ERZURUM VE COĞRAFYA:
Coğrafya, insanlar ve yer (mekân) ile bunlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilimdir. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya bir yerin yeryüzü üzerindeki diğer yerlerden ayıran özelliklerin dağılımını inceler. Bu özelliklerin neden, nasıl ve ne zaman oluştuğunu araştırır. Bunların diğer olaylarla ilgisini ve bağlantısını kurarak elde ettiği bilgileri haritalar ve diğer belgelerle insanlığın hizmetine sunar. Yani coğrafya yeryüzüne ilişkin bir ilimdir.
Coğrafyanın birçok alt dalı vardır. Fiziki, beşeri, ekonomik, şehir vb. hemen hemen bütün sosyal bilim dallarının babası coğrafyadır.
Ülkelerin, bölgelerin, yörelerin, şehirlerin incelenmesi, özelliklerinin tespiti ve gelişimi açısından coğrafya önemlidir.
Şehirler, yüksek nüfusları nedeniyle çevrelerinde merkezi bir konumda olduklarından dolayı ürettikleri mal ve hizmetlerin çeşitli olması, nedeniyle çevresindeki yerleşim yerlerini ve bunların içinde barınan nüfusları da kendilerine çekerek, dünyadaki insanların çok büyük bir bölümünü sergiledikleri farklılıkları ile doğrudan ya da dolaylı olarak etkilerler. Bu nedenle şehirler, karışık ve hızla değişen bir yapıya sahiptirler. Bu yüzden Şehircilik hizmetleri ve şehir planlaması gittikçe zorlaşmaktadır. Şehirlerin sorunları gittikçe daha fazla artmakta ve çeşitlenmektedir. Özellikle 1990’lardan itibaren gittikçe etkisini arttıran küreselleşme ile birlikte şehircilik daha da karmaşık hale gelmiştir. Her şehrin kendine özgü sorunları ve özellikleri olduğu gibi birbirlerinden farklılaşmaya da başlamıştır. Şehirlere ilişkin sorunların çözümü ve şehirlerin sağlıklı gelişimlerinin sağlanması ancak şehirlere makro açıdan analizler ve arayışları ile olabilir. İşte bu noktada coğrafya ön plana çıkan bir bilim dalıdır. Yeterli coğrafik çalışmalar yapılmadan şehir sisteminin kurulması ve gerekli planlamaların yapılması mümkün değildir.
Şehirlerin ilk önce etkileyen unsur kuruldukları yerin ve çevresinin fiziki coğrafyasıdır. Fiziki coğrafya yeryüzünün genel görünümü ile ilgilenir. Dağlar, göller, akarsular, iklimi vb. birçok husus fiziki coğrafyayı ilgilendirmektedir.
Erzurum ve çevresi için yürütülecek olan tüm çalışmaların başarılı olması için Erzurum ilk önce fiziki coğrafya itibariyle incelenmelidir
Erzurum 39°- 55 kuzey enlemi 41-16 doğu boylamı üzerinde bulunmaktadır. Erzurum ilinin arazi büyüklüğü 25.066 km² dir. Şehir merkezinin arazi büyüklüğü 2.892 km² dir. İl, arazi büyüklüğü bakımından, Konya, Sivas ve Ankara İllerinden sonra, Türkiye’nin 4. büyük ili konumundadır. İlin kuzey kesiminde olan İspir, Narman, Oltu, Olur, Pazaryolu, Tortum ve Uzundere İlçelerinin toprakları, Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz sınırları içinde kalmaktadır. Bu Erzurum il toprak miktarının %30luk kısmına denk gelmektedir. Geriye kalan topraklarının %70lik kısmı Doğu Anadolu bölgesinin Erzurum Kars bölümü içerisinde yer almaktadır. İlimiz, kuzeyden Artvin ve Rize, batıdan Gümüşhane ve Erzincan, güneyden Bingöl ve Muş, doğudan Ağrı ve Kars illeri ile komşudur.
DAĞLARI
Erzurum İli Türkiye’nin orta ve batı kesimlerine göre, etrafı yüksek rakımlı dağlarla çevrili bir ildir Erzurum İli, plato yüksekliği ortalama olarak 2000 metre civarında olmaktadır. Dağların yükseklikleri ise 3000 metre civarına ulaşmaktadır Kuzeydeki dağlar: Doğudan batıya doğru Çilligül, Yeniköydüzü, Ziyaret Tepesi, Kargapazarı, Gavur Dağları Dumlu Tepesi Yeşerçöl, Kop dağlarıdır. Güneydekiler: Akbaba, Sakaltutan, Nalbant, Şahveled, Alibaba, Dumanlı, Turnagöl, Palandöken ve Karagöl dağlarıdır.
