Erzurum Belediye Tarihinden İlginç Notlar
Erzurum şehrinin belediye tarihi 1882 Yılından şehir halkına vakitleri bildirmek amacıyla 310 altına Çanlı saat alınarak Osman Bey’in belediye başkanlığı zamanında Tepsi Minareye konulmasıyla başlar. Aradaki fırtınalı dönem belediye başkanlarını bir kenara bırakırsak; şehrin en önemli belediye başkanı olarak Şerif Efendi (1901-1910) Dönemi en verimli dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde yapılanları şöyle sıralamayabiliriz. Erzurum-Trabzon arasında demir yolu yapılması için harekete geçilerek planları ve keşfi yapılan yolun savaş süreçlerinden etkilenerek uygulamaya konulamaması. Yenikapı’daki hapishane binasının yapılması. Numune Hastanesi’ni yaptırarak devreye sokması. Sanayi Mektebini yaptırarak eğitim öğretime açması. Şehir bandosu kurması. Millet bahçesini açması. Köşk Çay Bahçesini ağaçlandırarak halkın hizmetine sunması. Ne yazık ki; zamanın etkili çevrelerince yolsuzlukla suçlanmıştır. Karyolasının ve evinin merdivenlerinin altından olduğu iddia edilmiştir. Lakin ölümünden sonra bekâr olan iki kız çocuğu yoksulluktan dolayı belediyeden kış için yakacak yardımı talep etmişler ve bu talepleri kabul edilmemiştir.
1924 Yılındaki depremden sonra Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Paşa yeni yapılan caddenin açılışına katılmış, caddeye “Gazi Mustafa Kemal Caddesi” teklifini, “Ben faniyim ama Cumhuriyetimiz ebedi yaşayacaktır. Caddeye Cumhuriyet adının verilmesi uygun olur” diyerek geri çevirmiştir.
1926 Yılında 100.000 liraya mal olan Cumhuriyet Sineması açılmıştır.1930 Yılında hükümet konağı ve eski belediye binası arasına Atatürk heykelinin konulacağı kaide yapılmış, 20.000 liraya Heykeltıraş Kenan Ali ile anlaşılmıştır. Ancak heykelin döküm esnasında kırıldığı heykeltıraşça söylenmiş. Bu faaliyet böylece akamete uğramıştır.1960 yılında Havuzbaşı’ndaki alana Atatürk heykeli konulmuş. Önceki heykel şaha kalkmış at üzerindeki Atatürk heykeliyken, günümüzdeki 3 Temmuz 1919 tarihinde kongre için şehre gelmiş bulunan Gazi’yi temsil etmektedir. Gazi’nin yaz gününde geldiği Erzurum’da kışlık palto ile heykelinin yapılması da manidardır.
1926 Yılına kadar şehrin içme sularının tamamına yakını Vakıfların mülküyken bu tarihten itibaren belediyeye devri yapılmıştır. Söz konusu sular 260 çeşmeyle şehir halkına dağıtılmaktaydı.
1920 Yılında şehrin kuzeyindeki bostanların pis sularla sulanıyor diye yasaklanması günümüzde de aynı sorunun devam ediyor olması bakımından önemlidir.1927 Yılında şehir sokakları elektrikle aydınlatılmaya başlamış. Konutların elektrikten faydalanması için Tortum Şelalesi veya Iğdasor Suyu’nun kullanılması düşünülmüş fakat maliyet yüksekliğinden vaz geçilmiştir.
1913 yılındaki İngiliz konsolosu İngiltere ile olan yazışmalarında Erzurum’un önemli madenlerini bakır, linyit ve petrol olarak belirtmektedir.(1) 12 Mart 1918’de Kazım Karabekir Paşa’nın Erzurum’a gelerek Ermenilerce katledilen 3845 Şehirli ve yolarda katledilmiş 4644 köylünün defin işlemini üç günde tamamlamıştır.
