bunun üzerine İnönü “Kazım ve Halit Paşaların mücadele ettiği memleketin kaza olması ve gelişmesi bizim için bir onurdur.” der ve müracaatlarını kabul eder.

Köycü Ankara’dan Örtülü ’nün kaza olduğunu radyodan duyurur ve gerekli işlemleri tamamladıktan sonra, büyük bir sevinçle Şenkaya’ya gelir. O sırada Bardız’lı olup ta Sarıkamış’ta il genel meclisi üyesi olan Rıfat Şeki ve etrafındakiler hiçbir girişim yapamayarak durumu kabullenmek zorunda kalırlar. 1946 yılında 1943 yılında alınan kaza kararı referandumla onaylanır. Bu referandum esnasında Bardız ve etrafındaki 17 köy hayır oyu kullansa da Mirza Galip ismindeki bir ağanın desteği ile Kosor boğazındaki ve penek tarafındaki köylüler evet oyu kullanmışlardır. Böylece Şenkaya kaza olarak onaylanmıştır. Bunun akabinde Bardız da Şenkaya kazasına nahiye olarak bağlanmıştır. Şenkaya’nın kaza olmasından dolayı Bardız ve etrafında olan Çermik, Görenben, köylerinin arazileri Sarıkamış hudutlarına açıldığı için bu üç köy çok zarar etmiştir. Çünkü il sınırı ibra olan ilden kesildiği için bu üç köyün mera ve arazileri Karsın 11 köyüne tarla olarak verilmiştir.

SARIKAMIŞ ANMA YÜRÜYÜŞÜ

Ermenilerle yapılan mücadelede Türk ordusunun yanında savaşa katılan Bardız halkına Kazım ve Halit paşalar Gaziler demiştir. Gaziler halkı vatan için donarak şehit düşen vatan evlatlarını asla unutmamışlardır. Yaylaya çıktıkları Temmuz ayının ilk haftası içerisinde Çakır Baba, Kale ve bugünkü yaylanın önündeki şehitliklerde anma toplantıları düzenlemişlerdir. Bu sayede Bardız, Sarıkamış hareketine ve Ermeni meselesine ilişkin toplumsal hafızasını hep taze tutmuştur. Bunun yanı sıra Bardız ve çevresindeki halkın okumaya düşkün olmaları araştırmacı yapılarının oluşmasını sağlamıştır. Özellikle Atatürk Üniversitesinin kuruluş dönemi içerisinde yapmış oldukları araştırmalar neticesinde Bardız’ın önemi daha çok anlama şansı yakalanmıştır.

Doğma büyüme Bardızlı olan Bingür SÖNMEZ babasının öğretmenlik vazifesi nedeniyle Sarıkamış’ta kalmış olduğu günlerde Erzurum’dan Sarıkamış’a kadar uzanan mevzileri tespit etmiştir. 2005 yılında ERVAK’ın o zamanki başkanı olan Avukat Necati BÖLÜKBAŞI’na durumu anlatmış ve birlikte Sarıkamış şehitlerini anma etkinliklerini düzenlemeye yönelik bir oluşumun içerisine girmişlerdir. Bu iki değerli müteşebbis insan, Kolordu komutanlığınca görevlendirilen ve ismini şu anda hatırlayamadığım bir Albayla birlikte Sarıkamış Hareketinin geçtiği yerlere giderler, buradaki köylerin muhtarlarından ve o bölgeyi iyi tanıyan yöredeki insanlardan faydalanarak şehitlik bölgesini tespit ederler. Bardız’a geldiklerinde hem bölgeyi iyi bilen hem de Sarıkamış hareketine katılan babasının anılarıyla büyüyen Alişan Çakmur’a misafir olurlar. Alişan Çakmur, hem babasından hem de abisi olan Albay Osman Çakmur’dan dinlediklerini ve bildiklerini anlatır. Heyet Erzurum’a döndükten sonra ERVAK Atatürk üniversitesinde Sarıkamış hareketi adında bir oluşumun hayata geçirilmesi için faaliyete girişir ve bunda muvaffak olur. Bardız yaylasında ki toplu şehit kabirlerinin yerleri tespit edilerek ERVAK Eski Başkanı Av. Necati Bölükbaşı’nın girişimleri ile Sarıkamış anıtı yapılır ve hizmete sokulur. Erzurum ve Sarıkamış arasında sürdürülen etkinlikte Bardız önemlidir çünkü Sarıkamış hareketinin kaderini tayin eden nokta Bardız Soğanlı ve Allahu Ekber Dağlarıdır. Bu etkinlik kapsamında her yıl Aralık ayının 24 ve 27. günleri arasında Bardız etrafında başlayan sembolik bir yürüyüş yapılır.

