ÇEVRE VE İNSAN

ÇEVRE VE İNSAN

İnsan psikolojisi yalnızca iletişim kurduğumuz insanlardan veya kendi duygu durumumuzdan etkilenmez. Ortak yaşam alanları, doğa ve tabiat insan psikolojilerini doğrudan etkiler. Çevre psikolojisi, insan ve fiziksel çevre arasındaki iletişimleri inceleyen bir bilim dalıdır. Çevre psikolojisi kavramı 1960 yılından sonra dikkate alınmış ve bu alanla ilgili çalışmalar başlatılmıştır. İnceleme alanının içerisine doğa, bina, yaşadığı ev, iş arkadaşları ve ailesi girmektedir. Yaşamakta olduğumuz bu yerleşik düzen içerisinde ruhsal durumumuzu etkileyen binalar, parklar, caddeler, bulunduğumuz mekânların iç ortamları yine bizi etkilemektedir.

İnsanlar hayatlarını idame ettirebilmeleri için bulunmuş oldukları yaşam alanlarında gelişen modern dünyaya paralel gelişmeler olmaktadır. Bu yapılan yeniliklerle birlikte, harcanan paralar karşılığında insan için yapılan bu kadar yatırımın bina ve insan psikolojisini etkilediği ne yazık ki son 40-50 yılda fark edildi.

İnsan çevreyi değiştirirken, çevrede onun davranışlarını düşüncelerini değiştirir. Bu kısır döngü sürekli devam eder. Bunun toplum hayatımızdaki belirtileri şiddet, aile geçimsizlikleri, davranış bozukluğu gibi durumlar olarak sayılabilir. İnsanın gözüne ve gönlüne hitap eden güzel görüntü, temiz bir çevre, insanın ruh ve beden sağlığını olumlu yönde etkilediği görüşü bütün insanlık tarihi boyunca kabul görmüştür. Bunun tersi ise insanda zayıf kişilikler, mutsuz insanlar ve çağın hastalığı olan stres ile birlikte yaşama modeli yer alıyor. Modern dünyanın bizlere sunduğu çok katlı binalar, alış veriş merkezleri, hastaneler, okullar, parklar, oyun alanları ve spor tesisleri bizim yaşam kalitemizi belirliyor.

Psikiyatri kliniklerinde yatan hastaların ve bulunduğu mekânların arasındaki iletişim, hastaları direk etkilediği tespit edilmiştir. Hastanedeki hastaların bulundukları yerler, izledikleri manzaraların güzelliği ile tedavilerinin hızlandığı tespit edilmiştir. Ünlü Amerikan Peyzaj Mimarı Frederick Law Olmsted kent ortamı stres oluşturur demiştir. Bunun iz düşümlerini yaşadığımız şehirde ne kadar görebiliyoruz sorusu akla geliyor. İnsanların hafta sonları piknik alanlarına akın etmesi açlık ihtiyacının giderilmesi değil, ruhun gıdası olan meşru çerçevedeki tabii güzelliklere olan ihtiyacıdır. Bunun en güzel örneği şehrimizde hasta ve yakınları için yapılan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nin güney yönünde bulunan yapay parktır. Amerika’daki bir hastane de safra kesesi ameliyatından çıkan hastalar üzerinde yapılan bir araştırmada; aynı ameliyat sonrası iyileşme sürecindeki hastalardan pencereleri ormana bakan bir odada kalan hastalar, pencereleri hastanenin duvarına bakan bir odada kalan hastalara göre daha az ağrı kesici istedikleri, geçirdikleri ameliyata karşı daha pozitif davranışlar sergiledikleri, daha çabuk iyileşip ve taburcu oldukları gözlemlenmiştir. Bu gözlem neticesinde hasta ve hasta yakınlarının bu parktan psikolojik olarak olumlu etkilendikleri tespit edilmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi’nin “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” sözü, meşru çerçevedeki güzele bakmanın halet-i ruhiyemizdeki boyutunu açıklıyor. Bu konuda Belediyelerimize ciddi görev düşüyor. Yakın Zamanda Büyük Şehir Belediye Başkanlığının Bat Pazarındaki esnafa ait dükkânların dış cephe için yapmış oldukları takdire şayan çalışma, ticari merkezden bakıldığında Bat Pazarı esnafının ticaret hacmini büyüteceğini gösteriyor. Nedenine gelince kâinattaki doğal ve yapay güzelliklerin beynimizde oluşturduğu algıdır. Bu algı bizde mutluluk duygusu ile başlar. Çevreden gelen fiziksel uyarılara (görüntüler, sesler, tatlar, kokular, dokunmalar) maruz kalma, duyum, anlam ve sonunda eyleme dönüşür. Bat Pazarının dış mimarisindeki değişiklik, bu civarda ticaret yapan esnafın satacağı ürünlerin kalitesine, müşteri ilişkilerine, dükkân vitrinlerine yansıyacaktır.

Önceden ağırlıklı olarak taşraya hitap eden esnaf müşteri sayısında artış olabilecektir. Kazanan hem esnaf hem de Erzurum halkı olacaktır. Dolayısıyla Erzurum kazanacaktır. İnsanlar mutlu olunca alış veriş yaparlar. Mutluluk beş duyu organımıza gelen sinyallerle başlar. İnsanlığın mutluluğu için şehirler de lokomotif görevini üstlenen belediyelerdir. Erzurum da inovasyon yapılması gereken daha bir çok caddemiz bulunmaktadır. Darısı nice değişim bekleyen caddelerimize…

Araştırmacı Yazar:Recai HATTATOĞLU

Share this content:

YAŞAM