Bu yazı fikri bana teklif edildiği zaman gerçekten ifade etmekte güçlük çekeceğim bir heyecan içerisine girdiğimi itiraf etmeliyim. Ve yine itiraf etmeliyim ki benim gibi yıllarca Erzurum dışında olan ve ellili yaşları deviren evli ve iki çocuklu bir kadın psikolog ve kişisel gelişimci olarak genellikle erkeklerle özdeşleşmiş bu kavramı yani dadaşlığın karakter analizini yapmak fikri bir anda çok cazip ve aynı zamanda ürkütücü geldi. Bir Erzurumlu olarak, bir dadaş kızı olarak ve aynı zamanda üniversite yıllarından beri hem şehrine hem de ülkesine gurbet çeken birisi olarak bu benim için onure edici bir çalışma ve bir görev olarak geldi. Doğrusunu isterseniz bir taraftan da hayıflandım; mesleğini seven, şehrini ve insanlarını seven bir psikolog olarak bu çalışmayı yapmak şimdiye kadar hiç aklıma gelmemişti. Neyse ki sadece benim değil birçok meslektaşımın da aklına gelmediği ve çalışmadıklarını öğrendiğim de suçluluk duygumu birazcık olsun üzerimden atabildim.
Dadaş! Gerçekten sen kimsin? Seni nasıl ifade edebiliriz? Tarihin öteki yüzünden çıkıp gelen bir masal kahramanı mısın? Sana ne demeliyiz? Kahraman, yiğit, doğru, özü sözü bir, vakar sahibi, iyilik timsali vb. birçok şey. Bu zor görevin altından nasıl kalkabilirim? Literatüre baktım konuya ilişkin hiçbir çalışma yok. İnan bana dergi editörü Ömer beye çok kızdım. Bu vazifeyi bana verdiği, beynimi zonklattığı için; müsait değilim, programım yoğun, ben bu yazıyı yazamam, başka bir sefere inşallah size yardımcı olabilirim diyerek hayır cevabını verip sıvışabilirim diye düşünürken aklıma çocukluk ve genç kızlık dönemimdeki tanıdığım dadaşlar aklıma geldi. Şöyle bir hafızamı yokladım, hatırladıklarımı mesleki bilgi ve tecrübemle süzdüm ve daha sonra dadaş ve dadaşlık için yazılan yazıları, birkaç kısır döngü içerisinde verilen kısa bilgileri okudum; hemen hemen hepsi seni kahraman, yiğit, vakur, ağabey olarak nitelendirmişler, demek ki ilk aklıma gelen düşünceler doğru, seni yanlış hatırlamamışım.
Seni, psikolojinin ve kişisel gelişimin en temel konusu içerisinde özgüven ve bazı kaynaklarda ise özsaygı olarak nitelendirilen sıfata sahip birisi olarak değerlendirmem gerekiyor.
Evet! Dadaşım, sen kendine güvenen insansın. Sen kendini özgün bir birey olarak hem değerli hem de karşılaştığın sorunlarla başa çıkabilecek kadar yeterli görüyorsun. Bundan dolayı sen kendine layık olduğun değeri veriyorsun. İnisiyatif alabiliyorsun ama saldırgan bir tavır takınmıyorsun.
Dadaşım! Kendine olan özsaygından dolayı her şeyini kaybetsen bile yeniden ayağa kalkabilecek gücü kendinde bulabiliyorsun; bundan dolayı yılmıyor ve sürekli olarak mücadele ediyorsun. Bu özelliğinden dolayı seni hiçbir düşman alt edememiş. Gerektiğinde Rus askeri ile çıplak ellerinle savaşmışsın, tabyalarda şehrini savunmuşsun, yıllarca süren Ermeni mezalimine karşı hiçbir yardım beklentisi olmaksızın içindeki umutla karşı koymuşsun. Seçim yapma sorumluluğunu asla terk etmemişsin. Kendine olan saygından dolayı seni engellemeye çalışan ebeveynlerine, hısım akrabana ve fikrin hür olduğun için sana kızan topluma karşı her zaman isyan ruhunu içinde barındırmışsın.