Bu etkinliğin sayesinde Bardız’a gelen Devlet Erkânı ve mahalli idarelerdeki yetkililer, Bardız’da bulunan tarihi eserlerin harap olduğunu görerek bu tarihi eserlerin hayata geçirilmesi için Erzurum Valiliği ve Vakıflar Bölge Müdürlüğünü devreye sokmuşlardır. Bu sayede Bardız’da bulunan kale ve okul tamir edilerek yıkılıp yok olmalarına engel olunmuştur. Aynı şekilde Bardız ve çevresinde bulunan eski evlerin ve çeşmelerin kurtarılması ve onarılması için de yöre halkına parasal destek verilmiştir.

BARDIZ’IN TARİHİ ESERLERİ

Bardız’ın önemli üç tarihi eserinden birisi Bardız Kalesidir. Erzurum Kars arasında stratejik öneme sahip olan yolun üzerine kurulan Kaleyi Evliya Çelebi, H.1057, Miladi 1647 yılında Erzurum’dan Revan’a giderken Seyahatnamesinde şöyle anlatmaktadır. “Bardız Kal ’ası, Kars’a bağlı olup Akkoyunlu Melik İzz ed-Din yapısıdır. Kalenin yukarı tarafında celi yazı ile bu suretle yazılıdır. Kalesi bir dere kenarında dört köşe bir yapıdır. Kale Dizdarı, kızı için 150 kadar da hayrat da bulunmuştur. Kale içinde cami, mescit, müfit, muhtasar hamam, çarsı ve pazar vardır” diye yazmıştır.” Evliya Çelebi, bu havalideki kale ve eski binaların çoğunu Akkoyunlu Padişahı Uzun Hasanın yaptırdığını söylese de Melik İzzeddin ismi bu kalenin Saltuklular tarafınca yapıldığını göstermektedir.

Bardız’ın bir diğer önemli tarihi eseri ise Bardız camiidir. Cami Bardız Kalesinin arkasında ve köyün tam orta yerinde bulunmaktadır. Yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. İki kapılı olan caminin ana kapısı üzerine yazılan ve besmele ile başlayan kitabesinde camiyi yaptıranın hassa komutanlarından birisi olduğu ve Mimarının da Mimar Sertzade Molla Ahmet olduğu ve yapım yılının ise Hicri 1161 (Miladi 1748) olduğu yazılmıştır. Bazı kaynaklar bunun caminin yeniden yaptırılma veya tamir edilmesine ilişkin kitabe olduğu söylenmektedir. Giriş kapısının her iki yanında bulunan mihrap benzeri yerlerde yazılar, çiçekler başta olmak üzere değişik şekiller ile süslenmişlerdir. Buralarda Allah, Muhammed yazıları ve Ayetler işlenmiştir. Caminin üzerindeki farklı farklı taş tipleri görmüş olduğu büyük onarımlara işarettir. Caminin 93 harbinde kilise olarak kullanılması yapısında büyük bir tahribata sebep vermiştir. Cami içerisinde bulunan avize ve şamdanlar Rusların kilise olarak kullandığı dönemden kalmıştır. 1983 ve 1999 depremleri camideki tahribatı daha çok artırmıştır. Kısmen taş kısmen de tuğla kullanılarak yığma taşıma yöntemi ile inşa edilen caminin cephesi kesme taştan yapılmıştır. Tek kubbeli olan caminin minaresi kesme taş kaide üzerine tuğladan tek şerefeli ve yuvarlak gövdelidir. Caminin dış duvarına yerleştirilen iki taş kabartma üzerinde Hz. Osman ve Hz. Ali isimleri yazılıdır.

