ERZURUM VARYANTI ERZURUM ÇARŞI PAZAR

ERZURUM VARYANTI ERZURUM ÇARŞI PAZAR

ERZURUM ÇARŞI PAZAR VERSİYON 1

SÖZLERİ

Erzurum çarşı Pazar,

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Neynim aman aman sarı gelin

İçinde bir kız gezer

Hop ninen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman suna yârim

Palan döken yüce dağ

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Neynim aman aman sarı gelin

Altı mor sümbüllü bağ

Hop! ninen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman suna yârim

Dumlu’dan eser yollar

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Neynim aman aman sarı gelin

Altı mor sümbüllü bağ

Hop! Ninen ölsün sarı gelin aman.

Sarı gelin aman, sarı gelin aman, suna yârim

Seni vermem yadlara

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Neynim aman aman sarı gelin

Nice bu canım sağ

Hop! Ninen ölsün sarı gelin aman.

Sarı gelin aman, sarı gelin aman, suna yârim

Elinde divit kalem

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Neynim aman aman sarı gelin

Dertlere derman yazar

Hop! Ninen ölsün sarı gelin aman.

Sarı gelin aman, sarı gelin aman, suna yârim

(Belekoğlu,1971, 146) Türkümüzün bu versiyonunun derleyeni ve kaynak kişisi bilinmemektedir. He hangi bir nota ve ses kaydına ulaşılamamıştır. Türkümüzün bu versiyonun sözlerinde dikkati çeken en önemli fark Dumlu’dan eser yollardır. Dumlu Erzurum Artvin yolu üzerinde Erzurum’dan 15 Km uzakta olan bir mahalledir. Tortum ilçesine Erzurum’dan açılan kapıdır. Yakınlarında bir kuş cenneti vardır. Karadeniz üzerine giden kervan yollarının kavşağıdır. Neynim aslında Azerbaycan taraflarında kullanılan bir ifade olup aslında çaresizlik belirtmektedir. Erzurum türküleri içerisinde neynim sadece Erzurum Çarşı Pazar türküsünde kullanılmaktadır. Türkümüzün bu versiyonu da 7’li hece yapısıyla söylenmektedir. Türkümüzün bütün versiyonlarında elinde divit kalem olan ve dertlere derman yazan kız motifi bulunmaktadır.

ERZURUM ÇARŞI PAZAR VERSİYON 2

SÖZLERİ

Erzurum çarşı pazar (neydim aman)

İçinde bir kız gezer (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Elinde divit kalem (neydim aman)

Dertlere derman yazar (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Erzurum’da akkuşlar (neydim aman)

Kanatları gümüşler (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Kuşlar isim yazıyor (neydim aman)

Bu ne acaip işler (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Bu dağlar bizim dağlar (neydim aman)

Tükendi özüm dağlar (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Hasan’ım şehit olmuş (neydim aman)

Diner mi sızım dağlar (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Bu yol Pasin’e gider (neydim aman)

Döner tersine gider (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Hasan’ım şehit olmuş (neydim aman)

Kuşlar yasına gider (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Bu dağlar demirdendir (neydim aman)

Geçen gün ömürdendir (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

Feleğin bir kuşu var (neydim aman)

Cırnağı demirdendir (oy nenen ölsün Sarı Gelin)

SÖZ ANALİZİ

Türkümüzün bu versiyonu öykü kısmında anlattığımız Zeynep Nene’nin şehit torunu için söylemiş olduğu 7’li hece yapısına sahip bir ağıttır. Türkümüzün bu versiyonunda kanadı gümüş olan akkuşlar vardır. Buradaki akkuşlar atmacaları simgelemektedir. Atmaca kuşları avcı kuşlar olduğundan Türk kültürü ve mitolojisinde alıcı kuşlar olarak isimlendirilen kuş grubu içerisinde yer alırlar. Türk mitolojisine göre alıcı kuşlar bir mahallede ölecek olanları önceden haber almakta ve isimlerini bilmektedirler. Atmaca kuşu devlet adamlarını, devlet adına işlem yapanları simgelemek içinde kullanılmaktadır. (Erdoğan, 1985, 120). Burada oy nenen ölsün ile şehit olan torununa ve nişanlısını kaybeden kız torunun acısına dayanamayan bir babaannenin ölme isteğinden ziyade çaresizliği anlatılmaktadır. Bu acılardan dolayı ölmesi gereken biri varsa Zeynep Nenedir. Akkuşlar isim yazmaktadır. Burada yazılan isimler muhtemelen şehit olanların isimleri olabilir. Cırnağı demirden olan kuş ölüm meleğini simgeleştirmek için kullanılmış olabilir. Dağ motifi bir taraftan dertleşilen diğer taraftan ise ayrılığa yol açan olarak karşımıza çıkmaktadır. Çaresizlik belirtisi olan neylim aman neydim aman olarak söylenmekte olup ölmesi gereken kişi ise Hasanın ve gelini olan diğer torunu olan Hatice’nin nenesi olan Zeynep nenedir.

