Birinci Dünya Savaşında ERZURUM ve ALMANLAR
Mukayeseli tarih okuma alışkanlığımız yok. Olaylara birde karşı tarafın şartlarından bakma, onların gözlüğü ile okuma gibi bir alışkanlığa çoğumuz sahip değiliz. Birinci Dünya savaşında ilk cephe Erzurum merkezli Kafkasya cephesiydi. Erzurum büyük acılar yaşadı ama tarih kitaplarımız, İnkılap tarihi kitaplarımız bu cephede, Erzurum’da olan biteni yazmadı. Geçiştirdi.
Bronsart von Schellendorf, Kurmay Başkanı olarak harekâta katıldığını, 3. Ordu Kurmay Başkanı olan Yarbay Felix Guse’nin harekât planlarını hazırlamakta büyük etkisinin olduğunu, birliklerin sevk ve idaresine katıldığını, Enver Paşanın harekât sırasında Erzurum Kalesi komutanlığına Albay Posselt’i atadığını cephedeki Alman ağırlığının daha da arttığını, Sarıkamış harekâtını değerlendirenlerin Alman subayları eleştirme yerine harekâtın en ön saflarında şerefle savaşan Türk subaylarını daha çok eleştirdiklerini, 3. Ordunun böyle bir harekât için hazırlıksız olduğunu düşünen Komutanların ya istifaya zorlanıp veya görevden alınmalarının neden irdelenmediğini merak etmedik?
Resmi tarih tarihe sansür uyguladı. Çoğumuz Erzurum’a gelen Alman komutanlardan, Alman ajanlarından haberdar olmadık.
Çoğumuz Osmanlı Devleti Almanya ile niçin ittifak yaptı, buna mecbur muydu, Alman ittifakını iste- yenler kimlerdi, kimler bu ittifaka karşıydı? Osmanlı Ordusu’ndaki Alman nüfuzu sayesinde Almanya’nın hemen tüm politik istekleri Doğu Anadolu’da nasıl bir faciaya yol açtı? Merak etmedik, araştırmadık.
Osmanlı Genelkurmay Başkanlığına atanan General Bronsart von Schellendorf, Kurmay Başkanı olarak harekâta katıldığını, 3. Ordu Kurmay Başkanı olan Yarbay Felix Guse’nin harekât planlarını hazırlamakta büyük etkisinin olduğunu, birliklerin sevk ve idaresine katıldığını, Enver Paşanın harekât sırasında Erzurum Kalesi komutanlığına Albay Posselt’i atadığını cephedeki Alman ağırlığının daha da arttığını, Sarıkamış harekâtını değerlendirenlerin Alman subayları eleştirme yerine harekâtın en ön saflarında şerefle savaşan Türk subaylarını daha çok eleştirdiklerini, 3. Ordunun böyle bir harekât için hazırlıksız olduğunu düşünen Komutanların ya istifaya zorlanıp veya görevden alınmalarının neden irdelenmediğini merak etmedik?
Türk ordusunda eğer birlik kumandanı Türk ise, kurmay subayı Alman, eğer birlik komutanlığına bir Alman subay atanmışsa yanında ki kurmay subay Türk olarak belirlenmişti. Almanlar Türk askeri harekâtının sevk ve idaresinde cephe gerisinde oldular. Sarıkamış harekâtı esnasında çeşitli sebeplerle ölen on binlerce asker arasında bir tane bile Alman’a rastlanmaması çok manidardır ve üzerinde önemle durulmalıdır.
Almanların derdi, Kafkasya’nın zengin maden yataklarıydı. Alman sanayisinin ileri gelen isimlerin- den August Thyssen Eylül 1914’te Alman başbakanına gönderdiği mektupta ‘Kafkasya’nın, zengin demir yatakları, Bakü’deki petroller ve stratejik öneminden dolayı bu bölgenin Almanların hâkimi- yetinde olmasını gerektirdiğini belirtmişti.
Osmanlı Harbiye Nezareti, Kafkasya’da giriştikleri savaşların amacını üç kademeli olarak planlanmıştı: Birinci kademe 1877-78 Savaşı sonunda Ruslara bırakılmış olan Batum, Ardahan ve Kars’ın geri alınacaktı. İkinci kademe de daha önceki savaşlarda Ruslara kaptırılmış olan Kafkas halkını ve en çok Müslümanları Rus boyunduruğundan kurtarılacaktı. Üçüncü kademeye gelince Hazar Denizi dolaylarında Orta Asya’da yaşayan Türklerle temasa geçerek Pan Turancılık planı gerçekleştirilecekti.