Doğu Karadeniz dağlarının doğu uzantıları olan Rize dağları ili, kuzeyden çevreler ve Rize ile sınırını oluşturur. Karadeniz’e paralel düzenli sıralar durumunda uzanan bu dağlar, geçit vermez ve yüksektir. Kuzey Anadolu dağlarının iç sıraları il sınırları içinde kalmaktadır. Bu sıra dağlar ilin batısında Çoruh ve Karasu vadilerinin bir birlerine yaklaştığı Kop dağlarıyla başlar. Kop dağı doğuya doğru uzanır. Serçeme vadisinin ve Erzurum ovasının kuzeyinde, geniş dağlık bir kütle oluşturur. Batıda Akbaba dağı, Keçitaşı tepesi bir sıra durumunda olan Yesergöl dağı, Serçeme suyunun kuzeyinde Tosik dağı, Ortuzu dağı ve kütlenin en yüksek yeri olan Dumlu dağları (3169 m) kuzeye doğru uzanır; sürekli bir sırt halini alarak, Mescit dağında (3239 m)son bulur. Dumlu dağından doğuya doğru iki yüksek dağ sırası vardır. Tortum’a doğru olanı Güvercin dağıdır. Pasinler ovası ile Gürcü boğazı arasını doldurmuş olanı ise Kargapazarı dağları olup, güneye doğru uzanır, incelir ve orta yükseklikte bir dağ sırasına dönüşür, Erzurum şehrini doğudan çevreleyerek Palandöken dağlarına ulaşır. Bu kesimde kütle Çobandede dağları adıyla bilinir. Kargapazarı-Güvercin dağlarının doğusu, Oltu çayı ile Aras havzası arasındaki alanda Hasanbaba ve Güllü dağı bulunur. Batıda Munzur ve Mercan dağlarının devamı olarak uzanan Karasu-Aras dağları, doğuya doğru Dumanlı, Palandöken ve Sakaltutan dağlarını oluşturur. Köse ve Aşağı dağ, Ağrı volkanına kadar uzanırlar. Erzurum ovasını güneyden çevreleyen Palandöken dağlarının önemli yükseltileri Konakgörmez dağı, Karakaya tepe, Büyük Ejder tepe, ve Yerlidağdır.
Bu dağ sıralamaları içerisinde tarih ve turizm açısından en önemli olanları Palandöken, Karga Pazarı ve bir kısmı Kars ili sınırları içinde kalan Allahuekber dağlarıdır
OVALAR
Erzurum ilinde ovalar, il toplam yüzölçümünün %4’ünü kaplar. Ovalık alanlar daha çok Karasu – Aras çöküntü alanında toplanmışlardır.. Bunların dışındaki düzlükler ise genellikle yayla niteliğindedir. Karasu ve Aras vadilerinde bir biri ardına sıralanmış küçüklü büyüklü birçok ova vardır. Çobandede dağlarının batısında Erzurum, doğusunda ise Pasinler yüksek ovaları yer alır. Her iki ovayı birbirinden, 2030 m. yükseklikteki Deveboynu beli ayırır Aras vadisinden doğuya doğru gidildiğinde ovaların yükseltisi düşer, iklim biraz yumuşar ve yetiştirilen ürün çeşidi artar. Karasu vadisinin en batı ucundaki Erzincan ovası ile Aras vadisinin en doğu ucundaki Iğdır ovası, bunun tipik örnekleridir.
Karasu ırmağının kaynak bölgelerinde, Erzurum kentinin kurulduğu ovaya Erzurum ovası denir. Yüz ölçümü yaklaşık 825 km2 ‘dir. Ovanın Pulur Çayı yakınlarına kadar olan kesimine Gez ovası denir. Ilıca ilçesinin bulunduğu çok verimli olan bölgeye ise Ilıca ovası adı verilir. Karasu ırmağının güneyinde uzanan ve engebeli olmasına karşın verimli olan düzlüklere Daphan Ovası denmektedir. Yüksek sıradağlar ve yaylalarla kuşatılmış olan Erzurum ovası, çöküntü alanının alüvyonlarla dolması sonucu oluşmuştur. Denizden yaklaşık, 1750–1900 m. Yükseklikteki bu ova, ülkenin en soğuk ovalarındandır. Kışları çok uzun ve sert geçen Erzurum ovasında, yaz sebzeleri yetişmez. Daha çok arpa, buğday, çavdar, patates, şeker pancarı ve lahana ekimi yapılır. Bu ovanın yükseltisini Palandöken Dağları (Büyük Ejder 3176 m.) oluşturmaktadır.
Aras havzasında, üzerinde Pasinler İlçesinin bulunduğu ovaya Pasinler ovası denir. Doğu-batı doğrultusunda olan bu ovanın uzunluğu yaklaşık 45 km., genişliği ise 12 km kadardır. Toplam yüzölçümü 420 km2’yi bulur. Ovanın denizden yüksekliği 1700–1900 m.dir. Kışları Erzurum ovasına oranla biraz daha yumuşak geçmektedir. Erzurum ovasından daha verimlidir ve başta buğday olmak üzere, arpa, çavdar, patates ve ayçiçeği ekimi yapılır. Bu ovanın yükseltisi Şahveled Dağları (Çakmak Dağı 3063 m.) oluşturmaktadır.
Hınıs ovası, Hınıs çayının geniş vadi tabanını kaplar ve denizden yüksekliği yaklaşık 1720 m.dir. Alüvyon topraklarla kaplı olan bu ova, batı-doğu yönünde uzanır. Genişliği yaklaşık 5 km dir. İl sınırları içindeki uzunluğu ise 35 km.yi bulur. Geniş sulama imkânları olan ova çok verimlidir. Başta buğday, arpa ve çavdar olmak üzere, patates ve şeker pancarı ekimi yapılır.