EZGİ ANALİZİ

Türkünün bu versiyonuna ilişkin herhangi bir nota kaydı bulunmamaktadır. Ancak ağıt olarak söylenmesi muhtemel olduğundan dolayı ağır bir ezgiye sahip olması gerektiğini söyleyebiliriz.

ERZURUM ÇARŞI PAZAR VERSİYON 3

SÖZLERİ

Erzurum çarşı Pazar (neynim amman aman neynim amman aman sarı gelin)

İçinde bir kız gezer (hop ninen ölsün sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim)x2

Elinde divit kalem (neynim amman aman neynim amman aman sarı gelin)

Dertlere derman yazar (hop ninen ölsün sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim)

Palan döken yüce dağ (neynim amman aman neynim amman aman sarı gelin)

Altı mor sümbüllü bağ (hop ninen ölsün sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim)

Seni vermem yadlara (neynim amman aman neynim amman aman sarı gelin)

Niceki bu canım sağ (hop ninen ölsün sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim)

https://youtu.be/fq8slCJRm4g adresinden Erzurum çarşı pazar türküsünün bu versiyonunu dinleyebilirsiniz. (Mavuş, 11 Eylül 2018)

KAYNAK VE DERLEYEN KİŞİLER

Türkümüzün bu versiyonun kaynak kişisi Faruk Kaleli, derleyeni ve notaya alan ise Muzaffer Sarısözendir. 00615 numarası ile TRT Repertuarında kayıtlıdır. Türkümüzün bu versiyonun da Türkünün kaynak kişisi olan Hafız Faruk Kaleli ve Türkümüzün derleyeni olan Muzaffer Sarısözen ve onun derlemeleri hakkında kısa bir bilgi verelim.

Hâfız Faruk Kaleli 1896 yılında Erzurum’un Hasankale [Pasinler] ilçesinde doğmuştur. Ailesi Hasankale’nin köklü ailelerindendir. Hâfız Faruk Kaleli’nin babası Hoca Abdurrahman Efendi’dir. Güzel sesi ile kısa sürede dikkatleri çeker ve devrin ünlü hâfızları arasında yer alır. Çanakkale savaşlarına katıldıktan sonra Erzurum’a döner. Rus işgali döneminde öğretmen sıkıntısı yaşanan şehirde Hasan Basri İlkokulunda öğretmenlik vazifesini yürütür. Tasavvufi besteler yapmaya başlar. 1939 yılında Erzurum Musiki Birliğinin kuruculuğunu yapar. Unutulmaya yüz tutmuş birçok türküyü derler ve icra eder. Bugün TRT radyo repertuvarında yer alan Erzurum türkülerinin büyük bir kısmı Hâfız Faruk Kaleli’nin emek ve gayretleriyle toplanmıştır. Onun gerek kendi bestesi, gerekse derlemesi olarak Erzurum Çarşı Pazar türküsünden başka Yıldız, Pasinli Güzel, Yemen Türküsü, Billur Piyale, Yayla Türküsü, Yandı Canım Tende Ey Ruh-i Revanım Bir Su Ver, Ey Gönül İçmek Dilersen Cam-ı Cem başta olmak üzere birçok Erzurum türküsünü bize hediye bırakmıştır. 22 Kasım 1947 tarihinde Hâfız Faruk Kaleli vefat etmiştir. Asıl adı Muzaffereddin Mazhar olan Muzaffer Sarısözen, soyadı kanunundan önce Muzaffereddin, Muzaffer Sözen gibi isimleri de kullanmıştır. Babası Nakşibendî şeyhi Hüseyin Hüsnü Efendi, annesi ise Zeliha Hanım’dır. 1 Mayıs 1923’te, Sivas Lisesi’nde musiki muallimi olarak görevlendirilir. 31 Ağustos 1927 tarihinde ise İstanbul Konservatuvarı Müdürü Yusuf Ziya Bey’in (Demirci) isteğiyle; keman eğitimi almak üzere İstanbul Konservatuvarı’na kaydı yapılır. 14 Mart 1929’da, konservatuvar’dan mezun olur ve Sivas Lisesi’ndeki görevine döner. Muzaffer Sarısözen, 1936 yılında Ankara’ya çağrılarak; Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluş günlerindeki derleme gezilerini gerçekleştirecek heyet üyeleri arasında yer alır. 1937 tarihleri arasında ilk gezi kapsamında Erzurum, Erzincan, Sivas, Gümüşhane, Elazığ, Trabzon ve Rize’den 588 türkü ve oyun havası ezgileri derlenir Muzaffer Sarısözen’in 1937 yılındaki derlemeler esnasında Hâfız Faruk Kaleli ile Erzurum’da tanışıp tanışmadıklarına dair bilgiye rastlanmaz. Bilinen Sarısözen ile Faruk Kale’nin Yurttan Sesler programında yollarının kesişmiş olduğudur. Muzaffer Sarısözen 1940 yılında Yurttan Sesler Korosunun şefi olur. Ankara’ya her gelişinde Muzaffer Sarısözen tarafından dağarcığındaki bütün türküler hem konservatuvarda hem de radyoda ses bantlarına kaydedilir. Böylece Erzurum’da söylenen ve unutulmaya yüz tutan bütün türküler toplanıp değerlendirilerek notaya alınır ve radyo repertuvarına kazandırılır. Muzaffer Sarısözen 4 Ocak 1963 tarihinde Ankara’da ölmüştür. (Özarslan,2019, 22-32),

