TEREKEMELERİN YAŞAM TARZLARI
TEREKEMELERİN YAŞAM TARZLARI
Yerleşik düzene geçip şehir ve köylere yerleşmeden önceki tarihlerde Terekemeler göçebe bir hayat yaşadıklarından dolayı, ekonomik hayatları da bu yaşayışlarının icabı olarak hayvancılığa ve hayvan menşeli ürünlere dayanıyordu. Bunun için de servetlerini büyük koyun sürüleri, yılkı atları ve sığırlar teşkil ediyordu. Canlı Terekeme rivayetlerine göre Tiflis şehrinin kasaplarının yüzde doksanından fazlasının sahipleri de Terekeme ağalarıydı.
Canlı hayvan ticaretinin yanı sıra hayvan menşeli yağ, peynir ve de koyunyününün en büyük satıcıları da onlardı. Halı, kilim ve Keçecilik de yine Terekemeler ’in tekelindeydi. Hayvan ürünlerinin işlenmesi ve sanata dönüştürülmesi ön plandaydı.
Günümüzde de ticaret, hukuk, eğitim ve çeşitli alanlarda çok mühim mevkilerde bulunan Terekeme asıllı ilim adamı, ticaret erbabı, bürokrat, teknokraf, şair, yazar, araştırmacı ve tıp uzmanları bulunmaktadır.
Bugün büyük şehirlerimizde de ticaretin ve bürokrasinin büyük bölümünde Terekemeler mevcuttur.
TEREKEMELERDE DEMOKRATİK YAPI
Terekemeler, tarihin tanıdığı milattan hemen sonraki yıllardan bu yana, zengin bir kültür birikimine sahip olmuştur. Bu kültür birikimi insan yaşamını ilgilendiren maddi ve manevi kültürlerdir. Edebiyat, folklor, türküler, ozanlık geleneği (Âşıklık), sanat, el sanatları, zanaat, ziraat, hayvancılık, gelenek, görenek v.b.
Terekemeler de demokratik gelenek, en az diğer gelenekler kadar eski ve diğer gelenek ler kadar köklüdür. Demokratik yapı, aileden köye kasabadan şehre, metropoliten şehirlerden yurt sathına olmak üzere her tarafta belirgin şekilde fark edilmektedir. O kadar ki; “el adama ne diğer” deyim terekeme toplumu içinde bir ilke haline gelmiştir.
Terekeme ailesinde demokrasi:
Her kararı kadın ve erkek birlikte alır. Ailenin reşit çocuğu aile kararlarında sahibidir. Evliliklerde kız ve oğlan tarafından istenmeyen evlilik gerçekleşmez. Elçi olunan kızın kararına uyulur. Anne ve baba “bir de kızımıza soralım” derler. Ailede kadın erkeğinin en yakın desteğidir. Tarla ve dışarı işleri erkeğin, ev işleri kadınındır. Evin erkeğinden sonra ev büyüklüğü annenindir. Ev reisliğini anne isterse çocuklarından birine verir. Bu değişiklik bile aile içinde diğer aile fertlerinin onayı ile olur.
Terekeme köylerinde demokrasi:
Terekemeler de iki tür büyük vardır. Biri “yaş büyüğü” diğeri ise “baş büyüğü” dür.
Toplumu idare eden, yönlendiren ve barışı sağlayan toplum adına önemli kararlar veren “baş büyüğü”dür. Baş büyüğü köyün kendiliğin benimsenen onayı ile olur. O, bilir kişidir, ağ sakallıdır, Leledir, bilge kişidir.
Terekeme il ve ellerinde (ülkesinde) demokrasi:
Terekemeler de ülke yönetiminin başında bulunan kişi halkın onayı ile başa geçer.
