ERZURUM’DA KADIN
Kadın denilince Erzurum’un tarihiyle özdeş, her başarıda, kahramanlıkta bir kadının isminin oluşu, memleketim ve hemcinslerim adına bizleri gururlandırıyor.
Erzurum’un sembolü olan Çifte Minareli Medreseyi, diğer adıyla “Hatuniye” medresesini yaptıran Saltuklu sultanından, 93 Harbi Aziziye savaşlarının kadınlarını temsilen andığımız Nene Hatun, Kurtuluş Savaşımızın kadın kahramanı, Üsteğmen Fatma Seher, namı diğer Kara Fatma’nın memleketinden, onların savaşla kazandığını, memleket refaha erdikten sonra da, o kahramanların isimlerine layık olma mücadelesi veren, maddi manevi fedakarlıklarla hizmet ederek, adlarını yaşatan, memleketimin dününde ve bugününde aydınlık yüzleri, gönül eri hizmetkarları ile de olmuştur.
Bu röportajımızda kadın dostu şehir kavramı içerisinde temel teşkil eden ana başlıkları soru olarak Erzurum üzerinde fikir beyan edebilme yeterliliğine sahip, yaşadığı şehri seven ve tanıyan gerçek Erzurum hanımefendileri içerisinde mümtaz yer tuttuğuna inandığımız isimlere yönlendirdik.
Kadın’ı Erzurum tarihinden, kültüründen ve sosyal hayattan istifade ederek yerel değerler üzerinden tanımlarsak Erzurumlu kadınlar için neler söyleyebilirsiniz?
Prof.Dr.Yücel KADIOĞLU
Erzurum sratejik önemi büyük olan Türkiye’nin doğusunda bir yerleşim merkezidir. Stratejik öneminden dolayı Erzurum; Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar zamanından günümüze kadar her dönemde varlığını sürdürmek için büyük mücadeleler vermiştir. Erzurum’da kadın tarih boyunca sadece sosyal hayatta değil siyasi hayatta ve Türk kültürünün öne çıkmasında önemli bir rol oynamıştır. Bunun yanı sıra Erzurumlu kadının rolü toplum yapısına, dine ve kültüre göre zamanla da değişiklik göstermiştir.
Nuran ÇELENK
Erzurum coğrafik olarak Türkiye’nin çatısı gibi tüm vatana kuşbakışı bakabileeğimiz bir konumdadır. Bu durum, insan üzerinde sosyolojik ve psikolojik etki oluşturuyor. Erzurumlu demek; Dik duran, Milli ve manevi değerlerinden güç alan, bu güçle de mücadelesini sürdüren demektir. İşte bu güzel bakış açısını kadına indirgediğimizde; “Hürriyet ve vatan uğruna ölmeye karar veren anaların, bacıların, hanımların diyarıdır.”
İclal TUNA
Erzurum’da kadının tanımı genellikle atasözleri ile izah edilmeye çalışılmışsa da (Avrattan vefa, zehirden şifa. Bal arıdan, kavga karıdan çıkar. Er kocadıkça koç olur, kadın kocadıkça hiç olur. Kadın aklı gah uzanır gah kısalır. Kadınla çıkma yola, başına gelir türlü bela. Kadında vefa, borçluda sefa aranmaz. Avradı bet olanın sakalı erken ağarır.. Ersiz avrat, yularsız at. Kadının eli kaşık sapında kararır.)
Türk kadını olarak niteleyeceğimiz Erzurumlu kadını tarihsel bağdan koparmadan, Orhun anıtları ve Dede Korkut hikayeleri ile Şamanist dönemden, İslamla tanıştıktan sonraki dönemden Osmanlı döneminden ve cumhuriyet döneminden tariflerle tanımlamak ve yerine oturtmak gerekmektedir. Geleneksel süreçle hanın yanında Ece veya hanımlıktan ,İslami dönemde de bilhassa Selçuklularda yerini korumuş, Osmanlı zamanında Sünni inancın baskılaması ile biraz geri plana itilmiş, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren eğitimli olma imkanını kazanarak daha üst bir konuma gelmişse de, son 30 -40 yıl içerisinde tarikat ve cemaatlerin etkinliği ile biraz daha geri plana itilmiştir. Ancak hiç bir dönemde cariye ve 2. Kadın olma (kuma geleneğindeki) statüsüne düşmeden evinin ve eşinin hanımı olmuştur.
Erzurum tarihinde kadınlarımızdan bilim, sanat, kültür, siyaset, eğitim, iş ve manevi vb. Alanlarda başarılı olan ve Erzurumlu kadınlarımıza örnek teşkil edecek isimler kimlerdir?
Prof Dr. Yücel KADIOĞLU
Adem ile Havva’dan beri “Kadın” doğanın ve yaşamın tüm zorluklarına rağmen dünya üzerinde varlığını sürdürmek için büyük mücadeleler vermiştir. Erzurumlu kadınlarda varlıklarını sürdürmek için bu mücadele içerisinde sürekli olmuşlardır. Erzurum tarihinin her evresinde kadınlar her zaman olmuş ve kendilerini ispat etmek içinde büyük çabalar sarf etmişlerdir. Erzurum’un önemli kadınlarını ve yaptıklarını kısaca zikretmemiz gerekirse şunları söyleyebilirim.
93 Harbinde Rus işgaline karşı halk direnişinin simgesi Nene Hatun;
Kurtuluş savaşında savaş meydanında birlik yöneten ilk Kadın Subay “Kara Fatma” lakaplı Fatma Seher Erden Hanım;
Anadolu’nun İlk Kadın Muhtarı Sevim Özdoğan;
Türkiye’nin ilk Kadın Zabıtası Afife İpek;
Orta Asya’ya giden ilk Kadın Büyükelçi Fatma Serpil Alpman;
Türkiye’nin ilk Kadın Milletvekillerinden Nakiye Elgün
Nuran ÇELENK
Erzurum tarihinde çok önemli isimler, geçmişten günümüze destansı Ataerkil düzen içinde ikinci planda kalmış olsa da, olağan üstü durumlarda erkeği ile en ön safta yerini almayı da bilmiştir. Birkaç örnek verecek olursak;
Tabii ki anaların anası Nene Hatun-1857 Erzurum doğumlu 93 harbinin, Aziziye savunmasının simgesi.
