ERZURUM’A EL KOYAN HARAMİLER

ERZURUM’A EL KOYAN HARAMİLER

ERZURUM’A EL KOYAN HARAMİLER

Haramla beslenen, başkasının malına zorla el koyan, haydut, eşkıya, yol kesici ve hırsızları tanımlamak için kullanılan bir kelimedir harami. Rahmetlik İbrahim Erkal bu kavramı Erzurum üzerinden nemalanan ve şehre hizmet etmek isteyenlere engel olan kesimi tanımlamak amacıyla kullanmıştır. Bu anlamla baktığımızda haramiliği Erzurum’a hizmet etmek isteyenlerin yolunun kesilmesi, şehir kaynaklarını gereği gibi kullanmayan ve şehir üzerinden haksız yere kazanç temin edenleri tanımlamak amacıyla kullanmıştır.

Harami kavramını her ne kadar dönemin Erzurum Büyükşehir Başkanıyla yaşamış olduğu anlaşmazlıktan sonra kullanmış olsa da aslında bunun çok daha ötesinde anlamlar taşıyan önemli bir tespittir. Şimdi bir bakalım Erzurum’un haramileri kimler ve Erzurum’u nasıl çapullamış ve çapullamaktalar?

İlk harami maalesef devletin kendisi olmuş. Bütün bir Anadolu’nun kaynaklarını tutmuş İstanbul ve çevresine çekmiş. Sanayinin ve ticaretin burada gelişmesi için tüm alt yapı çalışmalarını ve teşviklerini buralara yapmış. İster istemez içerisinde Erzurum’unda olduğu bütün şehirlerden sermaye ve işgücü taşı toprağı altın denilen İstanbul’a akmış tabi ki bu akışla birlikte nüfus gitmiş, kültür gitmiş, ruh gitmiş. Erzurum’a ise vaatler kalmış.

Ondan sonra gelen harami ise yerel yönetimler olmuş. Şehri bilmeyen, tanımayan belediye nedir belediyecilik nedir bilmeyenler iş başına gelmiş. Geleceğe bakmadan günü kurtarmanın derdine düşmüşler. Şehrin sorunu tespit etmeden bu sorunlar nasıl çözülür demeden kafalarına göre iş yapmışlar. Şehrin mimarisini, kültürel değerlerini yağmalamışlar. Tarihi konakları, tarihi eserleri, medreseleri yol, cadde, meydan açacağım diye yıkmışlar. Kentsel dönüşüm yapacağım diye tarihi mahallerini yıkmışlar, isimlerini unutturmuşlar, çeşmelerini kurutmuşlar. Şehrin yeraltı su kaynaklarını besleyen alanlar üzerine mezarlıklar yapmışlar. Su kalitesini bozmuşlar. Yıllarca konserve kutusu gibi araçlarla toplu taşımacılık yapmışlar. Müteahhitlere dayalı şehir planı yapmışlar arsaları kıymetlendirmişler Erzurum’u değersizleştirmişler.

Bir diğer harami güruhu ise akademisyenler olmuş. Birkaç akademisyen haricinde Erzurum’u unutmuşlar yıllarca. İbrahim Konyalı tarihinin ötesine bir türlü Erzurum’u taşıyamamışız. Erzurum’un yer altı, yer üstü kaynaklarını derli toplu ele alan bir çalışma olmamış.

O da yetmemiş bir de Erzurum ovasının en değerli topraklarının üzerine bir santimetre küpünün bir milyon yılda oluşabileceği, tahıl tohumu ıslahı açısından Türkiye’nin en değerli arazilerinden birisinin üzerine Erzurum Teknik Üniversitesinin kampüsünü, hava limanını, otobüs terminalini ve lojistik merkezi kurmuşlar. Hava limanı dediğimiz yer kuş cennetinin üzeri, terminal derseniz koskoca şehir terminali batı illerinin kasaba terminali gibi bir yer. Hava limanı terminali dedikleri yer birçok hava meydanı binası ile denk. Bir Diyarbakır terminali kadar yeri bize çok görmüşler. Şehir terminalinin nasıl çapullandığı ise malum herkes biliyor.

Milyarlarca dolarlık hayvancılık potansiyelimiz neredeyse üç kuruşa indirilmiş, hayvancılık bölgesinde hayvan kalmamış. Koca koca binalara yatırım yapanlar, altlarında son model bilmem kaç milyonluk araçlara binen besici ağaları ne hikmetse Erzurum hayvancılığının gelişmesi için doğru düzenli bir plan bir projeyi yıllarca hazırlayamamışlar.

