Aralık 26, 2024
Erzurum Sevdasi Dergisi Nisan 202031
  • İzmir işgalini ilk protesto eden şehir Erzurum olup bu mitinge öncülük eden kişi kadın öğretmenlerimizden Faika Ünlüerdir. Vali Ertuğrul Ünlüer bu öğretmenimizin oğludur.

  • İsmet Paşa ilköğretim okulunun aslında Osmanlı döneminde sadece kızların okumasına izin verilen bir ilkokuldur. İlk önceleri ismi İnas olan bu okulumuzun adı 1929 yılında İnönü olarak değiştirilmiştir.

  • Aliravi ilk okulu ilk önce şimdiki Yoncalık otobüs durağının civarlarında bir konakta faaliyete başlamıştır.

  • Erzincan Tercan ilçesinin eski ismi Mamahatun olup Erzurum’a bağlıydı. 1936 yılından itibaren Erzincan’ın ilçesi olmuştur.

  • Gazi ilkokulunda ücret karşılığına halka sinema gösterimi yapılırdı. Sinema salonu olan tek okul burasıdır. Sinema iki katlı 13 odalı bir konağın yerine yapılmış ve 2002 yılında yıkılmıştır.

  • Yüzbaşı Tahir Bey isimli bir subay Erzurum’un düşman işgalinden kurtulduğu gün Rus topçusunu oyalayan top bataryasına komutanlık yapmıştır.

  • Bugünkü Güneş ilköğretim okulunun yerinde bulunan Cumhuriyet otelinin leylak ağaçları ile dolu bahçesinde otel tarafınca getirilen müzisyenlerin verdiği konser dinlenirdi. Bu otelin dondurması o günlerde Türkiye çapında meşhurdu ve bu bahçe Erzurum halkının en çok rağbet ettiği dinlenme alanlarından biriydi.

  • İstasyon çay bahçesi Demiryollarının Erzurum’a kazandırdığı en nadide çay bahçelerinden birisidir. Burada yer alan lokantaya aileler hafta sonu rağbet gösterirlerdi.

  • Erzurum halkının en çok rağbet gösterdiği mesire alanları bugünkü köşk bahçesinin de içinde yer aldığı Araplar düzü, Tabyaların önünde yer alan ve Fıkfıklar denilen ağaçlık alan, Boğaz ve Abdurrahman Gazi Türbesi ile Millet bahçesidir. Köşk çay bahçesinin ağaçlandırılması Şerif Efendinin belediye başkanlığı dönemindedir. Millet bahçesi İnönü okulun arkasında uzanan bahçelik bir alandır. Millet bahçesini kullanıma açanda Şerif Efendi olmuştur.1943 yılında doğu Evleri isimli toplu Konut kooperatifine cüzi bir miktar ile satılmıştır. Bahçenin geri kalan kısmı İnönü okulunun bahçesinin içerisine katılmıştır.

  • Erzurum’un sokakları 1927 yılında elektrik ile aydınlatılmaya başlanmıştır. 1936 yılında şehrin üst düzey memurlarının oturduğu mahallelerde konutların aydınlatılması için elektrik kullanılmaya başlanılmıştır

  • Erzurum’a ilk ambulans 1938 yılında faaliyete başlamıştır.

  • Erzurum kumaş dokumacılığı açısından gelişmiş bir şehir olup burada dokunan yün kumaşlar bütün bir ülkede tercih edilmekteydi.

  • 1932 yılında Türbe deresinin taşması sonucu şehirde büyük zayiat oluşmuş ve bu tarihten sonra derelerin ıslah edilerek şehirde geçtiği yerlerde üstünün kapatılması kararı alınmıştır.

  • Erzurum’da ilk toplu taşıma için 1932 yılında iki otobüs alınarak Ilıca ve Hasankale’ye yolcu taşınmaya başlanmıştır.

  • 31 Temmuz 1945 te bugünde kullanımda olan Asri mezarlık açılmış ve 1950’den itibaren şehrin merkezinde yer alan mahalle mezarlıkları buraya nakledilmeye başlanmıştır. Bu esnada Aziziye şehitlerinin defnedildiği Tepe Mezarlıkta yer alan kabirlerin taşları sökülerek tahrip edilmiştir. Bu şehir içerisinde eleştirilere konu olmuştur.

  • Erzurum’da halka kötü davrandıkları gerekçesiyle Erzurum halkı ile Erzurum kalesinde bulunan yeniçeriler arasında 1591 yılında bir çatışma yaşanmış ve kaledeki yeniçeri ağalarının azli ile bu çatışma bitmiştir.