Fatma Seher Erden-1888 Erzurum doğumlu. Namı diğer Kara Fatma. Kurtuluş Savaşının kadın asker kahramanı.
Fatma Serpil Alpman- 1950 Erzurum doğumlu, Türkiye’nin Orta Asya’ya göndermiş olduğu ilk kadın büyük elçi.
Aysun Gültekin-1963 Erzurum doğumlu, TRT Türk Halk Müziği sanatçısı.
Demet Sağıroğlu-1966 Erzurum doğumlu. Türk Pop Müziği sanatçısı.
Vildan Atasever- 1981 Erzurum doğumlu bir ailenin Bursa’da dünyaya gelmiş çocuğu. Dizi ve sinema oyuncusu.
Sevil Akı- 1971 Erzurum doğumlu, dizi ve sinema oyuncusu.
Bu güzel örneklerle gurur duyuyoruz ama siyaset, bilim, edebiyat ve diğer sanat dallarında örnekler maalesef yok.
Bu da şehrin sosyal yapısında, kadının eğitim ve sanatsal alanlarda baskılanması ve imkanlardan eşit şekilde yararlanamadığı gerçeğini ortaya çıkarıyor.
İclal TUNA
Erzurum kadınlarından bilim, sanat, kültür, iş ve meslek hayatında başarılı olanlar.
Erzurumlu kadınlardan öne çıkan, kahramanlıkları ile yurt savunmasında erkeklerle birlikte hareket eden Nene Hatun, Kara Fatma gibi örnekler ile Cumhuriyet döneminde öne çıkan halk müziği sanatçısı Neriman ve Perihan Altındağ kardeşler, Ela Altın, Samime Sanay ve Aysun Gültekin’i öne çıkmış isimler olarak görsek de diğer sanat dalları ile bilim alanında görememekteyiz. Son yıllarda Atatürk Üniversitesinin değerli bilim kadınlarından Prof Bilge Seyidoğlu, Prof Müfide Akçay, Prof. Dr. Esin Kırzioğlu Dayı ve Prof Belkıs Gürsoy öne çıkan isimlerdendir.
Erzurum ikliminin kadın üzerine etkileri hakkında neler söylersiniz?
Prof.Dr.Yücel KADIOĞLU
Türkiye’nin en yüksek ve en soğuk illerinden biri olan Erzurum’da sert kara iklimi hüküm sürmektedir. Genel olarak kışlar çok soğuk ve karlı; yazlar ise çok sıcak ve kurak geçer. Bu zor iklim şartları Erzurumlu kadının giyiminden sosyal hayatına kadar her şeyini etkilemektedir. Hava çok soğuk olduğundan dolayı insanların kalın giyinmesi gerekir. Eskiden kadın, soğuktan etkilenmemesi için koyun yününden örülmüş tek parça halinde ehramı kullanmıştır. Ehram kadının hem soğuktan korunmasını hem tetesettürlü olmasını sağlamaktadır. Erzurumlu kadın kıyafetlerini başa giyilen oyalı başörtüsü, beyaz renkli tülbent, oyalı yazma, üst bedene giyilen bindallı (kadama işlemeli), entari ve cepken, ayağa giyilenler yemeni, pabuç, desenli örülmüş yün çoraplar ve takılar, gümüş kemer, burma, beşibiryerde olarak sıralayabiliriz. Günümüzde ise Erzurumlu kadın kışın dış giysi olarak manto, çizme yazın ise pardeso ve ceket giymektedir. Erzurum’da 1970’li ve 1980’li yıllarda kadın daha modern ve özgürdü. Gün geçtikçe Erzurum’da kadın erkek baskısıyla daha tesettürlü hale gelmiştir. O yıllarda çarşaflı kadın sayısı az iken günümüzde çarşaflı kadın sayısı artmıştır.
Nuran ÇELENK
Erzurum’da kadını etkileyen diğer etkenler ise soğuk iklim, verimsiz toprak ve maddi imkânların yetersizliği. Senenin dokuz ayını soğuk, karlı bir iklimde geçiren kadın çevresiyle etkileşimde yetersiz kalmakta, evinde eş ve anne olarak görevini sürdürmektedir. Sosyalleşemeyen kadın, kişisel öz bakım ve gelişimini hep ikinci planda tutmaktadır. Sosyal çevrenin dar oluşu, içgüdüsel olarak yapması gereken süslenme, güzel giyinme, şıklığıyla fark yaratma duygusunu törpülemiştir. Kadının iklime rağmen bunların üstesinden gelmesi mümkündür. Bu gelişim öz güveni de arttıracaktır.
İclal TUNA
Soğuk iklim bölgesinde bulunan Erzurum’da yöre şartları sebebiyle bilhassa hayvancılık ile geçinen Erzurum’da kadınlar bu geçim kaynağı ve iklim gereği ev ve evin bir bölümü olan ahır arasında bir hayat yaşamıştır. Son yıllarda hayvancılığın büyük ölçüde terk edilmesi ve modern apartman yaşamına geçilmesi ile soğuk iklim koşulları gereği akraba ve komşuluk ilişkisi dışında bir etkinlik yapamamıştır.
Sosyal yaşantı içerisinde Erzurum kadınlarına biçilen geleneksel roller(anne, eş, hasta ve yaşlı bakımı vb.) ve günümüz yaşantısında yüklenilen modern rollerin tanımı (iş hayatı, modern aile içinde yeri vb.) Erzurum kadınlarının yerel örf ve adetler ile modern hayat içerisinde konumu hakkında neler söylersiniz?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Erzurum yıllar yılı koca Şark’ın ticaret ve kültür merkezi olan büyük bir şehridir. Teknolojik gelişmelerle aile ve sosyal ilişkilerde büyük değişmeler olmuştur. Erzurum’da aile yapısı Türk-İslam sentezi bir manzara göstermektedir. Aile anne, baba, çocuklar, büyükanne, büyükbaba, hala ve amcalardan oluşmaktaydı ve aile bağları kuvvetliydi. Günümüzde bu hayat tarzı son yıllarda giderek bozulduğu çoğunlukla geniş aileler yerini sadece anne baba ve çocuklardan (çoğunlukla tek çocuk) oluşan çekirdek aile yapısının oluştuğu görülmektedir. Erzurumlu çocuklarını okutup daha rahat hayat sürmelerini sağlamak arzusundadır.