Halkın onaylamadığı kişi toplumun başında yer almaz. Çünkü toplum o’nu desteklemez, arkasında kamuoyu bulunmaz. Terekeme toplumunda, yönetiminde kamuoyu önemlidir
Terekemelerde erkek ve kadın ayrımı yoktur. Bu cümleden olmak üzere Terekeme toplumunda M.S. ilk yıllarından beri kadın devlet başkanları, kadın yöneticiler, kadın muhtarlar, kadın sanatçılar, kadın şairler ve kadın ozanlar vardır. Toplum demokratik yapıyı özümsemiştir. Bir erkek ozanla bir kadın ozanın takdir edilmesi söz konusu ise; kadın ozanın sanatı daha iyiyse toplum onun hakkını verir ve onaylar. Kadın erkek hiç farketmez demokratik çoğunluğun onayladığı kişi üst sırada yer alır.
Terkemelerde zorbalık, kabadayılık, derebeylik, hele hele ağalık yoktur. Terekemelerde demokratik olmayan yapı kamuoyu tarafından onaylanamaz.
TEREKEMELERİN YAŞAM KÜLTÜRLERİ
Doğumlarında hiçbir tören uygulamayan Terekemeler, evlenme ve sünnet düğünlerinde çift zurna ve tek davul çalarlar. Düğüne “düğün” demez “toy” derler. Düğünlerde nizam ve intizamı sağlayan idareciye “Toy Babası” sünnet çocuğunu tutan kişiye de “Kirve” derler. Yeni evlenen çiftlerin evliliklerinin şirin “tatlı”, zürriyetlerinin “çocukları” hayırlı olması için gelin ve damat için ayrı ayrı oğlan ve kız şah’ı bezerler.
Âşık bulunmayan düğünü düğünden saymazlar. Geniş Halk Kültürleri yanında bilhassa Halk ve Âşık Edebiyatına vakıfları ile dikkat çekerler. Mezarlarını genelde basit ve gösterişsiz yaparlar. Biri öldüğünde de yaşlı kadınlar ölü yıkanıncaya kadar etrafında genişçe bir halka çevirip oturur, sırayla birer dörtlük bayatı söyler, birlikte ağlaşırlar.
Yüz küsur makamı (Hava) bilirler. Civan öldüren, şikeste, zarıncı, derbeder, hicranı, gibi ağır ve dokunaklı Türkü makamlarının (Hava) arkasından bir dörtlük bayatı söyler, ardından da “Bizim eller ay eller, şirin eller boy eller “veya” Ay gazah ellim vay gazah ellim” diye ekleme yaparlar.
Ata ve dedelerinin ruhları ile mezarlarına saygılıdırlar. Yeminlerinde “Atamın eziz urhu (ruhu) üçün” sözünü kullanır ve en büyük yemin olarak bunu bilirler. Kendi öz şahıslarına yapılan her türlü küfür ve hakareti zamanla unutur ve affederler. Ama ata ve dedelerinin ruhuna, mezarına (Gor) ve kemiklerine yapılan küfürü unutmaz ve affetmezler.
Mücadele etmeyi severler. Vatan için kavgadan asla kaçmazlar. Savaşta kavga ve dövüşte gülle, kılıç, hançer ve darp yarası alarak ölenlere iyi gözle bakarlar. Ölenin geride kalanları ata ve dedelerinin bu halleriyle övünüp iftihar ederler.
Arak (Ğ) dedikleri alkollü içkilerin her türlüsünü yasak sayar beslenmelerine dikkat ederler. “Sabah yemeğini kendin için ye, öğlen yemeyini bir dostunla bölüş, akşam yemeğini de düşmanlarına yedir. “Atalar sözüne uyarak sabah yemeklerini et, hamur işi, yağlı yemek olarak tercih eder, öğle yemeklerini hafif yemekler yiğerek akşam yemeklerinde de çok az miktarda ve besleyici olmayan çorba nevinden yiğecekleri tercih ederler.
Erkek ve kız çocuklarını çok severler. Ev içinde onlara büyük insan muamelesi yaparlar. Herhangi bir sebepten bir kişi kendi öz çocuğunu döverse büyükler araya girip adamı azarlar ve ona “Allah’tan korkmaz uşağı niye dövüp sindiripsen…. Bırak hüreyin (serbest) büyüsün…. Yohsa büyüğende korkak olar” derler.
