ERZURUM VE PETROL
Erzurum’da yıllardır dillendirilen ““Vaktiyle Ruslar Erzurum’da petrol kuyuları açmışlar, Türkler yararlanmasın diye giderken hepsini kapatmışlar.” Şeklinde bir iddia vardır. Bu iddia kimilerine göre doğru iken kimilerine göre ise bir şehir efsanesidir.
Bu iddianın doğruluğunu savunanlar kendilerini tarihi belgelere dayandırırken, şehir efsanesi olduğunu savunanlar ise bilimsel araştırmalara dayanarak Erzurum’da petrol yok demektedirler. Buna karşılık Erzurum’da petrol var diyenler ise Lozan anlaşmasında var olduğu söylenen yer altı kaynaklarının yüz yıl boyunca çıkarılmayıp işletilmemesi yönündeki gizli bir maddeden dolayı devletin bilimsel verileri sakladıkları ve doğru açıklama yapmadıklarını savunmaktadırlar.
Erzurum’da petrol olduğunu savunanların ileriye sürmüş olduğu tarihi deliller ise genelde Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in yaptırmış olduğu petrol araştırmalarına dayandırmaktadırlar. II. Abdülhamid Almanlarla birlikte petrol sahalarını tespitine yönelik çalışma yaptırmış, “Yapılan çalışmalar sonucunda ülkemi bir petrol denizi üzerinde yüzdüğünü gördüm.” demiştir.
Petrolün varlığına ilişkin bir diğer delil ise Ahmet Hamdi TANPINAR beş şehir isimli eserinde Erzurum’un madenleri arasında Petrolü saymasıdır.
Erzurum ve çevresinde petrol olduğunu savunanların iddialarına sundukları bir başka delil ise Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Okçu ile Uşak Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Hasan Akdağ’ın hazırladığı ve Talat UZUNYAYLALI tarafınca sadeleştirilen ‘Salname-i Vilâyet-i Erzurum- 1870 – 1873’ kitabında Erzurum’da sayılan madenler arasında Petrolün yer almasıdır.
Petrol olduğunu savunanlar arasında yer alan ve bu konuda en sistematik delilleri sunanlardan birisi eğitimci, araştırmacı ve yazar Reşat COŞKUN’dur. Reşat COŞKUN iddialarına ilişkin sunduğu temel delil ise İngilizlerin Osmanlı Devletinde yaptıkları gizli petrol araştırmalarında Musul-Kerkük, Hicaz, Hazar, Erzurum-Pasinler, Erzurum-Tercan ve Van Gölü havzalarında zengin petrol yatağı olduğunu tespit ettiklerine dair belgelerdir. Erzurum’da yer alan İngiliz konsolosluğunun İngiltere’ye yazdığı mektubunda Erzurum’da belirledikleri madenler arasında petrolü de saymaktadır. İngilizler tarafından Musul’da ve hazar havzasında bulunan petrolleri İngilizler işletmeye açmıştır.
Reşat COŞKUN başta olmak üzere Erzurum’da petrol bulunduğunu savunanlara göre bütün bu bölgelerde Petrol kaynakları bulunup işletildiğine göre Pasinler –Erzurum- Tercan arasında petrol yataklarının olmaması mümkün değildir demektedirler.
Caferiye Camisinin, kadınlara ait bölümünde bulunan yarım ay şeklindeki kitabede caminin bakımı ve korunması için bağışlanan vakıf gelirleri sıralanmaktadır. Bu gelirler arasında Erzincan’ın Çayırlı ilçesine bağlı şimdi adı Balıklı eski adı pülk olan köyde yer alan bir neft(petrol)kuyusunun gelirinin olmasının bu bölgede petrol olduğuna Erzurum ve çevresinde petrol olduğuna dair delil olarak sunulmaktadır. Erzurum’a dört saat mesafesi olan bu köyde petrol olduğuna ilişkin bir başka kanıt ise o dönemde bölgede görevli olan ve ancak isminin ilk iki harfinin M.A olduğu bilinen bir Topçu Binbaşısının Dahiliye Nezaretine çektiği telgraftır. Bu telgrafta Binbaşı Erzurum’u Rusya’nın Sibirya’sı olduğunu söylemiş ve bu bölgenin kurtuluşunu petrole bağlamıştır. Bu mektubunda binbaşı Erzurum’un bir petrol bölgesi olduğunu ve Pülk köyündeki petrolün yüksek kalitede olduğunu söylemiştirPülk köyünde petrolün varlığına ilişkin olarak getirilen bir diğer delil ise Cevat Taşman tarafından 1950 yılında yapılan “Türkiye’de Bitümlü Tezahürlerin Stratigrafik Yayımı” konulu bir araştırmasının yayımlandığı MTA Dergisi’nde, söz konusu bölgede yapılan çalışmalarla ilgili olarak şu bilgiler aktarılmaktadır. “Tercan kazasının 30 kilometre batısında bulunan Pülk köyü civarında öteden beri bilinen bir petrol renkleriyle kaplı olduğu gibi, kuyunun duvarları da, kuvvetli petrol kokusu veriyor.” Analizidir.
