ERZURUM VE EKONOMİ

Erzurum ve Ekonomi

 

ERZURUM VE EKONOMİ

Erzurum ilimiz birçok ekonomik kaynağa sahiptir. Bu kaynaklar bir sektörün değil birçok sektörün ilimizde ve şehrimizde gelişmesine elverecek ölçülerdedir. Ancak bu imkânlar bugüne kadar işletilememiştir. Bundaki en önemli nedenlerden bir tanesi 1980 öncesi uygulanan ve devlet korumacılığı altında gelişen ekonomik uygulamalardır. Bu uygulamaların temelini oluşturan ekonomik bölge uygulaması neticesinde Türkiye de sanayi ve ekonomi, İstanbul, Sakarya, İzmit ve Bursa illeri içerisinde hapis edilmiş olup bu illerin dışında ekonomik ve sanayi kalkınma sağlanamamıştır. Bu uygulama neticesinde Erzurum da başta sermaye olmak üzere ekonomik kaynaklar dışarıya kaçmış ve hızlı bir göç olayı ile karşı karşıya kalınmıştır.

Erzurum ilinde ekonomik kalkınmanın gerçekleşmemesindeki diğer önemli nedenlerden bir kaç tanesi de Erzurum’un ekonomik kaynaklarının tam olarak tespit edilmemesi, rekabet analizinin yapılmaması, Pazar araştırmasının yetersizliği, Erzurum’un lokomotif sektörünün, tespit edilmemesi, en yakın piyasaya göre üretim ve pazarlama stratejisinin uygulanmamasıdır. Bu engellere ilave olarak kurumsallaşma ve markalaşmaya yönelik yerel şirketlerin bir gayretinin olmaması, ortaklık anlayışının gelişmemesi, ticarette profesyonelleşme ve profesyonel destek alma yönünde eksiklerin olması Erzurum’daki ekonominin gelişmesindeki en önemli engellerin içerisinde yer almaktadır.

Erzurum ekonomisinin bir başka ciddi sorunu ise yeterli miktarda yetişmiş eleman ve ara eleman ile teknik elemanın olmamasıdır. İlimiz ve şehrimizde yapılan meslek edindirme kursları maalesef Erzurum’un ekonomik yapısının ihtiyacına cevap vermekten uzak bir yapıdadır. Aynı şekilde ülkemizin çeşitli üniversiteleri ve meslek okullarından mezun olan gençlerimiz diplomaları ile nasıl para kazanacaklarını bilmemekte ve sağlıklı işleyen bir iş piyasasına sahip olamadığımız için iş bulmaktaki güçlükleri bir kat daha artmaktadır. İlimizin Türkiye’nin sanayi bölgesi olarak nitelendirilen İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa bölgesinden uzak olması ile söz konusu güçlük Erzurum ve Erzurum’un art bölgesi için çok daha ağır bir sorun haline gelmektedir.

Erzurum ticaret odası başta olmak üzere ticaret birliklerimizin kayıtlı üye sayısının fazlalığı dikkat çekicidir. Bu ilimizde kayıt dışı ekonominin önlenmesinde başarılı olunduğu anlamına gelmektedir. Erzurum içerisinde köklü geçmişe sahip kurumlara sahip olması Erzurum’un ekonomik gelişmesi için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Buna meslek gruplarının çeşitliliği ilave edildiğinde ekonominin gelişimi için ciddi bir ortamın Erzurum’da bulunduğuna dair ümitlerimiz artmaktadır. Erzurum’da köklü bir üniversitenin bulunmasının yanı sıra Erzurum Teknik Üniversitesi adı altında yeni bir üniversitenin açılması da ekonominin gelişmesine yönelik ciddi bir avantaj sağlayacaktır.

Erzurum ve çevresi organik hayvancılık, arıcılık ve meyvecilik için ideal bir konumdadır.

