Temelli kıraathanesi

Temelli kıraathanesi

Temelli kıraathanesinin işletmecisi Şener temelli; Erzurum’un yaşayan kültür merkezi olduk. Kıraathane köklerini ve gücünü Erzurum kültüründen almaktadır.

Cemaleddin Özmen: Şener Bey, bize biraz kıraathane ve Erzurum’daki kıraathane kültüründen bahsedebilir misiniz? Kıraathane derken biz ne anlamalıyız?

Şener Temelli: Kıraathane okuma evi, mekânı anlamına gelir. Kıraathane oyun oynanmayan, kütüphanesi olan yer demek (masanın üzerindeki dergileri göstererek) şöyle güzel dergilerin, gazetelerin bulunduğu okunduğu yer olan bir kültür yuvası demek. Kıraathane bir muhabbet yeridir. Temiz bir sohbet yeridir. Oyun oynanan yerde kıraathane olmaz. Kıraathane diyemezsiniz. Kıraathanede satranç olur ama okey olmaz. Dama olur ama papaz kız olmaz. Kıraathanede sanat olur, söz olur, muhabbet olur, müzik olur, güzel söz olur, hoş söz olur. Ama dedikodu olmaz, boşa zaman geçmez. Kötüye meyil olmaz. İyilik olur. Dostluk olur.

Cemaleddin Özmen: Babanız bu işe nasıl başlamış?

Şener Temelli: Çocukluğundan başlamış. Babası yani rahmetlik dedem Temel Temellinin yanında çalışmış. Beline önlüğü bağlamış, hem okumuş hem garsonluk yapmış. Böylece devam ederek hem profesör olmuş hem de burayı geliştirmiş, büyütmüş. Bizde devam ettiriyoruz. Bize bıraktığı çizgiden ayrılmadık nasıl bir çizgi bırakmışsa bizde aynı o çizgiden devam ettik.

Cemaleddin Özmen: Babanız burayı size miras olarak bıraktığı zaman size olan vasiyetleri, tavsiyeleri neydi? Nelere dikkat etmeniz, müşterilere nasıl davranmanız gerektiği konularında nasihatleri var mıydı?

Şener Temelli: Müşterinin arkasında bağırmayın derdi. Olur ki cebinde parası yoktur, bundan dolayı para verememiş olabilir, onun için arkasında bağırmayın rencide olmasın. Müşterinin nasıl çay içtiğini bileceksin. Kaşıklı mı kaşıksız mı? Yani yabancıysa bu insan kaşıkla çay içer, Erzurumlu ise kaşıksız. Sizde bilirsiniz bizim buranın insanı kıtlama çay içer yani çayın içine şeker atıp karıştırmaz. Limonu masadan eksik etmeyeceksin derdi. (eliyle masadaki limon tabağını işaret ederek) bu limonu başka kahvede bulamazsın. )

Cemaleddin Özmen: Şener Bey bize birazda babanızdan Kiyasettin Temelliden söz edebilir misiniz?

Şener Temelli: Rahmetlik babam çok yönlü birisiydi. Çok çalışkandı. Onun çalışma saatleri tamamen yorulmasına bağlıydı. Babam saatine göre değil gücünün yettiğine göre çalışırdı. Yorulduğu zaman çalışmayı bırakırdı. Yani öyle sabah sekiz akşam beş diye bir mesaisi yoktu. Üniversitede hocaydı, bölüm başkanıydı. Ama kıraathanede senin çayını getirirdi. Ben bölüm başkanıyım, hocayım diye bir şey söylemezdi. Yeri gelir yeri süpürürdü. Kendisi bir siyasetçiydi aynı zamanda. Fakat öyle bildiğiniz türden bir siyasetçi değildi. Birleştiriciydi, bütünleştiriciydi. Hem sağcı hem de solcu denilen kesimlere bir anda ve bir arada hitap ederdi.

