Aralık 24, 2024

MEHMET DAĞİSTANLININ TİYATRO PAS VE SEVTAP ÇAPANLA RÖPORTAJI

0
MEHMET DAĞİSTANLININ TİYATRO PAS VE SEVTAP ÇAPANLA RÖPORTAJI

MEHMET DAĞİSTANLININ TİYATRO PAS VE SEVTAP ÇAPANLA RÖPORTAJI

Erzurumlu Fatma Seher ( Üsteğmen Kara Fatma) ve Milli Mücadele kahramanlarımızın anma projesi olan “Ben” serisi “Kurtuluş” isimli tiyatro oyunları hakkında Tiyatro Pas grubu ile İstanbul Beykoz’da toplu olarak özel bir röportaj yaptık. Ben serisi tek kişilik tiyatro oyunları olup, Milli Mücadele kahramanlarımızın hayatını kendi ağızlarından seyirciye aktarmaya çalıştık. Mehmet Dağıstanlı tarafınca yapılan bu özel röportajda Kara Fatma rolünü oynayan tiyatro sanatçısı Sevtap Çapan başta olmak üzere Tiyatro PAS kurucusu Murat Batıkan Avcı, yardımcı yönetmen Fulya Irmak Bilginer Yönetmeni Özgür Kaymak, yazar-oyuncu Cüneyt İngiz ile hem Kara Fatma hem de Milli Mücadele kahramanlarımızı ve onların biyografilerinin sahnelendiği Kurtuluş Ben projesini konuştuk. Bu özel röportajı dergimiz adına yapan Kara Fatma ve Yanık Dere Romanlarının yazarı Mehmet Dağıstanlı hocamıza ve röportaja katılan Tiyatro Pas grubuna teşekkür ederiz.

Erzurum Sevdası: Biz, bir şehir belleği oluşturmak ve tarihi kişiliği ile öne çıkan Erzurumlu Üsteğmen Kara Fatma’yı Erzurum’a tanıtmak için bir dosyası hazırlamak istedik. Siz de onu tek kişilik oyununuzla sahneye taşıdınız. Röportajlarda adet olan bir soru vardır. O soruyu sorarak başlayalım Sevtap Çapan kimdir?

Sevtap Çapan: Bu soruya benim de klasik bir cevabım oluşmaya başladı. Yaşamın içinde bir evlat, bir eş, bir arkadaş, bir abla, bir kardeş, bir teyze ve bir hala, bir vatanperver, bir hayvan sever, bir sanatsever, bir kadın ama her şeyden önce bir insanım. Herkes gibi halktan biriyim. Mesleki kariyerimde ise çeyrek asırdır sahnede olan bir aktrisim. Disiplinli, çalışkan, tecrübeli, ödüllü bir aktris.

E.S: Tiyatro hayatınıza nasıl girdi? Ne tür rolleri oynadınız? Rol seçiminde nelere dikkat edersiniz?

S.Ç: Tiyatro ile ortaokul son sınıfta tanıştım. Türkçe öğretmenim Mehmet Dağıstanlı’nın Nezihe Aras’ın “Çorak Toprak” oyununda bana “Satı” rolünü vermesiyle ilk sahne deneyimimi yaşadım. Lise yıllarımda yine Sayın Dağıstanlı’ nın yönettiği Turgut Özakman oyunu “Kanaviçe” oyunundaki “Genç Kız” rolüm ve iki oyunla aldığım başarı belgeleriyle oyuncu olmaya karar verdim. Bu yoldaki eğitim sürecimde Şehir Tiyatrolarında profesyonel olarak mesleki kariyerime başladım. Klasik eserlerde yer aldım. İlk oyunum itibariyle tiyatronun başrol oyuncularından biri oldum. Genel olarak derinliği olan karakter rolleriyle sahneye çıktım. Bir oyuncu, bir kurum tiyatrosunda oynayacağı rolü seçemez. Ona rol verilir, oyuncu da oynar. Fakat sinema ve televizyon dizilerinde bu seçimi yaptım. Bu seçimlerimde ise rolün oyunculuğuma gelişim sağlayacak bir rol olması ve projenin teması benim için önemlidir.

E.S: Bir karakteri canlandırırken ne tür çalışmalar, hazırlıklar yaparsınız? Hani derler ya canlandırılan karakterin ruh haline bürünüp onun kişiliğine hayat vermek bu nasıl oluyor, nasıl başarıyorsunuz?