Eski Türk kadını ok atan, ata binen, savaşan, daima erkeğinin yanında bulunan, namusuna son derece düşkün olan eş ve arkadaştır. Erzurum’da kadın-erkek ilişkisi güven ve sevgi esasına dayanır. Görünürde erkek hâkimmiş gibi görünse de evde çoğunlukla kadının dediği olur. Erkek kadına her zaman saygı gösterir. Günümüzde bir Araplaşma sevdası başladığından dolayı kadının adı yok durumuna gelmek üzereyiz. Evde ve işte kadın artık hiçbir söz hakkına sahip değil. İş hayatında çoğunlukla kadın neden çalışır gidip evde oturup çocuk baksın eşinin dediklerini yapsın şeklinde olmaya başladı. Kadının yükselmesinden rahatsız olan erkek sayısı da giderek artmaktadır. Medeni ve sağlıklı bir toplumun kurulması kadın-erkek ilişkisinde herkesin birbirine saygı duyması sorumlulukları birlikte taşımalarına bağlıdır.
Nuran ÇELENK
Tüm dünyada kadın, erkek egemen bir anlayış içerisinde hayatını sürdürüyor. Batı ile doğunun dama bu noktada farkı olmuştur. Eğitim düzeyi bunu etkileyen en önemli nedendir. Nedenlerin bir diğeri ise hiçbir realiteye dayanmayan ama kanun kadar etkili olan baskılardır.
Oysa Türk toplumunun tarihinde, kadın erkeğiyle omuz omuza, Hatun-Hanım kişidir. Dini inancımızda ise akıl ve beceri olarak Allah’ın kadına da erkek kadar güç verdiğini ve Kur’an hükümlerine insan olarak muhatap olduğunu görüyoruz. Kadınlar için olan özel hükümler, onu geriye iten değil, aksine naif kişiliğini koruyarak, ön saflarda olmasını sağlıyor.
Erzurum’da çalışan, iş hayatında ki kadın önce ev hanımıdır. Son yıllarda değişim olsa da kadının iş hayatındaki rolü 2.planda olmaktan kurtulamamıştır. Bir çok alanda tıp, eğitim, kurumsal iş yerleri ve sanayide yer almaya başlasa da yeterli değildir. Çünkü iş hayatındaki dağılım erkek-kadın arasında dengeli değil. Erkek egemenliği büyük orandadır. Zihinsel olarak da bu mantalitenin değişmesi gerekmektedir.
İclal TUNA
Erzurum kadını 1940 lı yıllarda Halkevlerinin yaygınlaşması ile sosyal hayata girmiş, halkevlerinin müzik ve tiyatro faaliyetlerine azda olsa katılmış, okul müsamereleri ile kadın folklor ekiplerinde görev almıştır. Son zamanlarda sosyal hayatı sadece komşuluk ilişkisi ve gün düzenlemeleri ile akraba ziyaretleri kalmıştır. Dernek ve sivil toplum kuruluşlarında çalışma yapan çok az sayıda kadının bulunması da sosyal hayatta gerilemenin sonucudur
Erzurum Ekonomisinde kadının rolü nedir?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Gelişmekte olan ülkeler ile geçiş ekonomilerinde olduğu gibi, Türkiye’de erkeklerle karşılaştırıldığında kadınların ekonomik yaşama katılımının son derece düşük olduğu görülmektedir. Toplumsal işbölümü, ekonomik kalkınma, eğitim düzeyi, ücretsiz aile işçiliği, kayıt dışı istihdam, ayrımcılıkla karşılaşma risklerinin yüksekliği ve çalışma/çalışmama tercihleri bakımından kadının iş hayatına katılması yüksekmiş gibi görünse de aslında oldukça düşüktür. Erzurum’da da eskiye göre kadınların ekonomik yaşama katılımında kızların okutulmasında artış görülse de yeterli değildir. Kadın çalışma hayatına katılmış olsa da yine evliyse eşine bekârsa babası veya erkek kardeşine bağlıdır. Çalışıyor, kazanıyor fakat ekonomik özgürlüğü yoktur.
Nuran ÇELENK
Erzurum ekonomisine tarım, sanayi ve hizmet sektöründe katkı veren k adın sayısı geçmişe bakıldığında artış gösteriyor. Mesela tıp doktorları, hukukçular, fabrika yöneticileri veya hizmet sektörü yöneticileri, profesörler var. Bu katkılar Erzurum ekonomisine tabi ki yansıyor ama yüzdelik bir değer olarak bakıldığında, çok düşük. İstenilen noktaya gelinmesi için kadınların tüm sektörlerde erkekler kadar başarılı olduklarını göstermeleri gerekir. Bunun içinde erkek egemen bakış açısından kurtulmak şarttır. İş yerlerinde sırf kadın olduğu için uygulanan psikolojik baskılar (mobing) bu bakış açısının ürünüdür.
“Saçı uzun, aklı kısa” mantığının ne milli, ne de dini olmadığını tüm toplumun kabul etmesi gerekmektedir.
İclal TUNA
Hayvancılık güçlüyken bu hayvanların bakım ve onlardan elde edilen ekonomik değerleri katma değerli hale getiren Erzurum kadını üretim alanından çekilmiş, ekonomik alanda kurum ve kuruluşlar da ücretli çalışan bireyler olarak kalmışlardır. Ticaret ve zanaatta hemen hemen yok denecek kadar azdır.
Dr. Berrin GÖKTUĞ KADIOĞLU
Dünyanın kuruluşundan beri doğal yapısı gereği üretici olan kadınlar, genlerindeki bu özelliği hayatın bütün alanlarına yansıttılar aslında. Çoğu zaman yapıcı, yaratıcı, üretici özellikleriyle kendilerini gösterdiler ve umursanmaz görünseler de beklentiler nedeniyle en çok göz önünde olan kişiler oldular. Günümüzde değişen dengeler kadınların ekonomide, iş ve sosyal yaşamda erkeklerle işbirliği halinde olmaları gereğini ortaya çıkardı. Kadim şehir Erzurum’un kadınları da çağın gereklerine ayak uydurmuş görünüyor. Belki sıcak memleketlerde bu kadar çile çekmedi kadınlar. Kocaman savaşlardan yoruldu bu şehrin kadınları ama her zaman eşlerine, evlatlarına, babalarına destek oldular. Şimdilerde benimde içinde bulunduğum Erzurum kadınları okumayı, eğitimi, üretimi, ekonomik bağımsızlığı, unvan sahibi olmayı ve hedeflerini yüksek tutmayı seviyorlar.