Cemaleddin Özmen: Daha önce babanızın siyasetçi kimliğinden bahsetmiştiniz. yani seksenli yıllarda babanız bir siyasetçi ve sağ sol kavgasının dehşetli zamanı, öyle iki görüşü paylaşan insanları bir araya getirmeyi bırakın selam bile verdiremezsiniz. Ama babanız kıraathanede bu insanları aynı anda

ağırlamış, bir araya getirmiş. Bu bana çok ilginç geldi. Yani ne yapıyordu da babanız bu insanları bir araya getirebiliyordu?

Şener Temelli:Babamın bir ağırlığı saygınlığı vardı. Sözü yere düşürülmezdi. Babam sevilirdi. Yani müşteriler bile babam çay almaya giderken hocam sen dur biz çayı getirelim derlerdi. Her görüşten insanlar gelirlerdi. Ayrı ayrı masalarda otursalar bile yine de birbirlerine karışmazlardı. Bir birlerine laf atmazlardı. Zaten babam olduğunda herkes onunla muhabbet ederdi. Erzurum da İlk televizyonu babam almıştı. Kıraathaneye koymuştu. Siyah beyaz tabi renkli yok o zaman. İnsanlar televizyonda maç izlerlerdi. Gazetelerini okurlardı. Her görüşe hitap eden gazeteler kıraathanede vardı. Babam bu gazeteleri alırken ayırt etmezdi. Herkes istediğini okursun derdi.

(EDİTÖR NOTU Aslında burası Erzurum gelenekleri ile açıklanabilecek bir nokta. Düşünün sağ ve solcunun bir arada oturmayı bırakın selamlaşmadığı, ilk fırsatta çatışmaya, kavgaya giriştiği bir dönemde Temelli kıraathanesinde bir araya gelmesi Erzurum geleneklerinin getirdiği büyüğe, hocaya saygı gösterilmesi onun sözünden dışarıya çıkılmaması terbiyesi ile yakından ilgilidir. Erzurum dost meclislerinde her ne olursa olsun ne tür ayrılıklar farklılıklar olursa olsun bir araya gelerek büyüğün âlimin sözünden çıkılmaması anlayışı vardır. Temelli kıraathanesi şehrin dost meclisi olmuş. Bu insanlar hangi fikri paylaşırlarsa paylaşsınlar burada bir etkileşim içerisine girmişlerdir. Buranın birleştiriciliğinde spor, kültür, müzik etkili olmuş bu sayede herkesi kucaklamış veya herkes kendinden birşey burada bulmuştur.)

Cemaleddin Özmen: buranın bir günü nasıl geçer? Ne yaparsınız?

Şener Temelli: Burası bir kıraathane her şeyden önce insanlar çay içmeye gelirler. Onun için sabah erkenden burası açılır ve çaylar hazırlanır. Buraya gelen ilk müşteriler kahvaltılarını burada yaparlar. Sonra emekli kesim veya işi olmayanlar gelirler. Vakitlerini burada geçirirler. Burası bir istasyon gibi bekleme yeridir. Dinlenme yeridir. Arkadaşların toplanma yeridir Akşamları mesaiden çıkanlar gelir. Günün yorgunluğu atılır. Bir anda bakmışsınız burada canlı müzik başlamış. Bir bakmışsınız heyecanlı bir satranç maçı var. Bütün kıraathaneyi buram buram saran bir sohbet muhabbet var. Yani bir gün burada hareketli, aktif, heyecanlı, sevecen ve muhabbetli geçer. Burada zamanın nasıl geçtiği anlaşılmaz. Duvarlara bakın her yanda saat var. Neden biliyor musunuz? Buraya gelen saati unutur. İşi olan varsa zamanı hatırlasın diye her tarafta saat vardır. Duvarlarda saatin dışında bir de fotoğrafları görürsünüz, bunlar hep ödüllü fotoğraflar, anı ölümsüzleştirmişler. İşte bizim kıraathanede zaman ölümsüzleşiyor. Çünkü hatırlayacağınız birçok anı, tanımaktan mutlu olacağınız pek çok insan, fikirlerinizi, görüşlerinizi paylaşabileceğiniz seçkin bir ortam var.