Bu ovaların dışında kalan, Çoruh, Tortum, Oltu ve Tuzla suyu vadilerindeki düzlükler ile Serçeme çayının kaynak alanında bulunan Ovacık çukurluğu daha çok yayla niteliğindedir.
VADİLER:
Erzurum, Hazar Denizi, Karadeniz ve Fırat Havzalarının birleşme alanında bulunmaktadır. Dağlar, Erzurum ili topraklarından doğuya ve batıya doğru bir yelpaze gibi açılarak yayılır. Üç ana havza olan Çoruh, Aras ve Karasu, doğu-batı yönünde eğimin iyice düştüğü ovalık alanlara kadar derin vadilerden akarlar.
Çoruh Vadisi: Mescit dağlarından batıya doğru uzanır, Bayburt il sınırına ulaşıncaya kadar dar ve derindir. Erzurum il sınırından Bayburt’a kadar Çoruh Nehri’nin aktığı yatak dışında geniş bir araziye sahiptir. Bayburt’tan sonra yeniden daralıp, dikleşen Çoruh Vadisi, bu noktada doğuya yönelir ve yer-yer genişleyip daralarak, Rize dağları ile iç sıralar arasında geniş bir havza oluşturup Erzurum ilini kuzeyden kuşatır, Artvin’e kadar uzanır.
Karasu Vadisi: Kargapazarı dağlarının batı yamaçlarından başlar ve Erzurum Ovasına ulaşınca, Karasu Irmağının aktığı yatak dışında geniş bir taban oluşturur. Aşkale’de vadi, yaklaşık 60 km. uzunluğunda dar ve derin bir boğaza dönüşür.
Aras Vadisi: Tekman yaylasından kuzeye doğru uzanan Aras vadisinin tabanı Söylemez yöresi dışında genellikle geniştir. Ancak, vadi tabanının geniş olduğu yerlerde bile, Aras ırmağının aktığı yatak oldukça derindir.
Oltu Vadisi: İki koldan oluşur. Birinci kol, Kargapazarı dağlarının doğu yamaçlarından kuzeye doğru uzanır. Oltu ilçesi yakınlarına kadar dar ve derindir. Bu kesimden sonra geniş bir taban oluşturur ve Allahüekber dağlarından başlayan öbür vadi ile birleşir.
Tortum Vadisi: Mescit dağlarının doğu yamaçlarından başlayan Tortum vadisi genellikle dar ve derindir. Bu vadi üzerinde bulunan Tortum Gölü’ de, vadinin bir toprak kayması sonucu kapanmasıyla oluşmuştur.
PLATO VE YAYLALAR
Erzurum İlinde yaylalık alanlar, İl toplam alanının % 12’sini oluşturur ve hayvancılık faaliyetleri açısından son derece önemlidir. Genellikle kıvrımlı kalkerlerle lav tüflerinden oluşan Tekman yaylası çok yüksektir. Hiçbir kesimi 1800 metrenin altına inmez; büyük bölümü ortalama 2250 m ile 2500 m yüksekliktedir. Çevresine göre daha yüksekte kalan Doğu Anadolu’nun bu çok yüksek yaylası, Palandöken dağlarına kadar uzanır. Yayla, orman örtüsünden tamamen yoksundur. Tekman yaylası iki bölüme ayrılır. Bingöl yaylalarına doğru uzanan ve ortalama yüksekliği 2000 m ile 2500 m arasında değişen bölüme yukarı Tekman yaylası denir. Diğer bölümleri ise aşağı Tekman olarak adlandırılır. Yaylanın bu kesiminde Aras ırmağı çevresinde yer -yer genişleyen ovalar vardır.
Erzurum İlinin diğer yaylaları, iç sıradağlar üzerinde yer alır. İlin batısında, tuzla vadisini kuzeyden ve güneyden kuşatan Cemal ve Dumanlı dağları üzerindeki yaylalar, hayvancılık etkinlikleri açısından önemlidir. Tekman yaylasını kuzeyden sınırlayan Palandöken ve Sakaltutan dağlarıyla Aşkale’nin kuzeyinden İspir’e ve Tortum’a kadar uzanan Kop, Dumlu, Kargapazarı ve Mesçit dağları üzerinde de geniş yaylalık alanlar vardır. Bu dağların üzeri genellikle kalın bir toprak tabakası ile kaplıdır ve verimlidir. Yaz aylarında yağan düzenli yağmurlar nedeniyle yaylaların her yerinde zengin bir ot örtüsü bulunur. Ancak yaylacılık sezonunun kısa olması, bu yaylalardan yararlanma süresini kısaltmıştır. İlin kuzeydoğusunda, Olur ilçesinin kuzeyinde, Ardahan yaylasının bir bölümü il sınırları içerisine girer. Bu kesim yöre hayvancılığı açısından son derece önemlidir.
AKARSULARI
İl topraklarının doğu yarısı, Hazar akaçlama Havzası içinde kalır. Bu kesimin sularını, Aras Irmağı toplar. Batı kesimi ise, Basra Körfezi akaçlama alanında, kuzey kesimi de Karadeniz akaçlama havzasında kalır. Batı kesimi sularını Karasu, kuzey kesimininkini ise, Tortum ve Oltu çaylarının birleşmesiyle oluşan Çoruh ırmağı toplar.