S.Ç: Öncelikle anlamak, inanmak, hissetmek ve sonra da olmak! Bu anlayışla role yaklaşıyorum. Anlamadığın şeye inanmazsın, inanmadığın şeyi hissedemezsin dolayısıyla “gibi” yaparsın “olmak” kısmı sekteye uğrar. Bu yüzden, tiyatro metninin bütünüyle başlayıp oynayacağım karakterin diğer karakterlerle ilişkisini irdeleyip alt metin çalışması ile dramaturjik açıdan ve tarihsel, dönemsel araştırmalarla derinlemesine bir masa çalışmasıyla hazırlığıma başlıyorum. Yönetmenin de metne ve rolüme yaklaşımını gözlemliyorum. Verdiği her ipucunu not alıyorum. Yazarınkiyle mukayese ediyorum. Bu esnada “Anlama” aşamasında yol alıyorum. Sonra uygulamalı dramaturji çalışmama geçiyorum. Anladığımı seyirciye “Nasıl aktaracağım?” ‘sorularının cevaplarını buluyorum. Bu aşamada “İnanmak” ve “Hissetmek” çalışmaya otomatikman dâhil oluyor. Role uygun beden ve ses kullanımı teknik çalışmaları da devreye giriyor. Sonunda “Olmak” için bir çaba harcamadan o rol kişisine bürünmüş oluyorum zaten. Ezberimi bütün bu sürece yayarak sahne üzerinde, provalar esnasında mizansenle örtüştürerek yapmayı tercih ediyorum.

E.S: Kara Fatma olarak bilinen Fatma Seher ERDEM nasıl bir karakter? Bu karakteri canlandırırken nelere dikkat ediyorsunuz? Hangi özelliklerine vurgu yapıyorsunuz?

S.Ç: Araştırmalarda karakterine yönelik edindiğim bilgiler ile Kara Fatma; Kısa boyuna rağmen güçlü bir yüreğe sahip, gözü kara, korkusuz. Lakabı “Ana” ve bunu sonuna kadar hak etmiş, kollayan, sarıp sarmalayan, sahiplenen, yardıma koşan, kendinden başka herkesi düşünen biri. Sezgileri güçlü, stratejik zekâya sahip, lider vasfı olan, vatanına ve silah arkadaşlarına son derece sadık! Fatma Seher Erdem her şeyden önemlisi yaşamış gerçek bir kişi! Dolayısıyla biyografi oyunu olduğu için tarihi bir araştırma ile yola çıktık. Bu oyunda bir karakteri yoktan yaratmak değil var olan özellikleriyle yansıtmak ile sorumluluğum arttı. Oynarken dikkat ettiğim en önemli şey inandırıcı oyunculuk ile gerçekliğini gözler önüne serebilmek. Tüm hayatını mercek altına aldık ve ne ise ona vurgu yapmaya çalıştık. Kadınlığını yaşayamamış bir kadın, çocuğunun ölümünü görmüş acılı bir ana, vatan savunması için öne atılmış bir kahraman, yokluk içinde ömrü tükenmiş bir insan…

E.S: Size göre Kara Fatma ve Fatma Seher Hanım arasında nasıl bir farklılık var? Her ne kadar ikisi aynı kişi olarak gözükse de birinde kahraman bir asker diğerinde ise bir kadın şahsiyet var; bu ayrım canlandırmanızda kendini gösteriyor mu? Gösteriyorsa nasıl gösteriyor?

S.Ç: Bunu Kara Fatma’nın söylediği bir söz ile cevaplayayım: “Artık kadın, erkek yok! Artık istiklal var.” Kocasını kaybettikten sonra cepheden cepheye koşan Fatma Seher, savaş yıllarında da savaş bitiminde de kadınlığını geride bırakmış. Kadınlığından yansıyan tek şey analık şefkati. Bence o sadece bir insan.

E.S: Sanat hayatınızda birçok karaktere hayat verdiniz? Bu karakterler içerisinde Kara Fatma’nın yeri nedir?

S.Ç: Genel olarak yabancı klasik eserlerdeki rolleri oynadım. İlk kez yaşamış birinin hayatını canlandırıyorum. Ve bu kişi bizim Kurtuluş Savaşımızın kahramanı. Özümüzden biri, bu vatanın istikbalini borçlu olduğumuz biri. Yeri o sebeple çok çok özel elbette…

E.S: Görev aldığınız bu projeye insanların ilgisi nasıl? Gerekli desteği görebiliyor mu? Vermek istediğiniz mesajlar yerine ulaşabiliyor mu?