Nesimi Akın İlkokulu binası ise Bardız’a Ruslardan miras kalan bir tarihi eserdir. 1889 yılında yapılmış olan bu eser Rus mimarisini yansıtır. Rus boyunduruğu altında kalan Güreşken, Şen pınar(Zekim), Çatal elma(Nüsün) köylerinde bulunan Türklerin cebri olarak amale olarak çalıştırılması yoluyla yaptırılmıştır. Kahve renkli, yontma ve kesme taşlarla yapılmıştır. Duvarların iç kısımlarında taş aralıklarının içerisine keçe ve yün konulmuş ve kireç harcı ile kaplanarak çok sağlam bir şekilde yapılmıştır. 382 metre kare üzerine kurulumu yapılmıştır. İki büyük kapik kapı ile ayrı ayrı iki salonla binaya girilmektedir. Ruslar tarafından yapılan bu okulda 1889 –1912 yılları arasında eğitim Rusça ve Rumca yapılmış iken 1912 -1918 yılları arasında eğitim tamamen Rumca yapılmıştır. Bu dönem içerisinde Türk çocukları da bu okula gelerek eğitimlerini sürdürmüşlerdir. 1918 ile 1922 yılları arasında kapalı kalan okul 1922 yılında yöredeki Türk çocuklarının eğitim ihtiyacına cevap vermiştir. 1926 yılında ilk mezunlarına Arap alfabesi ile eğitim vererek uğurlayan okul harf inkılabı ile 1928 yılından itibaren Latin alfabesi ile öğrenim gören öğrencilerini mezun etmiştir. 1980-1981 öğretim yılına kadar bu binada 40 öğretmen görev yapmış ve 939 tane öğrenci mezun olmuştur.

SARAYLARI SÜSLEYEN KİLİM

Bardız kültürünün en önemli eserlerinden birisi ise Bardız kilimidir. Osmanlı saraylarını süsleyen kilim olarak bilinen bu kilimler 700 yıl gibi uzun bir süre kullanılabilmektedir. Kaliteli ve güzel motiflerle süslenen bu kilimler geçmişte Bardız ve çevresindeki köylerde her evde bulunan tezgâhlarda üretilmekteydi. Bardız kilimleri özel siparişler üzerine dokunulmaktaydı. Ceviz kabuğu kaynatılarak veya bir çeşit toprağın çamurundan siyah renk elde edilir. Mavi çiçek açan ve putot otu denilen bir çeşit ot kaynatılarak bordo renk elde edilir. Kökboyasını, kızamık kökü, limon ve portakal kabuğu ile kaynatıp tuz ile sap atıldıktan sonra ipler kaynatılmış su ile karıştırılır ve iki gün bekletilir. Bu karışımdan elde edilen boyalarla boyanan kilimler yıllarca özelliğini korumaktadır. Soğan ve sarımsak kabukları ile it üzümü gibi çeşitli bitkilerle de değişik renkler elde edilebilmektedir. Günümüzde kaliteli kumaş boyalarının birbirleri ile karıştırılması ile de istenilen renkler elde edilebilmektedir. Ama asıl olan kökboyaların kullanılmasıdır.

Bardız’ın simgesi olan bu kilim serpme doldurma tarzı ile dokunur. En güzel örneği Müzeyyen’in topu olarak isimlendirilen kilimdir. Bardız kilimleri Atatürk ve İnönü’ye Hafız efendinin kızı Zennure Hanım tarafınca hediye edilmiştir. Bu dönemden beri Bardız kilimi makbul bir hediye olarak kabul edilmiştir.

