FARKLI İKLİMLERE BAKAN ŞEHİR
Bir kavşağın ortasında dokuz kapılı şehirdir Erzurum. Her kapı bir yöne, farklı bir iklime açılır. Erzincan Kapı, Gürcü̈ Kapı, Tebriz Kapı, Yeni Kapı, Harput Kapı, Kars Kapı, Kavak Kapı, İstanbul Kapı ve Kilise Kapı.
On dokuz da tabya bulunur Erzurum’da tabyalar kenti. Konumu ve her yönüyle kıymetli olmasındandır tabya sayısı.
“ Erzurum, Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metreden bakar.” diyor Ahmet Hamdi TANPINAR. Şimdilerde ise Erzurum’u kilometrelerce öteden seyreden tarihinde defalarca büyük göçler yaşamak talihsizliğini tecrübe eden Erzurum evlatları, torunları olarak bizler hep ona özlemle bakmış, içten içe karına, dağlarına, toprağına sıla hasretini yaşamışızdır.
Memleketimizin üzerindeki bu kartal yuvası-Erzurum- görünenin dışında görünmeyen acıları, unutuldu sanılan ancak ruhlarda iz bırakan kederleri, kadını- erkeğiyle yiğitler kenti olarak nam salmıştır. Bir Erzurumlu olarak Nene Hatunların, Kara Fatmaların soyundan gelmenin kıvancını taşımaktayız. Bu kıvancı yaşarken onların bıraktığı ülkemize, toprağımıza, kentimize değer verip sahip çıkabilmenin ateşini gönlümüzde duymak gerek sanıyorum. Çalışkan ve vefalı olmak belki de bu memlekete en büyük hizmetin yoludur.
Erzurumlu göründüğü gibidir. İkliminin sertliği çehresine sinmiş soğuk yanığı gibi yanık bir bağırdır ondaki.
Rus işgalleri, Ermenilerce yapılan soykırımlar, depremler… Türkiye’nin tarihi kentlerinden Erzurum’da, Erzurumlu hafızasında izler bırakmıştır. Bu hafızayı taşıyan atalarımızın torunları olarak geçmişimizi unutmuyor, onlardan ders alıyoruz.
Oltu taşının güzelliği nasıl sertliği, ışıltısı ve dayanıklı oluşunda ise bir Dadaş da geçmişindeki tüm bu acıların, sert soğuk iklimin bir parçası olarak kaderine boyun eğmeyerek özgün karakterini, istikbalini kazanmıştır.
Selçuklunun baskın izlerini taşıyan bu topraklar her dönem Türk’ün özgür ruhunu savaşlara gönderdiği evlatları, Cumhuriyet ateşinin yakıldığı membalardan biri olarak kanıtlamıştır. Çocukluk anılarımızdaki altın başakların, ağaçlı akarsu başlarının, tertemiz gözelerin, yorgun kağnıların, yanık nasırlı ellerin memleketidir.
Bize kilometrelerce ötede durduğumuz yerden Erzurum’un sahipleri, varisleri olarak toprağımıza, kültürümüze, gelenek- göreneklerimize, tarihimize, insanımıza selam vermenin, büyüklerimizin deyişiyle “selamlık göndermenin” bir yolu oldu Erzurum Sevdası dergisine yazı yazmak. Kıymetli dergimizin, ona emek veren çalışkan, duyarlı ekibin hassasiyetle ümitle verdiği bu çabanın yerini bulacağını, hak ettiği değeri hem Erzurum’dan hem de yereli aşıp ulusal özellikler taşıdığı için ülkemiz çapında göreceğine inanmaktayız.
Erzurum sevdasını yaşayanların sayesinde bu güzide Türk kentine özlediğimiz- görestiğimiz- “ Dokuz kapılı Şehre” artık daha yakından bakabiliyoruz. Günay UYSAL