Söz analizine geçmeden önce türkümüzün bu versiyonu hakkında önemli bir bilgiyi vermeden geçemeyeceğiz. Müzik araştırmaları ile tanınan Av. Selami Yücel’e göre Sarı Gelin türküsü ilk defa 1937 yılında Erzincanlı Naciye’den derlenmiştir. Derleyen kişi de Muzaffer Sarısözen’dir. Yücel konuya ilişkin olarak şu bilgileri vermektedir. “Muzaffer Sarısözen ilk derleme çalışmalarına başlarken Erzincan’a da uğruyor. Erzincan’da 4.9.1937 tarihinde Naciye Hanım isimli bir bayandan Sarı Gelin türküsünü derliyor. Naciye Hanım tarafından söylenen türkü maalesef bugüne dek notaya alınmamıştır. Sarı Gelin türküsünün bugünkü şekliyle 1937 yılında derlenen türkü ile aynı karakterde olup olmadığı da meçhuldür. Altan Demirel 2005 yılında yapılan “MESAM Halk Müziği Eserleri Sempozyumunda Naciye Hanım’dan derlenen türkü ile Faruk Kaleli’den derlenen sarı gelin türküsünün benzer olduğunu vurgulamıştır. Elimdeki belgelere göre Muzaffer Sarısözen’in 11 Temmuz 1949 yılına kadar derlediği türküler içerisinde Faruk Kaleli’den derlenen türkü mevcut değildir. Sadece Naciye Hanım’ın Sarı Gelin’i vardır. Faruk Kaleli’den derlenen Sarı Gelin türküsünün notasında türkünün Erzurum türküsü olduğu, 15 Mart 1974 tarihinde incelendiği, derleme tarihinin boş olduğu, kaynak kişinin Faruk Kaleli olduğu, derleyen ve notaya alan kişinin de değerli derlemeci ve şef Muzaffer Sarısözen olduğu görülecektir. Yukarıdaki bulgulardan bazı yorumlara ulaşmamız mümkündür. Muzaffer Sarısözen iki adet “Sarı Gelin” türküsü derlemiştir. Birincisi 1937 tarihli Naciye Hanım’dan derlenen “Sarı Gelin”, ikincisi de Faruk Kaleli’den derlenen “Sarı Gelin” türküleridir. Faruk Kaleli, 1947 yılında vefat ettiğine göre türkünün 1947 yılından önce kayda alındığını söylemek gerekir. Muzaffer Sarısözen acaba bir türküyü iki defa niçin derledi. Bu durum da yorumlanmalıdır. Ya iki türkü notaları farklı idi, ya Faruk Kaleli’den alınan türkü daha cazip geldi, ya da ilk türküyü derlediğini unuttu. Aynı türkünün bizzat Muzaffer Sarısözen tarafından iki defa kayda alındığı tarafımdan tespit edilmiştir. Örneğin üstat, “Yeşil Kurbağalar” uzun havasını, müziğinin aynı olmasına rağmen iki defa derlemiştir. Bu iki uzun havadan Sarı Gelin türküsünde olduğu gibi sonradan derlenen okunmaktadır. Çeşitli araştırmacılar yaptıkları araştırmada, Faruk Kaleli’den derlenen türkünün derleme tarihinin 1937 ve 1940 tarihleri olduğunu söylemişler ise de belge gösterememişlerdir. Fahri Kayahan 1937 yılından itibaren türkü kaydı yaptığına, 1946 yılında Ziya Soylu’dan alıp eseri plak yaptığına ve iki kaydın da çok benzer olmasından dolayı TRT’deki notalara benzer şekilde türküyü bugünkü şekli ile ilk defa Fahri Kayahan’ın okuduğu veya Ziya Soylu’nun derlediği varsayımı uzak tutulmamalı, en azından ihtimal dahilinde olduğu söylenmelidir. Başka bir anlatım ile merhum Ziya Soylu’nun türküyü Faruk Kaleli’den öğrenmesi mümkün olduğu gibi kaynağın Naciye Hanım veya şu anda ismi bilinmeyen başka birisine ait olması olasılığı da vardır. Faruk Kaleli’nin ise türküyü Naciye Hanımdan veya başka bir kaynaktan alması da pekâla mümkündür. Hatta; her iki kaynağın da tarihin zaman dilimi uzantısında tek bir kaynağa dayanması da ihtimaller içerisindedir.”(Yücel 15 Kasım 2019)

