GODİDA BEŞE

GODİDA BEŞE

Bu şehir niye bu kadar soğuktur? Kadersizdir? İklimi, insanı niye hep çilelidir. Kar sadece Erzuruma mı yakışır? Buz ikiz kardeşidir sanki şehrin. Çocukluğumuzda bir-iki örneği kalan zankalar (kızaklı fayton)üstlerindeki yün örtüyle bile titreşen atlar yerini lüks araçlara bıraksa da herkes soğuğu iliğine kadar hisseder.

Şimdilerde AVM KÜLTÜRÜ iyice yaygınlaştı. Sıcak sıcak alışverişini yap, otur hamburgerini ye, çık arabana atla evin yolunu tut. Yada pakette patlamış mısırını al, sinemanın keyfini çıkar.

Emektar GODİ 5 çiyi ne hatırlayan kaldı, Ne uzun yıllardır sesini duyan… Soğuk kış gecelerinde kulağımız kapıda ‘’ pilavda şeker, parayı cebden çeker, tez gelir gapıdan geçer. Godi beş Godi beeeeeşşşşşş’’ haykırışını işitir işitmez yerimden fırlar evdeki en büyük kabı kapar , soluğu kapıda alırdım. Godi beşci tiftik eldivenleri yün kalpağı ile bizimle dertlerini paylaşırdı. İsmini hiç sormazdık. Gerek de yoktu. Bir halk kahramanı edasıyla çuvalı yere koyar tereyağında patlatılmış, genleriyle oynanmamış mısırları tencerelere leğenlere doldururdu. Her gece bir çuval anca satılırdı herhalde .Ama bize bir leğen godi beş birtürlü yetmezdi. Anneannem çayını yudumlarken iri olan mısırları kafamıza gözümüze atar biz ufaklıklarda attıklarını havada kapma yarışına girerdik.

Artık adı popcorn olsa da , gdo lu olsa da ben töreye uyuyor ufaklıkların kafasına attığım patlamış mısıra hala godi beş diyorum. Bir de satıcının şarkısını mırıldanıp bizimkilere söyletiyorum.

Ne de olsa beyaz şehrin bembeyaz godi beşi .

Yazar :Serap ALPTEKİN

Share this content:

Erzurum Araştırmaları