Kişiliklerine gelince; genelde yaltaklanma, yaldızlı söz söyleme ve riyakârlık bilmez, dostların karşı gurur ve kibirlenmez, düşmanlarına karşı da zulüme
Başvurmazlar. Çeşitli fikirlere kapılıp benliğini yitirmez, hile ve desise yoluyla başkalarından alınan malı helal saymaz, kimsenin kazancında gözü olmaz, ruhu davranışlarıyla da sakin görünüşlü, serinkanlı olup duygu ve düşüncelerini belli etmezler. Asık suratlı olmayıp güler yüzlü ve vakur olur, kin ve küs bilmez, şakadan hoşlanır, barışı ve dostluğu sever, açığı tutmadıkça kimseyi incitmez, canı sıkılıp açığı tutunca da gözü dünyayı görmez olur. Gerçekçi olup açık ve seçik konuşur. Kimsenin arkasından konuşulmayı sevmezler. Yüze karşı konuşur. Vatan, millet ve Bayrak sevgisini bütün sevgilerin üstünde tutar.
TEREKEME GELENEK VE GÖRENEKLERİ
Karapapak Türkleri olarak da anılan Terekemeler asırlardan bu yana seçkin bir yere sahip oldukları gibi Türk kültürü içinde bulunan iyi ve güzel ne varsa alarak bütün bunları öz benliklerine uygun bir şekilde eritmiş ve bir araya toplamasını bilmiştir. Onlar halk ve Âşık Edebiyatının öncüleri oldukları gibi Türk Folkloru’nun her dalında söz sahibi olmuşlardır.
Terkeme Folkloru’nun tamamını yazmaya yerimiz müsait olmadığından günümüzde büyük şehirlerde doğup büğüyen gençlerimizin bilmedikleri Halk Bilimi ürünlerimizden birkaçını ele alıp anlatmaya gayret edeceğiz.
-
Gelenek ve Görenek
-
Sünnette kirvelik geleneği (Kirva- Kirve)
-
Terkemelerde oğlan everme (Toy- Düğün)
-
Düğünlerde Şah bezeme ve Şah kaldırma geleneği
-
Yüz görümşüğü ve duvak açma merasimi
-
Terekemelerde bayram törenleri
-
Terekemelerde halk inancı
-
Maddi Kültür
-
Halk mutfağı
-
Giyim kuşam
-
El sanatları
-
Müzik- Oyun- Eğlence
-
Terekeme Samahı
-
Terekeme Beş açılan
-
Terekeme Kıskancı’nın arkasından bir seyirlik oyun olan Kalaycı oyunu
-
Terekemelerde Görgü Kuralları
(Âd’ab-ı Muaşeret)
-
Terekemeler de Üretkenlik.
-
Terekemeler de koyunculuk
-
Terekemeler de Ziraat- tarım
1-b) Terekemeler de evlilik- Toy
-
Oğlan evlendirme
-
Kız isteme
-
Beh takma (şirinlik İçme)
ç- Söz kesme
-
Nişan
e-Başlık- Şişlik
f-Kız yanına gitme
-
Toy- Düğün hazırlığı
-
Atlı Yığma
ı-Oğlan sağdıcı ve oğlan yengesinin seçimi
-
Toy babası
-
Çalgılar
-
Kız evine gitme
-
Kız evine namer götürme
-
Kına gecesi
-
Kapı basma
-
Kız yengesi ve Kız sağdıcı
ö-Atlı’nın oturak yapması
-
Kız Şah’ı
r-Dini nikah ve çeyiz yazma
s-Gelinin yol hazırlığı
ş-Gelini götürmeMüjde yastığı veya papak götürme
t-Gelini karşılama
u-Delikanlıların oğlan sağdıcının evinde toplanmaları.