Hizmet sektörü, yapılan işe göre bazen kadınlara öncelik tanıyabiliyor. Ama genellikle kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık nadir rastlanıyor. Çünkü kadın aynı zamanda anne, aynı zamanda evinin bakıcısı, aşçı, ütücü, çocuklarının eğitimde en büyük desteği, doğal olarak işverenlerin kadın çalışan tercihleri daha az olmaktadır. Zaman zaman erkek egemenliğindeki yönetim birimlerinin kadınları evlerine tıkma çabaları gözden kaçmıyor. Ama artık kadınları bu konuda durdurmak mümkün değil. Benim kentimde herhangi bir nedenle okuma ve çalışma fırsatı bulamamış kadınların, şimdi kendi işlerini kurduklarını ve başardıklarını görmek çok mutluluk verici. Ayrıca bu bireysel çabaların son zamanlarda hız kazanan kadın kooperatifleriyle desteklenmesi umut verici.
Sadece devlet dairelerinde değil, özel sektörde de kadın çalışan sayısının giderek artması sevindirici. Ama biraz önce de bahsettiğim gibi evinde de birçok vazifeyi üstlenen kadınlar birtakım sorunlarla sürekli mücadele vermek zorunda kalıyorlar. Ağır kış şartlarında özel aracı olmayanların ulaşım zorlukları, bu esnada zaman zaman karşılaştıkları tacizler oldukça rahatsız edici. Yine kurumlarda kreşlerin yetersizliği veya olmaması anne çalışanlar için ciddi bir problem. Bazı kadınlar ev ve mahalle baskısından yakınıyorlar, ailelerinin çalışmalarını istemediğini ifade ediyorlar. Ancak artan sosyal medya paylaşımları bence kadınların benzer problemi olanlarla çeşitli platformlarda görüşmelerini ve birbirlerini anlamalarını çok hızlandırıyor. Sorunlara birtakım çözümler bulunmasını kolaylaştırması yanında kadınlara yeni ufuklar ve yeni görüş alanları açıyor.
Özellikle ataerkil doğu toplumlarında, kadın bilgisi ve yeteneği fazla olsa bile hep ikinci plana atılmaya çalışılır. Maalesef Erzurum’da da zaman zaman bunu yaşıyoruz. Mesela valimiz erkek, vali yardımcılarımızdan birisi kadın, belediye başkanlarımız erkek, milletvekillerimizden sadece birisi kadın, baro başkanımız erkek, milli eğitim müdürü erkek, rektörlerimiz erkek, rektör yardımcılarımızdan sadece birisi kadın…..vs.vs…. Bu örnekler uzatılabilir. Neden? Oysaki mezun olanlara bakınca kadınların daha başarılı olduğunu görüyoruz. Demek ki Erzurum hala cinsiyet nedeniyle fikir savaşı veren bir şehir. Üretmek için bu kadar yetenekli ve istekli kadınların olduğu şehrimizde kadınların sesini duyurmaya uğraşmak artık benim ağırıma gidiyor. Bence bu sesi insanların duymaya çalışmasının zamanı geldi. Güçlü bir ülke istiyorsak güçlü kadınlar yetiştirmek zorundayız.
Mahalle ve apartman yaşamında kadınlarımızın sosyal ve günlük yaşamlarını karşılaştırsak neler söylersiniz?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Mahallede yaşam derken eski mahallerdeki yaşamı anlamak gereklidir. Hemen hemen herkesin mahallesi ile ilgili anıları bulunmaktadır. Bu mahallerde kadın, erkek ve çocuklar sosyalleşmekteydi. Sabah evden çıkıp akşam eve dönerken yolda rastlanan mahalle sakinlerine selam vermek hal hatır sormak, mahalle esnafıyla, cam veya kapıdaki teyzelerle, yoldaki arkadaşlarla ayaküstü sohbet etmek mahalle yaşamının değişmez bir parçasıydı. Mahalle yaşamında kadın daha özgürdü. Komşuluklar vardı. İnsanlar birbirlerine her zaman yardım ederdi. Kadınlar ev işlerini yaparken çocuklarına dışarıda mahalle sakinleri sahip çıkardı. Kadınlar ev işlerini bitirdikten sonra çaylar demlenir yanına pasta çörek eklenir, mahalle kadınları ile bir araya gelip hem elişlerini yapar hem de sohbetlerini gerçekleştirirlerdi. Mahalle kültürünün en güzel yanlarından biri koşulsuz dayanışmaydı. En ufak bir ihtiyaçta komşuya gidilirdi. Çocuklarda özgürce mahallede oyunlarını oynarlardı.
Zaman geçtikçe bu mahallerdeki evler yıkılıp yerlerine çok katlı apartmanlar yapılarak apartman yaşamına geçildi. Apartman yaşamında insanlar birbirlerinden koptular. Birbirlerini tanımamaktadırlar. İnsanların birbirlerine selam verme hal hatır sorma özelliği kayboldu. Sadece ben veya biz varız haline geldi.
Kadınlar apartman dairelerine sıkıştı kaldı. Sabahtan akşama kadar televizyonlardaki hiç kültürümüze uygun olmayan kadın programlarını, dizileri izlemektedir. Hayatlarını bu dizilere göre oluşturma çabası içerisinde olmaya başlamaktadırlar. Bu da aile huzursuzluklarını beraberinde oluşturmaktadır. Çocuklar dışarıya çıkamadıklarından dolayı sadece bilgisayar oyunlarını oynamakta düşünemeyen sorgulayamayan bir gençlik oluşmaktadır.
Nuran ÇELENK
Kadın; hızlı, teknolojik ve sanayi gelişiminden en çok etkilenen kesim. Yakın komşuluk ve mahalle dostluğu yerini uzaktan selam veren ilişkilere bıraktıkça içsel yalnızlık yaşamıştır. Yalnızlaşan kadın, amiyane tabirle evinde “aptal kutusu” denilen televizyonun esiri olmuştur. Mahremiyet, özel hayat, ahlakı kural tanımayan, bunları ayaklar altına alan programlar, onun komşusu, arkadaşı olmuştur.
