Erzurum Deyince Yâdıma Damlayanlar

Erzurum Deyince Yâdıma Damlayanlar

Erzurum Deyince Yâdıma Damlayanlar
Abdulnasır KIMIŞOĞLU

Erzurum derin bir bozkır, mavi beyazın bar tuttuğu yayla…
Erzurum maddede kar, ayaz, soğuk; çay, şive, palandöken; karasu, coruh, aras; göze, kar çiçeği, yayla; bar, kehribar, cirit; han, taşhan, hamam; aziziye, hamidiye, mecidiye; oltu, aşkale, hınıs; pasinler, tekman, ispir; at, güvercin, bakır…
Erzurum manada şiir, türkü, gazel; türbe, hafız, şadırvan; medrese, kale, tabya; kitabiyat, ilahiyat, hikemiyat, tefekkür, tezekkür, teşekkür…
Yakutiye, yâr gerdanında bir ben; çifte minareler ise yanakta gamze…
Ulu cami kadim bir müezzin, mihmandardır kale, sancaktardır Lalapaşa…
Palandöken duvaklı gelin, hüma içli bir türkü, kümbetler efsunlu bir nefes…
Caddelerinde ecdadın ayak izleri; ovada, savaş atlarından kişneme sesleri…
Batıya uçarken “gidirem” diyen göçmen kuşların burukluğu, türkülerimize renk veren acı bir hakikat…
Mürekkep terleten kalemlerin heyecanı kadar, bıyıkları yeni terleyen yiğitlerin bar heyecanı da dikkate değer…
Erzurum, biraz garip, bazen yetim, çoğu kez öksüz… Erzurum, dertli, kederli, çileli ve bir o kadar da sevdalı…
Şerefelerinde salavatı şerifler, gönüllerde binlerce hatimler, dillerde Alvarlı’dan gazeller…
Eli ekmek kadar, kalem tutanlarda az değildir mesela… Şiir yazanı çoktur hayatı romanlara konu olmuş olsa da…
Erzurum, şu gök kubbede içli bir sadâ, dumluda berrak bir göze, baharda firuze bir kubbe, zemheride billur bir temaşa…
Gerdanı kınalı kumrular, yelesi sekili yağız taylar ve oya işleyen şivekâr kızlar…
Erzurum biraz mahcup, biraz nazlı, biraz hersli biraz da latifeperdaz şehir…
En nihayetinde bu şehir leyladan mevlaya akan rahvan bir nehir…
         

Share this content:

Erzurum Tanımları