Değerli Hocamız Doç.Dr. Erol KÜRKÇÜOĞLU’nun hazırladığı “Fotoğrafların Diliyle 1877-1878 (93) Savaşı Kafkasya ve Doğu Anadolu Cephesi” adlı kitap, adından da anlaşıldığı gibi resimlerle anlatıyor savaşı. Yazısı oldukça az. Tam bize göre bir kitap. İçerdiği bilgiler ise hayal edebileceğimizden daha fazla. Örneğin; Ayazpaşa Camisinin müezzininin 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda tabyalara düşmanın girdiğini şehre duyurup, halkın yardımını sağlayanların başında yer aldığını hepimiz biliriz. Devamını Erol Hocamızın kitabından yeni öğrendim: Hacı Abdullah Efendi halka çağrısını yaptıktan sonra tüm Erzurumlular gibi kendisi de cepheye koşuyor ve savaşa fiilen katılıyor. Ahali Tabya bölgesinde şehit düşüyor ve görevli olduğu Ayazpaşa Camisinin avlusuna defnediliyor. Bu güne kadar böyle önemli bir bilgiyi neden öğrenememişim diye kendi kendime kızdım.
Karşımızda 93 Harbi’nin canlı şahitleri Erzurum Tabyaları dimdik dururken; 8/9 Kasım gecesini uyuyarak geçirmemizin sebebi kesinlikle milli duygularımızın zayıflığı veya geçmişimize önem vermeyişimiz, 93 Harbi’nin önemini kavramayışımız değildir. Vatandaş olarak tek bir eksiğimiz var, o da öncülük edecek birilerini bekleme alışkanlığımız. Birileri çıkıp; “8/9 Kasım gecesi dedelerimiz, nenelerimiz tabyaları kurtarmak için neler yaptılarsa, biz de aynı gece benzeri faaliyetlerde bulunarak onları, o tarihi Aziziye Destanı’nı yazan kahramanları analim” dese buna ilgi göstermeyecek bir Erzurumlu düşünemiyorum.
Daha sabah olmadan Ayazpaşa Camii’nin Müezzini Hacı Abdullah Efendi’nin, Erzurum Halkına tabyalara düşmanın saldırdığını bildirerek eli silah tutan herkesi ordusuna yardıma çağırdığı gibi aynı gece çağrı tekrarlanabilir. Aynı tarihi 8/9 Kasım gecesinde olduğu gibi, çağrıyı duyan halkımız Mecidiye tabyasının önünde ve Karskapı’da Gümüşlü Kümbet bölgesinde toplanarak Aziziye Tabyası’na kadar yürüyüş yapabilir.
Daha önce şehrin değişik yerlerinde Ramazan ayında kurulan ve belediyelerin birbirleriyle yarışmasına sahne olan, haklı olarak aklıselim birçok kişiden eleştiriler alan “çadırlar” Aziziye ve Mecidiye Tabyaları bölgesine kurulabilir. Bu çadırlarda; tabyalara savaşmaya giden Erzurum Halkının askerlere dağıtılmak üzere götürdüğü yiyecek ve içecekleri temsilen birer bardak çay ile lavaş ekmek arasında yeşil tulum peyniri dürümü, anma yürüyüşüne katılan hemşerilerimize ikram edilebilir. Yine bu çadırlarda kurulacak görüntülü sistemlerle üniversitelerimizde yetişmiş bilim adamları tarafından o zamanki tarihî olaylar halka anlatabilir. Bu şekilde halkımızın konu hakkında doğru olarak bilgilenmesi sağlanabilir. Bilgilenmeye çok ihtiyacımız var, çünkü “Erzurum Halkının o gece ne yaptığını, o gece ki savaşta kaç şehit, kaç yaralı verdiğini, savaş kaybedilseydi sonuçlarının ne olacağını” doğru olarak bilen Erzurumlu sayısı (tarihçilerimiz ile bu konuyla özel olarak ilgilenen çok az sayıdaki bilgili hemşerilerimiz hariç) bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Tabyalardaki bu anma ve bilgilenmeden sonra tabyalar bölgesindeki şehit mezarları, Nene Hatun’un mezarı, dönüşte de Karskapı Şehitliği ve Ayazpaşa Camii’nin Müezzini Şehit Hacı Abdullah Efendi’nin mezarı dâhil olmak-üzere şehirde farklı yerlerde bulunan, o destanı yazan diğer kahramanlarımızın mezarları ziyaret edilebilir.
Bu kadar muhteşem bir destana sahip olup da o geceyi bu kadar ilgisiz geçiren başka bir şehir yoktur sanıyorum. Başta dediğim gibi genel kabahatimiz bu konularda öncülük yapacak birilerini beklememiz. Peki, öncülüğü kim yapabilir?
Belediyelerimizin bu konuda çok rahatlıkla öncülük yapa bileceğini ve bunun sanatçı getirip Ramazan akşamını gürültüye boğmaktan daha ucuza mal olacağını düşünüyorum. Erzurum Valiliği’nin görev alanına girer mi tam bilemiyorum, bu nedenle yanlış ifade ediyorsam beni – bağışlayın. Valiliğin koordinesinde Üniversitelerimiz, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ile birlikte Erzurum Halkı olarak mükemmel bir anma töreni düzenleyebiliriz düşüncesindeyim. Değmez mi?
Ayazpaşa caminin önündeki caddeden geçenler; benim de daha önce yaptığım gibi, cami avlusunda yatan Şehit Hacı Abdullah Efendi’den habersiz olarak yürüyorlar. Acaba Ayazpaşa Camisinin önüne, o günkü olayı kısaca anlatan ve Şehit Hacı Abdullah Efendi’nin orada yattığını ifade eden bir levha asılarak bilgi desteği sağlanamaz mı? Çok zor değildir diye düşünüyorum. İnanın o yoldan habersiz geçen tüm Erzurumlular levhayı görünce daha dikkatli yürüyecek, tarihimizi ve üzerine bastığı toprağın değerini hatırlayacaktır. O büyük şehidimizin yaptıklarının yanında bir levha çok mu? Sabri TOPDAĞ