Bir anne, bir kardeş, bir abla olarak iyiyi, güzeli, doğruyu söyleyen komşular yok olmuş, kocaman binalarda, sitelerde yaşanan kocaman yürek ve zihin boşluğunu, isyan, huzursuzluk, kıskançlık gibi duygularla dolduran yalnızlıklar oluşmuştur. Bu olumsuzluklar görmezden gelinmektedir. Çünkü sitede oturmak entelektüel olmayla eş tutulur hale gelmiştir. Varoş denilen yerler ise eğitimin, sosyalleşmenin hakkıyla yaşanamadığı yerler olarak ikinci plana itilmiş, sınıf farkı ortaya çıkmıştır. Site yaşamında kadınlar, hızla eğitimsiz cehalet içinde var olmaya gayret etmektedir.
İclal TUNA
Eski mahalle düzenleri bozulup apartman ve sitelere taşınan kadınlar daha dar bir çevrede yaşar hale gelmiştir.
Kadın gözüyle Erzurum konutlarını değerlendirebilir misiniz?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Günümüzde Erzurum’da oldukça lüks ve rahat konutlar yapılmaktadır. Eskiden ısınmak için kömür sobaları yakılırdı. Kömür sobaları için önceden kömür ve odun alıp istiflemek gerekliydi. Sobaların yakılması da ayrı bir zorluk taşımaktaydı. Şimdi ise insanlar kaloriferli evlerde oturmaktadır. Kömür, odun al, soba yak zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Eskiden bazı evlerde soba kazanlı banyolar olduğu gibi hiç banyosu olmayan evlerde bulunmaktaydı. Sadece haftada bir gün aile toplu olarak banyo yapardı. Hafta sonu banyo kazanı yakılır çocuklardan başlamak üzere sırasıyla herkes banyosunu yapardı. Şimdiki konutlarda bir değil iki banyo mevcut. İnsanlar istediği zaman banyosunu kolaylıkla yapmaktadır.
Apartmanlarda yaşam başladığında, mahallede özlediğimiz yaşamı yitirdik fakat kadın için yaşam şartları kolaylaştı.
Nuran ÇELENK
Karasal iklim ve zor coğrafyada barınma koşulları çok önemli. Sobanın yerini kalorifer, kömürün yerini doğal gaz alırken, hayat kadın için kolaylaştı. Özel mülkiyet olan evlerden, çoklu mülkiyete; apartman ve sitelere yerleşmek, hem daha kolay ısınmayı, hem de daha küçük dairelerde kolay yaşamayı beraberinde getirdi. Bu olumlu gelişme yanında deprem bölgesi olması nedeniyle yüksek binalarda oturmak risk olarak karşımıza çıkıyor. Site ve apartman yaşamı kadında tavır, giyim, eşya kullanımı, hatta yemek seçimine kadar, bir çok değişimi beraberinde getirdi. Parklarda spor yapmak, gezmek, çocuklarıyla zaman geçirmek, bir kültür olarak yerleşmekte. Sosyal alanların dağılımı şehir genelinde yetersiz, mahalli şartlarda kalan kadında bu hizmetleri istiyor. İster mahalli tarzda olsun, isterse daha modern tarzda olsun her iki model kadın; modern şehirciliğin yetiştirdiği imkanlardan faydalanma hakkına sahiptir. Kolay ulaşım, mahallesine kadar gelen sağlık hizmeti, eğitim görebileceği veya evlatlarını gönderebileceği kurumların kalitesi, gezeceği parkı, eş değerde olmasa bile birbirine yakın olmalıdır.
İclal TUNA
Eski taş evler ve Erzurum konaklarından kaloriferli evlere taşınan kadınlarda soba-odun-kömür-kül derdinden kurtulma sebebiyle memnuniyet oldukça yükseltmiştir.
Kadınların gözünden Erzurum Toplumsal alt yapısını değerlendirebilir misiniz?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Toplumsal kurum içerisinde aile yerini bugünde önemli ölçüde koruduğu görülmektedir. Aile içi ve akraba ilişkileri büyük ölçüde belirli ailelerde korunduğu görülmektedir. Aileler eskiden ata erkil sonra ana erkil ve günümüzde çocuk erkil oldu. Aileler yaşamlarını çocuklarına göre düzenlemektedir. Bu aile rolünde annelerin rolü daha fazla olmaktadır. Kendi yaşayamadıklarını çocuklarının yaşamasını istemektedir. Buda ekonomik zorlukları beraberinde getirmekte ve aile yapısı giderek bozulmaktadır.
Nuran ÇELENK
Fiziksel şartların değiştiği, Erzurum’da geleneksel aile yapısının çok fazla değişmediğini görüyoruz. Aslında bu çok olumlu bir durum. Aile, akraba bağlarının hala devam ediyor olması, kadının yavaşta olsa gelişim ve değişimde artı bir yükte getiriyor. Çalışan, yönetici, iş veren kadın bu geleneksel yapı içerisinde, aile büyüklerine, hastaya ve ailenin tümüne bakım rolünü de üstleniyor. Bu sorumlulukların paylaşımı erkekle dengeli değil. Hatta bazı ailelerde erkek bu durumdan hiç sorumlu bile değil. İş hayatı sonrası eve gelen bunları yaparken, kendine özel zaman ayırma konusunda maalesef hak sahibi değil. Kadınlarda okuma yazma oranı 2015 verilerine göre %61’den, %82’ye yükselmesi umut verici. Bu oranın sadece %29.9’u lise ve yüksek okul mezunu. Eğitim konusunda alınması gereken daha çok mesafe var. Erzurum’da kadının en rahat olduğu alan, din ve eğitimi. Erzurum, gücünü, sabır yeteneğini inancından alan kadınlar diyarıdır. Türkiye’de inancını yaşadığı için zulme uğrayan kadınlar bir çok il de mutsuzken, Erzurum bu konuda kadına sahip çıkmış bir şehirdir.
İclal TUNA
Kadınlarımız evde ağırlığı olan anne-kayınvalide ve hanım olarak ağırlığını artırmıştır.
Ulaşım ve iletişimde Erzurum’da kadının durumu nedir?