1925 sonrasında CHP ile belediye arasındaki Ilişki artmış belediye partinin etkisi altına girmiştir.1932 Yılında yolsuzlukların artması üzerine mülkiye müfettişlerinin meclis üyelerinin üyeliklerini düşürünce parti heyetindeki idareciler de değiştirilmiş. 1930 Yılındaki seçimlerle belediye meclisine ilk kez kadın üyeler girdi. Hayriye, Mükerrem, Pakize, Faika ve Şadiye hanımefendiler meclis üyesi oldular. Çoğu kazandıktan çok kısa bir süre sonra istifa etmişler, diğer kadın üyeler ise toplantılara katılmamışlar. 1 Şubat 1931 tarihinde çoğu okuma yazma bilmeyen belediye tahsildarlarının yanı sıra, özel idare tahsildarları hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya atılmış. Yapılan denetim sonucunda birçok görevliye görevden el çektirilmiş. 18 Temmuz 1935’de ismet İnönü doğu gezisi kapsamında Erzurum’a geldiğinde şehrin sorunlarını içeren bir dosyayı Belediye Başkanı Salim Altuğ, kendisine sunmuş. İnönü, Erzurum’u da ön plandaki şehirlerarasına koyduracağını, burasını şarkın Ankara’sı yapmak istediklerini belirtmiş. İnönü’ye Terzi İhsan’ın tezgâhlarında dokunan kumaşlardan dikilmiş bir takım elbise takdim edildi. Erzurum’un o zamanlarda dokuma tezgâhlarında kumaş dokuması me da önemli noktalardan birisi olarak dikkatimizi çekti.
1932 Yılında Türbe Deresi’nin taşması sonucunda evlerin ve köprülerin yıkılması; Kasımpaşa, Ali Paşa, Kafkas Oteli önündeki ve Tabak Hane köprüleri yıkılmış. Sultan Murat Köprüsü ve Cedit Köprüsü yeniden yapılmış. Buradan da diğer köprülerle beraber şehrin sular ve köprüler şehri olduğu izlenimi edindik. 1933 Yılında alınan iki otobüsle llıca ve Hasankale istikametinde yolcu taşınmasına başlanmıştır. Halkın otobüslere rağbet etmiştir. 1933 Yılında belediye meclisince Erzurumlu kadınların çarşaf ve peçe kullanmaları yasaklanmış. Meclis tarafından manto giyinme zorunluluğu kararı alınmış.
26 Temmuz 1934’te Durak Sakarya CHP’nin hediyesi olarak Erzurum’a bir radyo getirmiş. Partinin radyonun 160 lira olan parsını istemesi üzerine şehrin elektriğiyle çalıştırılması mümkün olmayan radyo partiye geri gönderilmiş. 18 Şubat 1935 Durak Bey’in milletvekili seçilerek Erzurum’dan ayrılması üzerine meclis üyeliği ise bile bulunmayan Salim Altuğ kendisinin haberi olmadan başkan seçilmiş. Kars ilinde ikamet eden Salim Bey’e telgraf çekilerek başkan seçildiği haber verilmiş. 1936 Yılında Ilıca’daki çermikler esaslı bir tamirattan geçirilerek etrafı ağaçlandırılarak halkın hizmetine sunulmuş. 12 Kasım 1936’daki meclis toplantısında Başkan Salim Bey ağaçların çakı ile oyulduğunu veya yerlerinden sökülerek götürüldüğünü üzülerek ifade etmiştir. Bugün ağaçsız bir şehirde yaşıyor olmamızda şehir halkı olarak ağacı sevmeyişimizin gerçeği ortaya çıkıyor. 1936 Nisan ayında yanmış olan Cumhuriyet Sineması’nın yeniden açılışında bando marşlar çalarken misafirlere çikolata ve sigara ikram edilmesi dikkat çekici olaydır.
1936 yılında demir yolarının ve Saray Sineması’nda üretilen elektriğin şehrin batısındaki yüksek mevkili memurların oturduğu semte verilmesi şehir açısından görmüş olduğu ayrımcılığın su götürmez şahididir. Ayrıca Osman Bey’in meclis üyesi olduğu günlerde evinin önüne kadar elektriği götürmesi de manidardır. Elektriğin çoğunu kullanan yüksek memurlardan tahsilat yapılamaması olayın tuzu biberi olmuştur.
Atatürk’ün şehre geldiğinde ilk kaldığı ev olan Cumhuriyet Caddesi ile Ulu Camii arasındaki evin müze olarak kullanılması teklif edilmiş. Penceresinden sarkan sucukların yerine bayrağımızın dalgalanması istenmiş. O zamanlar evlerin kışlık sucuklarını yapması; şehrin beslenme kültüründe pastırma ve sucuğun önemli yer teşkil ettiğini görüyoruz.
