KARAPAPAK TEREKEME TÜRKLERİ, TARİHÇE VE İSİM ANALİZİ

KARAPAPAK TEREKEME TÜRKLERİ, TARİHÇE VE İSİM ANALİZİ

KARAPAPAK TEREKEME TÜRKLERİ, TARİHÇE VE İSİM ANALİZİ

Bilimsel olarak Terekeme ile Karapapak Türkü aynı grubu ifade etmektedir. Ama, günümüzde Karapapak adının sonundaki Türk ifadesi pek kullanılmadığından, Karapapak dendiğinde Karapapak Türk’ü anlaşılmaktadır. O nedenle günümüzde Terekeme ile Karapapak adlandırmasını aynı anlamda kullanabiliriz.

Gelelim Terekemelerin ve Karapapak Türklerinin kim olduğuna;

M.Ö.III. yüz yılda Teoman (Tuman), bir Türk devleti olan Hun devletini kurdu. Teoman’ın oğlu Mete Han (Motun), Hun imparatorluğunu oluşturmaya muvaffak oldu. Hun imparatorluğu bir çok Türk boylarından oluşmuştur. Bu boyların çoğunluğu Oğuz boylarındandır. Devleti oluşturan Türk unsurların tamamına, boylar anlamına gelmek üzere Ok-Uz adı verildi. Ok: Boy anlamında olup, Uz: Çoğul ekidir. Böylece Ok-Uz, boylar anlamında kullanılmak üzere, Oğuz şeklinde ifade edilmeye başlandı. Açıkça görüldüğü gibi, Hun İmparatorluğu’nu oluşturanlar, Oğuz boylarıdır. Yani diğer adıyla Türkmenlerdir. Çünkü: Oğuz adlandırmasının bir diğer adı, Türkmen’dir. Fransız Türkolog Jean Deny görüşüne göre: men” kuvvet ekidir. Günümüz Türkmenlerinin tamamı, Orta Asya’nın büyük bir kesimini içine alan Batı Türkistan bölgesindeki Oğuzların soyundan gelmektedir.

Hun imparatorluğu M.S.I. yüzyılda, Doğu Hun ve Batı Hun diye ikiye ayrıldı ve M.S. II. Yüz yılda tamamen dağıldı. Batı Hun tarafında kalan ve Çinlilere boyun eğmeyen Oğuzlar, M.S. I. yüzyıldan itibaren (M.S.93), Kuzey Kafkasya’nın birçok mahalı ile birlikte, bu günkü Borçalı ve Kazaklı bölgesine gelip yerleştiler. (Türkiye’deki dedelerimizin ağırlıklı olarak Kars ve Anadolu’nun diğer illerine gelmeden önce yaşadıkları topraklar.) Bu göç dalgası Hun devletinin tamamen dağıldığı M.S. II. yüz yıl başlarına kadar devam etmiştir.

O yıllarda başlarına kuzu derisinden siyah Papak koydukları için, Borçalı, Kazaklı ve Kafkas bölgesindeki yerli halk tarafından Karapapaklar diye adlandırıldılar. Yani Karapapaklar en az, M.Ö. III. Yüzyıldan beri tarih sahnesinde vardır. Bu adlandırma, İslamiyet’in bölgeye ayak bastığı VII./VIII. Yüz yıla kadar devam etmiştir.

İslamiyet’in Türk topraklarıyla tanışmasından sonra Araplar, Karapapaklar için Oğuzlar, yani Türkmenler anlamına gelmek üzere Terâkime adını kullanmışlardır. (Terâkime Arapçada çoğul olup,Türkmenler yani oğuzlar anlamına gelmektedir.) İslamiyetin kabul edildiği XI. Yüzyıla kadar, Arapların Terâkime demesine rağmen halk, Karapapaklar adını kullanmaktan vazgeçmemiş ve sadece bu adı kullanmışlardır.