Erzurum’da petrolün varlığına inananların dayandığı son delil ise Lyon’da jeoloji mühendisliği okuyan Ordinaryüs Prof. Malik Sayar Maarif Vekâletine liseler için hazırladığı jeoloji kitabında Erzurum-Pasinler, Erzurum-Tercan çevresinde önemli petrol yataklarının yer aldığını yazmış olmasıdır.
Erzurum ve çevresinde petrol varlığına ilişkin en önemli bilimsel kanıt ise Abdullah Gedik tarafınca kaleme alınan Tekman Havzasının Jeolojisi ve petrol olanakları isimli makalede zikredilen çalışmadır. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Enerji Hammaddeleri Etüt ve Arama Dairesinin «Tekman havzası» petrol prospeksiyon ve detay jeoloji araştırmaları projesinin 1965, 1966, 1967, 1968, 1971 ve 1984 yılları arasında yapılan saha ve sondaj çalışmalarının değerlendirildiği makalede şu sonuca varılmıştır. “Katranlı deresinde ise canlı petrol sızıntısı ve Mesozoyik-Tersiyer formasyonlarda petrol için ana, hazne ve örtü kaya olabilecek seviyeler vardır.” Bu çalışmaların somut verisi Eylül 2013 yılında bölgede yapılan sondaj çalışmalarında elde edilmiştir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Erzurum’un Tekman ilçesinde, kayaçların içinde sıkışıp kalan gaz ve petrolün bulunmasını sağlayan sezaryenle petrol bulma tekniği ile yaptığı sondaj çalışmalarında petrol bulmuş olması Erzurum ve çevresinde petrol olduğunu savunanları sevindirmiştir.
Tekman ve çevresinde petrol bulunmuş olmasına rağmen iddiaların asıl odak noktasını teşkil eden Pasinlerde petrole ilişkin bilimsel bir bulguya ulaşılamamıştır. Şubat 1984 tarihli Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteninde Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Müh. Bölümünden Osman YILMAZ ve M.T.A. Genel Müdürlüğü, Petrol ve Jeotermal Enerji Dairesinden Mehmet ŞENER tarafınca ortaklaşa kaleme alınan Erzurum – Pasinler, Erzincan – Çayırlı, Kars – Tuzluca, Malatya – Hacılar stratigrafik açınsama kuyularına ait örneklerin X- Işınları tekniği ile incelenmesi isimli çalışmadır. Bu çalışmada araştırmacılar Erzurum – Pasinler Havzasında petrol için gerekli organik olgunlaşmanın olmadığını belirtmişlerdir. Söz konusu incelemede şu sonuçlara yer verilmiştir.” 1. Erzurum-Pasinler havzasında açılan Pasinler-2 ve 3 kuyuları benzer formasyonları kesmişlerdir. Bu kuyularda yapılan analizlere göre bölgede organik olgunlaşmasını tamamlamış ana kaya bulunmamaktadır. 2. Erzincan-Çayırlı havzasında açılan Neftlik-L 2, 3 ve 4 kuyularında kesilen birimler henüz erken diyajenez safhasında bulunmaktadır.”
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki bugün ki teknoloji ile Erzurum ve çevresinde ekonomik açıdan yeterli verimliliğe sahip petrol kaynakları bulunmamaktadır. Sadece Erzurum ekonomisi açısından değil ülke ekonomisi açısından da son derece önemli olan bu ekonomik değerin şehrimizde bulunmasını ümit etmenin yanı sıra mevcut ekonomik kaynaklarımızın da etkili ve verimli bir şekilde değerlendirmeyi öğrenmemiz gerekmektedir.