Erzurum hayvancılığın baş şehri olmaya aday olmasına rağmen maalesef Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikalarında, geçmişten gelen ve birikerek artan yapısal sorunları nedeniyle, yeterli düzeyde başarı sağlanamamış ve son dönemlerde bütün Türkiye’de olduğu gibi Erzurum ve çevresin de de tarım ve hayvancılık sektörlerinde ciddi sorunlara yaşanmaya başlamıştır. Özellikle Erzurum ve çevresinde yapılması gereken otlak üzerine bina edilmesi gereken hayvancılık yerine uygulanan teşvik politikaları neticesinde hayvancılığın kapalı alan besin hayvancılığına döndürülmesine çalışılmaktadır. Buda Erzurum için çok önemli olan hayvancılığın organik olmadan çıkarak endüstriyel hale dönüşmesine neden olacaktır. Bölge halkının ekonomik koşullarına uygun olmayan teşvik şartları ile bölgenin hayvancılık rantını dengesiz bir şekilde bölge ile ilgisi olmayan büyük sermayenin eline geçirecek ve bölgede fakirliği ve işsizliği artırıcı bir etki gösterecektir. Erzurum ve çevresinde hayvancılığın yeterli düzeyde gelişmemesinde sermaye yetersizliğinin yanı sıra yanlış uygulanan ve geçmişten gelen bilimsel uygulamalara aykırı bakım tekniklerinin halk tarafından terk etmemesi de etkin olmuştur. Bölgede hayvancılık ile uğraşan besicilere yönelik gerekli olan eğitici ve bilinçlendirici çalışmaların yapılmaması bunların yanı sıra bölgenin coğrafik ve iklimsel koşullarına uygun yerli hayvan ırklarının ıslahı yerine bu koşullara uygun olmayan hayvan ırklarının getirilerek hayvancılığın geliştirilmeye çalışılması bölgedeki hayvancılık sektörüne ağır darbe vuran hususlar olmuştur. Bölgedeki otlak ve meraların kalitesinin ve miktarının yeterli ölçüde artırılmaması ve var olanlarında korunamaması bölgede hayvancılığı önemli ölçüde tehdit eden unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yapısal sorunlarının yanında organik hayvancılık için gerekli olan Pazarlama, markalaşma, menşe ve et işleme tesislerinin nitelik ve niceliklerini artırmaya yönelik çalışmaların yapılmaması ve bu yönde bir stratejinin belirlenmemesi Erzurum ve çevresinin ekonomik gelişmesine yönelik ciddi bir darbe vurmaktadır.

Erzurum ve çevresinde özellikle ilkbahar ve yaz döneminde yetişen çiçek çeşitliğinin fazlalığı ve yaz sıcaklığının düşük olması organik arıcılığın gelişmesi için gerekli olan elverişli koşulları sağlamaktadır. Buna rağmen ilimiz ve çevresinde organik arıcılık için gerekli olan eğitim, teşvik, teknik destek, pazarlama ve markalaşma ile menşei belirleme ve sertifikalaştırma çalışmaları yapılmamakta, tahminen yıllık 250 milyon dolar gelir getirecek bu sektör ihmal edilmektedir.

Erzurum’un Karadeniz iklimin tesir etmiş olduğu ilçelerimizde organik meyveciliğe elverişli bir ortam bulunmaktadır. Bu kesimde yapılacak olan iyileştirme çalışmaları ile elde edilecek olan meyve miktarı artırılarak özellikle bebek maması ve kahvaltı ürünleri piyasasına hitap edecek imkâna sahiptir.

Erzurum ilimizin iklim koşulları aynı zamanda kümes hayvancılığına da elverişli olmakta ve yeterli pazarlama ve markalaştırma çalışmaları ile önemli bir ekonomik aktivite olarak ilimiz ve bölgesinin ekonomik zenginleşmesine katkı sağlayabilecektir.

Erzurum geniş tarım alanları ile zirai faaliyetlere elverişli olmasının yanı sıra arazisinin kimyasal ilaçlar ve gübreler ile fazla kirlenmediğinden organik tarıma uygun imkânlara da sahiptir. Ancak yaz gün sayısının on gün altıda olmasından dolayı organik sebze ekimi için uygun değildir. Bununla beraber başta yem bitkileri olmak üzere birçok hububat ve diğer zirai ürünlerin yetiştirilmesi mümkündür. Tarım alanlarına karşılaşılan en büyük güçlük, hayvancılık sektöründe de yaşanan optimum noktadan uzak üretimin yapılması ve gerekli olan menşei ve pazarlama sorunlarının aşılamamasıdır. İlimiz tarımı için ciddi bir diğer sorun ise şeker pancarı ekilmesi yönünde sınırlamaya neden olan şeker fabrikasını üretimini kısıtlayan kararın uygulanmaktan vaz geçilmemesidir. Tarım sektörünün tüm yurtta olduğu gibi ilimiz ve bölgesinde de karşımıza çıkan dağınık arazi sorununun bir an önce arazi toplulaştırması ile aşılması gerekmektedir.