ü-Oğlan Şah’ı
v-Gerdek
y-Yüz aklığı
z-Duvak açma
TEREKEMELERDE GÜNÜMÜZDE KURBAN BAYRAMI KUTLAMALARI
Kurbanlık hayvan seçimi
Terekemeler mal ve koyunculuk yaptıklarından dolayı para ile kurbanlık satın almazlar. Kurban edecekleri hayvanı da çok önceden seçip ayırarak özel şekilde beşlerle. Kurbanlık hayvanlarda koç, kısır koyun, kısır inek, tosun ve boğalar arasından seçilir ve tercih edilir.
Kurban Kesimi: Kurban Bayramı namazlarını kılan halk evlerine dönerler. Kurban kesecek olanlar ve yardımcıları evvelce hazırlamış oldukları ip, balta, satır, bıçak gibi kesim aletlerini yanlarına alarak kesim mahalline gelirler.
Baş tarafı kıbleye gelecek şekilde evvelce kazılan çukurun yanına yatırılır. Salavat ve tekbirler söylenerek kurban kesilir.
Kesilen kurbanın eti yedi yere dağıtılır.
Ramazan Bayramı
Terekemeler Ramazan Bayramından önce genel bir temizlik yaparlar. Fitreler verilir. Varlıklı aileler fakir ailelere iaşe yardımında bulunur. Yetimler sevindirilir. Bayram günü en güzel ve temiz elbiseler giyinilir ve bayram namazına giden aile büyükleri yanlarına erkek torunlarını da alarak camiye giderler. Vakti gelince bayram namazını kılarlar. Namaz sonunda cemaat birbirleriyle bayramlaşır. Küsler barışır. Bayram namazı çıkışından sonra mezarlık ziyaret edilir. Konu komşular. Büyükler ve hastalar ziyaret edilir.
TEREKEMELER DE (KARAPAPAK) TÜRKLERİNDE ÂŞIKLIK
Âşıklık; halkın gönül duygularını, saz Şairlerinin ezgileri ile halkın belleğine nakşederek nesilden nesle aktaran bir gelenektir. Âşık, Türk halk edebiyatında, aşağı yukarı 16. yüzyılın başlarından bu yana beliren bir sanatçı tipidir. İrticalen sözünü söyler, sazını çalar. Kendi nazarında halkın derin duyuş ve sezişlerini son derece sanatsal bir üslupla dile getirir. Ayrılık, ölüm, aşk, tabiat, milli his ve heyecanlar âşıkların sözlerinde en güzel ifadelerini bulur. Karapapak sözlü edebiyatı içerisinde Âşık tarzı edebiyatın ayrı bir yeri vardır. Âşıklık geleneği tüm canlılığı ile yaşatılmaktadır. Usta çırak ilişkisi ile âşıklık geleneğini sürdürüp bu alanda çok büyük başarılar kaydetmişlerdir.
Örneğin Âşık Şenlik Türkiye’de bilinen yedi âşıklık kolundan biri olan “Şenlik Kolu” diye anılan âşıklık geleneğini başlatmış, kendisinden sonra gelen onlarca âşık bu koldan devam etmiştiri
Şenlik Kolunda yer alan âşıkların başlıcaları ve bu âşıkların yöreleri şöyledir:
Âşığın adı Yöresi
Abbas Seyhan Susuz-Yolboyu
Arif Tellioğlu Telek-Arpaçay
Bala Kişi Levis-Akbaba(Gürcistan)
Baba Mehmet İran Azerbaycan’ı
Çerkez Urta (Gölbelen) -Çıldır
Dursun Durdağı Gediksatılmış-Çıldır
