Umutların, size bağlandığı karanlık bir dünyanın aydınlığının siz olabileceğiniz aklınıza geldi mi? Bağrınıza sokulmuş hançeri çıkarmanın Erzurum olduğunu bildiniz mi? Vatan denen kavramın içinin boşaldığı , vatan demenin namus demek olduğu unutulduğunda siz hiç Erzurum oldunuz mu? Tarihlere dem olan, dörtnala koşan at’a gem olan, en ulvi âdem olan dedelerinizi hatırlayan bir Erzurum oldunuz mu?
Binlerce yıl ötesinde köşe başı, İpekyolu’nun yoldaşı, gariplerin sırdaşı, doğunun sınırdaşı, Erzurum Dadaşı.
Sahi siz hiç Erzurum Oldunuz mu?
Evliyaların bağrında gezdiği, öteleri sezdiği,abalar giydiği,düşmana karşı durduğu,ayaz gecelere sobalar kurduğu bir Erzurum oldunuz mu? Yüzyıllar ötesi, kar beyazı günlerde, yelesiyle başını bir o yana bir bu yana sallaya sallaya giden rahvan atınıza deh dediniz mi? Bir kelle soğan ile bir dilim ekmeği hanenize götürebilme heyecanını leblebici yokuşunda tadan bir Erzurum oldunuz mu? Gürcülere Gürcü kapıda, Karslılara Kars kapıda, İstanbullulara İstanbul kapıda, İranlılara Tebriz kapıda merhaba diyen bir Erzurum oldunuz mu?
Ötelerden 1900 küsur yaşlarına kadar 150.000 başa erip, envai sanata, sanatçıya bağır açtınız mı? Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş şehrinden” biri oldunuz mu? Marco Polo’nun anlattığı ipek yolu geçitlerinden en önemlisi oldunuz mu? Bağrınızda yüzyıllar ötesinde iki üniversite, onlarca mekteple aydınlık yarınlara merhaba dediniz mi? Endamıyla göğe yükselen dağ’a tırmanan atlılara palan söktürüp, geçilmez geçitleri geçilir ettiniz mi? Onlarca Cami ile cem eyleyip, göğe en ulvi seslenişle seslenerek Ezan’ı Muhammediye’nin sonuna methiyeler dizdiniz mi?
Siz Hiç Erzurum Oldunuz mu?
Ekmeğinize lavaş, yiğidinize dadaş denir. Aksi seda da bağrınıza esen kahpe rüzgârlara karşı durdunuz mu? Yeri geldiğinde Kara Fatma, Nene Hatun, Yüzbaşı Avni, Solakzade, İbrahim Hakkı, Nef’i, Sümmani, Fahri Fındıkoğlu v.s.oldunuz mu? Kazımkarabekir, Emin Kurbu, Kazım Yurdalan, Hasanı Basri,sizlere ne hatırlatıyor? Sizce bunlar sadece birer semt isimleri midir? Kimdir bunlar? Abdurrahman Gazi, yokuş yukarı giden bir araba yolu veya böğründe piknik yapılan mesire yeri olarak mı bilinir? Bunları neşv ‘ü nema eden bir Erzurum oldunuz mu hiç? Tabyalarda ki duvarlara kan olan, geleceğe can olan Erzurum.
Sahi siz hiç Erzurum Oldunuz mu?
İhanete uğradığında sesi, ümüğü sıkıldığında nefesi kesilen, bir nakış gibi işlenmiş tarihi sokaklarına sahip çıkamayan, imarı, tarumar anlayan, hizmeti yakınlarına çıkar sağlamak, huzuru bir kaç kuruş’a bel bağlamak diye anlayanlara karşı duran bir Erzurum oldunuz mu? Caddelerinde envai çeşit bayraklarla gelenleri kornalarıyla eşlik ederek şereflendirenlere, şehrin trafiğini alt üst edenlere, düğmesini üç yerinden ilikleyenlere, yahu siz ne yapıyorsunuz diyebilen bir Erzurum oldunuz mu?
İşte dostlar tarihin ta derinliklerinden günümüze yüzünün akıyla çıkan sultan’ı şehirlerden olan Erzurum olabilmektir Erzurumluluk… İnşallah bir vakit bir yerlerde dile gelirse şu koca şehir bizlerden hakkını yüzümüze vura vura sormaz. Gelişmişlik, şehircilik, yaşanabilirlilik, kalite standartları, eğitim, işsizlik v.s. açısından ilk 5’e değil ilk 10’na değil ilk 20’ye ne zaman gireriz diye çok yol almamız gerekir. Haydi dostlar Şehrimizin dünyaya Dadaşlığıyla, vatan severliğiyle, bir çok tarihi ve turistik özellikleriyle nam salmış o büyük ismine yakışır bir şehir olmaya var mısınız?
Selim Adım