Bardız kiliminin dokunmasında yaşanan duraklaması genç kızların memur oluşları ve ustaların bir kısmının ölmesi bir kısmının da yaşlanması nedeniyle olmuştur. Bu duraklamaya Şenkaya ilçesine kaymakam olarak atanan Zafer Orhan’ın dönemine kadar devam etmiştir. 1994 yılında Şenkaya ilçesinde halk eğitim kurslarında Bardız kiliminin dokunmasına ilişkin kurslar açtırmış olan kaymakamın tayini çıktıktan sonra bu kurslar faaliyetlerini durdurmuştur. Mehmet Gök isimli değerli ve yenilikçi hizmet aşkıyla dolu bir kaymakamın Şenkaya’ya gelmesi ile Bardız kilimi yeniden gündeme gelmiştir. Bardız kilimini yeniden hayata geçirmek için Bardız, Esenyurt ve bazı civar köylerde kilim atölyesi kurdurmuştur. Erzurum valiliği bu kilimlerin üretilmesi için gerekli olan pazar bulma ve tanıtım faaliyetlerine destek olmuştur. Halk eğitim merkezi, iş ve işçi bulma kurumu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından devlet desteği sağlanmıştır.

Bardız kilimi açısından en önemli gelişme ise Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölüm Başkanı Yrd. Doç.Dr. Tahsin Parlak’ın hazırladığı ”Bardız Kilimciliğini Geliştirme Projesi” kapsamında öğrencilere kurs verilmesi olmuştur. Proje kapsamında Bardız kiliminin yaşayan son ustası olarak bilinen 66 yaşındaki Fetahnur Çakmur’un 51 yıllık mesleki tecrübesini kursiyerlere aktarmaya başlamıştır. Böylece yetiştirilen usta öğreticiler diğer halk eğitim kurslarında Bardız kiliminin öğretilmesine ön ayak olmaya başlamışlardır.

BARDIZ’DA BİR ALLAH DOSTU

Bu hak dostu yukarıda da ismini muhacirlik konusunda zikrettiğim Türkmen Hocadır. Bu insan takva ehli bir Hak dostudur. Bir Cuma günü cemaat camiye toplanır caminin sularının akmadığı görülür o sırada cemaat hocaya takılır “hoca âlimliğini konuştur. Konuştur da suları akıt abdest alalım vakit tamam derler” o’da “inayet Allahtan olsun diyerek kıbleye döner duasını eder sular akar ama hocada orada ruhunu teslim eder onun içinde mezarını caminin arkasına koyarlar. Mekânı cennet olsun bu serüveni bizlere babam Yaşar Şenol ve amcam İhsan Şenol tarafınca anlatılmıştır. Caminin yenilenmesinde bu kabir ortaya çıkarılmış ve vakıflarca onarılmıştır. Bu kabir üzerine Hak Dostu Türkmen Hoca levhası benim tarafımca yazdırılmıştır. Bu yenileme aşamasında Türkmen Hocanın torunu olan Orhan Eroğlu beyde gerekli bürokratik desteği sağlamıştır.