Fikret Suhara (Yakınsu- Âşık Şenlik) -Çıldır
Gazelî Suhara (Yakınsu- Âşık Şenlik)-Çıldır
Gülistan Koçköy-Arpaçay
Murat Çobanoğlu Koçköy-Arpaçay
Murat Yıldız Karahan-Akyaka
Günay Yıldız Karahan-Akyaka
Hakkı Baydar -Kars
Hasta Hasan Havet-Gürcistan (Şenlik’in ustasının ustası)
Hikmet Arifi Ataman Demirdöver-Posof (Müdamî’nin oğlu)
Hüseyin Taşbaşı-Çıldır (Arpaçay)
İbrahim Gülyüzü-Çıldır (Arpaçay)
İlgar Çiftçioğlu Taşdere-Arpaçay
İlyas Kaya Gehreşen- (Bozyiğit) Çıldır (Arpaçay)
İslâm Erdener Kümbetli-Kars
İsrafil Urta (Gölbelen) -Çıldır
İlhami Demir- Arpaçay
Kasım Suhara-Çıldır
Mahmut Karataş Kars
Mehmet Hicranî Taşdere-Arpaçay
Metin Bektaş Benliahmet-Kars
Mevlüt Doğruyol-Çıldır (Arpaçay)
Muhlis Taşbaşı-Çıldır (Arpaçay)
Mürsel Sinan Dikme-Kars
Namaz ( Suhara – Yakınsu) Âşık Şenlik -Çıldır
Nesip Akbabalı-Çıldır
Nuri Şahinoğlu Adiller-Ermenek
Nuri Lebis-Ahılkelek
Nuri Suhara-Çıldır
Nusret Yurtmalı Kars
Rüstem Alyansoğlu Baykara-Selim
Sadrettin Ulu Kümbet-Arpaçay
Salih Suhara ( Yakınsu- Âşık Şenlik) -Çıldır
Şah İsmail Kars
Şeref Taşlıova Gülyüzü-Çıldır
Şevki Halıcı Akçakale-Çıldır
Yılmaz Şenlikoğlu Suhara (Yakınsu- Âşık Şenlik) -Çıldırii
Sabri Şimşekoğlu- Doğruyol- Kars
Ömer Dumanoğlu- Arpaçay
Tünay Aksu- Damlıca- Çıldır
Mehmet Oktay- Çıldır
İsrafil Uzunkaya- Eşmepınar köyü- Çıldır
Gültekin Bulut- Arpaçay
Maksut Koca- Arpaçay
Gökmen Dursun- Doğruyol-Arpaçay
Yener Yılmazoğlu- Çıldır
Ayhan Şimşekoğlu- Doğruyol- Arpaçay
Ercan Şimşekoğlu- Doğruyol- Arpaçay
Erzade Kapan- Azat- Kars
Korkmaz İkan- Çıldır
Veysel Şahbazoğlu- Üçpınar- Akyaka
Ensar Şahbazoğlu- Kars
Selahattin Dündar- Ankara
İrfan Erdağı- Taşlıdere- Arpaçay
İrfan Eyüpoğlu- Koçköy- Arpaçay
Emrah Naroğlu- Akyaka- Kars
Faruk Erdoğan- Sazlısu köyü- Çıldır
Mansur Alyansoğlu- İzmir
Zikri Topal- Suhara-Âşık Şenlik köyü-Çıldır
Orhan Üstündağ- Ardahan
Harun Koca- Âşık Şenlik Köyü
Bayram Denizoğlu- Kars
TEREKEMELERDE HALK HİKÂYELERİ
Tarih bölümünde Dede Korkud Destanlarına konu olan hadiselerin Bayburt ve Trabzon’da ikisi hariç tamamının merkez üssü Terekeme Gürcistan’ından sayılan yerler ile çevresinde geçtiğini görmüştük. Dede Korkud Destanları da bu bölgelerde tasnif edilip yazıya geçirildi. İlk defa da sözlü olarak bu bölgede anlatılmaya başlandı.
Amma günümüzde yazıya geçirilmiş olanlar hariç sözlü olarak bu destanlardan hiçbiri Azerbaycan ve Doğu Anadolu’da halk arasında bilinmiyor. Acaba bunun sebebi nedir?
Türk milleti olarak geçmişi çok çabuk unutmamız, asıl ve en önemli sebep ise Âşık Kurbanî’den itibaren Halk ve Âşık Edebiyatı’nın yüksek bir seviyeye varması ile açılan çığırdır.