Ancak; XI. Yüzyıldan sonra, dini ögelerin ve Arapça’nın ağır basması, Arapça sözcüklerin dilimize yoğun bir şekilde girmesi nedeniyle halk,Terâkeme adını da sıkça kullanmaya başlamıştır. Tabi “Terâkime” kelimesini ses uyumuna göre “Terekeme” şeklinde değiştirip, uyarlayarak… Artık Müslüman halk “Karapapak” yerine “Terekeme” adlandırmasını da kullanılıyordu. Terekeme adının kullanılışı, İslamiyetin kabul yılları olan X1. Yüzyıldan 1502 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte İran’ın Kafkaslara egemen olması sonucunda, herkesin başına Kızılbaş fesini giymesi ferman olundu. Giymeyenler ise, ‘Sakal Vergisi’ adı altında vergi vermek zorunda bırakıldı. Başlarına 12 dilimli Kızılbaş fesini giymeyip, vergi vermeyi tercih edenler ise, mezhep inancının muhafaza edildiğinin kıyafetiyle dahi açıkça görülmesi için başlarına, zaten atalarının giydiği siyah Papak giymeye devam ettiler.

Böylece Terekeme Karapapaklar; aynı soydan olmasına rağmen inanç kültürü bakımından, Siyah Börklüler ve Kızıl börklüler olarak iki grup halinde tarihe geçtiler. Ancak; babası ve kendisi de bir subay olan Mehmet Arif’in “Başımıza Gelenler” adlı, babasının ve kendisinin doksan üç harbi anılarını yazdığı esere ve çeşitli tarihi kaynaklara göre; başlarına Karapapak giydikleri halde, yıllar sonra Şia mezhebini benimseyenler de vardır. Aslında her iki grup da Terekeme Karapapaktır veya İslamiyet öncesine göre her iki grup da Karapapaktır. Ancak; Karapapak dendiğinde “Karapapak Türk”ü anlaşılmalıdır. Oysa, Terekeme dendiğinde zaten Türkmen ve Oğuz anlamına geldiği için, kelimenin arkasına ‘Türk’ sözcüğü eklemek gerekmediği uzmanların görüşüdür. Terekeme, Türkmen demektir. Türkmen de, Oğuz demektir. Oğuz da zaten Türk’tür.

Türkmen sözcüğü ile yanlış bir kullanıma da burada değinmek gerekir. Kars ilimizde Türkmen dendiği zaman Anadolu Alevisi anlaşılmaktadır. Yani Türkmen sözcüğüne, inanç kültürü anlamı yüklenmiştir. Oysa, tarihi süreç Türkmenler adını, Türkmân, yani Oğuzlar olarak tanımlamakta ve inanç kültürüne herhangi bir vurgu yapılmamaktadır. Bu nedenle Türkmen sözcüğü doğrudan Oğuz demektir. O da çoğul haliyle Terâkime, dilimizde Terekeme olarak tarihi literatüre geçmiş bulunmaktadır.

Terekeme ile Karapapak, aynı anlamda kullanılmakla beraber, yukarıda da belirttiğimiz gibi en doğru ifade şekli; “Terekeme Karapapak” tır. Bilim adamları da bu şekilde kullanmaktadır. Bizim de bu şekilde kullanmamızın, birliğimizi sağlama anlamında fayda sağlayacağı inancındayız. Nasıl Bulgarların soy ifadesine Kuman Kıpçaklar deniyorsa, Terekeme Karapapaklar diye ifade etmek, daha kapsayıcı olacaktır kanaatindeyiz.

Karapapaklardan başka bir de Karakalpaklar vardır. (Karakalpakistan). Karapapaklar, Oğuz boyundan olduğu halde, Karakalpaklar ve Karakalpakistan çoğunluk olarak Kıpçak boyundandır.