Nuran ÇELENK
Trafikte kadın sürücü olmak tüm şehirlerde zordur. Erzurum’da bu bir kat daha zor. Soğuk iklimin, olumsuz hava koşullarının yanında erkek egemenliğinin trafikteki baskısı bunu zorlaştıran nedenlerdendir. Şehrin büyümesiyle mesafelerin yürüme değil, toplu taşımayla aşılması, kadını bazı uygunsuzluklarla da yüz yüze bırakıyor.
İclal TUNA
İklim ve sosyal statüsü gereği zorlukları devam etmekte, şehire hakim olan taassup ve köy kültürü ile bilhassa toplu ulaşım ve kişisel iletişimde zorlukları artarak devam etmektedir.
Tüketici olarak Erzurum kadınını değerlendirebilir misiniz?
Eskiden kadınlarımız dikiş dikerek örgü örerek çocuklarını ve aile bireylerinin giyinmelerine yardımcı olurlardı. Kızlarının çeyizlerini kendileri hazırlardı. Yemeklerini kendileri yaparlardı. Çok nadir olarak belki özel günlerde dışarıda yemek yerlerdi.
Günümüzde ise kadınlarımız dikiş dikmeyi, örgü örmeyi bıraktılar. Hazır konfeksiyondan giymeye başladılar. Büyük bir çoğunlukla yemek için dışarı çıkılmaktadır. Çocuklarda fastfood’a alıştırıldı.
Üretici bir toplum olmaktan çıktık tüketici bir toplum haline geldik. Bu hale gelmemizde de kadınlarımızın büyük bir rolü bulunmaktadır.
Nuran ÇELENK
Kadının olduğu yerde tüketim oldukça yüksek orandadır. Kadın demek tüketim demek aslında. Bu bütün dünya da böyle. Reklam sektörünün ana materyali kadın. Alış-veriş merkezleri, marketler kadın müşterilerle dolu. Erzurum son 30 yıldır market zincirleri ile tanıştı. Büyük alış-veriş merkezleri boş zamanların geçirildiği yerler olarak da ön planda yer alıyor. İklim şartları kapalı mekanlara yöneltirken, tüketimi de bir kat daha artırıyor. Tüketim yapan kadınların %20’si tüketici haklarını biliyor ve kullanıyor.
İclal TUNA
Evde söz sahibi ve etkilidir. Yönlendirici ve eşini eğitici rolü vardır, iyi tüketicidir.
Erzurum siyasetinde kadınların rolü, etkileri ve etkilenmeleri nedir?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Erzurum kadınları siyasette görev almaya başlamıştır. Ancak etkileri ne kadardır dersek çok fazla değil. Kent yönetiminde erkeklerin ağırlığı daha fazla olmaktadır. Kadınlar hep ötekileştirilmektedir.
Nuran ÇELENK
Erzurum’da kadınlar yerel yönetimlerde istenilen oranda değiller. Siyasetin erkek işi olarak görülmesi, en büyük engel. İl ve ilçe belediye yönetimlerinin başkanları erkek, meclis üyeleri erkek. STK’ lar da kadın yoğunluğu, yönetimde söz hakkı sahibi olmak için verilen mücadelenin bir göstergesi. Son genel seçimlerde 6 milletvekilinden sadece 1’i bayandır. Bu da kadının yerelde ve genelde %10’luk bir oranda yönetime katılımını gösteriyor.
İclal TUNA
Cumhuriyetten önce de, cumhuriyetten sonrada yerel demokraside hemen hemen yok gibidir. Erzurum hiç Belediye Başkan’ı çıkarmamış, bir veya iki Meclis üyesi ile bir kaç muhtar dışında parti yönetimlerinde de etkin olamamış çok geri kalmıştır.
Erzurum’da kadın sağlığına ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Kadınlar, her toplumda sağlık sorunlarıyla dikkat çeken bir nüfus grubunu oluşturmaktadır. Erzurum’da insanların gelişmişlik düzeyine göre sağlık sorunlarının tipi değişmektedir. Kadınların sorunlarına bakış ve sorunların aşılmasına yönelik adımlar da çeşitlilik göstermektedir. Erzurum’da kadınların kendi sağlık sorunlarını algılayışları ve bu doğrultuda çözüm arayışları yoksulluk ve eğitim düzeyine göre farklılık göstermektedir. Erzurum’un gelişmişlik düzeyi düşük olan kısımlarında kadınlar erkeklere göre ikinci sınıf olarak görülmekte ve sağlık kuruluşlarına ulaşmaları engellenmektedir. Bu sorun eğitim düzeyi yükseldikçe azalmaktadır.
Erzurum’da kadınlarımızın kolaylıkla ulaşabilecekleri ve tedavilerini yaptırabilecekleri donanımlı sağlık kuruluşları bulunmaktadır. Bundan dolayı kadınlarımız yakın çevresi tarafından engellenmediği sürece sağlıkla ilgili sorunlarını kolaylıkla giderebilme imkânlarına sahiptirler.
Nuran ÇELENK
Kadının sorumluluklarının fazla olması, sağlığını doğrudan etkiliyor, bu durum gerek psikolojik, gerekse de beden rahatsızlıklarını beraberinde getiriyor. Romatizmal hastalıklar, kalp hastalıkları, bel-boyun ağrıları, çok doğum yapmaktan dolayı kadın rahatsızlıkları ilk sırada yer alıyor. Tedavi noktasında şehirde bulunan tam teşekküllü hastaneler, personel ve donanım olarak yeterli. Yeterlinin ötesinde tüm doğu Anadolu’ya hizmet verecek kapasitede.
İclal TUNA
Erzurum’da kadın genel sağlık politikasının ilerlemesi ile payını almış, bilhassa doğum ve anne çocuk sağlığı birimlerinin etkinliği ile kocakarı ilaçları ile yerel ebelerden ve doğumlardan sağlıklı ortama geçiş yapmışlardır.