S.Ç: “Ben” Serisi ”Kurtuluş” proje fikri insanların çok ilgisini çekiyor. Daha önce tiyatro sahnesinde yapılmayan bir “Seri Oyun” ve Milli Mücadelemizin kahramanlarını konu alıyor. Lakin finansal anlamda gerekli desteği göremedik. Milliyetçiliğiyle övünen onca insan, onca firma? Gelgelelim, oyunu seyredenlerin ilgisi fevkalade iyi! Böylesine derinlikli bir hayat hikâyesinin anlatımı insanları derinden etkiliyor. Ve evet “Geçmişi olmayanın geleceği olamaz” temasıyla vermek istediğimiz saygı ve minnet mesajı bence yerine ulaşıyor.

E.S: Yazdığınız ve yönettiğiniz peri kız müzikali ile çocuklara hitap ediyorsunuz? Fatma Seher hanımı bir peri kızı gözüyle değerlendirebilir misiniz?

S.Ç: Peri Kız Müzikali 7 yaş ve üstü herkese hitap eden bir müzikal aslında. 7 yaş altı çocuklar için uygun değil. Alt yaş grubuna hitap eden çok çocuk oyunu var. Lakin 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14 vd. yaş günümüz çocuklarına hitap eden oyun neredeyse yok. Amacım bu yaş grubuna ve üstüne daha gerçekçi bir yaklaşımla hitap edebilmekti. Çıkan bir iki yorum da bu niyetimin algılandığına işaret ediyor. Anne – babaların da keyifle seyredebileceği bir müzikal! Sorunuzun ikinci kısmını ise nasıl cevaplayacağımı bilemedim. Ama Fatma Seher Hanım… O bir melek! Kurtuluş Meleği!

E.S: Ülkesini koruma gayretinde olan ve bunun için görevlendirilen bir kadın Kara Fatma ve Cumhuriyet Kadını Fatma Seher hanımın canlandırıldığı bir sinema veya dizi projesinin başarı şansı sizce ne olur?

S.Ç: Evrensel dil içeren bir sinema filmi ile önce kendi halkımıza sonra dünyaya “Bizim de kahramanlarımız var” deme başarısı elde edilir bence… Lakin gerçek hayatın ritmini, yansımasını içeren çekim teknikleri, oyunculuk performansları ile bu mümkün olur. Yoksa 5 ila 7 dakika müzik altı bakışmalarla, 10 -15 askerli savaş sahneleriyle, gereksiz, yerli yersiz esler ve doğallıktan uzak konuşma biçimleriyle çekilmesin, daha iyi

E.S: Tiyatro sanatçısı olarak yapmak istediğiniz proje, oynamak istediğiniz rol var mıdır?

S.Ç: Elbette yapmak istediğim pek çok proje var. En önem verdiğim, gençlere yönelik bir projemiz var. “Ah Şu Gençler” den başka bir tiyatro metni yok mesela… Biz yazdık, onu hayata geçirmek istiyorum, yine yönetmek üzere… Özellikle oynamak istediğim bir rol yok. Beni geliştirebilecek derinliği olan her tür rol kabulüm.

E.S: Sevtap Hanım bize ayırdığınız zaman için teşekkür ederiz. Size sanat hayatınızda kolaylıklar diliyoruz.

S.Ç: Ben teşekkür ediyorum ve yayın hayatınızda başarı diliyorum.

E:S: Şimdi de ekibin oyun yönetmeni Özgür Kaymaka sormak istiyorum Kurtuluş Savaşı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Ya da Kurtuluş Savaşının tarihteki yeri nedir sizce?

Özgür Kaymak: Savaş, tarafların haklılığından çok halkın yaşadığı anıların aktarıldığı haliyle yerini alıyor tarihte.

E.S: Ben Kara Fatma oyununun Yönetmeni olarak Fatma Seher hanımla ilgili neler söylersiniz?

Ö.K: Kara Fatma, bu tarihte yerini alan en önemli kişilerden biridir. Kadın gücünü, istikrarını ve strateji zekasını, kalbindeki vatan sevgisiyle birleştirince bir kahraman çıkıyor karşımıza. Toprağı ve toprağında yaşayan tüm insanları korumak için, hem düşmanla hem de vatan hainleriyle korkusuzca mücadele etmiş.

E.S: Kara Fatma’nın hayatında sizi en çok etkileyen nedir?