Terekeme Karapapaklar’ın Kıpçak mı, yoksa Oğuz mu olduğu ve hangi boya ait olduğu hususuna açıklık getirmek gerekirse;

Terekeme Karapapaklar ile ilgili isimlendirmelere ilişkin bilgileri yukarıda değinmiştik. Gelelim Kıpçaklar ile ilgili adlandırmanın analizine; Kıpçaklar, Kumanlar veya Kuman Kıpçaklar, Rusça: Polovtsı ya da Kuman, Çince Qīnchá denen eski Türk halklarından biridir. Dilleri Kıpçakça olup üç kol halinde gelişim göstermiştir. VIII. yüzyıldan beri bilinen, kıbçak/kıpçak adı dışında, aynı Türk topluluğu için, üçü Yerli/Türkçe ve dördü de yabancı olmak üzere toplam yedi ad tespit edilmiştir:

  1. Diğer Türk kavimlerinin kullandığı, İslamî tarih ve coğrafya edebiyatında görülen ve daha sonraları Moğol ve Çince kaynaklarında da rastlanan kıpçak;

  2. Bizans yazarları tarafından kullanılan ve nadiren Rus, Şark ve Latin kaynaklarında da görülen kuman;

  3. Daha çok Macarlar’ın benimsediği ve birkaç Arapça coğrafya kitabında da bulunan kun adları, yerli/Türkçe sözler iken;

  4. Onbirinci yüzyıldan beri Rus metinlerinde bulunan polovets;

  5. Bremenli Adam’ın on birinci yüzyıla ait Latince eserinde zikrettiği palladi;

  6. On üçüncü yüzyıl Ortalarında Almanca ve Latince metinlerde görülen valwen;

  7. Edssalı Mateos’un on ikinci yüzyıldan kalmış Ermenice kitabında zikrettiği xarteşk’n adları da, komşuluk temaslarından sonra yapılmış birebir kelime tercümeleridir.

OYSA; Terekeme Karapapaklarda böyle bir isim türetmeleri yoktur. Öteden beri; Karapapak veya Terekeme, ya da tarihçilerin kullandığı gibi Terekeme Karapapak adlandırmasından başka adlandırma yoktur. En fazla Terekeme’ye, Terâkime (Arapça) denmiş, Karapapak için ise; aynı anlama gelmek üzere Kara Börkler anlamına, Çernie Klobuki (Rusça) denmiştir. Yani, hangi dilde olursa olsun Terekeme de, Karapapak da kendi adıyla ifade edilmiştir. Başka bir anlam yüklenmemiştir, yüklenememiştir. Tarihin derinliğinden günümüze kadar Terekeme Karapapak olarak arı duru isimlendirilmiş ve böylece gelmiştir.

Diğer taraftan; hem Türkçede hem de diğer dillerde Kıpçak-Kuman sözcükleri sarışın anlamına gelmektedir. Kıpçaklarda da diğer bazı Türk boylarında olduğu gibi, genel olarak; bir “sarışın”lık ve açık renk göz durumu söz konusudur. Ayrıca görüşlerden bazıları etnonimin (kabilenin) Rusça versiyonu olan polovets adının Slav dillerinde sadece sarı değil, mavi göz rengi de bildirdiğini belirtir.

On ikinci yüzyılın sonuna varıldığında, Türk kökenli iki birlik olan Kıpçaklar ve Kumanlar birleşmiştir. Bu dönemle beraber, aynı kavim ittifakına uygulanan çeşitli isimler arasında bir farklılık belirlemek imkânsız olmuştur. Bu nedenle Kuman Kıpçak olarak anılmışlardır.

OYSA: Terekeme Karapapaklar’ın, (istisnalar hariç), genel olarak sarışın ve mavi gözlü olmadıkları sosyolojik bir gerçektir.

Batı Göktürkler içinde yer alan Kıpçaklar, On birinci yüzyılda Karadeniz’in kuzeyinde Kıpçak Hanlığı’nı kurdular (1098-1239). Kuzey Karadeniz’deki Deşt-i Kıpçak Türk boy birliğinin içinde yer alan önemli gruplardan bir grup olmuşlardır. Kıpçak boy birliğinin 1239 Moğol saldırısıyla yıkılmasından sonra Kumanların bir kolu Balkanlar’a göç etmiş, bir kolu ise Kafkaslar’a inmiştir. On birinci yüzyılda Kumanlar, bugün Ukrayna, Moldova ve Transilvanya ’yı kapsayan büyük bir bölgeyi ele geçirmişlerdir. Kuman kitleleri bugünkü Macaristan’ın bulunduğu bölgenin en verimli yeri olan orta kesimine yerleşmişlerdir.