SÖZ ANALİZİ

Türkümüzün ilk kıtası İrevan Çarşı Pazar türküsü ile çok büyük bir benzerlik göstermektedir. İlk dizesinde İrevan yerine Erzurum kullanılmaktadır. İrevan Çarşı Pazar türküsünde ölmesi gereken veya ölmesi istenen Sinan iken Erzurum Çarşı Pazar türküsünde ölmesi gereken kişi Sarı Gelinin nenesidir. Azerbaycan’da nene anne anlamında kullanılmaktadır. Nakarat kısmında kullanılan neynim aman çaresizliği ifade ettiğini yukarıda ifade etmiştik. Erzurum Çarşı Pazar türküsü dışında hiçbir Erzurum Türküsünde “neynim” sözcüğüne rastlayamazsınız. Türkiye’de “neynim” kelimesi Kars, Bayburt, Gaziantep ve Orta Anadolu’da kullanılmaktadır. Türkiye dışında ise “neynim” kelimesi en çok Kerkük ve Azerbaycan’da kullanılmaktadır.

“Nine” kelimesi için ise Erzurum ve Erzincan türkülerinde rastlanmaktadır. Yine daha önceki varyantların açıklamasında belirttiğimiz gibi Suna yârim ile uzun boylu alımlı bir hanımın anlatılması için kullanılmaktadır.

Erzurum Çarşı Pazar türküsünde kullanılan iki motif Türk varyantları içerisinde dikkati çekmektedir. Bunlardan ilki Palandöken Dağı ve mor sümbüllü bağdır. Erzurum Çarşı Pazar türküsü haricinde Türk varyantlarının hiçbir tanesinde dağ motifi yokken Ermeni varyantlarında dağ veya dağlı motifi ile karşılaşılmaktadır. Dağlar, türkülerde genellikle yüce, kutsal, irade ve kudret sahibi bir varlık olarak karşımıza çıkar. Birçok türküde dağlar “yüce” veya “ulu” sözcüğüyle tavsif edilmektedir. Bazı türküler doğrudan “yüce dağlar” şeklinde başlamaktadır. Bu durumun çok rastlanan bir olgu olduğu, bu vesile ile arkaik manada dağların kutsallıklarının imlendiği, aynı zamanda böyle bir ifadenin altında dağların kutsal varlıklar olarak kabul edilme arketipinin yattığı, “yüce” kelimesinin hem saygı hem de kutsiyet atfetmek için özellikle kullanıldığı söylenebilir. Bunun yanında dağlar, zor zamanlarda koruyuculuğuna sığınılan, canlıları besleyen, büyüten, barındıran, yoldaş, arkadaş, sırdaş, haber verici, dert ortağı, kendisiyle konuşulan, dertleşilen, bazen de yol kesici ve insanları sevdiklerinden ayıran, eşine, dostuna, anasına, babasına kavuşmasını engelleyen bir varlıktır. Yani dağ birçok türküde coğrafi bir yer adından ziyade canlı bir varlık olarak karşımıza çıkar. (Gökşen &Gökşen, 2016, 1599, 1605) Sümbül, sevgilinin saçına özendiği için cezalandırılan bir çiçek olarak nitelenir. Dağ çiçeği olup koyu renkli, başı aşağıya dönük çiçekler açması, kaygılı ve üzgün oluşunun ifadesidir. (Karaman, 2012, 309)

Bu açıklamalardan sonra Palandöken yüce dağ ve mor sümbül dizesine ilişkin yüklenen manayı tahmin etmeye çalışırsak şunları söyleyebiliriz; Palandöken eteklerinde yaz aylarında mor renkli sümbüllerin yetiştiği bilinmektedir. Bu şekilde açık manası ile eteklerinde mor sümbüllü yüce dağ diyebiliriz. İkinci olarak türküyü söyleyen kişinin kaygılı ve üzgün olduğunu ve Palandöken Dağı ile dertleşmesi anlatılmak istenilmiş olabilir. Üçüncüsü olarak üzüntülü haber alınmasına ilişkin bir mana yüklenebilir. Dördüncü olarak ayrılıktan kaynaklanan bir üzüntü ifade etmek amacıyla kullanılmış olabilir. Beşinci olarak Erzurum’da yaşanan katliamlardan dolayı Palandöken dağına sığınanların yaşadığı sıkıntılar, kaygılar ve üzüntüler anlatılmak istenilmişte olabilir.