Ö.K: Yaşlandığında sokakta çocuğunu döven bir anneyi gördüğünde “Biz bu çocuklar için canlarımızı verdik. Onlar için savaştık.” diyerek çocuğu korumuş olmasından çok etkilenmiştim.

E.S: Kara Fatma’yı nasıl tanımlarsınız?

Ö.K: Mücadelenin, vatan sevgisinin ve bir araya gelince nelerin başarılacağının bir göstergesi Kara Fatma.

E.S: Özgür Hanım size de bize ayırdığınız zaman için teşekkür ederiz. Sanat hayatınızda başarılar diliyoruz. Değerli okurlarım hemen yanımızda yardımcı yönetmenimiz Fulya Irmak Bilginer var. kendisine bu proje ile ilgili aynı soruyu sormak istiyoruz? Kara Fatma’yı nasıl tanımlarsınız?

Fulya Irmak Bilginer: Evet ben yardımcı yönetmen Fulya Irmak Bilginer. Tiyatro P.A.S’ın başarılı projesi Ben Serisi’nin Kurtuluş bölümünde yer alan Ben Kara Fatma, Ben Kazım Karabekir ve Ben Hasan Tahsin’in yardımcı yönetmeniyim. Aynı zamanda bu üç oyunun efektörlüğünü yapıyorum. Sayın Genel Sanat Yönetmenimiz Sevtap Çapan ve sevgili müdürümüz Batıkan Avcı bu projeyi sunduklarında ekipçe çok heyecanlandık. Milli kahramanlarımızı 100. yılımızda anmak, onların verdiği amansız mücadeleleri tekrar hatırlatmak, çocuklarımıza, gençlerimize, marşlarımızda ve şiirlerimizde hissettirmeye çalıştığımız vatan sevgisini, yaşayan gerçek bir anlatım olan tiyatroyla pekiştirmek…. Bunlar ilk akla gelen motivasyon kaynaklarımdı. Oyunlarda çalışmaya başladıkça ne kadar doğru ve zor bir iş yaptığımızı anladım. Kahramanlarımız hakkında aslında o kadar az şey biliyorduk ki. Çocuklarımızın da en çok sevdiği kahramanlar yabancı kültür kahramanları. Bir anne olarak ben ve sonra biz, bugünün büyükleri, milli kahramanlarımıza olması gereken değeri vermeliyiz ve çocuklarımıza öğretmeliyiz. Bu projenin benim için en değerli yanı budur. Elimi taşın altına koymuş hissediyorum. Ama bizim ki minicik bir taş. Umarım sizin sayenizde projemiz daha çok duyulur ve çoğunluğa ulaşırız. Son olarak Kara Fatma’nın bir sözü ile bitireyim. “… çocuklar… Biz onlar için öldük.”

E.S: Çok teşekkürler Fulya Hanım… Sizlere de başarılar diliyoruz. Değerli hemşehrilerimiz, sayın okurlar, şu anda yanımızda Tiyatro P.A:S’ın kurucu müdürü, oyuncu Murat Batıkan Avcı Bey var. Batıkan Bey siz de hoş geldiniz. Tiyatro P.A.S’ın sahibi olarak sizin de fikirlerinizi almak isteriz. Seride yer verdiğiniz kahramanlar için neler söylemek istersiniz? Ben Serisi Kurtuluş oyunlarının size hissettirdiklerinden biraz bahseder misiniz?

Murat Batıkan AVCI: Hasan Tahsin’i ve serideki diğer karakterleri tabi ki yıllar önce okuduk biz de. Ancak haklarında hiç bilmediğimiz detayları derinlemesine araştırınca öğrendik. Bunlar bana, bu insanların yaptığı gibi vatanıma ülkeme insanıma sarılmak ve onlar için daha çok çabalama duygusunu aşıladı. Neden mi? O kadar sınırlı imkânlarla o kadar büyük şeyler yapmışlar ki! Vatanlarını hiçbir şekilde terk etmemişler. İşte bize gereken de bu. Birlik beraberlik içinde kendi vatanımızda yaşamak ve vatanımız için elimizden ne geliyorsa yapmak. Ama sözde değil hakikaten, fiili olarak yapmak. Tartışmak, konuşmak, birbirimizi kısıtlamamak. Dürüst ve açık sözlü olmak. Mert olmak. Yanlışı söylemek, yanlış yaptığımızda bunu kabul edebilecek kadar alçak gönüllü olabilmek. Birbirimize saygılı olabilmek. Kaliteli eğitim görmek. Her zaman umutlu ve çalışkan olmak. Kendi üretebileceğiniz işler ve fikirlere sahip olmak. Bu yetileri geliştirmek.