Dadaşım kendine karşı hissetmiş olduğun değerlilik duygusu ebeveynlerinin özelikle annenin seni olduğu gibi kabul etmesinden, ihtiyacın olduğu şeyleri sırf sen olduğun için karşılamasından dolayı kazanmışsın. Bundan dolayı hak ettiğin sevgiyi almak için fazladan bir şey yapma ihtiyacı duymuyorsun. Dışarıda sırf senin oyuncaklarınla oynamak isteyip bu yüzden senle arkadaş olmak isteyen çocuklara itibar etmemişsin. Beni seviyorsan ödevimi yapmama yardım edersin diyen sınıf arkadaşlarının seni küsmeyle tehdit etmelerine aldırış etmemiş gerektiğinde bunlarla olan arkadaşlığını kesmiş veya araya mesafe koymayı bilmişsin. Duygu dünyana karşı saygılısın ve bundan dolayı vicdan rahatlığı içerisindesin. Kendine vermiş olduğun öz değerden dolayı dürüstsün, sözünde durursun, güvenilir, alçak gönüllü, cesur ve tevazu sahibisin. Şişirilmiş bir egon olmadığından dolayı vakar sahibisin.
Dadaşım özsaygından dolayı kendinle birlikte çevreni geliştirirsin. Kimseye kendini ezdirmesin ve kimseyi de ezmezsin. Herkesle eşit ilişki kurarsın, ahlaki değerlere önem verirsin. Zorluklar karşısında yılmayan, beğenmediğin koşulları değiştirme gücüne sahip olan kararlı bir insansın. Yaşamının kontrolünü kendi elinde tutarsın.
Dadaşım! Öz saygından dolayı ya göründüğün gibi olursun yâda olduğun gibi görünürsün. Hatalarını ve zaaflarını kabul edecek olgunluktasın. Sen kendini bilen birisi olduğun için huzurlu, neşeli adil, sade, doğal, içten sürekli üreten bir yaşantıya sahipsin. Dadaşım kendine olan öz saygından dolayı öz öneminin de farkındasın bundan dolayı başkalarına önemini ve etkinliğini hissettirirsin ve bunun farkında olursun. Eğer etkin olumluysa bunu geliştirirsin yok olumsuz bir etkiye sahipsen o zamanda bunu değiştirmek için egonla mücadele edersin. Kendi hayatına ilişkin kararları verir ve bunların sorumluluğunu alırsın. Kendi hayatının mimarı ve kaptanı olduğunu bilerek olumlu ve olumsuz yanlarını kendini yargılamadan sever ve kendine duyduğun sevgiyi hak edersin. Öncelik sırası her zaman sende olduğundan dolayı kendiişlerini başkasına bırakmaz ve başkalarının ihtiyaçlarını karşılamasına gerektiği kadar yardımcı olursun. Bu senin aynı zamanda öz sorumluluğunun geliştiğini gösterir. Kendine güvenirsin, karşılaştığın sorunları çözebilecek kadar gerekli olan birikimi edinmeye çalışırsın, bunun için azimli olursun, potansiyelini ve becerilerinin farkında olur ve bunları sürekli olarak geliştirirsin. Dadaşım öz saygından dolayı dürüst olursun kendi öncelikli çıkarın ile başkalarının öncelikli çıkarlarını dengelersin. Dadaş! Öz saygından dolayı onurlusun; toplumda onaylanmak ya da çıkarlarını muhafaza etmek için duygu ve davranışlarında tahrifat yapmaz, ahlaki değerlere uygun yaşarsın.
Dadaşım! Senin öz saygın ve değerlilik duygun kadar yeterlilik duygunda gelişmiştir. Yaşamın için gerekli olan aktiviteleri yerine getirme bilgin, kabiliyetin ve bunların neticesinde elde ettiğin başarılarının farkındasın. Aynı şekilde başkalarının bilgi, beceri ve başarılarının da farkındasın ve onları kıskanmazsın. Bu yeterlilik duygusunu sana ilk önce ailen daha sonra öğretmenlerin ve en sonunda atıldığın iş hayatı kazandırdığından dolayı ata, muallim ve ustan senin kıymetlilerin olmuştur.
Dadaşım! Öz güvenin sayesinde hayatta karşılaştığın sorunlarla baş edebilme yeteneğini kazanmışsın. Bu doğuştan gelen bir yetenek değildir; tamamen senin hayat tecrübene dayalıdır. Bu yeteneğin geliştikçe her düşüşünde ayağa kalkabilirsin, kibirli olmazsın, moralin hemen bozulmaz, olumsuz düşüncelere kendini kaptırmaz, sebat eder ve sürekli olarak mücadele içinde olursun. Bundan dolayı alçak gönüllü, umutlu ve cesur olursun. Kendi gönlünü ve sezgilerin sesini dinlemeyi öğrenirsin. Güvenebileceğin insanları isabetli seçersin.