Erzurum’da imalat sektörünün yeterli ölçüde gelişmemesi bölgenin de kalkınmasına ciddi bir şekilde engel olmaktadır. Başta işsizlik olmak üzere bölgenin birçok sorununun aşılması ancak imalat sektörünün kurulması ve geliştirilmesi ile mümkün gözükmektedir. Bu sektörün en ciddi sorunlarından ilki yeterli sermaye birikiminin olmamasıdır. Bu sektörün diğer bir ciddi sorunu ise Erzurum ve çevresinin hammadde portföyünün tam olarak tespit edilmemesi ve mevcut olan imalat sektörünün ihtiyacı olan ara üretim yapan orta ölçekli işletmelerin ve ambalaj sektörü üzerinde faaliyet gösterecek yeterli sayıda işletmenin olmamasıdır. İmalat sektörünün Erzurum ve çevresinde gelişmemesinin bir diğer nedeni pazar bölgesinin tespiti üzerine gereken bilgiden mahrum olmalarıdır. İmalat sektörümüzün gelişebilmesi için gereken diğer önemli bir husus ise bölgede yatırım yapmak isteyenlerin yatırım kararlarını hangi konu üzerinde yapmaları gerektiğini bilememeleridir. Bu konuda başta kalkınma ajansı ve Erzurum Ticaret odasının çalışmaları olmasına rağmen iş adamlarımız gerekli rehberlik hizmetlerini alamamakta yakınmaktadırlar. İmalat sektörümüzün gelişimi için gerekli olan diğer bir husus ise yetişmiş iş gücü temininde karşılaşmış oldukları zorlukların aşılmasıdır. Maalesef imalat sektörümüzün ilimizde bulunan temsilcileri ihtiyaç duydukları yetişmiş personeli Erzurum ilinden temin edememekte dışarıdan getirmektedir. Bu da işçilik maliyetlerini yükselmektedir. İlimiz imalat sektörünün sıkıntı yaşadığı diğer bir husus ise ülkemizin, ekonomisinin gelişmiş olduğu illerinden uzak bir bölgede kalmasıdır. Bundan dolayı hem hammadde ve ara madde hem de Pazar bulma konusunda zorluk çekmekte ve şimdiye kadar deniz ile olan bağlantısının sağlanmaması ve aynı zamanda hızlı bir demiryolu hattına sahip olamamaktan dolayı dışarıya açılamamaktadır. (OVİ tünelinin açılması ile Erzurum’un deniz ile bağlantısının sağlanmasına yönelik çalışma son derecede önemli bir projedir.) Bölgelerin özellikleri dikkate alınmadan uygulanan teşvik politikalarından dolayı avantajlı bir konuma geçemeyen bir bölgede olmasından dolayı ilimizde imalat sektörünün geliştirilmesinde teşvikler pek işe yaramamıştır.

Erzurum zengin maden rezervlerine sahip olmakla birlikte bunların ekonomiye kazandırılması şimdiye kadar mümkün olmamıştır. Bunda madencilik için gerekli olan bilgi ve sermaye gereksiniminin yeterli olmaması yatmaktadır. Erzurum ilinin madenleri arasında şunları sayabiliriz; linyit, bakır, kurşun, çinko, cıva, diyatomit, jips, krom, manganez, manyezit, mermer, perlit, şelit, tuğla, kiremittir. Özellikle perlit inşaat ve tarım sektörünün hammaddesi olup dünyada en çok üreten ABD’nin elindeki rezerve eş değerde rezervin Erzurum’da olduğu ileri sürülmektedir.

Erzurum ekolojik zenginliği neticesinde ecza sektörünün ve Attarlar tarafınca aranan birçok bitki türüne ev sahipliği yapılmakta ve bunların basit toplayıcılık tarzında değerlendirilmesi halinde yıllık 500.000 dolar şehir ekonomisine katkı sağlanabileceği araştırmalar tarafınca ileri sürülmektedir.

