KENAN ARINÇ RÖPORTAJ

KENAN ARINÇ RÖPORTAJ

Erzurum Zülcenaheyn yani iki kanatlı olarak tanımlanan bir şehirdir.

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Sayın Kenan ARINÇ’la Erzurum’un Coğrafik Özelliklerini Konuştuk.

Kenan hocam, dergimizin bu sayısında bize konuk olduğunuzve bilgilerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. Bir şehir coğrafyacısı olarak Erzurum şehrini bize tanımlayabilir misiniz?

Erzurum Zülcenaheyn yani iki kanatlı olarak tanımlanan bir şehirdir. Bu tanımı şöyle açıklayabiliriz. Erzurum, İran, Kafkaslar ve İstanbul arasını birleştiren doğal yol koridorudur. Doğu batı geçişlerine müsaade etmektedir. Yani merkezi bir konumdadır. Bu özelliğinden dolayı Erzurum ulaşım ve ticaret avantajı olan bir şehir olma özelliğinin yanı sıra bu yollara hâkim olmasından dolayı doğan askeri bir öneme de sahiptir. Dolayısıyla hem saldırı yani taktik hem de savunma yani stratejik amaçlarına uygun olan bir konuma sahiptir ve devletlerin kaderini belirleyen bir rol üstlenmektedir.

Erzurum şehrinin kuruluş yeri hakkında bilgi verebilir misiniz? Yani Erzurum şehrinin Doğu Roma döneminde kurulduğu bilinmektedir. Şimdi bir düşünün Romalı bir komutan, İmparatorun emriyle İstanbul’dan kalkıp buraya geliyor ve burada bir şehir kurma kararı alıyor. Biliyorsunuz Romalılar şehir kurma konusunda çok isabetli davranmışlardır. Neden burası?

Zülcenaheyn tanımı aslında bu sorununda cevabı niteliğinde; ulaşımın kolay olması, daha önceden yine buralarda yerleşim alanlarının bulunması önemli bir faktör. Erzurum düz bir ovanın ortasında yer alan kale yapımına elverişli alçak bir tepenin üzerine kuruluyor. Ovanın tabanı sulak yani su seviyesi yüksek. Bu kısım ise ovanın geri kalan kısmına göre daha sağlam ve kuru bir zemine sahip. Savunma, su ve gıda ihtiyacını temin etmek kolay yani o günkü bütün ihtiyaçları temin edebiliyorsunuz. Bir de önceden edinilmiş tecrübeler var dediğim gibi buralarda önceden yerleşmeler var ve depremlerin etkilerini biliyorlar. Ovanın diğer taraflarında yapılan yerleşmeler depremlerden etkilenerek yıkılmışlar. Bunları Romalılar biliyor olmalılar ve Palandöken Dağları yamaçlarına yaklaştıkça ovaya göre sıcaklık bir miktar artıyor. Ovanın tabanı ise yüksek basıncın havuzlaması nedeniyle kış mevsiminde daha soğuktur. Bunun dışında Erzurum’un kuzey kesimlerinde yer alan Tortum, Uzundere, Yusufeli ve İspir civarları Karadeniz iklimi etkisinde sebze meyve ihtiyacını karşılıyorken güney kesimi yani Karayazı, Tekman, Hınıs civarları hayvansal ürünler ihtiyacını karşılıyor. Dolayısıyla burası değiş tokuş yapılan genel bir pazar konumunda. Erzurum şehri bulunduğu alanın merkezinde yer alması nedeniyle tam bir idare merkezi özelliğine sahip. Yani buradan daha uygun bu civarda başka bir yerleşim yeri bulmanız çok zor.

Hocam bize birazda Erzurum şehrinin arazi yapısından bahsedebilir misiniz?

Erzurum, 825 km2 bir alan kaplayan Erzurum Ovasının güney kenarında kurulmuştur. Bu ova Anadolu’nun 1700 metrenin üzerindeki en geniş alanlı ovası durumundadır. Bu ova doğuda Karasu, batıda Daphan, güneybatıda Sakalıkesik adlarını taşıyan üç ova parçasından oluşur. Bu ovanın yükseltisi 1750 1850 metre civarında olup güneyden Palandöken Dağları, kuzeyden Dumlu Dağı, doğudan ve kuzeyden ise Kargapazarı Dağları sınırlamaktadır. Ova Gürcü Boğazı ile kuzey yönünden Çoruh havzasına, Batıda Aşkale Boğazı ile Fırat havzasına ve Doğudan da Deveboynu geçidi ile Aras havzasına bağlanmaktadır.

Erzurum işte bu ovanın tabanından başlayarak, sırasıyla birikinti yelpazeleri, alçak tepeler ve dağlık alana doğru yayılmıştır. Şehrin çeşitli bölümleri arasında yükselti farkları vardır. Dolayısıyla yükseltisi 1850- 2000 metre arasında değişmektedir. Bundan dolayı da Erzurum şehri Türkiye’nin en sert ve soğuk iklimine sahip şehirlerinden biri olmuştur.