OYSA: Terekeme Karapapakları’ın bu topraklarda olmadıkları, tarihi, coğrafi ve sosyolojik bir gerçektir.

Codex Cumanicus; Kıpçak/Kumanca kelimeleri ihtiva eden bu sözlük içerisinde Kuman Kıpçak dilindeki şehir hayatına, inşaata, mimariye, ev eşyasına, çeşitli yemeklere, demircilik ve madenciliğe, okul ve yazı işlerine, müzik, san’at ve eğlencelere, devlet idaresine, elbiselere, mücevherata, tababete, ilaçlara, tatlılara, kokulu şeylere, ticaret eşyasına, hesap işlerine, hattâ ambalâj, hammallık ve taşıt işleri ile ilgili ıstılahlara rastlanmaktadır. Bu ıstılahların Kıpçak Türkçesinde kullanılması, Kırım ve Kafkas sahillerinde yaşayan Kıpçakların medenî seviyelerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermekle birlikte, dil özelliklerini de tespit etmektedir. Bu dil özellikleri Kuman/Kıpçak dil öelliklerine sahiptir.

OYSA: Kuma/Kıpçak dil özellikleri Kıpçak dil özellikleri taşıdığı halde, Terekeme Karapapak dil özellikler Oğuz lehçesi dil özelliklerini taşımaktadır.

Kıpçak Türkleri Türkiyede, Artvin, Yusufeli, Ardanuç, Murgul, Şavşat, Posof, Tortum, Narman, Yusufeli ve Oltu gibi bölgelerde ve Ahıska Türkleri olarak da bilinmektedir.

OYSA: Ebül Gazi Bahadır Han’ın “Şecere-i Terâkime” adlı kitabında yer alan “Oğuz Boyları” Şeceresinde Terekemeler; Terâkime Salur buyuna dayandırılmaktadır. Terâkime Salur, Terekemelerin en yakın atasıdır. Şöyleki; Nuh Peygamber’in üç oğlu HAM, SAM ve YAFES’tir. Yafes’in oğlu TÜRK, Türk’ün oğlu KARAHAN, Karahan’ın töremeleri OĞUZLAR, Oğuzların ÜÇOK boyundan oğlu DAĞ HAN, Dağ Han’dan töreme SALUR KAZAN BEY ve Salur Kazan Bey’in oğlu TERÂKİME SALUR’dur. Terâkime Salur’un töremeleri ise TEREKEMELER’dir.

 

KÜLTÜREL İSİMLENDİRMELER: İslamiyet’in kabulünden sonra toplumda, Terekeme Gürcistanı, Terekeme yaylağı, Terekeme ketesi, Terekeme havası, Terekeme balası, Terekeme gözeli gibi… çok yoğun bir kültür yüklenmesi olduğu için, kazanılan Kültürel değerlerin çoğu Terekeme adıyla anıldı.

TEREKEME KARAPAPAKLAR’IN TÜRKİYE’YE GEÇİŞLERİ: Terekeme/Karapapak halkının Kafkasya’dan Türkiye’ ye gelişleri, Savaş sonrası Ruslarla İran’ın Kafkasya topraklarını paylaştığı, Türkmençay antlaşması ile başlamış (1828) , Birinci Dünya savaşındaki ‘kaçhakaç’ la yoğun şekilde devam etmiş (1915 ten itibaren ) ve kurtuluş savaşı ile son bulmuştur.

Kars Antlaşması ile Rusya, 1917’den sonra Kafkasya’dan çekildi. Bölgede Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlığına kavuştu ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti ve Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti adıyla üç devlet kuruldu. Fakat, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti iki yıl sonra Kafkasya’yı yeniden işgal etti. Bölgedeki bu üç devlet, Sovyetler Birliği’nin ismini alan yeni Sovyet rejiminin idaresine girdi. Sakarya Muharebesi’nin Ankara Hükûmetinin zaferiyle sonuçlanmasından sonra, Sovyet Rusya’nın aracılığıyla üç Sovyet Cumhuriyeti Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile Kâzım Karabekir’in temsil ettiği TBMM Hükûmeti arasında 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalandı. Bu anӀaşmaya göre her üç Cumhuriyet, Moskova antlaşması’nı kendileri için de geçerli sayıyorlardı.

