ERZURUM YÖRESİ YERALTI ZENGİNLİKLERİ YARI DEĞERLİ- DEĞERLİ SÜS TAŞLARI
GİRİŞ
Erzurum, kuzeydoğu Anadolu bölgesinde yer alan, 25.066 km2’lik yüzölçümüyle Türkiye’nin dördüncü, -2017 TÜİK adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre de 760.476 kişilik- nüfusuyla Doğu Anadolu’da üçüncü, Türkiye’de ise 29. yer alan; tarihsel, coğrafik ve jeopolitik olarak çok büyük öneme sahip “Dadaş”ların evidir (F. 1).
Foto 1. Erzurum Lokasyon haritası (Ceylan, 2016’dan).
Erzurum ve Çevresi; Türkiye’nin jeolojik açıdan en karmaşık bölgelerinden biridir. Bölge bu karmaşık yapısını Mezozoik başından Tersiyer ortasına kadar süren farklı okyanus açılma ve kapanma dönemlerinde kazanmıştır. Çok karmaşık ve uzun izahatı olmakla birlikte,
Erzurum, “Kuzey Anadolu Dağ Kuşağı” veya “Alp Orojenik Kuşağı” ile “Doğu Anadolu Dağ Kuşağı” arasında kalmaktadır. Gerek tektonik ve gerekse sedimantolojik şartlar açısından, orojenik kuşakların karakteristik özelliklerini burada da görmek mümkündür. Bu nedenle araştırma bölgesi yapısal olarak düzensiz bir görünüm sunmaktadır. Bölgede, yaklaşık kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan yüksek dağlık alalar ve bu alanlar arasında yerleşmiş olan vadiler yer almaktadır. Bu kesimlerde yükselti farkları çok fazladır. Bölgede egemen olan morfolojik özellik, orojenik hareketlerle kıvrımlanıp yükselmiş bulunan dağlık alanlar ile bu yükseltiler arasında uzanan fliş ve molas havzaları karakterindeki senklinal alanlarına karşılık gelen depresyonlardır. Dağlar ile vadiler arasındaki eğimin fazla olması, bölgenin şekillenmesinde etkili olan akarsuların dağlık ve yüksek alanları derin bir şekilde yarmasına neden olmuştur (Atalay, 1982).
Ayrıca vadilerdeki yumuşak çökeller üzerinde yerleşen akarsular, bu çökelleri de derin bir biçimde yarmış ve yer yer tamamen aşındırmıştır. Bu nedenle vadi tabanlarında bulunan sert eski kütleler, yer yer yüzeye çıkmışlardır. Sonuç olarak; bölgenin şekillenmesinde tektonik hareketler, orojenik, epirojenik ve volkanik faaliyetler etkili olmuşlar, dağlar, vadiler ve hatta platolardan oluşan ana çatıyı meydana getirmişlerdir. Yörede yoğun şekilde gözlenebilen akarsu aşındırması ise, tektoniğin oluşturduğu bu ana çatıyı yer yer derin şekilde yarmış parçalamıştır. Böylece; başta tektonik ve daha sonra da akarsu aşındırması, bölgenin bugünkü topografik görünümünü almasını sağlamıştır. Tüm bu değişik tektonizma ve akarsu aşındırmasının neticesinde araştırma bölgesinin değişik kesimlerinde, çok değişik yapısal unsurlara rastlamak olasıdır. Bu unsurlar arasında; küçük ölçekli kıvrımlanmaları ve dayanım farklılığının neticesinde gelişen ilginç jeolojik oluşumları göstermek mümkündür (Atalay, 1982).