Erzurum ovasını kuşatan dağlar genellikle volkanik kökenlidirler. Erzurum aynı zamanda bir fay bölgesidir. Erzurum Ovası’nın Kuzey ve Güney çevresinde fay hattı vardır. Tektonik hareketlerle daha çok dikey diskolasyonlara neden olmuş, böylece Erzurum Ovası’nın bulunduğu alan üç kez çökmüş, kenar dağlar ise yükselmiştir. Bu sırada oluşan depresyon alanı, göller tarafından işgal edilmiş sonradan ise bataklık halini almıştır.

Hocam Erzurum bir deprem bölgesi midir?

Yani yukarıda da değindiğim gibi bir deprem bölgesidir. Bildiğiniz gibi depremler, biriken enerjiyi açığa çıkaran fay hareketliliğinden oluşur. Özellikle 1800-1900 yılları arasında Erzurum’da depremler oluşmuştur. Taşmağazalar bu depremlerden biri esnasında bütünüyle yıkılmış şehrin ekonomisi çökmüştür. Bu depremlerin şiddetleri 6, 6,5 arasında olduğu söylenmektedir. Erzurum ovasını işgal ederek büyümekte olan bir şehirdir. Ovanın tabanında su seviyesi yüksek olduğundan bina taşıma kapasitesi oldukça zayıftır. Muhtemel bir deprem sırasında zemin sıvılaşması ihtimali çok yüksektir. Yani deprem açısından elverişsiz bir arazi yapısı söz konusudur. Dağ mahallesi, Hilal kent çevresi ve Erzurum kalesinin etrafı yani kadim şehir merkezi, deprem açısından elverişli yani sağlam dayanıklı arazi yapısına sahiptir.

Kenan Hocam Erzurum şehir iklimi hakkında okurlarımızı bilgilendirir misiniz?

Erzurum yükseltisi nedeniyle Türkiye’nin en sert ve soğuk iklimine sahip şehridir. Yıllık ortalama sıcaklığı 5,9 C0’ dir. Ocak ayı ortalaması -8,6 C0 Temmuz ayı ortalaması ise 19,2 C0’dir. Yılda 220 gün süreyle günlük ortalama sıcaklık 8C0 altında seyreder. Erzurum’da yılın yaklaşık % 42’si ki bu 154 gün eder don olaylı geçmektedir. Yıllık yağış tutarı ise 447,4 mm. olup. Bu tutarın % 36,4’ü ilkbahar, %22,5’i yaz, %23,5’i sonbahar mevsimlerinde düşmektedir. Don olayının süreklilik arz ettiği ve sıcaklığın zaman zaman -40 C0’ye indiği kış mevsimi ise bir şans eseri olarak en az yağış alan mevsim olup, bu mevsimde toplam yağışın %17,6’ sı düşmektedir.

Yani hocam vermiş olduğunuz bilgilere göre, kış ayında yağışın düşük olması gerçekten bir şans yoksa böyle soğuk bir kış ikliminde yaşamak gerçekten çok zor olurdu. Bu şansın özel bir sebebi var mıdır?

Tabi ki Allah (C.C) hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz. Erzurum Ovası’nda Sibirya kökenli yüksek basınç kütlesi havuzlanır yani soğuk, ağır ve hareketsiz bir hava katmanı Erzurum ovası üzerinde birikir. Buda kış yağışlarını azaltır. Dolayısıyla kış mevsiminde karla fazla bir mücadele gerekmemekte, hayat olağan şekilde devam etmektedir. Aksi halde kışın 1-2 m. karın yağdığı ve bunun da donarak sertleştiğini düşündüğümüzde, kış şartlarının ne kadar kötüleşebileceğini tahayyül etmek bile zordur. Kış yağışlarını azaltan diğer bir faktör ise fosil yakıtların şehrin ve çevresinin atmosferini aşırı şekilde ısıtmasıdır. Ovanın üzeri adeta bir fanus gibi sıcak havayla kuşatılmış olduğundan daha yüksek katlar soğuk kalmakta buda yağışın oluşmasını güçleştirmektedir.

Hocam iklimin şehir üzerine etkisi nedir?

Tabi Erzurum zor bir iklime sahip bunun şehir üzerinde iki tür etkisi var. Olumsuz etkileri karla mücadele ve ısınma üzerinde olmaktadır. Dediğim gibi kışın kar yağışı özellikle donlu günlerde az. Sürekli kar yağışı olmuyor. Aslında karla etkili mücadele yapılsa kış aylarında kaldırım ve yollarda buzlanma sorunu olmaz. Ama şurası da bir gerçek başta asfalt dayanma süresi olmak üzere bir çok yönden olumsuz etkileri var. Özellikle ısınma Erzurum halkı üzerinde ciddi bir külfet.