Moskova Antlaşması: Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti arasında 16 Mart 1921’de (Kars antlaşması’ndan yaklaşık 7 ay önce) imzalanan antlaşmadır. Bu antlaşma ve devamı niteliğindeki diğer antlaşmalarla belirlenmiş olan sınırlar; günümüzde Türkiye, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan arasında hâlen geçerlidir. Böylece Türkiyenin doğu sınırı Kars anlaşması ile kesinleşti ve Ermeni sorunu da sınır olarak sona ermiş oldu.

Terekeme Karapapak Türkleri’nin göç hareketliliği; Doksan üç Osmanlı-Rus harbinde (1293/1877-1878), o günkü Kars topraklarının, Rusların eline geçmesi ile 1828 Türkmençay Antlaşması’ından itibaren Kars’a gelip yerleşen Terekeme Karapapaklar, Anadolu’nun içlerine doğru göç etmişlerdir. Başta Kayseri, Sivas, Muş, Tokat , Erzurum, Ağrı, Amasya, Adana, Balıkesir, Manisa, İzmir, Ankara, İstanbul, Çorum, Kırşehir v.b. illere göç etmişlerdir. Ta ki; 1918-1921 yıllarına kadar…

Ayrıca Kafkaslar’dan Kars, Ardahan, Iğdır’a gelenler ise 1918 yılından itibaren akmaya başlamış ve 1921 yılında son bulmuştur. Kaçhakaç yılları…

Bugün Türkiye’nin hemen hemen her yerinde, yoğun Terekeme Karapapak nüfus mevcuttur. Hatta yurt dışında ve dünyanın bir çok yerinde bile azımsanamayacak şekilde bir Terekeme Karapapak nüfus vardır.

Terekeme Karapapaklar’ın yiğitliklerinin yanı sıra, insanlık tarihine damgasını vurmuş olan bir diğer özelliği de kültürüdür. Her iki özelliği de insanlık hafızasına derin izlerle kazınmıştır ve kazınmaya devam etmektedir.

Terekeme Karapapaklar’ın tarihi simaları ve yiğitleri söz konusu olduğunda Karapapak söyleminin ön plana çıktığı dikkat çekmektedir. Mihrali Bey’in bir Karapapak yiğidi olduğunun, üstüne basarak söylendiği gibi… Veya; Karapapak Milis Kuvvetlerinin yiğitlikleri… Ya da Karapapak Cavanları, Karapapak cengaverleridir gibi söylemler, daha çok Karapapak olarak ifade edilir. Bununla birlikte; her türlü kültürel simalar ve değerler söz konusu olduğunda da genellikle Terekeme söyleminin ön plana çıktığını görmekteyiz. Örneğin: Terekeme Âşık Havası, Terekeme Urfanisi, Terekeme Oyunu, Terekeme Kıskancı, Terekeme Balası, Terekeme Ketesi, Terekeme Yaylağı, Terekeme Gürcistanı gibi… Hiç duymadık ki; toyda çalıp söyleyen bir âşığa “Bir Garapapak Havası çal” densin. “Ay Âşık Bir Terekeme Havası çal” dendiğini hepimiz biliriz.

Sözün özü odur ki: Yiğitliğiyle, kültürüyle; Karapapak ve Terekeme adlandırmaları, bir kuşun iki kanadı gibi birbirini tamamlamaktadır. Yaşasın adımız, yaşasın töremiz, yaşasın bayrağımız, yaşasın yurdumuz, yaşasın vatanımız… Yaşasın tarihe altın harflerle kazınmış adımız. Yaşasın TÜRK’lüğümüz…

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE…

Kaynak: Terekemeler-Karapapak Türkleri kitabı/Selahattin Dündar -İnsancıl Kitabevi                                                                                                                   

Selahattin DÜNDAR

(Ozan/Araştırmacı/Yazar

Share this content:

Genel Araştırmalar