Kasım 22, 2024

Tarihi derinliği olan, milli ve evrensel boyutlarda ele alınmış, çok ciddi çalışmanın ürünü bir makale hazırlamış Erzurumlu araştırmacı- yazar Ömer Yaşar Özgödek. Geniş bir coğrafyada, yıllardan beri zevkle dinlediğimiz bir türküyü coğrafi yönden, edebi ve sosyal yönden, sanatsal ve etnik yönden inceleyen belki de tek makale olmalıdır bu metin. Uzun yıllardan beri ‘Kime, Kimlere ve Nereye?’ ait olduğu tartışılan bir türküyü: ‘Erzurum Çarşı Pazar veya Sarı Gelin’ adıyla bildiğimiz türküyü; yazar, musiki yapısı başta olmak üzere tarihi, coğrafi, edebi, sosyal, kültürel yönünü titizlikle ele almış ve yine Türk bilim çevresi başta olmak üzere tüm dünyanın, akademik çevrelerin hizmetine sunmuştur. Bu tebrik edilecek, onur duyulacak bir gelişmedir. Yazar Ömer Yaşar Özgödek’i bu bakımdan ve özellikle konuyu tarafsız gözle incelediği için kutluyoruz. Böylesine geniş, bilimsel çalışmadan sonra artık bu türkü ‘Kime, Kimlere ve Nereye?’ aittir soruları sorulmayacaktır herhalde.

Yazarın, Türk Kültür ve bilim dünyasına sunduğu makaleyi üç gün boyunca zevkle okuyup inceledim. Böyle bir makale müzisyenlere yeni makaleler yazdırabilir, müzik araştırmacılarına yeni yollar açtırabilir, genç araştırmacılara şevk verebilir. Konu öylesine güzel işlenmiş ki öykü ve roman yazarlarına yeni eserler yazdırabilir; böyle bir araştırma müzikal tiyatrolar ve müzikal filmler hazırlayacaklara yeni kapılar da açabilir. Ülkemizin en büyük eksiklerinden birisi de budur. Kim bilir, belki de Romeo ve Juliet’ten daha etkileyici yapımlar seyircinin karşısına çıkabilir; ya da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki öyküleri ve ezgileri ile gizemliliğini koruyan nice türküler yeni araştırmacılarla gün yüzüne çıkabilir. Kafkaslar’dan Anadolu’ya uzanan türkünün öyküsü, ne kadar çeşitlilik gösterirse göstersin; yazar kokusunu, tadını, ezgisini sabırla araştırmış. İşte bu tadı, bu kokuyu yakalamayı başaran yazarın, Erzurumlu olması da ayrı bir gurur kaynağı olmuştur.

Müzik insanoğlunun ilk sanat ürünüdür. Her kültür acısını, sevincini, heyecanını müzik diliyle ‘türkü’ yakarak dile getirmiştir. Sadece yakıldığı yerde kalanlar olduğu gibi kültürlerin ortak malı olanlar da görülmüştür. Türklerin verdiği Milli Mücadelenin simgesi sayılan ‘Çanakkale Türküsü’ Türk Milletinin ortak türküsüdür. Sarı Gelin ise yazarın araştırmalarından öğrendiğimiz kadarıyla Kafkaslar’dan Anadolu’ya, Acem ülkesinden, Arap bestekarlarına, Kürt musikisinden Ermeni kültürüne kadar, ezgi sistemi değişmese de, değişik söyleyişlerle aşkı, ayrılığı, töreyi, hatta dini inanışları dile getirmiş bir türkü olduğu anlaşılıyor. Ancak bu noktada ‘Sarı Gelin’ türküsünün kökeni araştırılırken, tarafların yüzeysel bilgileri olduğu, hamasi söylemlerle sahip çıktıkları tespit edilmiş. İşte bu noktada yazar obektifliği yakalayarak, ‘ezginin öyküsü, sözleri ve müzik kimliği’ üzerinden yola çıkarak ve ayrı ayrı ve derinlemesine, kaynaklara dayalı bilimsel bir çalışma yapmış ve aslında bir sonuca ulaşabilmiştir. Buna rağmen yine de takdiri kamuoyuna bıraktığını belirtmiştir. Türk Halk Kültürü geleneğinde ‘Türkü’, diğer kültürlerde olduğu gibi, binlerce yıldan beri var olan, süregelen, dilden dile, gönülden gönüle dolaşan köprü görevini de üstlenmiştir.

Anadolu kültürünün üst kimliğini teşkil eden Türkler her türlü müziği sever ve dinler. Biz İspanyol halk ezgilerini zevkle dinleriz; çünkü o ezgide biz kendimizi buluruz. Amerika yerlilerinin ister siyahi olsun ister Kızılderili olsun, gökyüzüne çıkan haykırış ezgilerini dinleriz; Hint, Arap, Slav halk ezgileri bizi anlattığı için dinleriz; çünkü halk ezgileri bütün toplumların dertlerini, sevinçlerini, acılarını, ayrılıklarını anlatır; ortaktır, evrenseldir. Karacaoğlan’ın, Emrah’ın, Pir Sultan’ın, Sümmani’nin, Veysel’in deyişleri ortaktır, evrenseldir. Musiki budur aslında. Ancak bu musikinin bir de milli olma yönü var ki o, ‘çalgı’ olarak Türkler’de ‘kopuz/ tar/bağlama’ olmuş, İskoçya’da ‘Gayda’ olmuş, Hint’te ‘Sitar’ olmuş gibi… Sarı Gelin araştırmasında, okuyucu olarak bizlerin en çok dikkatini çeken ‘ezginin öyküsü, sözleri ve müzik kimliği’ bakış açısı ile, bizi ta sarışın insanların çok olduğu, bu günkü Ukrayna bozkırlarında yaşayan, Hıristiyan Türklerinden ‘Kıpçak/Kuman’ diyarlarına kadar götürüyor.

Efsanevi ‘Sarı Gelin’ türküsü incelenirken, bizlere ‘ezginin öyküsü, sözleri ve müzik kimliği’ omurgasından hareketle, geniş coğrafyada iz sürüp, parmak izini buldurmaya yardımcı olan yazar Ömer Yaşar Özgödek’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Erzurum kültürüne, Türk kültürüne ve evrensel kültüre hizmetlerinizden dolayı…

Mehmet Dağıstanlı

Eğitimci-Araştırmacı-Yazar

Eğitimci Sanatçılar Derneği Başkanı

About The Author

Bir yanıt yazın