Tasnif edilen hikâyeler halkın ruhuna, anlayış zevkine ve günün şartlarına uygun oldukları gibi, içlerine serpiştirilen şiirle de bu hikâyelere ayrı bir çeşni katıyordu. Âşıklar bu şiirleri sazlarıyla terennüm ederken türküleri değişik makamlarda okuyorlardı. Zamanla yeni hikâyeler halk üzerine öyle bir tesir icra etti ki Dede Korkud hikâyeleri başta olmak üzere, bütün eski destanlar zaman içinde tamamen hatırlardan silindi.
Karapapaklarda hikâyecilik ve masal geleneği de çok gelişmiştir. İçlerinde düzgün ve olgun bir ifade ile saatlerce hatta günlerce masal ve hikâye söyleyenler vardır. Karapapaklar masala “nağıl” derler. Kahramanlık hikâyeleri de savaşçı, cesur kimlikleri ile tanınan Karapapaklar arasında çok fazladır. Anadolu’da da sık sık rastladığımız Zaloğlu Rüstem, Köroğlu, Hz. Ali, Battal Gazi gibi hikâyeler ana kurgu benzer kalmak kaydıyla yer ve yöresel kültür motifleri değiştirilerek anlatılır. Karapapak sözlü edebiyatı içerisinde Âşık tarzı edebiyatın ayrı bir yeri vardır.
Âşık Kurbanî’nin tasnif ettiği “Kurbânî” hikâyesini Tufarganlı Abbas’ın “Abbas ile Gülgez”, Dede Kasım’ın “Cihan ile Abdullah”, “Ali Yar”, “Masum” adlı hikâyeler takip etti. Arkalarından Şemkirli Âşık Hüseyin “Hüseyin ile Reyhan Hanım”, Elesker de “Hacer Hanım’ı tasnif ettiler.
Çıldırlı Âşık Şenlik “Letif Şah”, “Sevdekâr Şah”, “Salman Bey” adlarındaki türkülü ve” Cihan Şah” adlı Karahekat ile Halk Hikâyelerine son mührü vurdu.
Âşık şenlik geleneğinin güçlü temsilcilerinden Âşık Murat Çobanoğlu.” Adil $ah ile Lale Sultan, Ahmet ile Mehmet, Yaralı Şahin, Saraççı İbrahim, Sona Gelin
Bayburtlu Irşadî, Cünun Bey ile Dertli
Sultan, Deli Kurt, Emri Eraslan,
Hamithan ile Melek Sultan, Murat Han ile Peri
(Han Sultan), Pervâne ile Hayat Sultan,
Saraç İbrahim ile Güneş Sultan
Hallı Dilber ve Yaralı Şahin’dir.”
Âşık Şeref Taşlıova “ Bağdat Hanım ile Hafız Hikâyesi
Seyyad Bey ile Güllü Kız Hikâyesi
Gülistan ile Süleyman Hikâyesi
Gelin Taşı Hikâyesi
Emir Han ile Sümbül Hanım Hikâyesi”
Âşık İlhami Demir “Suhapi ile Madina Sultan, Muhammed. Şah ile Narminan ve Kahraman Kasım – Pakize Sultan. Ardostlu İmdat- Perinin hikâyesi
Âşık Ensar Şahbazoğlu “Fırat’ın Âşıkları- Murathan ile Alara Sultan
Âşık Yılmaz Şenlikoğlu- Yaralı Yusuf
Âşık İsrafil Uzunkaya- Sürgün (Roman)
Ancak, anlatılan bunlarla bitmiyordu. Anonim olarak onlarca hikâye anlatılıyordu. Bunların belli başlı olanları şunlardı:
1) Ali Han,
2) Arzu ile Kamber
3) Kerem ile Aslı
4) Şah İsmail
5) Şah oğlu Şah Abbas
6) Leyla ile Mecnun
7) Şeyh-u Senan
8) Tahir ile Zöhre
9) Yaralı Mahmut
10)Aklan ile Peri,
11)Asuman ile Zeycan,
12)Âşık Garip,
13)Emrah ile Selvi,
14)Gül ile Müsenderen,
15)Hasta Hasan,
16) Hüseyin Bey,
17) Köroğlu’nun Kolları (ilk Kolu, Aslan Bey Kolu, Bolu Beyi Kolu, Cevher Paşa Kolu Demircioğlu Kolu, Hasan Bey Kolu,) vs…..
