Dağ Mahallesi Ve Kentsel Dönüşüm
Erzurum denilince akla ilk gelen tarihi yapılar, çeşmeler, medreseler ve camilerdir. Yazılan yazılara yapılan yayınların tamamına yakını bunlara ilişkindir. Şehre ilişkin diğer sorunlar kimsenin umurunda olmadığını açıkça görmekteyiz. Bu yazımda ben bu sorunlardan birini çarpık kentleşmeyi bu kapsamda gecekondulaşma, kentsel dönüşüm ve Dağ Mahallesini ele almaya çalışacağım. Dağ Mahallesi, benim mahallem ben bu mahallenin bir sakiniyim ve istedim ki bu yazımda benim kendime ait gözlemlerimi, tespitlerimi bir Dağ Mahalleli olarak sizlere aktarayım.
Gecekondulaşma, kitlesel göç hareketleri ile beraber gelişmiş şehirlerin eski ve kenar mahallelerine şehre dışardan gelen ve barınma ihtiyacını giderecek kadar maddi olanakları olmayan insanların kendilerine ait olmayan boş arazilere sağlıksız ve acele ile kendilerine barınak yapmasıyla ortaya çıkan dayanıksız yapılardır. Yiyecek ve içecekten sonra en temel ihtiyaç kişinin kendini güvende his edebileceği bir barınakta yaşamasıdır. İlk yıllarda gecekondulaşma da tek amaç barınma iken zaman içerisinde rant elde etmek düşüncesi ağırlık kazandı. Kamu ve özel şahıslara ait araziler mafya tarzı insanlarca parsellenerek satılmaya, tek katlı barakalar yerine apartman tarzı yapılar ortaya çıkmaya başladı. Cumhuriyet ile birlikte ortaya çıkan gece kondu anlayışı ikinci dünya savaşından sonra hız kazanmıştır. Özellikle 1960 ile 1980 arasında ciddi bir sorun olarak şehrin gündemini teşkil eden çarpık kentleşme ve gecekondu sorununun altında yatan temel etken. ekonomik sıkıntılar içerisinde olan insanların en temel ihtiyaçlardan biri olan barınma ihtiyacının giderilmesine ilişkin gayretleriydi. Bu ihtiyaç gittikçe rant haline gelmeye başlamış ve içinden çıkılmaz bir hale doğru gitmeye başlamıştır. 1980 yılından itibaren artan toplu konut projeleri ile özelikle memur ve orta gelire sahip diğer kesimler toplu konutlardan istifade etmeye başlamışlar ve ekonomik açıdan durumu iyi olmayanlar şehrin merkezindeki eski ve derme çatma evlere taşınmaya başlamışlardır. Böylece yeni gecekondulara ihtiyaç kalmamıştır.
Erzurum tıpkı tüm ülkede olduğu gibi gecekondu sorunuyla Cumhuriyetin ilanıyla tanışmıştır. Zaman içerisinde göç ile birlikte artan nüfus, gecekondu sorununun şehrimizde de iyice büyümesine sebebiyet vermiştir. Bu sorunun çözümü için atılan ilk adımlardan biri gecekondu önleme bölgelerinin oluşturulmasıdır. Dağ Mahallesi birinci gecekondu önleme bölgesi olarak ilan edilmesine rağmen sorunun önüne geçilemedi ve burası bir gecekondu bölgesi daha doğrusu mahallesi olmaktan kurtarılamadı.
Dağ mahallesi özellikle yetmişli yıllarda çevre il ve ilçelerden şehre göç edenlerce tercih edilmiştir. Buraya gelip yerleşenlerin tamamına yakınını çevresinden dışlanmış, işsiz, yoksul, kan davasından kaçan, sahipsiz, kendi kaderine bırakılmış, terkedilmiş insanlardan oluşmaktaydı. Mahallenin nüfus yapısı çok farklıdır. Nüfusunun ağırlığını Alevi ve Kürt etnik kökenli kişilerden oluşmuştur.
Mahalle sakinleri genellikle kan bağı olan veya yakın köylerden gelen insanlardır. Mahalle gittikçe kapalı bir toplum haline gelmeye kendisini şehrin diğer kesimleriyle izole etmeye başlamıştır. Eski mahalle kültürünün yaşatıldığı mahalleye yabancı birisinin gelmesi hala sorgulanmaktadır. 21. Yüzyılda bu tu tum şehir adına pek hoş bir tutum değildir. Mahalle sakinleri eğitime önem vermektedirler. Hemen hemen herkes kız ve erkek çocuğu ayrımı yapmadan çocuklarını okula gön- dermektedirler Beni mahallem açısından en çok üzen şey toplumunun gittikçe kapalı bir toplum haline gelmesidir. Halk kendi kaderine bırakılmış kapalı bir toplum haline gelmiştir. Mahallenin bu özelliklerine rağmen çok az sayıda sosyolojik çalışmalar yapılmıştır.
Özellikle 1980 den sonra hızla gelişen inşaat sektörü şehrin arazisini bir rantiye alanına çevirmiş ve bir rant piyasası oluşturmuşlardır Bugün Dağ Mahallesi bu rantiyenin hedefi haline gelmiş durumdadır. Son dönemlerde artan kentsel dönüşüm ile birlikte mahalle tamamen bir rant merkezi haline gelmiş ve rantiyeciler tarafınca paylaşılmaya başlanmıştır. Rantiyecilerin gözleri bizim üzerimize çevrilmiştir. Dağ mahalleli olarak kendimizi bu rantiyecilerden korumamız gerektiğine inanmaktayım.