Osmanlı ülkesinde üstlenen Almanların gerçek amacı ise kendi çıkarlarıydı. Kafkaslara sürülecek Osmanlı askerleriyle Rus ordusuna yeni bir cephe açmak ve Avrupa’da ki Alman ordularının yükünü hafifletmekti!
Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ordusu’nda görev alan Alman subayların yaptıkları askeri planlanalar, birliklerin sevk ve idaresi çoğu zaman Türk birliklerinin acı kaybıyla sonuçlanacaktı.
Kafkasya Planı Almanlara Aitti
Sarıkamış dramının yaşanması ve Allahuekber dağlarında on binlerce şehidin kalmasında önemli etkenler- den biri Kafkasya harekâtının planlayıcısı Almanya’nın kendi çıkarlarını Anadolu halkının ve Türk devletinin beklentilerinin önünde tutmasıydı. Alman İmparatorluğu’nun Doğu Siyaseti Çerçevesinde Kafkasya Politikası bu açıdan çok iyi değerlendirilmelidir. Osmanlı Devleti ile Alman İmparatorluğu arasında imzalanan 2 Ağustos 1914 tarihli gizli anlaşmadan hemen sonra Kayzer 2. Wilhelm 8/9 Ağustos 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Alman Genelkurmayı’ndaki temsilcisi General Josef Grafen Stürgkh’den Avusturya- Macaristan donanmasının boğazlardan geçerek, İstanbul’daki iki Alman gemisi “Goeben” ve “Breslau”in de yardımlarıyla Odesa’yı bombalayıp, orada bulunan Rus donanmasını yok etmelerini istedi. Bu şekilde güney Rusya’da panik yaratılarak, buraya Osmanlı devletinin askeri bir çıkartma sağlanacaktı. Aynı zamanda İstanbul’daki Alman askeri misyon başkanı Liman von Sanders de Odesa’ya çıkartma yapılması konusundaki Alman tarafının isteğini Osmanlı harbiye nazarına bildirdi. Buna göre, ittifak devletleri subaylarının yönettiği 50.000 Osmanlı askeri gemilerle Odesaya çıkarılacak ve Ukrayna’da Ruslara karşı bağımsızlık mücadelesi veren gruplarla birleşerek, önce Ukrayna’nın bağımsızlık mücadelesine yardımcı olacak, sonrada kuzey Kafkasya’ya doğru yürüyüşe geçerek, Kuzey Kafkas kavimlerini Ruslara karşı ayaklandıracaktı. Ancak gerek Enver paşa gerek Liman von Sanders ve gerekse Pomiankowski, Karadenizde deniz üstünlüğünün hala Ruslar da olduğu, Osmanlı devletinin asker sevkiyatı için gerekli olan teknik malzemeye sahip bulunmadığı ve en önemlisi de Osmanlı ordusunun daha fiilen savaşa girecek bir durumda olmadığı gerekçesiyle Böyle bir planın gerçekleştirilemeyeceği konusunda hem fikirdiler. Her ne kadar Almanya tarafından daha savaşın ilk günlerinde Kafkasya’ya yönelik planlanan bu ilk askeri teşebbüs daha başlamadan sona erdiyse de Alman sanayicilerinin Kafkasya’ya olan ilgileri devam etmişti.
KAFKAS CEPHESİNİN ALMAN GENERALLERİ
Alman Genel Kurmayı ve kuvvet komutanları(General Hindenburg, General von Moltke ve General von Conrad) Eylül ayında Türk’lerden özellikle Kafkasya’da bir cephe açmalarını istediler. Çünkü Avusturyalılar Ruslar karşısında çok güç durumda kalmışlar çok büyük güçlerini kaybetmişlerdir.
Amaç böylelikle Batı cephelerinden Rusların buraya asker kaydırmalarını sağlamaktı. Planın başarılı olması için ileri harekâta paralel olarak, Kafkasya’daki Rus işgalinde bulunan Gürcistan, Acaristan, Azerbaycan ve Kuzey İran gibi yerlerde aynı anda Ruslara karşı halk ayaklanmaları yapılması planlanmış ve bu işle görevli subaylar bu yörelere gönderilmiştir.