  • 1620 yılında Abaza Mehmet Paşa 1620 yılında Genç Osman’ın hal edilerek öldürülmesi nedeniyle yeni çerilerin kaldırılması için isyan başlatmış ve ele geçirdiği yeniçerileri öldürmüştür. Durumu haber alan yeniçeriler ise öldürülen her bir yeniçeri için halktan birisini öldürmeye başlamışlardır. Sonuçta Abaza Mehmet Paşa kendisine 30.000 kişilik bir ordu kurarak iç Anadolu da birçok şehri ele geçirmiştir. Üzerine gönderilen orduya Erzurum kalesinde 40 gün direnmiştir. Nihayet bu kuşatmadan bir yıl sonra 16 günlük bir kuşatma ile teslim alınır. Bu olaylar esnasında Erzurum halkı ile yeniçeriler arasında kanlı olaylar yaşanmıştır. 1679, ve 784 yılında da Erzurum halkı ile yeniçeriler değişik sebeplerle karşı karşıya gelir en son 1826 yılında II. Mahmut tarafınca yeniçerilerin kaldırılmasında Erzurum halkı yeniçeriler ile çatışır ve yakaladıklarını öldürürler.

  • Bugünkü Murat Paşa Caminin yerinde eskiden Ahmediye camisi bulunmaktadır. bugün Muratpaşa caminin bahçesinde bulunan Ahmediye Medresesi bu camiye aittir. Efsaneye göre bu cami yıkılır sadece temeli kalır bu caminin yerine temellerinin üzerine Murat Paşa camisi yaptırma kararı alan Murat Paşa gece rüyasında Ahmediye camisini yaptıran ve vefat eden Ahmedi görür ve kendisine yaptırdığı Ahmediye Camisinin sevabını almaya devam etmesi için bu eski caminin minaresini kullanacağına söz verir. Ancak Murat paşa rüyayı ve verdiği sözü unutur. Bir gün rüyasına Hızır A.S. girer ve verdiğin sözü tut der. Karşılığında ise Hızır A.S dan camin yıkılıncaya kadar beş vakit namazdan birini caminde kılacağım der. Murat Paşa caminin minaresi bu Ahmediye caminin minaresidir. Hızır sözünde durmuş olacak ki Murat Paşa Cami çok temizdir. Adeta manevi bir el ile temizlenmektedir. Hızır A.S görmek isteyen vatandaşlar beş vakit namazlarını bu camide kılmaktadırlar. Söz konusu minare 1920’li yıllarda çıkan bir fırtına ile yıkılır. 1956 senesinde yıkılan minarenin yerine şimdiki minarenin yapılmasına başlanır ve 1957 yılında tamamlanır.

  • Erzurum’da çocuklar öcüden daha çok Kokor’dan korkutulur. Bu Kokor Erzurum’un Horasan ilçesinin eski ismi Zanzak yeni ismi Akçataş köyünde 1892 yılında doğan Zahar’dır. Babasının ismi Kokor olup Zanzaklı Kokor veya Zanzaklı Kokor oğlu Zahar ismi ile Ermeni çeteleri arasında nam salmış zalim birisidir. Keskin nişancılığı ile meşhur olup özellikle kapısının önünde duran yada oturan Müslümanları vurmaktan zevk alırmış. Katıldığı en büyük katliam karyeler halkının katledildiği ve 500 kadar atlı Ermeni çetecinin yaptığı katliamdır.

  • Yakutiye Medresesinin vakfiyesi içerisinde Süngeriş ve Tebrizcik köylerinin tamamı da yer almaktadır.

  • Dutçu köyü Medine toprağı olarak kabul edilir. Bu köyün kabristanı baştan aşağı manevi şahsiyetler ile doludur. İbrahim Hakkı Hazretlerinin keşfine göre Yunus Emre ve Tapduk babanın kabirleri buradadır, Rasim Baba olarak bilinen Rasim Erverdi, Haşılzade Hacı Ali Efendi, Abdulgafur Has Hoca efendi bu kabristanda yatmaktadırlar.

  • Erzurum’un Özbek köyünde Uyuz hastalığının tedavisinde şifa veren Boralık kaynağı bulunmaktadır. Bu kaynağa halk arasında uyuz gözesi denilmektedir.

  • Rus işgali zamanında köye giren Ruslar yaşlıların dedelerin sakalını keserler o günden beri bu köyün adı sakalı kesiktir.