Seni vermem yadlara niceki bu canım sağ ile şu anlamları çıkarabiliriz. Birincisi sevdiğini başkasına verilmesine izin vermez. İkincisi Erzurum’un bir başka millete veya devlete verilmesine izin vermez. İrevan Çarşı Pazar türküsüne ilişkin açıklamalarla birleştirilirse türkümüze ilişkin bu mana yorumu daha da geliştirebiliriz.

Erzurum ve çevresinin Azerbaycan kültürel etkisinde olduğu ve Erzurum’a kadar olan bölgenin kültürel açıdan batı Azerbaycan olarak isimlendirildiğini biliyoruz. Nene kelimesinin nine yerine kullanıldığını biliyoruz. Nine Kelimesi eskiden Anne kelimesi yerine kullanılmaktadır. (Güncel Türkçe Sözlük 05 Ocak 2020) Erzurum’un eski adetlerinde kocaya istenilen kızın Ninesi tarafınca evliliğine izin verildiğini düşünecek olursak burada nene kızın annesini veya ninesini anlatmak için kullanılmıştır. Buna göre türküde ayrılığın sebebi kızın annesi ya da ninesi olarak görülmüş ve bu şekilde bir lanetlenme ifadesi kullanılmıştır.

EZGİ ANALİZİ

Erzurum Çarşı Pazar türküsü Erzurum bölgesinde en çok icra edilen 10/8 usul ile söylenmektedir. Makam olarak da Erzurum yöresinin bar figürlerini andırmaktadır. Uşşak makamının Dugah-ı Acem ses aralığında dügâh karar sesinde icra edilmektedir. (Feyzi, 2013,78) Zaten uşşak makamı Dügâh perdesinde karar eden, çıkıcı seyir özelliğine sahip basit makamlardan biridir. Tarih içerisinde çok kullanılmış temel makamlardan biri olan uşşak makamının dizisi, dügâh perdesindeki bir uşşak dörtlüsüne nevâ perdesinde bir bûselik beşlisinin eklenmesiyle meydana gelmiştir. Bu usulde söylenen türküler 6’lı usulde söylenen türkülere göre daha canlı ve hareketlidir. Uşşak makamı Azeri varyantında ele alıp incelediğimiz Şur Makamına çok benzeyen hatta bazı kaynaklara göre birebir aynı olan makamdır. Uşşak makamı aşıklar makamı olarak bilinmektedir. Derin aşk ve mistik duyguları insanlarda uyandırır.

ERZURUM ÇARŞI PAZAR VERSİYON 4

SÖZLERİ

Erzurum çarşı pazar leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

İçinde bir kız gezer hop nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Elinde divit kalem leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Dertlere derman yazar oy nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yârim

Palandöken güzel dağ leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Altı mor sümbüllü bağ ay nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Seni vermem ellere leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Niceki canımsan hop nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yârim

Not: Bu versiyona ilişkin ses kaydını https://youtu.be/shO2ALcG3Ug adresinden dinleyebilirsiniz. (NaimPa63, 18 Nisan 2008)