BARDIZ VE EĞİTİM AŞKI

Bardız halkı için en önemli yatırım eğitim olmuştur. Nesimi Akın İlkokulu bölgenin en önemli eğitim üssü olmuştur. Bardız, Göresken, Şenpınar(Zakim), Kaynak(Çermik), Çatalelma(Nüsünk), İçmesu(Hamas), Gözebaşı(Yukarı Hamas), Oltu ve Sarıkamış ilçelerine bağlı olan köylerden gelen öğrencilerin ihtiyacına cevap vermiştir. Nesimi Akın ilkokulundan sonra bölgenin eğitim ihtiyacını karşılayan ve meslek kazandıran eğitim kurumu Kars Cilavuz öğretmen okuludur. Okulun Müdürü Nazım Esen Bardız’a gelerek ilk okuldan mezun olan çocukların öğretmen okuluna kayıt olmasını ister o sırada Bardız’da bulunan Lavsor’lu Turgut Bey ve Akif Bey adlı öğretmenlerin gayretleri ile başlar. 1928, 1929,1930,1931 doğumlu olan öğretmenlerin gayretleri olan öğretmenlerin hepsi Cilavuz’dan mezun olarak eğitim ordusuna katılırlar. Nüfusun Bardız’da ve köylerinde nüfusun artmasıyla dönemin Şenkaya Kaymakamı Hasan Fehmi Konyalı’nın girişimiyle Bardız ve çevresindeki halkın katkılarıyla orta okul yapılarak hizmete açılmıştır. Bu okul açılmadan önde Bardızlı öğrenciler Şenkaya da ev tutarak veya eğitim ruhunu kendilerine simge eden değerli ailelerin evlerinde okurlar. O dönemde Şenkaya bölgesindeki eğitim ve öğretimin başarılı olmasında Şenkaya halkının ve esnafının üstün derecede katkısı vardır. Bunda buradaki insanların içindeki köylü ruhunun önemi vardır.

BARDIZ VE GÖÇ

Yetmişli yıllara gelindiğinde Kara yollarının Bardız ve köylerine ulaşması ile birlikte orta okulu, liseyi bitiren ve askerliğini yapan becerikli gençler iş bulmak için gurbetin yolunu tutarlar. Bu insanlar genelde İstanbul ’u seçerler bunda İstanbul’da komiser olan Ethem Küzerci’nin Bardız’dan gelen gençlere referans olup iş temin etmesi etken olmuştur. Daha sonraki yıllarda Cemalettin Alyakut, İsmet Şahin ve Mevlüt Berber bu misyonu üstlenerek devam ettirmişlerdir. Bunu takiben Bardız ve köylerinden artık İstanbul’a doğru yoğun bir iş göçü yaşanmıştır. Daha sonraki dönemlerde memur olarak atanan gençler babalarından miras kalan Atayurtlarını satarak İstanbul’a yerleşmişlerdir.

BARDIZ VE SOSYAL YAŞAM

Bardız’da kalan insanlar babadan, kalan ananelerine uygun olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Hiçbir zaman komşuluk münasebetlerini bozmayıp imece usulü ile yardımlaşıp dokumacılık ve tarımda ki bilgilerini birbirleri ile paylaşmışlardır.

Bardız ekonomisi genelde hayvancılık, Arıcılık, tarım ve kilim dokumacılığına dayanmaktadır. Bardız ekonomisi ve toplumsal hayatı açısından en önemli yapılacak iş tam donanımlı mandıranın aktif hale getirilmesidir. Atıl halde duran bu mandıranın çalıştırılması ile bölgenin ekonomik açıdan rahatlaması sağlanacaktır.

Bardız ve çevresi geçmişte Balı ile meşhurdur. Bölgede arıcılık Maksut ve Fettah Şenocak, Urfani Alyakut, ve nenem Kara Zekiye ile başlamıştır.

Bardız ve çevresinde demircilik Şükrü Usta ile başlamıştır. Bu sanat Bardız’da devam etmektedir.

Bu güzel bağlık, bahçelik olan mahallemize şimdiki ismiyle Gazilere siz değerli okurlarımızı bekleriz.

Sarıkamış ve Ermeni mezalimi facialarında ruhunu burada Rabbine teslim eden dedelerimiz ve ninelerimizi rahmetle anıyor ve her yıl düzenlenen anma programına katılmanızı ümit ediyorum.

Sönmez ŞENOL

Not: Yazarımız Temmuz ayında Rahmeti Rahmana kavuşmuş olup. Aziz hatırasını yâd etmek için yazısı tekrar yayınlanmıştır. Kendisine rahmet ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.

Mekanlarımız