Öte yandan Ruslar’da benzer planları Doğu Anadolu’ya kendi kuvvetlerinin saldırısı sırasında Ermenileri ve Kürtleri ayaklandırmak için yapmışlardır.
Ruslara karşı Aralık ayında( Kışın tam ortasında) harekete geçen ‘da 3. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa’nın kurmay başkanı Yarbay Felix Guse’di. Onun emir subayı önce Yüzbaşı von Stetten sonra Yüzbaşı Winzer olur. Sonra bu göreve Yarbay Erwin von Strube getirildi.
Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanlığına General Posselt atandı. (Savaş başladıktan sonra Balkan savaşlarındaki verimsizlikleri etkileri ve olumsuz de düşünülerek silahları alınarak geri hiz- mete alınan Osmanlı vatandaşı Rum ve Ermenilerin yol yapımı birliklerinde kullanılması (Amele taburları) fikri General Posselt’ten gelmiştir.)
Bu Ordu’ya bağlı 10. Kolordu kurmay Başkanı Binbaşı Lange olur. Binbaşı Kirsten, bu ordunun süvari birliklerine komuta bölümüne katıldı. Topçu Yüzbaşı Straszewski bir süre sonra 11.Kolordu’ya geçti. General Dr. Colley Erzincan’da diğer iki Alman doktor ve Alman hemşirelerle birlikte ordunun sağlık hizmetlerine katkıda bulunuyorlardı
Ayrıca Yüzbaşı von Scheubner geçici olarak Erzurum’da Alman konsolosluğunda görevlendirildi. Binbaşı Paulcke 1915-1916’da bu orduda Kayaklı birlikler komutanı olarak atanmıştır.
Süvari Yüzbaşı Schröder 3.ordu’nun cephe gerisi denetleyicisi(Müfettişi) olarak göreve başladı. Binbaşı Vonberg önce Sivas’ta birliklerin harekâta hazırlanmasında sonra 10. Kolordu’da sahra topçusu olarak harekâtlara katıl- di. Rize, Trabzon, Artvin, Kars, Sarıkamış yörelerine Topçu Binbaşı Stange komutasında çete savaşı yapmakla bir birlik görevlendirildi.
Çetecileri yetiştirmek için de ayrıca diğer bazı Alman subayları görevlendirilmişti. (Harbiye Nazırı Enver paşa, 3. Ordu komutasını Ocak ayında İzzet Paşa’dan kendil üzerine alacaktır.) Kendisine Alman generali von Schellendorf ve emir subayı Binbaşı Fischer kurmay subayı Yarbay Otto von Feldmann (kendisi 1. Ordu Kurmay başkanıdır.)da katılacaktı.
Trabzon’da 28. Piyade alayı komutanı Binbaşı Hunger ilerleyen Ruslara karşı çarpışırken Trabzon’da Kafkasya’da çıkacak karışıklıklardan yararlanarak Gürcistan’a çıkarma yapmak amacıyla Gürcü gönüllü çete birlikleri hazırlandı. Bunları Teğmen Louis Mosel, Teğmen Schliephack, Yüzbaşı Graf von der Schulenburg, sonra Üsteğmen von der Galen yönetmesi planlanmıştı. (Kafkasya’daki Sarıkamış (Rusları arkadan) çevirme harekâtı başarısız kalınca, bu Gürcü birlikleri kısmen dağıtılacaktır. Kısmen de Osmanlı ordusu emrinde Karadeniz ve Doğu bölgesindeki Rum-Ermeni haydut ve çetecilerin ve asker kaçaklarının takibinde kullanılacaktır.).
3.Ordu kurmay başkanlığına bir süre için Yarbay Falkenhausen getirilmiş, Samsun’da toparlanan birliklerin hazırlığında da Binbaşı Diesener görev almıştır.
Kayaklı Birliklerin Kuruluşu ve Erzurum
Osmanlı ülkesinde ve ordusunda ilk kayaklı birlilerde Birinci Dünya Savaşında kurulmuştur. Yedek Binbaşı Karlsruhe Teknik okulu Profesörü Paulke İstanbul’da kayak yapımı için atölyeler kurarak kayak malzemesi ürettiler.