KAYNAK KİŞİ VE DERLEYENİ

Türkümüzün bu versiyonunu derleyen kişisi Fahri Kayahan kaynak kişi ise Ziya Soylu’dur Yukarıda adresini verdiğimiz video kaydında Sarı Gelin türküsünü seslendirende Fahri Kayahan’ın kendisidir. Videoda dinlediğimiz kayıt büyük bir ihtimalle 1946 yılında plağa kaydedilmiştir. Plağın başında “Malatyalı Fahri” ismi göze çarpmakta altında da Erzurum türküsü denmekte, en altta da derleyen ve notaya alan Fahri Kayahan ismi yazılmaktadır.(YÜCEL 15 Kasım 2019) (Bazı kaynaklara göre 1914 bazı kaynaklara göre ise 1918 yılında Malatya’da doğan Fahri Kayahan’ın babası Mustafa Bey, Annesi Şerife Hanımdır. Bağlama ve Tambur çalmada ustalaşmış ve 1933 yılında Fahriye Hanım ile evlenmiştir. İlk, orta ve lise eğitimini Malatya’da tamamlamış ve babasının mesleği olan manifaturacılıkla uğraşmıştır. Fahri Kayahan eşini kaybetmenin derin acısına dayanamaz. Bu olay karşısında iki yaşındaki kızı ile annesi ve babasını da alarak Malatya’yı terk eder, İstanbul´a gelir. Kendisini İstanbul´un usta müzisyenlerinin ve bestekârlarının arasında bulur. Selahattin Pınar, Artaki Candan gibi ünlü isimlerle tanışır. O yıllarda İstanbul´un canlı müzik merkezleri konumunda olan Borsa Kıraathanesi´nde, Belvü Çay Bahçesi´nde tamburu ve sesiyle başarılı programlar yapar. 1937 yılında Almanya´ya giderek Polydor Plak firmasına yedi adet plak doldurur. İstanbul´un müzik yaşantısını kısa zamanda öğrendiği gibi yurt dışındaki müzik atmosferini de öğrenmiştir artık. Yurda döndükten sonra Malatya´lı Fahri Kayahan adıyla ünlenecek onlarca plağa sesinin ve sazının nağmelerini kaydettirecektir. Yine pek çok besteye bu dönemde imzasını atar. Malatyalı Fahri´nin tüm yurdu saran şöhreti 1940´lı 50´li yıllarda hep sürecektir. 1937 yılında Dolmabahçe Sarayı´nda Atatürk´ün huzurunda çalıp söyler. 1939 yılında bedelli kısa dönem askerlik görevini tamamlar. İlk evliliğinden yıllar sonra Sadiye Arcuman´la kısa bir evlilik daha yapmıştır. Müzeyyen Senar ile Kerem ile Aslı, Suzan Yakar ile Saz ve Caz filmlerinde oyuncu olarak rol almıştır. Bu filmlerde olduğu gibi bazı filmlerde yalnızca tamburu ve sesiyle film müzikleri yapmıştır. Bununla birlikte Fahri Kayahan´ın senaryolarını burada anmadan geçmemek gerekir. Çoğu Anadolu insanının yaşamından kesitleri içeren bu senaryoların bazıları filme çekilmiştir. Tamamı 60 civarında olan senaryolarından bazıları şunlardır; Sarı Kurdele, Şirvan ile Abuzer, Ezo Gelin, Bülbül, Öldüren Yumruk, Gümüş Kırbaç, Perçemli Aslan, Yıldızlardan Gelen Dilber, Sokak Rakkasesi. Kayahan’ın halk arasında en çok bilinen türküleri Uyan Sunam Uyan ve Sarı Kurdelem türküleridir. Evinin soyulmasından sonra bunalıma giren Kayahan 22 Nisan 1969 Salı günü vefat etmiştir.(Yılmaz 20 Şubat 2020) Fahri Kayahan çok dürüst davranarak türkünün Erzurum türküsü olduğunu, kendisinin de derleyici olduğunu belirtmiştir. Türkü tarihimizde türkülerin çeşitleme dediğimiz değişik kişiler ve küçük farklılıklarla ortaya çıktığı sık görünen olaylardandır. Nitekim Sarı Gelin Erzincanlı Naciye’den, Faruk Kaleli’den ve Ziya Soylu’nun icraatlarından üç defa derlenmiştir. (YÜCEL 15 Kasım 2019)

Kaynak kişi olarak gösterilen Ahmet Ziya Soylu 1914 yılında Erzurum’da doğdu. Erzurum Lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Eczacılık Okulunu bitirerek Eczacılık faaliyetlerine başladı. Ticaretle uğraşmasının yanı sıra spor ve siyasetle uğraştı. Erzurum Lisesinden Yetişenler Derneği Başkanı, Eminönü İlçesi Kızılay Kurumu İdare Kurulu Üyesi, Vefa Kulübü İdare Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri, Eminönü Halkevi Sosyal Yardım Kurulu Başkanı, Türkiye Ulusal Verem Savaşı Derneği Kurucu Üyesi, Türk Parfümericiler Derneği Muhasip Üyesi olarak görev yaptı. Ahmet Ziya Soylu, CHP’den IX. Dönem (1950-1954) Erzincan Milletvekili seçilerek TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı. 15 Nisan 1987’de hayatını kaybetti. Evli, 4 çocuk babasıydı. (TBMM Albümü 2. Cilt 1950-1980 (2010))

SÖZ ANALİZİ

Türkümüzün bu versiyonundaki sözler bir önceki versiyonu ile hemen hemen aynı olmakla birlikte bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. En önemli fark nakarat kısmında göze çarpmaktadır. Neynim aman yerine leylim aman kullanılmaktadır. Neynim aman özellikle Kerkük ve Azerbaycan’da kullanılırken, leylim aman Anadolu’da kullanılmaktadır. Neynim çaresizliği ifade ederken leylim, sevgili anlamındadır, sevgiliye sesleniştir.