  • Erzurum’a 15 Km Ilıcaya ise 7 Km mesafede bulunan Söğütlü Köyü bulunmaktadır. Bu köyde Balıklı göl ve bu gölün yanında dilek taşı bulunmaktadır. Balıklı göl bir kaynak gölü olup, içinde otuz kırk santim boyunda balıklar bulunmaktadır. Adını bu balıklardan alan göl içerisinde yer alan balıklar kutsal sayılırlar. Bu göle ilişkin şöyle bir efsane anlatılır. Gölün şimdiki yerinde hak dostu olan bir çoban ve karısı yaşarlarmış. Çobanın karısı o yaşa kadar hiçbir namahrem erkeğe kendini göstermemiş. Bir gün çoban yokken kadın tandırda ekmek pişirdiğinde bir fakir Allah rızası için ekmek istemiş. Kadın fakire ekmek verirken nasıl olmuşsa kasının suratını bu adam görmüş. Çoban bu duruma manevi olarak farkına varmış ve karısına kendisini bugün bir erkeğe gösterip göstermediğini sormuş. Kadın Allah rızası için bir fakire ekmek verdim o sırada yüzümü görmüş olabilir demiş. Çoban Allah rızası senin için o kadar önemliyse madem Allah rızası için kendini bu yanan tandıra at demiş. Kadın bunun üzerine kendini tandıra atar. Tandır göl olur. Kadın ise balık olur. Çobanda bunun üzerine kendisini göle atar ve oda balık haline gelir. Göldeki balıklar bu iki balığın çoğalması ile bugüne kadar gelmişler. Kimse bu balıklara dokunamaz, zarar veremez eğer böyle bir şeye yeltenirlerse manevi bir güç bunları cezalandırır. Rivayete göre işgal zamanında bu balıkları yemeye kalkan Rus askerleri bu balıkları yemek için yakalayarak pişirip yemeye çalışırlar. Ancak ocağa konulan balıklar canlanır, ocağın üzerinde atlarlar. Rus askerlerinin ise elleri, ayakları dilleri tutulur. Bugün gölde yüzen balıklardan üzeri yanık lekesi gibi olan balıkların Rus askerlerin tuttuğu balıklar olduğu söylenir. Dileği olanlar dilek taşına abdestli bir şekilde gelerek dileklerini tutar ve yerden küçük bir yassı taş alıp bu dilek taşı denilen kayaya yapıştırmaya çalışırlar dileği kabul olanların taşları bu kayaya yapışır. Rivayete göre bazı geceleri bu taşın kovuğunda bir mum yanar ve beyaz elbiseli, sakallı bir piri fanı sabah ezanından evvel gölden abdest alarak bu kovuktan içeri girermiş.

  • 93 harbi esnasında Aziziye tabyalarını işgal eden Ruslara karşı halkı uyaran ve savaşa davet eden ezanı 9 Kasım 1877’de okuyan Osman Bedreddin değil, Ayazpaşa Cami müezzini Hacı Abdullah Efendidir. Bu savaş esnasında tabyalar önünde şehit düşmüş ve kabri Ayazpaşa Cami Haziresinde yer almaktadır.

  • Erzurum kavurma, pastırma ve sucukları ile meşhur olan bir ildi. Şimdi sucuk ve pastırması ile meşhur olan Kayseri ve Afyon illerinden bu işi öğrenmek için gelen ustalar olduğu gibi buradan başka şehirlere de bu ürünler satılmaktaydı.

  • Dönemin en ünlü bisküvileri ve en çok tercih edilen sabunu Erzurum’da üretilmiştir. Her iki sektörde ithal ikame ekonomisinin başladığı senelerde İstanbul’a işlerini nakletmişlerdir.

  • Yetmişli yıllardan önce Erzurumlu erkekler kahvaltılarını kahvehanelerde yapmayı tercih ederlerdi. Evlerde yapılan lokumlar, bakkallardan alınan bisküviler, fırınlardan alınan simitler ve poğaçalar bu kahvaltıların vazgeçilmezleriydi.

  • Kars kapıda şimdiki asri mezarlığın arkasına at yarışı alanı vardı. Çevre illerden ve ilçelerden burada yarıştırılmak üzere atlar getirilirdi. Dönemin en meşhur binicisi Çil Ahmet olarak bilinen biniciydi.

  • Eskiden Erzurum’da cirit sadece şehir merkezinde Kavak kapı çevresindeki bir alanda oynanırdı. Köylerden ve ilçelerden gelen ciritçiler burada yarışırlardı. Erzurum tarihinin en meşhur ciritçisi Zırnıklı Vehbi beydi.

EREN CEYLAN

About The Author

Bir yanıt yazın