Hikâyeler içinde şiir varsa HEKAT, şiir yoksa bu hikâyelere de KARAHEKAT denilir.
TEREKEMELERDE (KARAPAPAK TÜRKLERİNDE) BİLMECELER
Bilmeceler: Tapmacalar (bilmeceler) Terekeme sözlü edebiyatının en eski örneklerini yansıtır. Sembol, mecaz ve benzetmelerle kurulmuş olan tapmacalar kıvrak bir zekanın ürünüdürler.
Hacılar haca géder
Ceht ėder ġece geder
Bir yumurtanın içinde
Gırḫ elli cüce geder (Nar)
Ne yėrdedi ne ġöydedi
Gendildedi gendilde (Baca)
Ayım ayım ayamat
İçi dolu gıyamat
Yaş vėrdim guru çıḫtı
Mehemmed’e salavat (Fırın, ekmek)
Abdas almaz namaz kılmaz
Camahetden geri galmaz (Gölge)
Daşdandı kömrdendi
Keçen gün ömürdendi
Lâle bir yemiş yėdi
Ağacı demirdendi (Kebap)
Dağdan gelir Araplar
Eyağında çoraplar (Arı)
Atasözleri
Atasözleri bir milletin geçmiş derinliğini ve engin tecrübesini yansıtır. Terekemeler de zengin bir atasözü varlığı mevcuttur.
Pehlivan güleşte belli olar.
Vuran oğul atıya bakmaz.
Lotuynan gezen Lotu olar.
At ölür tayı kalır, namerdin neyi kalır.
Derdini vaktinde ağla.
Ağlamayan uşağa papa vermezler
Kalkan öküz yatan öküzün başına pisler.
El elinden gül der me, öz elinnen diken yon.
Sevildiğin yere çok gitme.
Kız bibiye, oğlan dayıya benzer.
Herkes kendi evinin kıblesini bilir.
Ersiz arvat yularsız ata benzer.
Yumurtana göre gıgılla.
Yapı taşı yerde kalmaz.
İtinen çuyala girilmez.
De sinler ki haçonun hançeri var.
Gönlü balık isteyen soğuk suda ıslanır.
Yöresel ağızla söylenmiş sözler
Bu devirde yabançı dili olan döyül yalançı dili olan gazaner.
Baş girmeyen yere cemdeyini sohma
Bezenmerem ağa döyör, bezenerem arvadım.
Bir baş soğan bir yeke gazanı gohudar.
Bir dadanannan gorh bir gudurannan
Bir dırıhlı dana bir nahırın adını batırar
Bir direm et min ayıvı örter
Bir hetir, iki hetir, üçüncüde vur yatır
Bir itin dostduğu, bir dostun itdiyinden daha yahşıdı
Bir öyün iki arvadı olarsa, o öy süpürülmemiş olar
Böyünün ciyarı savağın etinnen yahşıdı.
Kafiyeli şekilde söylenmiş atasözleri de vardır.
Bu dünyada üç şey başa baladı
Yaman oğul, yaman avrat, yaman at
Adam var ki adamlardan nakşıdır.
Adam varki hayvan ondan yağşıdır.
Adam var ağzından yağ bal damlur.
Adam var gonuşdurmasan yağşıdır.
Daş daşı
Hıbar daşı daş daşı
Çirkininen piloy yeme
Gözelinen daş daşı
TEREKEMELERİN MİZAH ANLAYIŞI
Genel olarak Türk insanında olduğu gibi Terekemelerin de hoşgörü ve espri kültürü oldukça yüksektir. Terekemeler hazır cevaptırlar terekemeler in hazırcevaplığında mutlaka bir mesaj bulursunuz. Bu anlamda Terekemelere ait yaşanmış espri örnekleri.
HESRET
Uzun yıllar gurbette bulunan bir Terekeme, yolda giderken 36 Kars plakalı bir araba görür. Koşarak arabanın yanına gider ve başlar arabanın lastiğini delmeğe. Olayı gören arabanın sahibi koşarak bizimkinin yanına gelir ve kızar.