Palandöken yüce dağ yerine, Palandöken güzel dağ denmektedir.

Bir diğer fark ise Sarısözen derlemesinde “Nice ki bu canım sağ” denilirken; Fahri Kayahan derlemesinde “Nice ki bu canımsan” sözleri kullanılmaktadır.

EZGİ ANALİZİ

Türkümüzün bu versiyonunun söyleyiş tarzı ile Sarısözen derlemesi olan versiyonun müzik tarzı ile uyumludur.(YÜCEL 15 Kasım 2019)

ERZURUM ÇARŞI PAZAR VERSİYON 5

SÖZLERİ

Erzurum çarşı pazar leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

İçinde bir kız gezer hop nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Elinde divit kalem leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Dertlere derman yazar oy nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yârim

Erzurumda bir kuş var leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Kanadında gümüş var oy nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yârim

Gitti yarim gelmedi

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Helbet bunda bir iş var oy nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yârim

Palandöken güzel dağ leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Altı mor sümbüllü bağ ay nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Vermem seni ellere leylim aman aman

Leylim aman aman leylim aman aman sarı gelin

Niceki bu canım sağ oy nenen ölsün sarı gelin aman

Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yârim

https://youtu.be/RzqlNbts5Jo linkinden türkünün bu versiyonunu dinleyebilirsiniz(Yenigün 15 Mayıs 2015)

SÖZ ANALİZİ

Türkümüzün bu versiyonu Yavuz Bingöl tarafınca seslendirilmektedir. Erzurum Çarşı Pazar türküsünün bir anda Sarı Gelin türküsü adı altında meşhur olmasını ve aidiyet tartışmalarına konu olması türkümüzün bu versiyonunun seslendirilmesi ile başlamıştır. Türkümüzün sözleri tıpkı diğer varyantlarda olduğu gibi 7’li hece yapısına sahiptir. Türkümüzün bu versiyonu aslında Erzurum Çarşı Pazar Türküsünün 4.versiyonu olan Fahri Kayahan derlemesi ile Revan yolu diken varyantlarının karışımı gibidir. Erzurum Çarşı Pazar türküsünün bu versiyonuna ilişkin söz analizini ortadaki iki dörtlük üzerinde durarak yapmak istiyoruz. Bunun sebebi daha önceki versiyonlarda diğer dörtlüklere ilişkin motiflerin analizini yapmış olmamız ve bu versiyonun diğer Erzurum Çarşı Pazar versiyonlarından en bariz farklılığı olan kuş motifinin yer almasıdır.

Erzurum’da bir kuş var

Kanadında gümüş var

Gitti yârim gelmedi

Helbet Bunda bir iş var

Bu dörtlük İrevan Çarşı Pazar türküsünde ise şu şekilde yer almaktadır

İrevan’da bir kuş var

Kanadında gümüş var

Gitti Urum’a gelmez

Elbet bunda bir iş var

Revan Yolu T(D)iken türküsünde ise şu şekilde söylenmektedir

Ravan’da bir kuş var

Kanadında gümüş var

Gitti yarim gelmedi

Helbet bunda bir iş var

Bu dörtlük sadece Sarı Gelin türküsünün varyantlarında karşımıza çıkmamaktadır.

Bir Diyarbakır Türküsü olan Evlibeden türküsü bunlardan birisidir.

Evlibeden’de kuş var

Kanadında gümüş var

Elbet bunda bir iş var

Yarim getti gelmedi

Bu dörtlük Erzincan türkülerinde de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

Erzincan’da bir kuş var

Kanadında gümüş var

Gitti İbiş gelmedi

Elbet bunda bir iş var

Bir başka Erzincan türküsü olan Erzurum’da bir kuş var türküsünde ise aynı dörtlük şu şekildedir

Erzurum’da bir guş var

(gine ben ölüm gine ben ölüm)

Ganedinde gümüş var (aman)

Gitti yarim gelmedi

(gine ben ölüm gine ben ölüm)

Elbet bunda bir iş var (aman)

Erzurum’da Kuş var türküsünün bir varyantında ise bu dörtlük şu şekilde söylenmektedir.