Karasu, Toplam uzunluğu 148 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 140 km ve ortalama debisi 44 m3 /sn olup; Fırat ırmağının en önemli koludur. Erzurum ovasının kuzey doğusundaki Dumlu dağlarının eteklerinden doğar. Gürcü boğazını geçtikten sonra, Kargapazarı dağından gelen küçük bir çayla (köşk) ve Palandöken’e inen Pulur çaylarının (Toplam uzunluğu 43 km ve ortalama debisi 2 m3 /sn) birleşmesinden oluşur. Erzurum ovasına girer ve güney-batı yönünde akarak, Ovanın batısında, Ovacık yaylalarından gelen Serçeme deresini (Toplam uzunluğu 69 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 68 km ve ortalama debisi 9 m3 /sn) alır, 60 km uzunluktaki Aşkale boğazına girer. Aşkale boğazından sonra Erzincan il sınırları içerisine girer.
Tuzla Çayı, Toplam uzunluğu 120 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 70 km ve ortalama debisi 12 m3 /sn olup; kaynağını Palandöken dağından alır.
Çoruh, Toplam uzunluğu 908 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 199 km ve ortalama debisi 49 m3 /sn olup, Mescit dağının batı yamaçlarından doğarak batıya akar, Bayburt il topraklarına girer, kuzeye yönelerek bu il topraklarını geçer. Sonra yine doğuya yönelir ve Erzurum il sınırları içine girer. Bu noktadan sonra Çoruh vadisi boyunca doğuya doğru akarak Çamlıkaya yöresinde Artvin il topraklarına girer.
Oltu Çayı, Toplam uzunluğu 151 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 132 km ve ortalama debisi 20 m3 /sn olup, iki ana koldan oluşur ve geniş bir havzanın sularını toplar. Birinci kol, Kargapazarı dağlarının kuzeydoğu yamaçlarından çıkar. Oltu ilçesini geçtikten sonra, Kars-Sarıkamış ilçesinin batısında Allahuekber dağlarından çıkan ve Şenkaya ilçesinden geçen ikinci kolla birleşir. Olur, ilçesinin güneyinde kuzeybatıya yönelerek Artvin il sınırlarına girer ve Çoruh ırmağı ile birleşir.
Tortum Çayı, Toplam uzunluğu 82 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 73 km ve ortalama debisi 12 m3 /sn olup, Mescit dağlarından çıkar ve Tortum, Uzundere ilçelerinin içinde bulunduğu havzanın bütün sularını toplayarak, Tortum gölüne dökülür. Gölün çıkışında büyük bir çağlayan oluşturarak Artvin il sınırını geçer ve Oltu çayı ile birleşir.
Aras Irmağı, Toplam uzunluğu 548 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 217 km ve ortalama debisi 43 m3 /sn olup, Bingöl dağlarının Erzurum il sınırları içinde kalan kuzey yamaçlarından doğar. Tekman yaylasının bütün sularını toplayan Aras Irmağı, Sakaltutan dağlarının doğusundaki havza içerisinde kuzey yönünde akar. Sakaltutan dağı ile Topçu dağı arasında kalan, Mescitli boğazını geçtikten sonra Pasinler ovasına girer. Burada, yukarı Pasin havzasının sularını toplayarak gelen Hasankale Çayını (Toplam uzunluğu 71 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 71 km ve ortalama debisi 9 m3 /sn dır.) alır ve Kuzeydoğu yönünde akarak il sınırları dışına çıkar.
Hınıs Çayı, Toplam uzunluğu 129 km, İl sınırları içindeki uzunluğu 88 km ve ortalama debisi 13 m3 /sn olup, Tekman Yaylasının Güneyini sınırlayan Bingöl Dağlarının Doğu yamaçlarından çıkar ve yaylanın sularını topladıktan sonra doğu yönünde akar. Hınıs ovasının ortasından geçerek il sınırları dışında Murat ırmağı ile birleşir.
GÖLLER:
İlde doğal göller azdır. Yapay göller ise, yeni yeni oluşmaktadır. İlin en önemli doğal gölü, Tortum çayı üzerinde oluşmuş, bir heyelan-sed gölü olan, Tortum gölüdür. Aslında bu göl, yönetim olarak, 1997’ de ilçe merkezi yapılan Uzundere ilçesi yönetim sınırları içinde kalır. Alanı yaklaşık 8 km² kadar olan bu göl, kuzey batıda yer alan Kemerli dağından heyelan yoluyla kayan kütlelerin, Tortum çayının yatağını tıkaması yoluyla oluşmuştur. Bu nedenle çayın eski yatağı değişmiş ve önünde yüksekliği 48 metreyi bulan ünlü doğa harikası Tortum (Uzundere) Çağlayanı oluşmuştur. Gölün suları, 1963 yılında faaliyete geçen ve 1 km kadar kuzeydeki alçak bir boğazda kurulmuş olan Tortum santralını çalıştırmaktadır. Fazla sular ise, serbest akışa bırakılarak, Tortum çağlayanını oluşturmaktadır. Yapay göller arasında Serçeme çayı üzerinde yer alan Kuzgun barajı (10.3 km²), Lezgi suyu üzerindeki Palandöken Göleti (22 km²), Lezgi, Pisyan Dereleri üzerinde Çat Barajı (220,5 km²), Tımar Çayı üzerinde Demirdöven Barajı (1,45 km²), Aras ırmağı üzerinde Söylemez barajı (46,3 km²) önemlidir.