Dadaşım! Kendine duyduğun öz güvenden dolayı alçak gönüllü olursun; kimseyi geçmişinden dolayı yargılamazsın. İnsanları başlarına gelen şeylerden ve yaptıklarından dolayı hor görmez ve hoş görmezsin sadece insanlara anlayış gösterirsin. Bundan dolayı kibirli bir insan değil anlayışlı bir insansın.
Dadaşım! Senin beklentilerin olmaz senin umudun olur. Çünkü sen kendi içindeki potansiyelin farkındasın kendi içinden gelen potansiyelin gerçekleşmesini arzularsın. Başkalarının potansiyeline dayanarak beklentiler içine girmezsin. Bundan dolayı senin yaşama sevincin fazladır.
Dadaşım öz güveninden dolayı cesursun. Bilinmeyenleri araştırır, onun bilinir olması için çalışırsın, risk alabilme yeteneğin geliştiğinden korkularının üzerine gitmekten çekinmezsin. Soru sormaktan, gözlemlemekten çekinmezsin. Cesur olduğundan dolayı egonun denetiminden kendini kurtarırsın. Cesur olduğun için hayır demekten korkmazsın; başkaları kırılır mı, alınır mı, beni sevmezler mi, hakkımda olumsuz mu düşünürler endişen yoktur. Her şeye evet demediğin için senin evet demen kıymetlidir.
Özgüveninden dolayı sosyal sorumluluk almaktan çekinmezsin, sorumlu bir vatandaş olarak sürekli farkındalık içindesin kendini bu âlemin içinde onun bir parçası olarak hissedersin. Sosyal rollerinin haricinde kendini tanımlayabilen, fiziki, duygusal ve fikirsel özelliklerinden sıyrılarak kendini tarif edebilirsin.
Dadaşım! Sen güçlüsün: düşünürsün, istersin, yaparsın, seçme özgürlüğün var, seçimlerin ve yaptıklarının etkileri konusunda farkındasın ve bundan dolayı sorumluluk alırsın. Sorumluluk sahibi olduğundan neyi, nerede, ne zaman, nasıl yapacağına dair sınırların bellidir.
Dadaşım! Sen anın bilincinde olduğundan her anı son an olarak bilir, zaman ve mekân tembelliğinden kurtulur, bencillikten uzaklaşır, sürekli olarak kendini geliştirmenin peşinde olursun ama başkalarını değiştirmeye uğraşmazsın çünkü sen anlayışlı alçak gönüllüsün.
Dadaşım! Ben olarak kişiliğini ortaya koyarken biz olarak bulunduğun ortama, insanlara, çevreye, evrene ait olmaya önem verirsin. Ama ait olduğun kişi, çevre veya yerin seni kullanmasına izin vermezsin.
Dadaşım! Sen insanlık sanatını öğrenen birisi olarak doğru, dürüst, hakkaniyet ve adalet anlayışı gelişen, onur sahibi ve çevresinde itibar gören özgür bir insansın. Bunun için dadaşım, sen yürürken başın dik, önüne bakan, kolları iki yana açık ve omzun düz bir beden diline sahip olursun.
Senin kişilik rengin mavi, lacivert veya siyah renktir. Çünkü sen adalete ve hakkaniyete önem veren, sakin, çevresine huzur veren, birleştirici, çevresiyle uyumlu, asil ve ciddi bir insansın.
Dadaşım sen kendine özgüveni ve saygısı olan kişisin. Masal kahramanı değilsin ama sende şaşırtıcı bir özelik var. Aslında seni ortaya çıkaran şehrin şaşırtıcı bir özelliği var. Bu şehir, Erzurum nasıl bir şehirmiş ki özgüveni ve saygıyı kendisine bir kültür haline getirecek bir topluma ev sahipliği yapmış. Dadaşlık nasıl olmuşta büyük bir insani marka haline gelmiş? Gerçekten bunun ilmi ve akademik çok yönlü bir araştırmaya tabi tutulması gerekmektedir. Umarım bu yazımın neşredildiği Erzurum Sevdası bu tür çalışmalara öncülük eder.
Selam ve sevgiyle dadaşım!