Ticaret örgütlerimiz ise sadece dert yanmışlar. Erzurum ekonomisini ayağa kaldıracak doğru düzenli bir çalışmaları olmamış. Yatırımcıya rehber olacak bir çalışmaları yok, gerçi Erzurum’a gelen yatırımcılarda dışarıdan adamlarını getirme, Erzurum’dan kazandıklarını Erzurum dışına aktarma derdindeler o da ayrı bir hikâye nede olsa sahipsiz memleket değil mi? Ama asıl haramiler Erzurum’a sahipsiz deyip onun sahibi olduğunu anlamayanlar değil mi?

Ya sivil toplum örgütleri birbirleriyle anlaşamayan kişilerin karşılıklı olarak kurdukları rekabet yuvaları. Şehre dönük bir birliktelik yok. Üç kuruşluk proje hazırlayıp devletten aldığı paralarla yurtdışına çıkma, bir kuruşu beş kuruş gibi gösterip cukkaya atma derdindeler. Derneklerini, vakıflarını kullanıp şahsi menfaat sağlayanlar. Şehir için doğru düzenli proje hazırlamayıp birilerine yalakalık yaparak şehrin sorunlarını yüksek sesle gündeme getirmeyen halka uzak sivil toplumcular bu şehrin bir başka harami güruhu değil mi?

Milli eğitim Erzurum’un kanayan yarası buraya acemi öğretmenleri gönderip yetişen öğretmenleri dışarıya gönderen eğitim sistemi bir başka beş belası harimi yapılanması. Hani o eski Erzurumlu öğretmenler sahi bu adamlar nereye gittiler.

Yıllarca sağlık yatırımında nasibini alamayan bu şehirde onkoloji hastanesini çok görüp yapımını iptal ettirenler kadar buna sessiz kalan şehrin önde gelenleri sizlerde en az o kararı alanlar kadar haramisiniz.

Allaha şükür birde adı yerel, kendileri haber ajansına dayayan yaşadıkları şehrin sorunlarını yeterince gündeme getiremeyen yerel basın ise ayrı bir haramilik unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

Tarihi mahallelerde bulunan tarihi konakları evleri ucube daireler karşılığında yıktıran mülk sahipleri ve onları buna teşvik eden müteahhitlerde birer harami değiller mi?

Haşılzade dergâhını, Morkov paşa kışlasını, tarihi çeşmeleri, mescitleri yıkıp yerlerini park, bahçe ve İşhanı yapanlarda aslında birer harami değiller mi?

Doğdukları ve büyüdükleri şehri gerisini düşünmeden terk edenler ve gittikleri bu şehri her fırsatta kötüleyenlerde harami yakışmasını hak etmiyorlar mı? Dışarıda olup ta memleketini seven ve buranın sorunlarıyla ilgilenen ve yatırım yapmak isteyenlere dışarıda olmak kolay, biz buradayız diyenlerde en az bir öncekiler kadar haramilik yakıştırmasını hak etmiyorlar mı?

Birde bunlardan çok daha büyük haramiler var o da Erzurum’a küsüp bir daha ben Erzurum için bir şey yapmam yaptığımın karşılığını almadım diyenler var. İbrahim Erkal Erzurum için yaptığının çok mu karşılığını aldı? Elbette ki hayır ama Erzurum’a kırılmadı, Erzurum’u sevmekten vazgeçmedi. Erzurum’a hizmet edene her zaman müteşekkirim dedi. Erzurumspor için yazıp bestelediği marşı Erzurum trübünlerinde okutmayan, ismini hak ettiği yere koyarak yaşatmayan, kendi şehrinde düzenlenen festivallere bile katılmasına engel olan, Erzurum sevgisini kullanarak onu ücretsiz olarak Erzurum gecelerine çağıran haramilere inat İbrahim Erkal Erzurum Sevdasının bir simgesi olarak gönüllerde yaşamaya devam edecek.

Sahi bu haramiler Nene Hatunu, Kara Fatma’yı, Saib Efendiyi, Hüseyin Avni Ulaş’ı, Nafız Kotan Bey’i ve daha nice kıymetli Erzurumluyu şehir belleğine yerleştirmekten imtina eden haramiler İbrahim Erkal’ın ismini bu şehirde yaşatılmasına izin mi verecekler? Ama biz bunlara engel olamazsak, biz yalnız kalmaktan şikayet edip Erzurum için çalışanları yalnız bırakanlar, şehrini sevdiğini söyleyip şehri için konuşamayanlar yani bu şehrin sessiz çoğunluğu o zaman bizlerde harami olmuş olmuyor muyuz?

Eyyüp COŞKUN

Share this content:

Erzurum Araştırmaları