İKLİMİ:
İl arazisinin büyük çoğunluğunda, karasal iklim özellikleri egemendir. Kışlar uzun ve sert, yazlar kısa ve sıcak geçer. İl topraklarının kuzey kesimlerinde, yüksekliği yaklaşık 1000 ila 1500 metrelere inen vadi içleriyle çukur sahalarda iklim, büyük ölçüde sertliğini yitirir. Erzurum il merkezindeki meteoroloji istasyonunda 1929’ dan bu yana gözlem yapılmaktadır. Yaklaşık 70 yılı bulan gözlem sonuçlarına göre, ilde en soğuk ay ortalaması, -8.6 C, en sıcak ay ortalaması 19.6 C, en düşük sıcaklık -35 C ve en yüksek sıcaklık ise, 35 C olarak ölçülmüştür. Yıllık yağış tutarı 453 mmm. kadardır. Karasal iklim karakterinde olan Erzurum’da yıllık ortalama yağış 453 mm. Olup, %35’i ilkbahar, %20’si yaz, %25’i sonbahar ve %20’si kış mevsimlerinde görülür. Kış mevsimi uzun sürer ve yağışlar genellikle kar halindedir. Kar yağışlı gün sayısı 50 ve kar örtüsünün yerde kalış süresi ise 114 gün kadardır. Nisan ve Mayıs aylarında yağış maksimum düzeye ulaşmaktadır. En düşük yağış ise Temmuz ayında düşmektedir. Eylül ayına kadar bu durum sürmekte Ekim-Kasım aylarında Sonbahar yağışları düşmektedir. Mevcut 16 yıllık verilere göre Erzurum ili ortalama olarak yılda 105 gün açık ve güneşli geçmektedir.
DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ
İl arazisinde egemen doğal bitki örtüsü, step formasyonudur. Orman örtüsü, pek yaygın değildir. Bu örtünün alt sınırı, 1900-2000 metrelerde başlamakta ve üst sınır, 2400 metrelerde son bulmaktadır. Başlıca orman örtüsü alanları, Oltu, Olur ve Şenkaya ilçelerindeki sarıçam ve meşe ormanlarıyla, Erzincan-Aşkale sınırlarında rastlanan meşe ormanlarıdır. İl arazisinin % 60’ tan biraz fazlası steplerle kaplıdır. Bu doğal bitki örtüsü, yer yer keven topluluklarıyla verimsiz hale gelse de, geniş alanlarda mera hayvancılığına uygun verimli çayırlıklar durumundadır.
Erzurum İlinin büyük bir kısmı tabii step sahalarını içine alır. Bölgede ormanın doğal alt sınırı 1900–2000 m olmakla birlikte, dağlarda ve dağ yamaçlarındaki orman kalıntıları, bitki örtüsünün insan eliyle çok eski dönemlerden beri yok edildiğini kanıtlamaktadır. Ayrıca dağ yamaçları ve tepelerdeki otlakların yoksulluğu da dikkat çekicidir, bu durum kuşkusuz aşırı otlatmanın bir sonucudur.
İl arazisinin % 8 kadarı orman örtüsü ile kaplıdır. Bu ormanlar, daha çok ilin kuzey doğu kesimin de toplanmıştır. Sarıçam ve meşe toplulukları Oltu, Şenkaya ve Olur yörelerinde yoğunluk kazanmıştır. Çoruh vadisinden Yusufeli ’ne gidildikçe sarıçamların yanında ladinlerin de yer aldığı görülür. İlin batı ve güney kesimi ormandan tamamen yoksun bulunmaktadır. Batıda Aşkale ile Tercan arasında bozuk meşe ormanlarına rastlanır.
İlkbahar başlarında, dağlık kesimler ve yüksek platolar, tek yıllık ve çok yıllık çiçekli bitkilerle yoğun bir şekilde örtülür. Çayır ve meralar da kardikeni ve yavşan gibi odunsu bitkiler ile soğanlı bitkilere rastlamak mümkündür. Dere kenarları ve alçak çayırları düğün çiçeği türleri ile baklagil çeşitleri örter. Yağışların azlığına ve otlatmanın yoğunluğuna bağlı olarak, doğal bitki örtüsü çok kısa zamanda, daha yaz ortalarında sararır. Genel görünüm bir step niteliği kazanır.
İldeki yüksek plato steplerinde çok daha farklı bir manzara ile karşılaşılır. Kışları şiddetli ve uzun geçen, daha elverişli nemlilik şartlarına ve serin bir yaz mevsimine sahip olan bu sahalarda otlar daha sık ve daha uzun boylu, her zaman yeşilliğini koruyan bir örtü teşkil eder. Bu sahaların yaylacılık ve yayla otlakçılığı bakımından büyük önemi vardır.