Bakanlar Kuru- 2 Şubat 1937 tarih ve 2/5965 sayılı kararname ile Erzurum’un batı ile ulaşımının zorluğunu gerekçe göstererek Trabzon ile beraber Erzurum’a merkezden atamayla, Belediye başkanı atamasına karar verdi. Bu durum üzerine seçilmiş belediye başkanı olan Salim Altuğ istifa ederek görevden ayrıldı. Şevket Arı belediye başkanlığına tayin edildi. Daha sonra ise CHP genel merkezi Salim Altuğ yerine; Kazım Yurdalan’ı başkan olarak atadı. Salim Altuğ daha sonra bu duruma tepki olarak DP adayı olarak seçimlere girmiş, kazanarak belediye başkanı olmuştur.
1936 yılında hamile bir kadının doğum yapmak üzere çöp arabasıyla hastaneye sevk edilmesi; yetiştirilemeden yolda ölmesi ve yine el arabasıyla cami avlusuna getirilerek defnedilmesi üzerine, belediyeye motorlu araç alınmasına karar verilmiş. Özel İdare tarafından verilen eski ve bozuk olan araba silah fabrikasında tamir edilerek hasta nakil aracı ancak 1938 yılında hizmete sunulmuştur.
1937’de Lambert tarafından hazırlanan şehir planı onaylanmak üzere Imar Bakanlığı’na gönderiliyor. Bakanlık 1940 yılında gönderdiği cevabi yazıda planin öncelikle belediye meclisi tarafından onaylanması gerektiğini belirtiyor. 1940 yılında Havuzbaşı civarında inşa edilen devlet mahallesindeki binaların tefrişi için italya’dan lüks malzemeler getirilmiş. Hatta Erzurum’ girmesi yasak olan Anastas Kalinikos’un yasak bölge olan Erzurum’a girmesi için bakanlar kurulunca kararname çıkarılmıştır. Erzurum’a gelen Anastas malzemeleri teslim etmiş. Belediyeye uğrayarak buradan da lüks siparişler almış. Bu durum halkın parası dışarıya gidiyor diye tepki çekmiş.
1 Haziran 1940 tarihinde valilikçe iskambil kâğıdı oyunlarının yasaklanması yönündeki emir; belediye meclisi tarafından hastalıklara vasıta oluyor diye alınan kararla yasaklanmış. 24 Nisan 1942 tarihli belediye meclis toplantısında İnönü’nün Erzurum’a ilk geliş tarihi olan 18 Temmuz gününü her yıl Milli Şef ismet İnönü Günü olarak kutlanmasına karar vermişti.
Kazım Yurdalan 31 Ocak 1945’te CHP genel merkezinin isteği üzerine belediye meclis üyelerinin oylarıyla başkan seçilmiş. O tarihte Konya’da görev yapmakta olan Yurdalan’ın Erzurum’a gelebilmesi için yolluk gönderilmesi teklif edilmiş.1000 lira yolluk verilmekten vaz geçilerek 450 lira olan maaşının 500 liraya çıkarılmasına karar verilmiş.
1943 yılında 7500 lira bedelle Millet Bahçesi Doğu Evleri Yapı Kooperatifine yardımcı olmak amacıyla satıldı. Millet Bahçesi, CHP il yönetiminin isteği ve belediye meclisinin 1 Şubat 1943 tarihli kararıyla, yıkılıp üzerine ev yapılmak üzere Doğu Evleri Kooperatifi’ne verildi.7000 metrekarelik bu yerin metrekaresi 1 liradan kooperatife devredildi.
1945 yılında Pastırma hane işletmeye açıldı. Sağlık Bakanlığı’na yapılan asılsız ihbarla tesisin halk sağlığını tehdit ettiği için kapatılması istendi. Pastırma ihracı şehrin önemli gelir mi kaynaklarından olduğu ve ihbarın asılsız olduğu gerekçesiyle kabul edilmedi. Buradan da şehrimizdeki yatırımların nasıl siyaseten engellendiğini anlıyoruz. Pastırma ve sucuk Erzurum’un sembollerinden iken, günümüzde Kayseri ile özdeşlemiş durumdadır.
Cihan Savaşı sonunda Erzurum’a bir Amerikan heyeti gelmiş, Erzurum’un nüfusunu incelemek için, Ermeni mi çok Türk mü çok, diye… Belediye Başkanı Zakir Bey’e gelmişler, o da tercümana pencereden dışarıyı göstererek şöyle demiş: “Bakın, şurada, bütün şehri saran bir taşlık var, onun da ortasında yirmide biri kadar çevrilmiş bir başka yer var… O büyük taşlık Müslüman mezarlığıdır, küçüğü de Ermeni mezarlığı. Bunlar kendi ölülerini yemediler ya!”