Erzurum ekonomisinin bir başka ayağını turizm oluşturmakta olup bu sektörün ön plana çıkan alt sektörü kış turizmi olmaktadır. Erzurum sahip olmuş iklim nedeniyle kış sporu ve turizmi için gerekli olan hususiyetlere fazlasıyla sahip olmakla beraber henüz istenilen seviyeye gelmemiştir. Özellikle 2011 üniversiteler arası kış oyunlarının Erzurum’da yapılması ile uluslararası tanıtımı yapılan Erzurum kış turizminin yanı sıra kültür, kongre, sağlık, rafting, arkeolojik ve tarih ile doğa turizmi için elverişli imkânlara fazlasıyla sahiptir. Erzurum turizm pazarlaması yönünden 30 yıl önceki Antalya ile benzerlikler göstermektedir. Ancak Antalya’nın pazarlanmasında yapılan hataların benzerleri bugün Erzurum’un tanıtılması ve pazarlanmasında da yapılmaktadır. Otuz yıl önce Antalya yerine sahili, güneşi ve Denizi ön plana çıkartılarak pazarlanmışsa bugünde Erzurum’un özellikle kış turizmi için yapılan pazarlama ve tanıtım çalışmalarında Palandöken Dağı, kar ve kış ön plana çıkmakta Erzurum palandöken markasının altında bırakılarak ön plana çıkartılmamaktadır. Bu özellikle Erzurum’a zengin ve yaşam kalitesi yüksek turistlerin gelmesine engel olacak ve gelenlerinde şehir ekonomisine katkı sağlamasını sınırlayacak bir pazarlama ve tanıtım stratejisi olduğu açıktır. Önemli olan Erzurum ile birlikte palandöken dağının tanıtılması, Erzurum ve çevresinin, kültürel, tarihi mirasının yerel mimarinin ön plana çıkartılarak ve alternatif turizm imkânları ile birlikte pazarlanması ve tanıtılması gerekmektedir. Erzurum’da turizmin gelişmesine engel olan diğer bir husus ise şehrin çarpık kentleşmenin esiri olması tarihi ve kültürel dokunun tahrip edilmesi ve modern şehircilik hizmetlerinden gereği gibi faydalanamamasıdır. Erzurum ilinin ve çevresinin yeterli yatak imkânına sahip olmaması turizm açısından ciddi yatırımların yapılmasını gerektirmektedir. Aynı zaman da bölgemizde yeterli seviyede turizm sektöründe istihdam edilecek yetişmiş eleman olmaması ve yabancı dil bilen insan sayısının azlığı turizmin gelişimiyle ilgili karşılaşacağımız sıkıntılar arasında yer almaktadır.

Erzurum, sağlıkta Türkiye’nin attığı önemli adımlar dikkate alındığı zaman hem yurt içinde hem de yurt dışında ön plana çıkabilecek bir sağlık merkezi olma özelliğini kazanabilecek potansiyele sahiptir.

Rafting sporunun Türkiye’de yapılabilecek özellikteki tek ırmağı olan Çoruh ta yapımı düşünülen elektrik santrali Erzurum ve Türkiye açısından son derece önemli olan bu coğrafik yapıyı ekolojik çevresi ile birlikte yok edecek ve geriye dönüşü olmayan bir tahribat yapacaktır. Dolayısıyla Erzurum’un turistik açıdan kıymetli olan bu zenginliği elinden alınmış olunacaktır.

Erzurum bulunmuş olduğu coğrafik konum ve sahip olduğu kültürel zenginlik ile turistik değeri ve ekonomik aktivite çeşitliliğinin fazla olması nedeniyle kongre turizmine elverişli olması hem tanıtımı hem de gelişimi açısından Erzurum’u ön plana çıkaracak önemli bir imkân olarak karşımıza çıkmaktadır

Erzurum tarihten gelen geçit noktası olma özelliği itibariyle bugün bir enerji nakil koridoru olma özelliğini kazanmıştır. Bu özelliğinin Erzurum ekonomisine katkısı daha tam olarak kendini yansıtmamış ve bu koridorun Erzurum ekonomisine katkı sağlamasını sağlayıcı projeler ve fikirler geliştirilememiştir.

Erzurum’da hizmet sektörü her ne kadar diğer sektörlere göre gelişmiş olsa da içinde barındırmış olduğu yapısal sorunlar ve kurumsallaşmada yaşanan problemler nedeniyle istenilen düzeyde gelişememiştir. Sermaye yetersizliği ve personel yönetiminde ve sunulan hizmete ilişkin yeterli kalitenin yakalanamaması nedeniyle yaşanan sorunlar bu sektörün ilerlemesine engel olmaktadır. Bundan dolayı başta kış oyunları için yapılan ihaleler olmak üzere şehir içinde yapılan büyük ihaleler Erzurum firmalarınca alınamamıştır.

