ERZURUM’DA ERMENİ MEZALİMİNE KADAR RUS İŞGALİ

ERZURUM’DA ERMENİ MEZALİMİNE KADAR RUS İŞGALİ

Erzurum, Rus Çarlığının tarihi emellerinin gerçekleşmesi için önemli bir stratejik şehirdir. Bu şehir ele geçirilirse Rus çarlığı Anadolu içlerine doğru ilerleyerek bir taraftan İstanbul ve Boğazlar diğer taraftan ise Suriye’ye doğru uzanarak, Akdeniz’e ve Orta Doğuya ulaşma olanağına sahip olacaktı. Erzurum’un bu stratejik önemini Rus Genelkurmay’ı Batı Ermenistan’ı ve Anadolu’yu koruyan Mavera- yı Kafkasya ile Küçük Asya’nın iç bölgelerine giden en güzel yolların kesiştiği en sağlam noktada bulunan şehir olarak tanımlayarak açıklamışlardır. Erzurum’un bu stratejik önemine sadece Ruslar değil, Osmanlılar, Almanlar, İngilizler ve Fransızlarda farkındadır. Bundan dolayı Osmanlı en önemli askeri yatırımlarını Erzurum’a yapmış sayısız tabyalar inşa etmiştir. İngilizler ve Fransızlar ise Rusların Erzurum üzerine yaptıkları her türlü hamleyi boşa çıkarmak için karşı hamleler geliştirmişler ve kimi zaman Osmanlı İmparatorluğunun yanında yer almışlardır. Osmanlının paylaşılma planlarında önemli bir piyon olarak görülen Ermeniler ise Rus, İngiliz, Fransız ve daha sonra süper güç olma hedefini taşıyan Amerikalıların gizli müttefikleri olarak Erzurum başta olmak üzere vilayet-i sitte üzerine göz dikmişlerdi. Erzurum gibi o dönemde Ermenilerde üzerinde anlaşılamayan bir uluslararası aktör olarak tarihte yerlerini almışlardır.

Birinci Dünya Savaşına girildiği zaman Ruslar, İngilizler ve Fransızlar Osmanlı İmparatorluğu üzerinde anlaşmışlar ve Erzurum Rus Çarlığına bırakılmıştır. İşte bu ortamla başlayan Birinci Dünya savaşının daha ilk günlerinden itibaren Ruslar Erzurum üzerine taarruza başlamışlardır. 1 Kasım 1914 ayında başlayan Rus taarruzları 16 Şubat 1916 günü Erzurum’un işgal edilmesiyle sona ermiştir.

1 Kasım 1914 tarihinde başlayan taarruzlar Osmanlı İmparatorluğunun merkezini teşkil eden Anadolu’yu doğrudan tehdit eden tek cephe olan Kafkas Cephesinin fiilen açıldığı tarihtir. Kafkas cephesinde Osmanlıların ilk amacı Erzurum’un Ruslar tarafınca işgal edilmesine engel olmak daha sonra karşı taarruzlarla Rus ordusunu geriye püskürtmek, Rus ordusunun önemli askeri üssü olan Sarıkamış’ı ele geçirip buradan hareket ederek Kars’ı Rus işgalinden kurtarmaktır. Kars kurtarıldıktan sonra Kafkas içlerine doğru ilerlenerek Rusları savaştan çıkarmak ve Orta Asya da bulunan Türk toplulukları ile birleşmek Kafkas cephesinin amaçları arasındadır. Ruslar ise Erzurum’u ve Trabzon’u ele geçirerek Anadolu içlerinde ilerlemek, İstanbul ve boğazları kontrol altına almak, böylece hem karadan hem de denizden sıcak denizlere ulaşmak amacındadır. Bundan dolayı Kafkas cephesi her iki ülke açısından hayati önem taşımaktadır.