31 Temmuz 1945’te Hizmete açılan Asri Mezarlığı’na şehirdeki mezarların taşınması kararlaştırıldı. Ancak 1950’de bu mezarlığa defnedilen sayısı onu geçmiyordu.1950’den sonra nakiller yapıldı. Aziziye Şehitleri’nin Tepe Mezarlığı’ndaki 350’den fazla değerli mezar taşları hırsızlarca sökülerek satıldığı tespit edilmiş. Buraların Türk Yurdu olduğuna şahitlik eden mezar taşlarımıza bile sahip çıkamayışımızın şehitlerimizin mezar taşlarının çalınıp satılması en acı misaldir.
9 Nisan 1945’te Erzurum Belediyesi’ne, Ticaret Bakanlığı tarafından bedelleri ödenmek şartıyla üç adet kamyon verildi. Belediye, kamyonları temizlik işlerinde kullanmak üzere kari sörlerini yaptırdı. Bakanlık yolcu taşımakta kullanılmadıkları gerekçesiyle belediyeyi uyardı. Bunun üzerine belediye yolcu taşıma tarifesi hazırlayıp yolcu taşıma işinde kullanmaya başladı
1947 yılından itibaren Hasan-i Basri, Araplar Düzü ve Kavak – Mahallesi’nde ilk gecekondular ortaya çıkmaya başlamış. Güney ilçelerden gelen; (Tekman, Karayazı ve Hınıs ) gecekonducular; Kırk Değirmen Köprüsü’nün taşlarını bile sökecek kadar ileriye gitmişler. Söz konusu köprünün taşlarını gece sökerek, gecekondu yapımında kullanmışlar.
12 Mayıs 1958 tarihli dilekçeyle Kazım Yurdalan Almanya’da dişçilik eğitimi alan oğlu Korkmaz’ı okutabilmek için belediyeden yardım talep etmiş. Belediye meclisi aldığı kararla Yurdalan’ın oğluna tahsil masrafları için üç yıl boyunca ayda 350 lira burs vermiş.
Türkiye’nin ilk kadın zabıtası olan Afife ipek Erzurum Belediyesi’nde göreve başlamış. Erzurum’daki kadın hamamlarını denetlemiştir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında şehirdeki trafiğin kontrolü belediyeye aitti.1932 Zabıta Talimatnamesi ‘ne göre uygulanacak trafik kuralları oldukça ilginçti. Örneğin otomobillerde dikiz aynalar bulundurmak ve kullanmak yasaktı.
1948 yılında ise belediyede işe başlayan mühendisin sahte diplomayla görev yaptığı ancak 1952 yılında anlaşıldı.
Belediye, Beden Terbiyesi ‘ne yazın halkın, kışın ise kayakçıların kullanması şartıyla Köşk Bahçesi satıldı.5700 lira harcama yaparak tamiratı yapılan bahçenin alımından cayan Beden Terbiyesi satın alma ve tamirat parasını belediyeden istedi. Mahkeme Beden Terbiyesini haksız buldu.
Cumhuriyet döneminden önce Erzurum’da 28 kütüphane varmış, her taraftaki eski eserler her Türk’ün göğsünü kabartacak kadar çokmuş.
DP’li Fuat Arna 1948 tarihli raporunda, “Bakımsız, harap, ışıksız ve susuz Erzurum’un yanı başında yeni kurulmuş resmi binalarla, yüksek rütbeli memurlara ait lüks evler adeta insana bu beldede yabancı idarenin hüküm sürdüğü hissini etmektedir. Erzurum Belediyesi tarafından işletilen elektrik cereyanının dörtte üçü bu imtiyazlılar mahallesine tahsis edilmiş” diyerek şehir halkı ile yöneticiler arasındaki kopukluğu vurguluyor.
Bu kısa belediye tarihi yolculuğu çalışmamızda gördük ki dönemler değişse de Erzurum’un ve ülkenin kaderi hiç değişmemiş. Yöneticilerin sefahati, memurların keyfi uygulamaları, yapılan güzel çalışmaların takdir edilip korunmaması hatta bilinçli bir şekilde yok edilmesi, çalışan erdemli insanların yolsuzlukla suçlanması süre gelmiş ve bundan sonra da devam edecek gibi görünüyor. Erzurum Belediyesi Tarihi Adlı iki ciltlik kitabı Şehrimiz kültürü hayatına yoğun çalışmasıyla kazandıran Murat Küçükuğurlu kardeşime teşekkürlerimi sunarım. Söz konusu kitaplardan büyük ölçüde yararlanarak bu çalışmamızı yaptık. Reşat COŞKUN