Cemaleddin Özmen: Bize biraz Temelli kıraathanesinin ortamından bahsedin yani insanlar sizin burada ne buluyorlar?

Şener Temelli: Burası kültür ve muhabbetin bir arada olduğu bir yer. Burada şairleri, sanatçıları, akademisyenleri, yazarları bulabilirsiniz. Akşamları burası musikişinasların buluştuğu bir yer. Bir bakmışsınız âşıklar bir bakmışsınız şairler burada program yapıyorlar. Erzurum musiki geleneği hala burada yaşıyor. Yani tarif edemeyeceğim kadar hoş insanlarburada toplanır. Dışardan bakıyorsun tanımadığın insanlar gelmiş, duymuşlar bir yerden, yâda Erzurum’dan birisi misafirini buraya gezdirmeye getiriyor. Bazen Turist kafileleri uğruyor yani aynı zamanda turistik bir mekân burası. Her şeyden önce sevgi ve saygı var. Buraya gelen insanlar kültüre gelir. Şehrin ortak sorunlarına gelir. Kültür birleştiricidir. Ayırt edici değildir. Bizim kültürümüz öyledir. Birleştiricidir.

Cemaleddin Özmen: Kendini bilen insanlar gelebilir dediniz. Kendini bilmezleri kendini taşıyamayanları nasıl seçiyorsunuz?

Şener Temelli: Hemen anlıyorum. İnanın daha kapıdan girdiği zaman ne tipte olduğunu anlıyorum ve hemen önüne geçiyorum ve diyorum ki sen ne kadar şerefli bir adamsın ki bu halinle buradan içeriye girmiyorsun deyince, onlarda girmiyorlar tabi ki bakmayın bizim insanımız anlayışlıdır. Ama kendine göre bir duruşu vardır. O duruşa göre hitap etmesini bileceksiniz.

Cemaleddin Özmen: Şener Bey, bu kıraathane her böylemi kalacak yani bir değişiklik yâda gelişme olmayacak mı?

Şener Temelli: Belediyeden ruhsat alabilirsek burayı bir kültür merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. Aslında Erzurum’un yaşayan kültür merkezi olduk. Erzurum ve Erzurumluyu burada bulabilirsiniz. Çünkü Erzurum dediğiniz yer coğrafik bir tanımın çok ötesinde farklı bir anlam taşıyor. Erzurum gelenek demek, örf demek adet demek. Erzurumlu ise geleneğine, örfüne, adetine bağlı insan demek. Bu kıraathane köklerini ve gücünü Erzurum kültüründen almaktadır. Bu kültürü yaşayan ve his eden insanların nefesleri hisleri burayı farklı kılıyor. Rahmetlik Babam bu kültürü yaşayan ve yaşatmak için uğraşan bir insandı. Temelli kıraathanesi ile babam kendisi için bir yatırım yapmaktan ziyade Erzurum kültürünü, sanatını yaşamak ve yaşatmak idealini gerçekleştirmek amacına hizmet etmiştir. Sanat, müzik , muhabbet ve samimiyet burada bir anda iç içe girmiş ve güzel, nefis demli çayla insanın içine sinmiştir. İşimizi iyi yapıyoruz Erzurumlu da geliyor Turistte. Bu özellikleriyle evet bu kıraathane hep böyle kalacak. Ancak fiziki koşullarını daha iyi bir duruma getirmek için çabalıyoruz. Yukarıda dediğim gibi burayı bir kültür merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. Sağ olsun Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen bu konuda bize destek vereceğini ve kıraathanemizin bir kültür merkezi haline gelmesi için gereken işlemlerin yapılacağı konusun da söz verdi.

Cemaleddin Özmen: Bize biraz ailenizden bahsedebilir misiniz?