Yukarıda dediğimiz gibi Kafkas cephesi Rusların 1 Kasım 1914 tarihinde başlattıkları taarruzlar ile fiilen açılmıştır. Savaşın ilk dönemlerinde Hasan İzzet Paşa Komutasındaki 3. Ordu Azaplı ve Köprüköy Muharebeleri ile Ruslara karşı başarılı neticeler almıştır. Rus ilerleyişi durdurulmuş ve hatta sınır geçilerek Rus ordusu takip edilmiş ancak daha sonra Hasan İzzet paşanın aldığı kararla geriye çekilmiş ve Erzurum önlerinde bir savunma savaşı yapılmaya karar verilmiştir. Hasan İzzet Paşanın bu başarısının altında yatan temel etken Erzurum’un yıllardır bu savaş için hazırlanılmış olması, asker sayısı ve cephanesinin yeterli olmasıdır. Rusların asker sayısı o dönem Osmanlı ordusu ile mukayese edildiği zaman azdır. Eğer Hasan paşa bu harekâta devam etmiş olsaydı muhtemel Sarıkamış ele geçirilecekti. Bu geri çekilmeye kararına karşı Enver Paşa sinirlenmiş ve Hasan İzzet Paşaya eğer hocam olmasaydın seni idam ettirirdim demiştir. Bu olaydan sonra Enver Paşa 3. Ordu komutanlığını üstüne almıştır. Rusları tamamen geriye çekilmeye zorlamak amacıyla Sarıkamış Harekâtını tüm imkânsızlıklar ve yapılan tüm uyarılara rağmen 22 Aralık 1914 tarihinde başlatmıştır. Bu harekâtın başarısız olmasındaki en önemli neden 5 Kasım 1914’te, Sarıkamış Harekâtına malzeme desteği sağlamak amacıyla İstanbul’dan yiyecek, kışlık giyecek, cephane, askeri araç, 2 uçak ve 2 alay askerle Trabzon’a hareket eden Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerinin 6 Kasım’da Ereğli açıklarındaki Kandilli mevkiinde Rus donanmasının bombardımanı sonucu batırılması olmuştur. Bütün bu değerli malzemelerin yanı sıra 3 bin civarında Türk askeri şehit olmuştur. O günün koşullarında bu kayıpların yerine konulması ve cepheye intikal ettirilmesi en az iki ay alacaktır. Ancak Enver paşa için bu zaman yoktur ve tüm risklerine rağmen taarruz emrini verir. Daha taarruzun ilk gününde büyük bir yanlışlık sonucu Narman ve Oltu arasında 31 ve32. Fırkalar birbirlerine ateş açarlar. İki Türk askeri birliğinin arasındaki bu çatışmada 2000 civarında Türk askeri şehit olur. 5 Ocak 2015 tarihinde sona eren bu harekât ilk önce bu harekâta katılan askerlerimizin donarak şehadetine ve daha sonrada Erzurum’un Rus esaretine girmesine sebep olur.

Sarıkamış hezimetinden sonra Erzurum adım adım Rus işgaline doğru ilerlemektedir. Sarıkamış faciasından sonra hızla artan göç, firari askerler ve cepheden gelen yaralılardan bulaşan bitler ve gömülmeyen asker cenazelerinden dolayı bit saldırısı, tifüs, tifo ve kolera gibi salgın hastalıklar ilk önce Erzurum’u daha sonra ise Anadolu’nun içlerini vurmaya başlamıştır. Ermeni çetelerinin ve Rus Kazak birliklerinin saldırı ve katliamları Erzurum üzerine doğru yoğun göç dalgasını artırmıştır. Osmanlı Subayları artık Erzurum’un işgal edileceğini anlamışlardır. Kafkas cephesinin güvenliğinin sağlanması için ilk önce Ermeni tehcir kanunu çıkarılmış ve bölgede yaşayan Ermeniler Suriye’ye doğru göç ettirilmiştir.

