Kadınlar, bakım kurumlarında çalışanlar da dahil olmak üzere, sağlık çalışanlarının büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Ayrıca pozisyonları gereği Covid-19 ile savaşta ön saflarda yer almaktadırlar.
Birçok kadın sağlık çalışanı, pandemi koşullarında hizmet sunarken hergün yaşadıkları ağır duygusal ve fiziksel yorgunluğun ardından evde de çocukların eğitimleri, yemek pişirme ve artan hijyen ihtiyaçlarını karşılamak ve yoğunlaşan ev işleriyle uğraşmak zorunda kalmaktadırlar. Evde yaşlı, engelli ve çocuk bakımı sorumlulukları olan sağlık çalışanları virüs bulaşma riski nedeniyle, sorumluluklarını yerine getirme konusunda sorunlar yaşamaktadırlar. Ev içi iş yüklerinin de artışı nedeniyle kadın sağlıkçılar, gerek mesleki, gerekse ev içinde tükenmişlik sendromu riski ile karşı karşıyadırlar.
Kadın sağlık çalışanlarının çalışma ortam ve koşullarına yönelik yaşadıkları sorunlar arasında uzun çalışma saatleri, fazla mesai, yetersiz sağlık çalışanı, yetersiz dinlenme süreleri, dinlenme alanlarının standartlara uygun olmaması ya da yetersiz olması, çalışma saatlerinde yeterli ve dengeli beslenememe, aşırı iş yükü, salgınla ilgili eğitim eksikliği, şiddet, niteliksiz ve yetersiz kişisel koruyucu ekipman yer almaktadır. Ayrıca kadın sağlık çalışanlarının hastalarla doğrudan etkileşimde bulunulan alanlarda daha yoğun istihdam edildikleri göz önünde bulundurulduğunda, kadınların hastalığa maruz kalma risklerinin de daha yüksek olduğu görülmektedir.
Kişisel koruyucu ekipmanların erkekler için tasarlanmış olması nedeniyle maskelerin bantlanması, önlük ve tulum kollarının kıvrılması gibi zorluklar da yaşanmaktadır. Ergonomik, nitelikli ve kullanışlı olmayan koruyucu ekipmanlar, basınç yaralanmaları, aşırı terleme, nefes almada zorlanma gibi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Tüm bu çalışma ortamına ve koşullarına yönelik yaşanan zorluklar ve sorunlar, kadın sağlık çalışanlarında fiziksel sağlık sorunların yanı sıra anksiyete, depresyon, aşırı öfke, işten ayrılma, intihar eğilimi ya da intihar etme, çaresiz ve suçlu hissetme gibi sonuçlara da neden olabilmektedir.
Pandemi öncesinde de yoksulluk sınırının altında yaşayan kadın sağlık çalışanlarının ekonomik sıkıntıları, pandemi sürecinde daha da derinleşmiştir. Ek ödemelerin tavandan yapılmasına yönelik düzenlemenin, olumlu bir girişim olmasına rağmen bu ödemelerde kurumlar arası farklılıkların olması, ödemelerin eksik verilmesi ya da hiç verilmemesi, sağlık çalışanları arasında dengesiz dağıtım yapılması sağlık çalışanlarında mutsuzluğa ve hayal kırıklığına yol açmıştır. Ayrıca bu süreçte kadın sağlık çalışanları zorunlu ücretsiz izin kullandırılma, fazla mesainin karşılığının verilmemesi nedeniyle özlük haklarında kayıp gibi durumlar yaşamıştır.
Kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı bu sorunların giderilmesi veya azaltılabilmesi için;
☆) Kadın sağlık çalışanlarının evdeki bakım sorumlulukları da göz önünde bulundurularak, istihdam koşulları ve saatleri buna göre düzenlenmelidir.
Özellikle eşlerin ikisinin de sağlık çalışanı olduğu durumlarda çalışma gün ve saatleri, ev ve bakım süreleri göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir.
Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu sağlık çalışanları halen yoğun şiddete maruz kalmaktadırlar. Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Yasası işletilmeli ve asla esnetilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki, bakım sisteminin güçlendirilmesi; topluma sunulan sağlık hizmetlerinin nitelikli ve güvenli olması; sağlık çalışanlarının özlük haklarının, çalışma ortam ve koşullarının iyileştirilmesinden, tüm politikalarda toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilerek, süresi öngörülemeyen salgınlarda bulaşmayı azaltmak üzere başvurulan yöntemlerin cinsiyetsiz ve eşit biçimde uygulanmasından geçmektedir. Ayrıca salgını önleme, salgına hazırlık yapma, müdahale etme süreçlerinde karar vermeleri ve katılımları oldukça sınırlı olan kadın sağlık çalışanlarının sayısı ve etkinliği artırılmalıdır.
Yazar:Fatma KILIÇ