Bir yerleşim yeri fiziki coğrafya kadar diğer coğrafya dallarının da inceleme konusunu teşkil etmektedir. Yani fiziki coğrafya kadar beşeri, ekonomik, idari vb. Coğrafya alanları ile ilgili gerekli araştırmalarında yapılması gereklidir. Bu açıdan Erzurum iline baktığımız zaman şunları görürüz
EKOLOJİSİ
Erzurum Kafkasya ekolojik bölgesi içerisinde yer almaktadır. Gerek orman arazileri gerekse açık otlaklar ve meralar flora ve fauna bakımından zengindir. Korunga, Aküçgül bölgede doğal olarak bulunan bir yem bitkisidir. Kapari, Kuşburnu, Kekik, Salep yörede bol miktarda bulunan hoş kokulu bitkilerdir. Yayla balı bu yerel floradan elde edilir ve pazarlanma imkânı yüksektir. Soğuk su kaynakları bakımından zengin olan bölgemizde kırmızı benekli Alabalık doğal ortamlarında bol miktarda bulunmaktadır. İspir ve Uzundere İlçelerinde dağlık ve ormanlık bölgelerde yaban keçisi av turizmi bakımından potansiyel teşkil etmektedir. Tarımsal ekolojik ürün Çeşitleri olarak: İspir ve Hınıs ’da yerel fasulye türleri, Oltu’da beyaz patates, İspir’de biberli kavun sayılabilir. Yem bezelyesi, ayçiçeği ve meralar ekonomik açıdan kıymetli olan ve ekolojik olarak Erzurum’da yetiştirilebilecek olan ürünlerdir.
Erzurum ekolojik açıdan zengin bir bölgedir. İl sınırları içerisinde İspir Verçenik dağı, Çat ve Oltu yaban hayatını geliştirme alanı olmak üzere üç adet yaban hayatı geliştirme alanı içerisinde çengel boynuzlu yaban keçisi başta olmak üzere yaban keçileri koruma altına alınmıştır.
Erzurum ili içerisinde Nene Hatun tarihi milli parkı ve Sarıkamış Allahuekber Dağları milli parkı olmak üzere iki adet milli park alanı vardır.
Erzurum vadileri itibariyle de ekolojik açıdan zengin alanlardandır. Örnek olarak Aksu vadisi verebiliriz. Benekli başak, su samuru, kırmızı benekli alabalık ve sayısız kelebek ve kuş türüne ev sahipliği yapan bu vadi aynı zamanda Altın ve Bakır Madenleri açısından da son derecede zengin rezervlere sahip bir alandır.
Bir başka örnek ise Şenkaya ilçesinin, Bardız Çayı havzası dâhilinde, Boğaz Dere Vadisi’nde yer alan Şirvaz çağlayan çevresidir. Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya bölümü, öğretim görevlilerinden olan Yrd. Doç. Dr. Cemal Sevindi başkanlığında yapılan çalışmalar sonucunda, bu çevre içerisinde nadir kelebek türlerinden apollo, Akdeniz hanımeli kelebeği, çokgözlü mavi, harem güzelesmeri, Mezopotamya çokgözlüsü bu alanda rahatlıkla izlenebilmektedir. Ayrıca sahada küçük kerkenez, kaya kartalı gibi özel kuş türleri de yaygın olarak gözlenmiştir. Yine bu alanda yabani erik, elma, armut türlerinin yanı sıra rosa pimpinellifolia, rosa pulverulenta ve rosa iberica gibi kuşburnu türleri bir arada izlenmiştir.
Erzurum Ovası da başlı başına bir ekolojik zenginlik barındırmaktadır. Tarihten beri buranın bir kuş cenneti olduğu bilinmektedir. Yine Yar. Doç. Dr. Cemal Sevindi başkanlığında yapılan çalışmalar sonucunda Erzurum Ovasının Kuş Cenneti özelliğini koruduğu gözlemlenmiştir. 44 familyaya ait 182 kuş türünün fotoğraflandığı ovada (Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) tarafından nesli tükenmekte olan ve kırmızı listedeki kuşlar arasında yer alan sürmeli kız kuşunun da bulunduğu görülmektedir. Erzurum ovasında deniz kıyılarında görebileceğimiz karabatak, kara boyunlu batağanların yanı sıra 5 martı türünün de barındığı görülmektedir. Erzurum ovası ”Kızıl akbaba, sakallı akbaba, küçük orman kartalı, bozkır kartalı, kaya kartalı, küçük kartal, balık kartalı, Kara Çaylak gibi yırtıcılara da ev sahipliği yapmaktadır.
Cemal Sevindi yapmış olduğu çalışmalar neticesinde Atatürk Üniversitesi yerleşkesinde 147 kuş türünün barındığını tespit etmiştir. Bu kuş türleri içerisinde Erguvani balıkçıl, gri balıkçıl, gece balıkçılı, sütlabi, yeşilbaş ördek, çamurcun, dere kuşu, su çulluğu gibi kayıtların dışında çok sayıda ötücü kuşun üniversitemiz kampüsünde ürediğinin tespitini yapmıştır.
Bu kuş türlerinin besi zincirinin geniş bir yelpaze oluşturduğu düşünüldüğünde Erzurum ekolojik çeşitliliği daha iyi anlaşılacaktır.