Erzurum’da bir kuş var (Rindamın yar rindamın)

Kanadında gümüş var (Hay rindamın devrişanım)

Yarim gitti gelmedi (Rindamın yar rindamın)

Elbet bunda bir iş var (Hay rindamın devrişanım)

Görüldüğü gibi bu dörtlük Sadece Erzurum Çarşı Pazar türküsünün bu versiyonunda değil, Sarı Gelin türküsünün iki varyantında, Erzincan ve Diyarbakır yöresi türkülerinde de karşımıza çıkmaktadır. Bu dörtlüğün tüm söyleniş biçimlerinde bir ayrılık vardır. Giden ve bir daha geri gelmeyen bir sevgili vardır. Kanadında gümüş olan bir kuş vardır. Ayrılık ve kanadında olan bir kuş bu dörtlüğün anlamını şekillendirmektedir.

Bu kuş motifinin ne anlama geldiğini İrevan Çarşı Pazar varyantında incelemiştik. Burada maddeler halinde genelden özele doğru ne anlama geldiğini bir daha zikredelim

  1. Posta güvercini

  2. İyi bir haber

  3. Güzelliği

  4. Ruh

  5. Cennet

Anlamı ne olursa olsun bu dörtlüğün Erzurum ile bağlantısı kuvvetli olan yörelerin türküsünde gözükmesi bu dörtlüğün Erzurum merkezli olma ihtimalini artırmaktadır. Revandan Erzurum’a göçen muhacirler, Bayburt ve Erzincan’ın Erzurum’a idari ve ticari şekilde bağlı yöreler olması. Diyarbakır ve Erzurum arasında yoğun olan ticari ilişkiler bu dörtlüğün yaygın olarak kullanmasının nedeni olabilir.

EZGİ ANALİZİ

Türkümüzün bu versiyonu Erzurum Çarşı Pazar türküsünün diğer versiyonları ve Sarı Gelin Türküsünün Anadolu varyantlarının aksine 6’lı usulde söylenmektedir. Bu nedenden dolayı Azerbaycan ve Ermeni varyantları ile aynı söyleyiş tarzını andırmaktadır. Özellikle Yavuz Bingöl tarafınca icra edilen bu versiyon bu söyleniş tarzı ve bilinen Erzurum Çarşı Pazar türküsü sözlerinden farklı oluşu nedeniyle tartışmaların temelinde yer almıştır.

SARI GELİN TÜRKÜSÜNÜN ANADOLU VARYANTLARI İÇİN SON BİR İKİ SÖZ

Türkümüzün bütün varyantlarının dizeleri yedili hecedir. Dikkat edecek olursak türkümüzün şuana kadar olan bütün varyantlarında yedili hece yapısı kullanılmaktadır. Türkümüzün manisine ilişkin sözler incelendiği zaman coğrafik aidiyete ilişkin en kuvvetli ifadeler Erzurum Çarşı Pazar türküsünde kullanıldığı görülmektedir. Bunlardan ilki Erzurum ikincisi ise Palandöken dağıdır. Coğrafik aidiyet olarak karşımıza çıkan ikinci yer ismi ise İrevan( Revan) şehridir. Burada asıl merak edilmesi gereken nokta bu türkünün çıkış noktası neresidir? Erzurum Çarşı Pazar türküsünden etkilenerek mi İrevan Çarşı Pazar türküsü söylendi. Yoksa Erzurum çarşı Pazar Türküsünün çıkış noktası mıdır? Zeynep nene İrevan Çarşı Pazar türküsünü acısını ifade etmek için Erzurum Çarşı Pazar olarak mı söylemiştir? Bu türkülerden ilk önce hangisi söylenmiştir? Revan Hanlığı yıkıldıktan sonra Erzurum’a gelen Revan göçmenlerinden esinlenerek mi Erzurum Çarşı Pazar Türküsü söylenmiştir yoksa Erzurum Çarşı Pazar Türküsünden etkilenerek İrevan Çarşı Pazar türküsü mü söylenmiştir? Ya da Bayburt tarafından Erzurum’a gelen göçmenler Revan yolu diken türküsünü söyleyerek Erzurum’a mı gelmişlerdir? Göçmenler Erzurum’a geldikten sonra bu türkü Erzurum Çarşı Pazar haline mi gelmiştir? Şu ana kadar türkülerimize ilişkin vermiş olduğumuz bilgilerden anlaşılacağı gibi birbirlerine çok yakın sözler ve manalar iç içe girmiştir. Sarı Gelin türküsünün varyantları içerisinde en çok Erzurum Çarşı Pazar, İrevan Çarşı Pazar ve Ravan Yolu Diken türküleri birbiriyle çok benzemektedir. Dolayısıyla düğüm aslında bu üç türkünün etrafında dolanmıştır? Bazı icracılar Dertlere derman yazar yerine Katlime ferman yazar demektedir. Acaba irevan çarşı Pazar türküsünde Orhan Bahçıvan’ın yaptığı yorumda olduğu gibi Erzurum’da yapılan katliamların kaydı mı tutulmuştur?

Bir yanıt yazın