Üretilen bu malzeme ile orduya Erzincan dağlarında kayak eğitimi veren Karlsruhe ve Profesörü Paulke Dağ taburlarını kurmuşlardır. Öte yandan Avusturyalı Oryantalist Yedeksubay Dr. Pietschmann’da Erzurum’da benzer kayak birlikleri kurup eğitmiştir.
Bu cephede savaş başından sonuna kadar toplam 20 Alman subayı ve birçok Avusturyalı subay görev almıştır. Ayrıca subay adaylarından Meyer ve Thiel’de bu ordu da görev yapmışlardır.
Alman İstihbarat Ajanları Erzurum’da
Sarıkamış harekâtının planlanması esnasında Kafkasya’da ki halkların ayaklanması gündeme gelmişti.
Türk Teşkilatı Mahsusası’nın yanı sıra Alman Gizli Servisi de bu ayaklanmalarda önemli görevler üslenmişlerdir.
Müslüman Gürcüleri, Kafkas halklarını, İran, Afganistan ve Orta Asya halklarını Ingiliz ve Ruslara karşı kışkırtıp ayaklandırmak amacıyla, 1914 yılından itibaren Kafkasya, İran ve Afganistan’a seferler hazırlanmış, bu seferlere Türklerin yanın- da, İstanbul’daki Alman Büyükelçiliği kadrosundan Türkiye’de Alman konsolosluklarında Yardımcı Konsolos olarak görevli Alman Gizli Servis subayları komutanlık yapmışlardır.
Bu kışkırtma operasyonları yöneticisi İstanbul’daki Alman askeri ataşesi Albay von Leip zig, dir. Onun bir kaza kurşunu ile Türkiye’de ölmesinden sonra Yarbay Otto von Lossow göreve atanmıştır.
Konsoloslukta çalışmasına rağmen Yarbay Lossow Dışişleri bakanlığına bağlı değil, doğrudan Alman genelkurmayına ve Alman Kayserine bağlıdır. Lossow’un aynı Deniz Ataşesi Humann gibi Enver Paşa’yla çok yakın ve samimi bir ilişkisi vardır.
Balkan savaşlarında benzer deneyimleri kazanan Süvari Yüzbaşı Kaspar Graf von Preysing-Lichtenegg-Moos Kasım 1914’den itibaren bir kaç aylığına İstanbul’daki Alman büyükelçiliğinde görevlendirilmiştir. Yüzbaşı Preysing’in önerisi üzerine Max Erwin von Scheubner-Richter Teğmen rütbesiyle asıl mesleği mühendislik olmasına rağmen savaş gönüllüsü olarak Türkiye’ye gönderilmiştir. Kendisine yine savaş gönüllülerinden Teğmen Paul Leverkühn emir subayı olarak eşlik etmiştir. Ayrıca Teğmen Karl Gustav Leverkühn’de bu gelen gönüllü gurubunun içinde yer almıştır. Scheubner-Richter’e verilen görevlerden biri de ö ce Preysing için düşünülen görevdir. Bakü’den Rusya’ya petrol akımını engelleyici sabotaj- ları gerçekleştirmek, Bakü’den Tiflis’e giden petrol boru hattını tahrip etmek. Bu işlerin hareket noktası için Erzurum kenti merkez olarak seçilmiştir.
Erzurum’daki Alman Konsolosu Anders Rusya’da iken casusluk şüphesiyle tutuklanınca, Erzurum’a konsolos olarak petrol uzmanı Konsolos Schwarz atanmıştır. Scheubner’in, bu İşlerde Konsolos Schwarz’la çalışması tasarlanmıştır. Fakat konsolos Schwarz İstanbul’a dönünce kendisine ayrıca Erzurum 2. Konsolosluğu görevi verilmiştir.
Berlin’de kararlaştırılan bu kışkırtma hareketlerinin yöneticisi olarak Yüzbaşı Graf von der Schulenburg (kendisi savaş baş- langıcında Tiflis’teki Alman konsolosu idi) görevlendirilmiştir.