NÜFUS
Erzurum, arazi büyüklüğüne koşut bir nüfus barındırmaz. Gerçi 1927’ de 270.400 dolayında olan il nüfusu, 2000 yılı itibariyle, 942.300’ e ulaşmıştı. Demek ki, 73 yıllık teorik artış, 3.5 katı dolayında gerçekleşmişti. Ancak, bu süre içinde Türkiye nüfusunun beş kat dolayında arttığı hatırlanırsa, il nüfusunun yavaş artmakta olduğu anlaşılır. Bu durum ilin nüfus yoğunluklarına da yansımıştır. Örneğin, 1927’ de km² başına 10.8 kişi düşerken (Türkiye 16.7), 2000 yılında bu yoğunluk 37.6’ ya çıkabilmişti (Türkiye 79.8 idi). İl nüfusunun az oluşu, nüfus artış hızının düşük olmasıyla ilgili değildir. Aksine, gerek ilde ve gerekse Doğu Anadolu’ da doğal nüfus artış hızı, Türkiye ortalamasının (2000’ de % 1.5) çok üstündedir (1950’ de % 3, 2000’ de % 2.6 kadardı). Artışın çok yavaş cereyan etmesinde esas rolü, ilden göçler oynamaktadır. Gerçekten de, 1950-2000 devresinde ilden ayrılarak başka ilde oturan nüfus, yaklaşık 490.000’ i bulmuştu. İl dahilinde en büyük kent, Erzurum’ dur. Kentin nüfusu, 1927’ de 30.800 iken, ilk kez 1965’ de 100.000’ i aşmıştı (105.300 kadar). Giderek büyüyen nüfus, 1980’ de 200.7 bin, 1997’ de 298.7 bin ve 2000’ de ise 367.000 dolayına yükselmiştir.
SOSYAL DURUM
Yöre halkı gelenek ve göreneklerine bağlı olup, Atatürk Üniversitesinin varlığı halkın eğitim ve kültür seviyesine olumlu katkı sağlayarak değişim ve gelişime kolaylıkla uyum sağlamasına yardımcı olmaktadır.
İlimizde, özellikle kırsal kesimde halk geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Hayvancılık önemli bir yer tutmakta ise de girdi maliyetleri yüksek olduğu için et ve süt verimi düşük olmaktadır, bu ise hayat standardını önemli oranda etkilemektedir. Bunun yanı sıra memur ve işçi istihdamı, üniversite öğrencileri ve askeri birliklerin İlimizde bulunması ekonominin hareketliliği bakımından önemli bir etki sağlamakla birlikte sosyo-kültürel yönden de olumlu sonuçlar doğurmaktadır.
İlimizde belirgin bir işsizlik vardır, bu yoğun işsizlik nedeniyle nüfus göçü yaşanmaktadır. İş aramak maksadıyla Ülkenin batısına, hatta yabancı ülkelere göç vardır.
Son yıllarda özellikle İl merkezinde çarpık kentleşmeyi önlemek için çalışmalar yürütülmekte modern şehir görünümü sağlamak için gayret edilmektedir. İlimiz merkezinde konut sıkıntısı bulunmamaktadır.
İDARİ DURUM
İlimizde 3 tanesi Merkez İlçe olmak üzere toplam 20 İlçe mevcuttur, Merkez İlçelerin toplam Nüfusu 373.739 kişi olup, bu İlçelere bağlı 62 Adet Köy 154 adet mahalle mevcuttur.
İl genelinde toplam 35 Belediye mevcuttur.
İlimizin toplam 966 Köyü mevcut olup, Bu köylerimizden 402 tanesinin nüfusu 150 kişinin altındadır. 1927 Yılında Köy Nüfus Oranı %’de 85 iken bu oran 1990 yılında %’de 53, 2000 Yılında %’de 40, 2008 Yılında ise %’de 37’ye düşmüştür.
SAĞLIK DURUMU
İlimiz, sağlık hizmetleri bakımından Doğu Anadolu Bölgesinin merkezi konumundadır. Bu özelliği dolayısıyla çevre illerden önemli miktarda vatandaşımız tedavi olmak üzere İlimize gelmekte, bu durum ise sağlık turizmi bakımından İlimiz ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.
İlimizde,1 Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 17 Devlet Hastanesi, 1 Üniversite Hastanesi, 1 Özel Hastane olmak üzere 20 adet yataklı hastane mevcut olup, bu hastanelerdeki yatak kapasitesi 3.109’ dur. Yatak başına düşen kişi sayısı 389’dur.
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bitirilmiş olması ve yatak kapasitesinin de 400’ den 600’ e çıkarılması, yeni açılmış olan ilçe hastaneleri ayrıca helikopter ambulansın Erzurum’da bölgeye hizmet vermeye başlaması sağlık alanındaki güzel gelişmelerdendir.
İlimizde (279) Uzman Doktor, (383) Pratisyen Hekim, (831) Hemşire, (521) Ebe görev yapmaktadır.
ULAŞTIRMA VE ALTYAPI
İlimiz uluslararası karayolu, havayolu ve demiryolu ağı üzerindedir. Tüm İlçelerimizle karayolu bağlantıları mevcuttur. 1.132 Km’lik Devlet Yolu’nun: 993 Km’si Asfalt, 139 Km’si Bitümlü Sıcak Karışım,7.681 Km’lik İl Yolu’nun :867 Km. Asfalt, 6.113 Km Stabilize, 701 km tesviyeli yoldur. Ayrıca Devlet yolunun 344 Km’si, İl yolunun 6 Km’si bölünmüş yol’dur. İlimize; 2003 yılına kadar 49 km, 2003 yılından bu yana 301 km olmak üzere Toplam 350 km duble yol yapılmıştır. 2008 yılında Türkiye genelinde 97 km ile en çok duble yol İlimize yapılmıştır.