Şener Temelli: Benim iki ailem var. Biri büyük ailem diğeri ise küçük ailem. Büyük ailem burası; Temelli Kıraathanesi. Buraya gelen herkes benim ailemin bir parçası gibi. Babamın dostları, sanatçılar, müzisyenler, akademisyenler, siyasetçiler, bürokratlar, talebeler, memurlar, işçiler, turistler, yolcular. Buranın temelinde kültür, sanat, dostluk var. Birlik ve beraberlik var. Ben burada eski mahalle kültürümüzün, birlik beraberliğimizin tadını alıyorum. O atmosferi yaşıyorum. Eski mahalleler kalmadı. Kültürümüzü, birlik ve beraberliğimiz bozulmaya başladı. Herkes yalnızlaşmaya başladı. İşte ben burada bu hasretimi giderdiğimi hissediyorum.

Cemaleddin Özmen: Gerçek aileniz yani sizin tabirinizle küçük aileniz hakkında bilgi alabilir miyim? Şener Temelli: Babamdan bahsetmiştim. Kıyasettin Temelli kendisini profesör, yüksek ziraat mühendisi, sanatçı, esnaf, siyasetçi, müzisyen, bürokrat, mutasavvıf ve diğer birçok kimliği ile insanlar tanıyor. Benim için ve diğer kardeşlerim için ise iyi bir baba ve çok iyi birer öğretmen. Beş kardeşiz. İki kız üç erkek kardeşiz. İngilizce öğretmeni olan öner ve TRT Erzurum Radyosunda ritimsaz sanatçısı olan yener abim burayı işletmemde bana destek oluyorlar. muhabbet dolu, müşteriler arasında bir samimiyet var. Satranç meraklıları buraya gelir yani burası aslında bizim Erzurum şehrinin boş zamanlarının değerlendirildiği bir kültür merkezi olarak ta düşünebilirsiniz. Yani akademik sohbette burada var. Sanat faaliyeti de var, muhabbette var. Çayda var. Okumak ta var. Burası bir kıraathaneden öte bir kültür merkezi. Dışardan bakıyorsun tanımadığın insanlar gelmiş, duymuşlar bir yerden, yâda Erzurum’dan birisi misafirini buraya gezdirmeye getiriyor. Bazen Turist kafileleri uğruyor yani aynı zamanda turistik bir mekân burası. Her şeyden önce sevgi ve muhabbet dolu, müşteriler arasında bir samimiyet var. Bakmışsın ki müşteri kendi çayını almış gelmiş. Kartol (patates) közlemesi yapmış birisi bütün kıraathaneye dağıtıyor. Seni ister tanırsın ister tanımasın, meyve dağıtıyor kendisi için almış ama müşteri ile paylaşıyor yani bizim şehrimize özgü o paylaşımcı, sevecen, muhabbet, arkadaşlık ruhu bu kıraathanede yeniden hayat buluyor. Kıraathanenin büyük olması nedeniyle herkes kendi sırrını

rahatça konuşur. Bir yerde saz çalınırken, bir yerde ders çalışılır. Bir yerde insanlar ticaretlerini konuşurken diğer tarafta bir başkası kitabını okur.

Cemaleddin Özmen: yani buraya her türden her fikirden insan gelebilir diyorsunuz?

Şener Temelli: kendini bilen, kendisini taşıyabilen herkes gelebilir. Hocası da gelir, talebesi de gelebilir işsizi de ama yeter ki kendini bilsin. Siyasi fikri, ideolojisi hiç farketmez. Burada bunların hepsi konuşulur ama tartışılmaz, çekişilmez. Zaten aslında burada fazla siyasette konuşulmaz zaten konuşulsa da bir anlaşma bir muhabbet ortaya çıkar

[embeddoc url=”https://erzurumsevdasi.com/wp-content/uploads/2019/06/Temelli-kıraathanesinin-işletmecisi-Şener-temelli.docx” download=”all” viewer=”microsoft”]

Röportajlar