Erzurum ilindeki reel asgari ücreti ülke genelinde uygulanan kanuni asgari ücretin altında kalması nedeniyle sigortalı işçi çalıştırma isteği az olmakta bundan dolayı nitelikli iş gücümüz ekonomisi nispeten Erzurum’a göre ekonomisi gelişmiş olan illere göçmektedir. Erzurum içinde istihkâm edilen nitelikli personelimiz ise reel asgari ücretin düşüklüğü nedeniyle kanuni asgari ücretin biraz üzerinde ücret ile elaman çalıştırmak isteyen bilişim sektörünün Erzurum’a yatırım yapmasına neden olmuş bu bir nebzede olsa ilimizdeki işsizlik sorununa merhem olmuştur. Ancak katma değeri yüksek olan sektörlerin ilimizde gelişmemesi nedeniyle daha yüksek ücretle istihdam edilecek olan nitelikli gençlerimiz Erzurum şartlarına göre şu anda iyi sayılabilecek bir ücretle geçinmeye çalışmaktadırlar.

Erzurum’da en aktif olan sektörümüz inşaat sektörüdür. Buna rağmen bu sektörümüzün de kendine mahsus çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu sektörümüzün en güçlü firması olan Er- çim san ile hazır beton ve inşaat için gerekli olan diğer çimento ürünleri üretilmekte ve tüm yurda pazarlanmaktadır. Erzurum da inşaat firmaları genelde yap sat şeklinde nitelendirilen konut sektörü ve bir miktarda büro tarzında iş yerlerinin yapılması konusunda çalışmaktadırlar. Buna rağmen ülkemizde hali revaçta olan marka konut ve iş yeri piyasası Erzurum şehrinde gelişememektedir. Bunda sermaye yetersizliği, ortaklık yolunda kurulan şirketlerin olmaması, şehircilik planlamasında imar izninin hala arsa üzerinden yapılıp şehir, ilçe, semt ve mahalle üzerinden uygulanmaması inşaat sektörünün gelişmesi önünde engel teşkil etmektedir. Şehrimizin kalkınma ve şehir geliştirme çalışmalarının başarıya ulaşması neticesinde şu anda mevcut olan binaların ekonomik ömürlerini de tamamlama süreci içerisine girmeleri ile önümüzdeki 25 yıl içerisinde yaklaşık 165,000. Konuta ve 15,000 iş yeri inşaatına ihtiyaç duyulacaktır. Bu inşaat sektörümüz açısından ciddi bir avantaj sağlayacaktır. Bu avantajı iyi bir şekilde değerlendirilmesi ve ciddi planlı yatırımların uygulanması halinde inşaat sektöründeki gelişime bağlı olarak 100 civarında iş kolunun Erzurum ve çevre bölgesinde gelişmesi sağlanacaktır.

ERZURUM EKONOMİSİNİN SEKTÖRLERE GÖRE DEĞERLENDİRMESİ

a) Tarım Sektörü

Tarım sektörü bitkisel üretim, hayvancılık, su ürünleri ve ormancılık olmak üzere dört ana başlık altında ele alınır. Toplam 25 066 Km2 yüzölçümüne sahip il arazisinin %56. 2’si dik, %23. 8’i orta eğimii, %14. l’i sarp %5. 9’u düz bir konuma sahiptir.

Tarımsal amaçlı kullanılabilir arazinin içerisindeki payı %15. 17’dir. Ancak bu alanın da tamamı bölge çiftçileri tarafından kullanılamamaktadır. 1977 yılında bu alanın %73. 2’si tarımsal üretim amacıyla kullanılmıştır. Kullanılan bu alanında %38’i sulu %62’si ise kuru tarım arazisidir.

Arazinin kullanım biçimi, coğrafi şartlar ve iklim koşulları dikkate alındığında ilde seracılıktan genel tarla ziraatına meyvecilikten sebzeciliğe ve su ürünlerinden hayvancılığa, tarımın hemen hemen tüm alanlarında faaliyetler yürütülebilmektedir.

Erzurum’da üretilen tarla ürünlerinin verimlilikleri açısından yapılan sıralamada tahıl, yağlı tohumlar ve yumru bitkilerde Türkiye ortalamasının altında; buna karşılık endüstriyel bitkiler ve yem bitkilerinde ise Türkiye ortalamasının üzerinde bir çıktı elde edildiği gözlenmektedir. Sebze ve meyve üretimi açısından da aile ekonomisi çerçevesinde üretim yapılmakta olup, verimliliğin oldukça düşük olduğu görülmektedir.