Dağ Mahallesi birinci gecekondu önleme bölgesi olarak ilan edilmesine rağmen bir gecekondu mahallesi oldu. Bugün şehrin gündeminde yer etmiş olan kentsel dönüşüm şehrin sosyolojik yapısı, kültürel mirası, mimarisi, tarihi dokusu ve geçmişinden uzak, şehrin belleğini ortadan kaldıran, ekolojik ve coğrafik yapısını dikkate almayan bir yapılaşma anlayışı ile sürdürülmektedir. Bu şehrin kadim merkezinde uygulanması planlanan projelerin tanıtımına ilişkin afişlerde ve reklamlarda kendini iyice belli etmiş durumdadır. Bugün Dağ Mahallesi de kentsel dönüşüm kapsamına alınmış ve bu amaçla istimlak çalışmalarına başlanılmıştır. Ancak bu çalışmalarda halk kendi kaderine bırakılmış durumdadır. Sağlıklı bir bilgilendirme yapılmadan vatandaşı bir emri vaki ve zorlama yolu ile sürdürülen bu çalışmada şehirciliğin temel kuralı olan insan merkezli şehir anlayışından uzak, kişiye yaşadığı yeri sevdirme ve o yere ait olma düşüncesini kazandırma gayreti taşımayan çalışmalar yapılmaktadır.
Kentsel dönüşümde ilk önce garip gurabanın hakkı gözetilmelidir. İnsanların yaşadıkları yerden geçmişten gelen bağları koparılmamalı sosyolojik ve psikolojik gerçekler göz ardı edilmemelidir. Ağacın çok zor yetişmiş olduğu bir coğrafyada yetişmiş olan ağaçların korunması dahil her türlü canlının hakkı gözetilmelidir. Tabi ki biz şehir coğrafyasının harabe binalardan temizlenmesine karşı değiliz. İnsan hayatını tehlikeye atan, bir deprem anında hemen yıkılıp içinde ve çevresinde olanlara zarar verebilecek olan binalar yıkılmalıdır. Ancak bu yapılırken şehrin tarihi, kültürel ve mimari değerlerine saygı gösterilmesini istemeye bir Erzurumlu olarak hakkımız vardır kanaatindeyim. Kentsel dönüşümde şehrin tarihi yapısı ve gelişim evreleri dikkate alınarak merkezden başlayarak kademeli olarak çevreye doğru planlama ve projelendirmenin yapılarak ilerlenmesi gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde birbirine uymayan bir yapılaşma ile karşı karşıya kalacağız. Bu şekil- de ki bir kentsel dönüşümün ilerisi açısından çok büyük sıkıntılara yol açacağı açıktır. Kentsel dönüşüm her şeyden önce şehrin imajı ile alakalıdır. Şehrin imajina zarar veren bir kentsel dönüşüm ilerisi açısından ciddi bir şehir ve şehircilik problemi olacaktır.
Şu anda problem olarak görülen gecekondu ve harabe binalardan kurtulmanın ekonomik maliyeti göz önüne alındığı zaman kolay ve istenildiği zamanda çözüme kavuşturulacak bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Ancak bilinçsiz bir şe- kilde ve tamamen rantiye merkezli olan şehrin tarihi ve kültürel değerlerini yansıtmayan kentsel dönüşüm halinde telafisi mümkün olmayan ciddi bir sorun olacaktır. Bizden sonra gelecek ve muhtemelen bizden daha bilinçli ve duyarlı olacak nesillere karşı ağır bir mesuliyet altında kalacağız. Bu mesuliyetten kurtulmak için yıkmış olduğumuz binaların yerine tarihi mimari dokumuza uygun bir çevre oluşturmak, bu çevreye şehir belleğimizi yansıtmak ve her devrin kendine ait bir mimari anlayışı var yaklaşımı ile merkezden çevreye doğru değişen ve birbirini tamamlayan bir yapılaşmaya gitmeliyiz. Bu yapılaşma sürecinde insanların çevresiyle ve geçmişi ile olan bağlarının koparılmaması gereklidir.
Bu kapsamda kentsel dönüşümü Dağ Mahallesine şu aşamada taşımak hatalıdır. İlk önce buradaki aykırı yaşamların şehir hayatına kazandırılması, şehrin tarihi mimari dokusuna uygun mimari projelerin geliştirilerek ilk önce şehir merkezine uygulanması ve her mahallenin iskana açıldığı döneme uygun görünümlü modern konutların tasarlanarak bu anlayışa uygun Dağ mahallesine ilişkin projelerin hazırlanması fikrindeyim.
Dağ Mahallesi için bugün hazırlanan proje bu mahalleyi soylulaştırma projesidir. Dağ Mahallesi soyluların değil halkın mahallesi olarak kalmalıdır. Bunun için belediye ve devleti göreve çağırıyor ve kentlilere ve kendini soylu gören kesime sesleniyorum. Gelin şehre yabancı kalmayalım, gelin dağın birde bu tarafına bakalım. Gelişmiş kentleri arka sokaklarından biliriz. Hep beraber Dağ Mahallesini güneş ülkesine çevirelim.
Rahmi Kaya