Köylerimizin 927’sinde şebekeli içme suyu, 39’unda çeşmeli içme suyu mevcuttur. Bu yıl sonu itibariyle şebekeli içme suyu olmayan köyümüz kalmayacaktır. İl Özel İdaresi ağında bulunan köylerden; 765’inin yolu stabilize, 201’inin yolu ise asfalttır
Uluslararası Erzurum Hava Limanı yıllık 2 milyon yolcu kapasitesine sahip olup, aynı anda 7 uçak barındırabilmektedir. ILS (Aletli İniş Sistemi) ile 24 saat uçak inebilmekte, yurtdışından gelen uçakların geçici gümrük işlemleri de yapılabilmektedir. Hava Limanımız şehir merkezine 10 dakika, kayak merkezine 20 dakika mesafededir. Aylık ortalama 202 uçağın iniş kalkış yaptığı Havalimanımıza 2008 yılında 4.842 adet uçak inmiştir. Havalimanını kullanan yolcu sayısı ise toplam 527.605’dir.
İlimiz, İstanbul-Haydarpaşa-Kars demiryolu hattı üzerindedir. Doğu Ekspres ve Mavi Tren Erzurum’dan geçmekte ve bu seferler her gün karşılıklı olarak yapılmaktadır. Erzurum’a Hızlı tren seferlerinin konulması ulaşım başta olmak üzere her alanda büyük bir ivme kazandıracaktır.
TARİHİ VE TURİSTİK YERLER
Türkiye’nin diğer bölgeleri gibi, Erzurum’da da birçok turistik ve tarihi mekânlar vardır. Erzurum camileri, medreseleri, kümbetleri, türbeleri, hanları, hamamları, çeşmeleri, köprüleri ve tabyaları ile Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinin güzel bir örneğini teşkil etmektedir.
Erzurum İl merkezinde; Erzurum Kalesi, Ulu Camii, Lalapaşa Camii, Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Yakutiye Medresesi, Rüstem Paşa Bedesteni (Taş Han), Saat Kulesi, aziziye, mecidiye ve kiremitlik tabyaları önemli eserler arasındadır.
Aşkale İlçesinde; Aşkale Kalesi, Cinis Kalesi, Pirtın Kalesi, Derviş Ağa Köprüsü, Topal Çavuş Camii, Karasu Hanı, Evren Kümbeti önemli tarihi eserlerdir.
Pasinler İlçesinde; Hasankale Kalesi, Sivaslı Camii, Ulu Camii, Ferruh Hatun Kümbeti, Gülperi Hatun Kümbeti, Küpeli Köprü ve Termal Kaplıcaları sayılabilir.
Ilıca ilçesi; Termal kaynaklar yönünden zengin bir ilçedir. İl merkezine yakın olan bu ilçedeki termal tesisler modern hale getirilebilir.
İspir İlçesi; İspir Kalesi, Kale Mescidi, Tuğrul Şah Camii, Kadıoğlu Medresesi sayılabilir.
Oltu ilçesinde; Oltu Kalesi, Pernek Köyü Kalesi, Derebaşı Kalesi, İğdeli Kalesi, Ünlükaya Kalesi, Tamarot Harabeleri, Aslanpaşa Camii, Mısri Zinnun Türbesi sayılabilir.
Köprüköy İlçesi; Çobandede Köprüsü, Avnik Kalesi, Soğuk Çermik Kaplıcaları sayılabilir.
Hınıs ilçesinde; Hınıs Kalesi, Kalecik Camii, Toprakkale, Zirnak Kalesi, Seyit Ömer Halil Türbesi, Hınıs Ulu Camii,
Horasan ilçesinde; Urartılara ait Kitabeler bulunmaktadır.
Narman İlçesinde; Samikale, Pertuvan Kalesi, Ergazi Köyü Kalesi, Başkale, Mehenk Harabeleri, Erkek Akkoyunlu Mezarı, Ethem Baba Türbesi bulunmaktadır.
Karayazı İlçesinde; Cundi Mağaraları
Erzurum tarihi eserleri yanında doğal güzellikleri ile de ünlüdür. Uzundere ilçesinde Tortum Çağlayanı, İspir ilçesinden geçen ve dünyanın en hızlı akan nehirlerinden olan Çoruh nehri üzerinde rafting ve kano sporu, Pasinler, Ilıca, Çat ve Köprüköy ilçelerinde çeşitli hastalıklara iyi gelen şifalı kaplıcalar turizm yönünden önemlidir. Tortum Gölü, Kuzgun Barajı göleti su sporlarının yapılmasına elverişlidir.
Palandöken dağı yurdumuzun önemli kayak merkezlerinden biridir. 2011 yılında Üniversiteler arası kış olimpiyatlarının yapılması öncesi ve sonrasında Erzurum daha fazla önem kazanacaktır. Bunu fırsat bilerek şehrimizin tarihi, turistik, tarımsal potansiyelini tanıtacak çalışmalara önem verilmelidir. Eyüp COŞKUN