Erzurum nezle olduğu zaman Türkiye Zatürre olur diye meşhur bir söz var. Buradaki insanların üzerinde bu külfet kaldırılmalı özellikle doğal gaz fiyatları üzerinde ciddi bir şekilde durulmalı buradaki insanlar 220 gün bu ısınma külfetiyle karşı karşıya dolayısıyla İstanbul’daki Ankara’daki doğalgaz fiyatlarının çok altında bir fiyat ile insanlara doğalgaz sağlanmalı diye düşünüyorum. Ama kış turizmi ve kayak sporu açısından ise büyük bir nimet. Yani bakmış olduğunuz değerlendirdiğiniz açı çok önemli, külfeti de var nimeti de.

Malum artık ekolojik kent kavramı Avrupa ve Amerika da tartışılmaya ve savunulmaya başladı. Bizimde şehircilik literatürümüze de yavaş yavaş girmeye başladı. Bize şehrin ekolojisini değerlendirebilir misiniz?

Benim için Erzurum ekolojisi demek Erzurum Ovası’nın korunması demektir. Benim için ova kutsaldır. Bugün şehir bütün tehlike ve sakıncalarına rağmen ova içerisinde yayılmaya başladı. Ama Erzurum Ovası gerçekten ekolojik açıdan çok zengin özelliklere sahip. Erzurum Ovası; yüksek irtifalı, kimyasal bakımdan kirlenmemiş ve güneş radyasyonunun en yüksek olduğu alandır. Bu nedenle tahıl tohumlarının ıslahı için çok uygun bir alandır ve dünyada enderdir. Sizce böyle bir zenginlik şehrin lüzumsuz yayılması yüzünden geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde heba edilebilir mi?

Fakat şurası da var hocam biliyorsunuz dünyada şehirler tarım arazilerine doğru kaymakta ve bizim şehrimizde de bu böyle. Ancak şu da bir gerçek ki sürekli artan bir konut ihtiyacı ve buna bağlı olarak artan bir arazi ihtiyacı var. Bu sorun nasıl aşıla bilinir?

Claring denilen bir yöntem var. Yani şehrin iç dokusu temizlenir ve şehir kendi içinde modernize edilir. Eğitim fakültesi civarı, Yoncalık, Çaykara caddesi ile Mumcu caddesi arası, Mahallebaşı ile Dağ mahallesi bunun için uygun arazilere sahiptir. Yalnız Erzurum kadim bir şehir bu durumda şehrin merkezinin tarihi mimari dokusunu koruyacak, mahalle kültürüne, komşuluk ilişkilerine zarar vermeyecek şekilde yaşanılır bir şehir çabasıyla yapılmalı, villalar, bahçe içerisinde en fazla iki-üç katlı bahçeli konutlar yapılmalı. Şehir merkezindeki arsalar buna yetebilecek durumda.

Yıllarca Erzurum şehrinin kalkındırılması yönünde çalışmalar ve tartışmalar sürüyor. Şehrin kalkınmaması önünde en büyük engel iklim ve özellikle kış aylarının uzun ve soğuk olması gerekçe gösteriliyor. Bu konuda söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Bence Erzurum kalkınmasının önündeki en önemli sorun sermaye yetersizliğidir. Evet belki zengin görünümlü insanlarımız var. Ama bunlar sadece kendiişlerini yürütebilecek seviyede olan insanlar. Özellikle göç ve iklim şartlarının ağırlığı Erzurum sermayesini dışarıya kaçırdı. Kaçan bu sermayenin bir şekilde geriye getirilmesi gereklidir.

Hocam Erzurum şehrindeki en ilginç coğrafi değer nedir?

Serçeme vadisinde insanların piknik yaptığı bir yer var. Orada bu civarlarda görebileceğiniz en güzel fay aynası bulunmaktadır.

Erzurum arazi kullanım planı hakkında ne söylersiniz?

Erzurum arazi kullanım planı yok, tamamen plansız bir şekilde gelişmiş şehirdir.

Hocam bizim sormayı unutup sizin söylemek istediğiniz bir şeyler varsa son söz olarak onları almak isteriz.

Erzurum Bitlis ve Ahlattan sonra Anadolu’nun en eski Türk kültür merkezidir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bir idare ve kültür merkezidir. Bir mihenk taşıdır. Bar oyunu oynandığı zaman çalan zurna ve vurulan davulun ritminden bir kahramanlık ve vakar yankılanmaktadır. Diğer bölgelerin, yörelerin davul zurna namelerinde bunu his edemezsiniz. Bu Erzurum insanından kaynaklamaktadır. Bu şehrin insanının mayası temizdir. Dolayısıyla bu kültürün kaybolmaması için Erzurum insanına sahip çıkılmalı, buradan insanların göç etmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

RÖPORTAJ YAPAN ÖMER YAŞAR ÖZGÖDEK

Share this content:

Röportajlar