YARI DEĞERLİ-DEĞERLİ SÜSTAŞLARI
Yukarıda özetlenen bu tektonik faaliyetler; Erzurum Bölgesi’ne ekonomik anlamda getiri ve istihdam kaynağı sağlayabilecek çok çeşitli ve geniş alanlara yayılan; yarı değerli-değerli süstaşları, maden ve cevherleşmeler ile mermer, traverten türü yüzey kaplama malzemelerinden oluşan toplamda 68 çeşit yeraltı zenginliği sunmuştur. Bu zenginliklerden maden ve cevherleşmeler ile mermer, traverten türü yüzey kaplama malzemeleri başka makalelerde derinlemesine izah edilecek olup; bu çalışmada Erzurum Bölgesi’nde: süs eşyası, takı, dekoratif eşya ve bujiteri alanında önemli bir ekonomik yere sahip olan çok çeşitli süstaşı oluşumları elden geldiğince bilimsel terimlerden uzak akıcı bir lisan ile irdelenmeye çalışılarak, yöredeki bu atıl ama çok önemli ekonomik imkanın yöre ekonomisine kazandırılabilmesi amaçlanmıştır. Erzurum Yöresi’nde ekonomik anlamda mevcut olan yarı değerli- değerli süstaşlarından bazıları Oltutaşı, kuvars, ametist, opal, kalsedon, akik, agat, malakit, azurit, lapislazulli, Obsidyen, Oniks ve Gagat (Taşlaşmış Ağaç)’tır (Çil, 1996,;.)
Günümüzde; bütün Türkiye’de olduğu gibi, Erzurum’da da yeraltı zenginlikleri, gerek yarı değerli-değerli Süstaşı, gerek maden ve cevherleşme ve gerekse mermer-traverten türü yüzey kaplama malzemesi olsun fark etmeksizin yerli veya yabancı şirketler tarafından kapatılmış durumdadır. Bu üzücü ama gerçek durumdan dolayı bu çalışmada; tanıtılan yöreye ait süstaşlarından sadece Oltutaşı’nın bulunduğu yer -Dünyaca bilinden dolayı bir sır olmadığı için- belirtilmiş; diğerlerinin lokasyonlarında ise bilinçli olarak detaya girilmeyerek, bu zenginliklerin, yöre ekonomisine -planlandığı gibi- doğru şekilde katılabilmesi amaçlanmıştır. Diğer taraftan eğer bu zenginlikleri yöre ekonomisine kazandırmak amaçlı ilgilenenler olduğunda, kendilerine Üniversite-Sanayi İşbirliği kapsamında her türlü bilimsel destek ve kılavuzluk hizmeti verilebilecektir. Ulaşılan bilgi birikimi bu imkanı sunmaktadır.
Erzurum Yöresi’ndeki Yarı Değerli-Değerli Süstaşları’ndan oluşan bu zengin yeraltı zenginliklerinin önemini gerektiği şekilde anlatabilmek adına, Ülkemizde bu güne kadar yapılmış en büyük yeraltı zenginliği envanter çalışması örnek verilebilir. Bu çalışmada araştırma sahası tüm Türkiye olup, yarı değerli-değerli süstaşları, maden ve cevherleşmeler ve mermer, traverten türü yüzey kaplama malzemelerinden oluşan toplamda 37 çeşit yeraltı zenginliğinin tespit edildiği araştırmanın toplam ekonomik karşılığının yaklaşık 50 milyar $ olduğu belirtilmektedir.
KAYNAKÇA
ATALAY, İ, 1982: “Oltu Çayı Havzası’nın Fiziki Coğrafyası ve Amenajmanı”; Ege Üni., Sos. Bil. Fak. Yayın No:l l, İzmir, 1982.
ÇİL, V., 1996: “Oltu Çayı Havzası’nın Kıymetli, Yarı Kıymetli ve Yapı Malzemesi Doğal Taş Potansiyelinin Tespiti Ön Araştırma Raporu”; Atatürk Üni. Oltu Mes.Yük. Okulu Taş ve Metal İşlemeciliği Programı Ön Araştırma Raporu, Erzurum, 1996.
ÇİL, Y.M., ÇİL, V., 2009. “Erzurum Oltu Regions Jewellery Stones and Effects Above Healt”, 1st International Jewellery-Jewellery Design and Education Symposium, Book of Announcements, s: 189-204, Karacasu /Aydın.
Araş.Yazar:Volkan ÇİL