Hayvancılık sektörü açısından oldukça uygun altyapı mevcuttur. 2, 5 milyon hektar yüzölçüme sahip Erzurum arazisinin %67’ü çayır ve meralarla kaplıdır. Bu özelliği ile Erzurum Türkiye’de birinci sırada yer almaktadır. 1994 verilerine göre ildeki 540 bin baş sığır mevcudu, Türkiye toplam sığır varlığının % 4.5’ini oluşturmaktadır. Ve iller bazında sığır sayısı açısından birinci sırada yer almaktadır. 1, 5 milyon koyun mevcuduyla da Konya, Van ve Ş. Urfa illerinden sonra (%4’l’lik payıyla) dördüncü sırada yer almaktadır. Ancak hayvancılık potansiyeli açısından il oldukça verimli olmasına rağmen, bugüne kadar bu alanda beklenen gelişme olmamıştır. Fakat son yıllarda ithalatın yasaklanmasıyla birlikte sektörde olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Ithalatla birlikte adeta hayvancılığı terketmeye başlayan üretici, son yıllarda faaliyetlerini canlandırmaya başlamıştır. Bunu en önemli göstergesi, yöre insanının kooperatifleşmeye karşı olumsuz tavrı olmasına rağmen 1997 yılında 2 adet damızlık sığırcılık kooperatifi kurulmuş, 1998 yılında da 9 adet aynı amaçlı kooperatif kuruluş aşamasına gelmiştir. Hayvancılığın gelişmekte olduğunun bir diğer önemli göstergesi de, ırk ıslahı çalışmalarında yaşanan olumlu gelişmelerdir. 1990 yılında melez sığır sayısı 86 940’iken 1997 yılında bu sayı 135 339’a ulaşmıştır. Benzer biçimde genel olarak hayvan sayısındaki azalışa karşılık et üretimi 1990’da 13 854 ton iken bu rakam 1997’de 18 596’ya çıkmıştır. Bu da birim hayvandan elde edilen verimin arttığını gösterir ki, istenen de budur.

Su ürünleri kapsamında yöre açısından uygun üretim kültür balıkçılığı alanındadır. Suni yemleme ve dölleme kullanılarak havuzlarda, kafeslerde, kanallarda insan eliyle yapılan kültür balıkçılığı; ucuz istihdam, toprak değerlendirme, yem değerlendirme ve gelir yoluyla tarımın en avantajlı dallarındandır. 1997 yılı verilerine göre 30 işletmede 120 ton dolaylarında balık üretilmektedir.

Tarım diğer faaliyet alanlarından birisi olan arıcılık ise gereken ilgiye ulaşmamış ve buna bağlı olarak gelişme gösterememiştir. Arıcılığı desteklemek amacıyla Tarım İl Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ana Arı Uretimi Projesi gelişerek devam etmektedir. 1997 yılında 89 olan ana arı üretimi 1998 de 170’e ulaşmış bulunmaktadır.

Orman Bölge Müdürlüğünün görev alanı içerisinde Erzurum Ağrı, Erzincan, Ardahan, İğdır ve Kars illeri yer almaktadır. Coğrafi konum açısından Erzurum ili de orman varlığı yönünden fazla zengin değildir. Türkiye arazilerinin %25’i orman arazisi konumunda iken, bu oran Erzurum’da ancak 0/o8’e tekabül etmektedir.

b) Sanayi

Erzurum’da sanayileşme çabaları günümüze kadar olan dönemde istenen gelişmeyi gösterememiş, il hem kamu hem de özel sektör açısından uygun bir sanayi merkezi konumuna gelememiştir.

1979-1986 döneminde sanayinin alt sektörü olan enerji sektörü ilin GSYİH’sı içinde %0,98’lik bir paya sahip iken, madencilik sektörünün payı %1.45, imalat sanayinin payı da %24 olarak gerçekleşmiştir. İmalat sanayinin payında yıllar itibariyle dalgalanmalar olmasına rağmen, giderek arttığı görülmektedir. Ancak il imalat sanayinin katma değerinin Türkiye imalat sanayi katma değeri içindeki payı giderek azalmaktadır.İl de faaliyet gösteren imalat sanayi işletmelerinden %79’u tarıma dayalı sanayi işletmeleridir. Bu açıdan imalat sanayi tüketim malları üreten bir sanayi konumundadır. Genel olarak sanayi sektörü madencilik, enerji ve imalat olmak üzere üç alt başlık altında incelenir. Madencilik açısından Doğu Anadolu Bölgesi ve Erzurum ili oldukça zengin maden kaynaklarına (krom, mangenez, bakır, alçı taşı, diyatomit, kaya tuzu, mermer, manyezit, perlit pomza, linyit, tuğla-kiremit hammaddesine) sahiptir. İlde önemli ölcüde üretimi yapılan madenler ise linyit, krom ve tuzdur.