E.S: Çok teşekkürler Batıkan Bey… Şu anda yanımızda ‘Kurtuluş Ben Serisi’ diye adlandırılan, Cumhuriyet ve Türk Tiyatro Tarihinde ilk kez sahnelenen oyunlara, yönetmen ve oyuncu olarak katılan Cüneyt İngiz Beyle konuşmak istiyoruz. Merhaba Cüneyt Bey, ‘Kurtuluş Ben Serisi’ne nasıl dahil oldunuz? Öğrendiğim kadarıyla siz hem, Ben Kazım Karabekir ve Ben Hasan Tahsin oyunlarının yazarı hem de Kazım Karabekir’i canlandırıyorsunuz.

Cüneyt İngiz: İki sezondur Nezihe Muhiddin Sahnesi’nde kendi oyunumu sahneliyorum. Bu dönemde Kurtuluş Ben Serisi proje olarak bana anlatıldığında fikir çok hoşuma gitti. Sevtap Hanım ve Batıkan Bey’in isteğiyle projeye öncelikle yazar olarak dahil oldum. “Ben Kazım Karabekir” ve “Ben Hasan Tahsin” oyunlarını kaleme aldım. Daha sonra Kazım Karabekir rolüne oyuncu bulunamayınca Kazım Karabekir rolünü de üstlendim.

E.S: Peki bu projeye dahil olurken ne hissettiniz? Sizi bu projeye çeken neydi?

C.İ: Projeye dahil olmamdaki en önemli sebep ülkemizin kurtuluşunu sağlayan, bunun için kan akıtan ve mücadele eden insanları günümüze taşıyarak herkesin öğrenmesini istememdi. Bence hangi meslekte olursak olalım bu vatan için mücadele edenleri bir şekilde hatırlamak, anmak ve minnet duygularımızı ifade etmeliyiz. Çünkü bizler onların sayesinde bu kadar rahat okuyoruz, çalışıyoruz ve hayatlarımızı devam ettiriyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Kara Fatma gibi, Kazım Karabekir gibi, Hasan Tahsin gibi ve daha birçok kahramanlarımız gibi isimler Millî Mücadele’ye katılmasaydı belki de bugün Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı. Kahramanlarımız o günlerde bu büyük mücadele uğruna nasıl çalıştıysa, bizim de vazifemiz onların bu mücadelesini insanlara göstermek olmalı. Başımıza gelebilecek her türlü belanın nasıl savuşturulabileceğini, bunun için yüreğimizi ortaya koymamız gerektiğini onların hikayelerinden öğreneceğiz. Kara Fatma, Kazım Karabekir, Hasan Tahsin ve daha birçok Milli Mücadele kahramanımızın Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği mücadeleye bir saygı duruşu ve günümüz gençlerine anlatmak için hazırladığımız “Kurtuluş Ben Serisi” bence ülkemizin en önemli sanat değerlerinden biri olma yolunda ilerliyor.

E.S: Neden şimdi? Neden daha önce olmadı?

C.İ: Her projenin hazırlık aşaması vardır. Tiyatro P.A.S. ekibi öncelikle fikir üzerinde çalıştı. Sonra hangi Kurtuluş Savaşı kahramanları ile başlayacağımız belirlendi. Önceliklerimiz belirlendikten sonra Kara Fatma, Kazım Karabekir ve Hasan Tahsin kaleme alındı. Oyun metinleri oluşmaya başlayınca rolleri oynayacak olan oyuncular provaya başladı ve sonunda serinin ilk üç kahramanı sahneye hazır hale geldi. Tiyatro seyircisinin bir saat boyunca seyrettiği oyunun arka planında aylar süren bir hazırlık aşaması var. Kurtuluş Ben Serisi’nin tam da bugün sahneye taşınmasının en önemli nedeni Milli Mücadele’nin 100. Yılı olmasıdır. Tam 100 yıl önce başlayan bu Mücadele bugün hala devam ediyor. Yeni neslin çocuk ve gençleri bu kahramanları tanısın istiyoruz.

E.S: Cüneyt Bey verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. Size sanat hayatınızda başarılar diliyoruz.                                                                                                                                                                                                                                           RÖPORTAJ: Mehmet Dağıstanlı

About The Author

Bir yanıt yazın