Dr. Berrin GÖKTUĞ KADIOĞLU
Gelişmiş ülkelerle kıyas yapıldığında, ülkemiz sağlık hizmetleri konusunda gerçekten çok bonkör görünüyor. ABD ve Avrupa ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu gibi istediğin doktora istediğin sayıda sosyal güvenlik imkanlarını kullanarak gidilemiyor maalesef. Bu ilk bakışta vatandaş açısından iyi gibi gözükse de tablonun tamamına bakınca kontrolden çıkmış bir şekilde sürekli hekim ve hastane değiştiren ve de birçok kafa karışıklığı yaşayan hastaları görebiliyoruz. Tabi ki bunun sağlık sistemine getirdiği ekstra ekonomik yük de cabası. Bu durum Erzurum için de geçerli. Daha önceleri hekim ve hastane konusunda daha kısıtlı imkanlara sahip olan ilimiz şimdilerde kadın sağlığı ve hastalıkları konusunda oldukça güçlü hale geldi. Genel olarak da kadınların bu konuda daha titiz davrandıklarını gözlemlemekteyiz. Sadece hastalık değil koruyucu hekimlik yönünden de kadınlarımıza gerekli hizmetler sunulmaktadır. Gebelik ve doğum bir kadının hayatının en önemli dönemlerinden biridir. Bu süreçte gebelerin gerek aile hekimliklerinde gerekse de hastanelerde takip ve tedavileri elektronik sisteme adapte bir şekilde yapılmaktadır. Kontrolleri ve aşıları hatırlatılmakta gerekirse evde bakım hizmetleri verilmektedir. Doğum öncesi gönüllülük esasıyla gebe okullarımızda gebe eğitimi alan anne adayları son derece bilinçli doğumlar gerçekleştirmektedir. Uzun süre başhekimliğini yaptığım kadın doğum hastanesi gerçekten çok kısıtlı fiziki koşulları nedeniyle bazen haksız eleştirilere maruz kalsa da, yılda yaklaşık 8000 yeni hayatın başlamasına vesile olmuş ve büyük çoğunluğu kadın olan sağlık ekibiyle mucizeler yaratmıştır. Ama artık bu dönem bitti ve Şehir Hastanesinde Anne ve Bebek dostu hastane olarak doğum hizmetleri verilmeye başlamıştır. Doğum odalarının her biri özel olup, suda doğum üniteleri ve yeni doğan üniteleri de mevcuttur. Doğumdan sonra bebeklerin ilk aşıları ve işitme testleri yapılmakta ve annelere emzirme eğitimleri verilmektedir. Ayrıca aile planlaması eğitimleri ve hizmetleri verilmektedir. Önemli olan bu imkanları amaca yönelik bir biçimde kullanabilmektir. Güzel nesiller sağlıkla başlar. Kadınlar kendilerine özen gösterirse sonraki nesillerde özenli yetişir.
Erzurumlu ve Erzurum’daki kadınlar sağlık kontrollerini yaptırmak ve hastalıklarının tedavisini sağlamak için belki de en şanslı konumdalar. Hastanelere ve doktorlara ulaşmaları hakikaten kolay. Konunun bu tarafında bir sıkıntı yaşanmamakla birlikte bazı ailelerde hekime ve hastaneye kadınları getirmek ya da göndermek konusunda ciddi direnç gözlenmektedir. Bu direnci kırmak ancak eğitimle mümkündür.
Güçlü ve sağlıklı kadınlar için bizler elimizden geleni yapıyoruz, onlarında kendileri için ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz
Kadınlarımız gündelik şehir yaşantısı içerisinde kendilerini ne kadar rahat his edebiliyorlar?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Erzurum kadınları 70’li ve 80’li yıllarda daha özgürdüler. Aileleri veya arkadaşları ile birlikte her türlü etkinliğe katılabilmekteydiler. Daha sonra Erzurum içine kapandı. Kadınların sokaklarda gezmesi ayıp karşılanır oldu. Dışarıda kadınları görenler dedikodularını yapmaya başlayınca kızlarımızın ve kadınlarımızın baba veya erkek kardeşi olmadan dışarı çıkmaları yasaklandı.
Şehrimizde büyük bir üniversitenin olması ile bu durum biraz azaldı gibi görünmektedir. Yine kızların erkek arkadaşının olması hoş karşılanmamaktadır. Kadınlarımız sürekli olarak cinsel istimara maruz kalmakta eşi veya erkek kardeşi tarafından öldürülmektedir. Dışarıda olan giyimine dikkat etmeyen kadın bu muameleleri hak ediyor düşünceleri zamanla artmaktadır. Kadınlarımızın şehir içerisinde erkekler kadar rahat hareket etmeleri mümkün değil. Batıdaki şehirlerde olduğu gibi akşamları kadınların tek başlarına dışarıda olması hoş karşılanmamaktadır. Kadınlarımız her türlü saldırıya maruz kalmaktadır.
Nuran ÇELENK
Kadının; karşı cins kadar rahat hareket etmesi ve güvende hissetmesi, bir çok il gibi Erzurum’da da mümkün değil. Toplumsal manevi değer kaybı, çok göç alması, insan profilinin çoğunlukla olumsuz yönde değişmesi, bunu etkiliyor. Eğitimin yüksek düzeyde ve geniş kitlelere yayılması bu sorunu azaltabilir.
İclal TUNA
Kadın dostu olmada şehir olarak Erzurum’da yazılacak bir şey yoktur. Cumhuriyet değerleri ile bilim ve demokratlıktan uzaklaştıkça, Erzurum kadın dostu değil düşmanı bir şehir olma yolunda mesafe almaktadır.
Erzurum’da anne olmak hakkında görüşleriniz nedir?
Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU
Erzurum’da anne her kız ve erkek çocuğunun ilk idolü olan, en çok imrendiği ve delicesine bağlandığı kişidir. Anne bir bakışıyla çocuklarını idare eden, çocuklarının her şeyi ile ilgilenendir. Çocukların başına istenmeyen bir şey geldiğinde “annem demişti” “anne sözü dinlenmelidir cümlesinin ana öznesidir. Erkek çocukları çocukluk ve gençlik yıllarında annelerini eleştiriyor olsalar da evlenme zamanları geldiğinde annelerine benzeyen kızları tercih etmektedirler. Kızlar eleştirseler de anne olduklarında annelerinin bir kopyası oluverirler.
Erzurumlu anne ölene kadar çocuğunun bütün sorumluluğunu taşımaktadır, cefakardır, evladının parmağına diken batsa yüreği yanar.
Türkiye’de her yerinde olduğu gibi Erzurum’da da çocukların zarar görebilecekleri (uyuşturucu, taciz) unsurlar mevcuttur. Ancak, Erzurum diğer illere göre daha küçük olduğundan dolayı anneler çocuklarını kolaylıkla takip etmeleri korumaları mümkün olmaktadır. Bundan dolayı Erzurum’da çocuk yetiştirmek büyük illere göre daha kolaydır.