Elektrik, gaz ve su sektörlerinden oluşan enerji sektöründe il bazında gaz üretimi söz konusu değildir. İl elektrik enerjisi ihtiyacını ikinci enerji olarak nitelenen enterkonnekte sisteminden almaktadır. Mevcut enerjinin karşılandığı yerlere göre dağılımı şu şekildedir. Tortum, Keban, Arpaçayı, Erzincan ve Rusya ilin mevcut enerji tüketiminin %50-60’ını karşılayan Tortum Hidro Elektirik Santralinin 26. 2 Mw’lık kurulu gücünden yılda teorik olarak 220 milyon Kwh elektrik enerjisi üretmek mümkünken, üretimin ancak 125-150 milyon Kwh olarak gerçekleşmesi, ilin enerji açısından kendi kendine yeterli olmasına engel teşkil etmektedir.

Doğu Anadolu Bölgesinde ve özellikle Erzurum’da bulunan en fazla enerji kaynağı da linyittir. Bu açıdan en fazla rezerv bulunan belde 59 milyon ton ile Horasan-Aliçeyrek ve 33. 7 milyon ton ile Hınıs Zımak’tır.

İlde halen 69 sanayi kuruluşu faaliyet göstermektedir. Bu sanayi tesislerinde toplam 2809 kişi istihdam edilmektedir. Söz konusu bu sanayi tesislerinin 4’ü kamuya aittir. Kamuya ait tesislerde 1433, özel sektöre ait tesislerde ise 1376 kişi istihdam edilmektedir. Mevcut sanayi tesislerinin kapasite kullanım oranları %30 civarındadır.

İlde 15’i inşaat halinde 11’i yarım kalmış ve 13 adet herhangi bir faaliyette bulunmayan, kapalı sanayi tesisi bulunmaktadır. İnşaat halinde olan tesislerden 3’ü 1998 yılı sonuna kadar üretime geçebilmek için çalışmalarını hızlandırmışlardır. Kalan 12 tesisin üretime geçebilmesi, kredi temin edebilmelerine bağlı bulunmaktadır. Yarım kalmış sanayi tesislerinden bir ya da ikisi kredi teminini başarabilirse üretime geçebilecek durumdadır.

Bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi ve bulunduğu bölgeye uygun sanayiler yaratmada önemli fonksiyonları olan organize sanayi bölgeleri il ekonomilerinde önemli yerlere sahiptir. Bu açıdan halihazırda biri faaliyette bulunan ve ikincisi de kuruluş aşamasında olan iki organize sanayi bölgesi mevcuttur.

1. Erzurum Merkez Organize Sanayi Bölgesi

1975 yılında faaliyete geçen ve 110 hektarlık bir alanda kurulu organize sanayi bölgesinde mevcut 83 parselin tamamı 68 firmaya tahsis edilmiştir. Bölgede şu anda faal olan firma sayısı 45’tir. Bu firmalardan 43’ü üretime yönelik faaliyette bulunurken, 2 tanesi de basın-yayın alanında faaliyet göstermektedir. Geriye kalan 23 firmadan 11’i inşaat halinde, 3’ü kapalı 7’si yarım kalmış, l’idepo konumundadır ve 1 firma da proje aşamasında bulunmaktadır.

2. Erzurum Ikinci Organize Sanayi Bölgesi

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın kredi desteği ile kurulan ve 1975 yılında faaliyete geçen organize sanayi bölgesinin tüm parsellerinin müteşebbislere tahsis edilmesi ve yaklaşık 50 müteşebbisin yatırım yapmak amacıyla Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’ne yaptıkları arsa talepleri üzerine Erzurum Valiliği 19. 02. 1997 tarih ve 289 sayılı yazısıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan ikinci organize sanayi bölgesinin yatırım programına alınmasını talep etmiştir. İlde 2. Organize Sanayi Bölgesi’nin yatırım programına alındığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 25. 03. 1998 tarih ve 2443 sayılı yazılarıyla kesinlik kazanmıştır. Kuruluş çalışmaları müteşebbis teşekkül tarafından yürütülen 2. Organize Sanayi Bölgesi yerseçimi çalışmalarını tamamlamak üzeredir.