-
Ne yapıyorsun ola?
Bizimki gayet sakin yanıtlar:
-
Aye ne bağırersen! Sen memleket havasının ne demek olduğunu bilersen mi?
Cennet
-Selamın aleyküm ay hoca
-aleyküm selam Mürteze emi hoş geldin. Ey ki sen camiye geldin? Hayırdı mı gıyamat mı koptu?
– Ay Hoca sana bir işim tüşüf ikice soru sorajam çoh merah eledim.
– Sor Mürteze emi, bilersemse cevaplarım.
– Ay hoca sen de bilmesen heç kim bilmez
– Di sor görüm
– Hoca indi biz cennetdih olsah bize üç tane Huri verejehler doğrumu?
-He eledi
– Be arvadımız cennete getse ona ne verejehler
– Onada üç tane Nuri verejehler
– Baaaa…
-Beeee…
Mürteze emi cevabı aldıktan sonra acelece evine gider.
Eve gittiğinde bakar ki hanımı namaz kılıyor. Hanımına bir tekme vurur, kadın ağzı üste yere düşer, namazı kılmayı bırakır.
-Ayy Mürteze deli mi olufsan nağayrersen sen?
-Galh bir daha namaz mamaz yoh. Men namusuma tüşgün adamam. Cennete gedif meni katil mi edejen.
Terekemeler deki mizah anlayışı yaşanmış öykülerle kalmaz. Kimi zaman hakaret derecesini bulan lakaplar bile hoşgörü ile karşılanır. İnsanların yüzüne bakıp söylendiği halde hoşgörü ile karşılanan; baş, göz, burun, dudak, kulak, bel, baldır ve diğer bazı organlar ile ilgili söylenen lakaplar;
GÖZ BURUN DUDAK BEL BALDIR Gıyık göz Fırttı Burun Salla Dodak Dırdı bel Eğri baldır
Ala göz Gartof Burun Büzük Dodak Hozu bel Uzun baldır
Domba göz Hindi Burun Eğri Dodak Zerde bel İğ baldır
Ağ göz Yappa Burun Uzun Dodak BAŞ DİĞERLERİ
Cüce göz Gıdık Burun Mırttı Dodak Keçel baş Gaz döş
Gırmızı göz Mangıdı Burun KULAK Zülle baş Şana barmakh
Şaşı göz Horttu Burun Yeke gulak Kuş baş Tapan Ayakh
Portta göz Dırdı Burun Çömçe gulak Yeke baş Kömbe Surat
Çere göz Dağlı Burun Kâr gulak Boğma baş Zağar (kısa boy)
Kör göz Çimdik Burun Palaz gulak Cüce baş Sırık (ince uzun b.
Göy göz Çekçeki Burun Kepçe gulak Çüğ baş Dımbılı (ufak tef.
Mirroy göz Güdük Burun Cüncüllü baş Daş yığan (yürüme
Dana göz Biz Burun Keçel baş
Çukur göz Pişik Burun Zülle baş
Garoy göz Eğri Burun Kuş baş
Yeke baş
Boğma baş
Palaz baş
Kars ve yöresinde anlatılan fıkraların çoğunluğunda Terekemelerin ismi geçmektedir. Bu konuda akademik anlamda Eğitimci- Yazar Songül Dündar terekemeler in yaşadığı yerleşim yerlerinde derlediği Fıkraları “Hingilleme” adlı kitapta yayınlamıştır. Fıkralar genelde yöresel ağızla yazılmıştır.
Kaynaklar:
1-Selahettin Dündar- Haydar Çetinkaya, “Terekemeler (Karapapak Türkleri) 3. Basım sf.178-
2- Songül Dündar, “Hingilleme” Terekeme fıkra ve gülmeceleri, sf, 142
3- Kaynak: 1- https://www.facebook.com/karapapakbalasi/
i –Selahettin Dündar- Haydar Çetinkaya, “Terekemeler (Karapapak Türkleri) 3. Basım