Nuran ÇELENK
Anne olmak, kadına Allah’ın bahsettiği en büyük lütuf. Erzurum annelik duygularının yoğun yaşandığı bir ildir. Çocuk büyütürken, geleceğe hazırlarken bir annenin ihtiyacı olan malzeme ve maddi koşullar oluşmuş durumda. Bir çok anne bunlara erişebiliyor. Sadece fakir semtlerde bunlara maddi zorluklar yüzünden erişemeyen kesimler var. Yardım kuruluşları ve STK’ları bu konuda daha fazla gayret sarf etmeli. Erzurumlu kadın evinde ocağını hep sıcak tutan, evlatlarını önce vatan ve milletine hayırlı birar insan olması için yetiştiren, bu ideallerinin peşinde fedakarlıkta sınır tanımayan kadın demektir. Sözün özü dünyanın her yerinde her yerinde olduğu gibi ;
Erzurum’da da “KADIN OLMAK ZORDUR”
İCLAL TUNA
Erzurum’da Anne olmak; dünde bugünde en yüce değer olarak varlığını yükseltmekte, ailelerin geleneksel duruşları ve İslami bakışla bu yüce kavram aynen devam etmektedir.
RÖPORTAJA KATILANLARIN ÖZ GEÇMİŞLERİ
Nuran ÇELENK
27/09/1951 yılında Erzurum’da memur bir babanın beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi.
İlköğrenimini Erzurum Kurtuluş İlkokulu’nda, orta öğreniminin 1. Ve 2. Sınıfını bugünkü
Erzurum Şair Nefi Orta Okulu’nun bulunduğu yerde olan Kız Orta Okulu’nda okudu. Orta
Öğreniminin son sınıfını ise Kız Ortaokulu son yıllarda yıkılan Halk Eğitim Merkezi’nin yerine
Taşındığı için burada tamamladı. Daha sonra Nenehatun Kız İlköğretmen Okulu’na girerek
Buradan 1968-1969 eğitim-öğretim yılında öğretmen olarak mezun oldu. Öğretmenlik
Mesleğinde ilk görev yeri olarak Erzurum Narman İlçesi Beyler (Aha) köyüne atanarak burada
2,5 yıl görev yaptı. Daha sonra Erzurum Merkez Veysefendi İlkokulu’na atanarak burada da 9
Yıl görev yaptı. 80’li yıllarda Erzurum Merkez Kültür Kurumu İlkokulu’na atandı. Yine bu
Yıllarda Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Lisans Tamamlama Programı’nı
Bitirdi. Öğretmenlikte 24 senelik hizmetten sonra, 1993 yılında Kültür Kurumu İlkokulu’ndan
Emekli oldu. 1995 yılında Özel Güneş İlkokulu’nda öğretmenlik yaptı. 1997 yılında ise meslek
Hayatını noktaladı. Bir kız, bir erkek çocuk sahibi olan Çelenk, 2009 yılından bu yana Erzurum
Kalkınma Vakfı (ERVAK) Kadın Kolları Başkanı olarak halka ve Erzurum’a hizmet
Etmektedir.
Prof. Dr. Yücel (Yaşar) KADIOĞLU
1962 yılında Erzurum’da doğdu. Ilıca lisesinden 1979 yılında ve Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümünden 1983 yılında mezun oldu ve aynı yıl Kimya Bölümünde Uzman olarak göreve başladı. 1985 yılında yüksek lisansını, 1989 yılında doktorasını tamamladı. 1990 yılında yardımcı doçent, 1997 yılında doçent ve 2003 yılında profesör oldu. 1999 yılında Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde göreve başladı. 2001-2008 yılları arasında Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini yürüttü. 2009 yılında sekiz ay Amerika’da misafir profesör olarak bulundu. 2012-2016 yılları arasında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Kurucu Dekanı olarak görev yaptı. 11 Ekim 2016 yılında Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanlık görevine atandı ve halen aynı görevi sürdürmektedir. Evli ve üç çocuk annesidir.
İCLAL TUNA
1956 Erzurum merkez doğumluyum. İlk öğrenimimi İsmet Paşa ilkokulunda, orta öğrenimi mi Kız Orta okulu ve Nene Hatun Kız İlk öğretmen okulunda tamamladı ve 1975 yılında öğretmen olarak mezun oldu. İki yıl merkez Adaçay köyü ilk okulunda görev yaptı ve Merkeze tayin oldu. Açık öğretim fakültesinde lisans tamamladı. Yedi yıl Gazi ilkokulunda, devamında on sekiz yıl İnönü İlköğretim okulunda görev yaptı. 2003 yılında emekli oldu. Memleketinden hiç ayrılmadı. Emekliliğine müteakip sivil toplum kuruluşlarından Türk Kadınlar Birliğinde hizmete başladı, halen 2.Başkan olarak hizmet vermektedir. Evli, iki erkek çocuk annesidir.
Dr. Berrin GÖKTUĞ KADIOĞLU
1969 Erzurum doğumludur. 1991 yılında Atatürk Üniversitesi tıp fakültesinden mezun oldu. 1998’de Atatürk Üniversitesi Tıp Fak Kadın hastalıkları ve doğum bölümünden ihtisasını almıştır. Daha sonra Erzurum Numune Hastanesi ve Nenehatun Kadın Doğum hastanesinde çalışmıştır. 7 yıl bu hastanede başhekimlik görevinde bulunduktan sonra. 2017 yılında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Öğretim Üyesi kadrosuna atanmıştır. Halen aynı hastanede Başhekim yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Kadın doğum bölümüyle ilgili çok sayıda kongre, seminer, çalıştay, kurs ve eğitimlere katılmıştır. Bir çok sertifika Robotik Cerrahi, Laparoskopik Cerrahi konularında eğitim almıştır 2016 yılında “yılın yöneticisi’, 2018 yılında ‘yılın kurumu’ ve ‘Altın Rozet’ ödüllerini aldı. Bir çok sivil toplum kuruluşuyla sosyal konularda işbirliği yaptı. Çok sayıda uluslararası ve ulusal alanda makale, bildiri ve kitap bölümü yazdı. Spor yapmayı, müzik dinlemeyi ve seyahat etmeyi çok sevmektedir. Evli ve iki çocuk annesidir.
RÖPORTAJ :AYŞE NESLİHAN HATUNOĞLU