Bütün bunların yanısıra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın kredi desteği ile tamamlanmış 2 adet küçük Sanayi Sitesi’nden merkez ilçede 722, Oltu Küçük Sanayi Sitesi’nde de 150 işyeri bulunmaktadır. Ilıca yolu üzerindeki 5. 5 Metal Işyerleri Küçük Sanayi Yapı Kooperatifi ise 1998 yılında faaliyete geçmek üzere çalışmalarını hızlandırmıştır. Aşkale, Horasan, Pasinler ve İspir’de yapılacak olan Küçük Sanayi Siteleri’nin yer seçim işlemleri tamamlanmış olmasına rağmen bu ilçelerdeki sanayi sitelerinin inşaatlarına henüz başlanmamıştır. Bugün Erzurum’da toplam 625 kooperatif, 228 anonim şirket ve 920 limited şirket bulunmaktadır.

c) Hizmetler Sektörü

Erzurum ili hizmetler sektörünü; ulaştırma, inşaat, turizm, bankacılık, eğitim, sağlık ve ticaret sektörü olarak yedi alt başlık altında incelemek mümkündür. Ulaştırma sektörü; kara, hava, deniz ve demiryolları taşımacılık faaliyetleri ile haberleşme, radyo ve televizyon sistemlerinin teknik, ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak kurulup geliştirilmesi ve yürütülmesi faaliyetlerini kapsar.

Erzurum’da diğer illere taşımacılık faaliyeti karayolu, havayolu ve demiryolu ile yapılmaktadır. Bunlardan en önemlisi karayoluyla yapılan taşımacılıktır. Erzurum Il sınırları içinde 1125 km. devlet, 563 km. il yolu olmak üzere toplam 1688 km kara yolu mevcuttur.

İl sınırları içerisindeki demiryolu ağı 200 km’dir. İlin Erzincan, Malatya ve Kars illeriyle doğrudan bağlantısı vardır. Ayrıca Doğu Ekspresinin, Kars-Haydarpaşa arasındaki yolculuğu da ilden geçmektedir. Türkiye genelinde olduğu gibi, demiryollarında çalışacak kalifiye eleman eksikliği yanında, bölgedeki demiryolu ağı ile mevcut araçlar Çağın gerektirdiği teknolojik özelliklere sahip değildir.

İlden THY ile Ankara bağlantılı İstanbul, Adana, Antalya, İzmir, Diyarbakır, G. Antep, Bodrum ve Dalaman’a uçak seferleri yapılmaktadır. Ayrıca bir özel havayolu şirketi(Istanbul Havayolları) ile Erzurum Istanbul direk seferleride yapılmaktadır. İlden Ankara ve İstanbul bağlantılı bazı yurtdışı merkezlere de seferler yapılmaktadır. Bu merkezler, AbuDabi, Almaty, Amman, Amsterdam, Atina, Bahrain, Bangkok, Beirut, Berlin, Bişkek, Kahire, Köln, Dusseldorf, Frankfurt, Hamburg, Hannover, Lefkoşa, Münich, Nuremberg, Riyadh, Stutgart ve Taşkenttir. Ayrıca 1997-1998 kış sezonunda Kış Sporları Merkezi konumuna gelen Erzururn’a Perşembe ve Pazar günleri İstanbul-Erzurum-İstanbul direk uçak seferleri de başlamış bulunmaktadır. Ulaşımdaki bu kolaylık kış turizmi açısından önemli bir gelişmedir.

Erzurum’un uluslararası karayolu(E-80) üzerinde bulunması Kuzeydoğu Anadolunun ekonomi, ticaret, kültür, ulaşım ve tarım merkezi olması dolayısıyla iç ve dış turizm bakımından önemi büyüktür.

Erzurum özellikle Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi ile Doğu Anadolu bölgesinin sağlık altyapısı açısından merkezi konumundadır

Dolayısıyla Kars, Ardahan, İğdır, Ağrı,Van, Muş, Bitlis, Siirt, Erzincan, Tunceli, Bayburt, Gümüşhane ve Artvin illerine Erzurum mevcut sağlık imkanlarıyla hizmet vermektedir.                                                                                                                  Ali KARTAL

Bir yanıt yazın