Kendisinin emir subayı İstanbul Moda’da Arkeolog olarak çalışan Teğmen Dr.Schede’ dir. Ayrıca Hekim Yüzbaşı Dr. Stoffels, savaş gönüllülerinden Dr. Schmidt ve Teğmen Moser, İstanbul’dan Alman Askeri Heyetinden Teğmen Thiel, Astsubay Schlimme (eskiden Konsolos Anders’in hizmetinde) Scheubner’in gurubuna katılmıştır.
Seferin Türk gurubunun başı ise İttihat ve Terakki’nin ileri gelenlerinden Ömer Naci Bey’dir. Gurup sefere çıktıktan sonra Yüzbaşı Von der Schulenburg Erzurum’da Konsolosluk görevini üstlenmiştir.
Alman Konsolosu Schulenburg bir taraftan Erzurum’dan kışkırtma ve sabotaj işlerini planlarken, öte taraftan Trabzon’da Gürcü gönüllülerden bir birlik hazırlamaya girişmiştir. İran üzerine gidecek birliklere geçici bir süre için Albay Adolf Friedrich sonra General Graf Kanitz komuta eder. Albay Bopp, Binbaşı Raith, askeri zafer ve hezimetlerini okuyan bizler Binbaşı Klein(16 kişilik bir gurupla İran’ın Karun bölgesindeki işlenmiş petrolü etkisiz etmek için yola çıkar. Klein’in bu gurubunda Andreas Reul da görev alır), Yüzbaşı Schenker, Yüzbaşı Walker, Üsteğmen Hans Erdmann, Teğmen Hans Lührs, Teğmen Vincenz Müller(ileride Korgene- ral olur) Hekim Binbaşı llberg de bu birliklerde çarpışırlar. İran jandarmasını eğitmek için orada bulunan İsveçli subaylarda bu göreve dâhil edilmişlerdir.
Bu İsveç’li subaylar da şunlar: Binbaşı Erikson, Binbaşı Kaellstroem, Binbaşı Soneson
8. Ordu’dan İran içine giren kuvvetlere Binbaşı Gottschalk ve Binbaşı Althaus komuta etmişlerdir. Bu subaylar(gönüllüler- kışkırtıcı ajanlar) özel kuvvetler toplayarak, Kafkasya’dan Af- ganistan’a ve Yemen’e kadar olan bölgede kutsal cihat çıkar mak ve yöre halkını İngilizlere isyana kışkırtmak amacıyla yola çıkmışlardır. Bu subaylara gidilen yörelerde- ki Alman konsolosluk görevlileri de yardımcı olmuşlardır.
Örneğin İran Golf Körfezinde bulunan Buşir kentindeki Alman Konsolosu Wassmuss emrindeki birliklerle İngilizlere karşı harekete geçerek güney Batı yönünde ilerlemiştir.
Doğu’ya doğru(Afganistan’a) ise şu subaylar gitmişlerdir. Binbaşı von Stotzingen, Deniz Yüzbaşı von Möller, Yüzbaşı Oskar Ritter von Niedermayer, Yüzbaşı von Hentig (Konsolos), Yüzbaşı Schünemann, Üsteğmen Voigt, Üsteğ- men Curt Wagner. Ayrıca’da Sudan ve Habeşistan’a da bir gurup gönderilmiştir.
Görüldüğü üzere Kafkas harekâtı sırasında Erzurum hem bir askeri harekât üssü, hem de istihbarat ajanlarının yoğun bir şekilde faaliyet gösterdiği stratejik merkezdi.
Birinci Dünya savaşının sadece cephelerde ki askeri zafer ve hezimetlerini okuyan bizler savaşın seyrinde ve gelişmesinde çok önemli görevler alan insanların maceralarla dolu hayatla- rından ve faaliyetlerinden haberdar değiliz.
Görüldüğü üzere Kafkas harekâtı sırasında Erzurum hem bir askeri harekât üssü, hem de istihbarat ajanlarının yoğun bir şekilde faaliyet gösterdiği stratejik merkezdi.
Birinci Dünya savaşının sadece cephelerde ki Savaşlar tek boyutlu olaylar değildir. Cephede ve cephe geri- sinde birçok isimsiz kahramanlar vardır. Teşkilat-i Mahsusa’nın Erzurum’da ki faaliyetleri başlı başına bir araştırma konusudur. Burada ki kahramanları da tanımak, öğren- mek gerekmektedir.
O da ayrı bir yazı konusu..Muzaffer TAŞYÜREK