RUS ORDUSU TAARRUZ EDİYOR, ERZURUM GÖÇÜYOR

1915 yılı hem Rus birliklerinin karşı taarruza geçebilmeleri hem de Türk ordusunun savunma hazırlıklarını tamamlama hazırlıkları ile geçmiştir. 1915 Yılının Kasım ayı Rus taarruzlarının başlangıç tarihidir. Rus ordusunun Erzurum yönüne doğru ilerlemesi ile birlikte Erzurum’un doğusunda, şimdiki adı Pasinler olan Hasankale, Köprüköy ve Azaplı bölgesinde yaşayan halk Erzurum’a doğru göç etmeye başlamıştır. Bir taraftan bozuk yollar, diğer taraftan olumsuz hava koşulları, salgın hastalıklar ve üstüne üstlük Ermeni çeteciler ve Rus Kazak birliklerinin saldırıları bu yolları bir ölüm tarlası haline getirmiştir. Yaşanan bu gelişmelerden sonra Osmanlı Genel Kurmayınca şehrin olası bir Rus işgaline karşı tahliye edilme planları hazırlanmaya başlanmıştır. Yaşanan endişenin en önemli delili 7 Aralık 1915 tarihinde Vali Tahsin(Uzer) Bey’in Erzurum vilayet meclisinin toplanmama kararını alması olmuştur. Osmanlı Genel Kurmayı Rus taarruzunun ilkbahar döneminde başlayacağını tahmin etmiş ve 3. Ordu komutanı Mahmut Kamil Paşa Enver Paşa tarafınca durumun görüşülmesi için İstanbul’a çağrılmıştır. Bunun üzerine Mahmut Kamil Paşa 7 Ocak 1916’da Erzurum’dan İstanbul’a gitmek için yola çıkmıştır. Ancak Rus Kafkas ordusu tıpkı Enver paşanın Sarıkamış’ta yaptığını yaparak ani bir baskın savaşına girişmişler ve Mahmut Kamil Paşanın şehirden ayrılmasından 15 gün sonra, 21 Ocak 1916’da Tortum’u işgal etmişlerdir. Bu baskın nitelikli ani saldırıya girişmesinde Rus Tayyarelerinin yapmış olduğu keşif uçuşlarında Osmanlı Ordusunun kapsamlı bir taarruza karşı yeterli savunma gücüne sahip olmadığının anlaşılması etkili olmuştur. Durumu İstanbul’da öğrenen Mahmut Kamil Paşa vekâleten komutanlığı devrettiği Abdülkerim Paşa’ya şehrin savunmasına engel olan ve fazlalık teşkil eden her şeyin tahliye edilmesi emrini vermiştir. Abdülkerim Paşa bu emrin yerine getirilmesi halinde şehrin savunulmasının tehlikeye gireceği Erzurum Valisi Tahsin (Uzer) Bey tarafından halktan eli silah tutanların toplanması ile oluşturulmuş gönüllülerden oluşan Müdafaa-yı Milliye taburlarına bağlı erlerin aileleriyle birlikte gideceğinden asker arasındaki düzenin bozulacağı gibi nedenlerden dolayı verilen emre itiraz etmiştir. Ancak yaşanan gelişmeler ve verilen emir tekrarı neticesinde boşaltma işlemine başlanılmıştır.

Boşaltma işleminde ilk önce fazla para, daha sonra vilayet merkez teşkilatı, ondan sonra yaralı ve hastalar en sonda ise önem sırasına göre vatandaşların tahliye edilmesine ilişkin emirler verilmiştir. Ancak tahliye araçlarının yetersizliği, yolların yetersiz ve bozuk olması nedeniyle tahliye işlemlerinde tam anlamıyla başarılı olamamıştır. Erzurum’un savunulması için hazırlanan planlar Erzurum’un hemen kuzeydoğusunda bulunan Kargapazarı Dağlarından düşman taarruzuna ihtimal verilmemesi nedeniyle başarıya ulaşamamış ve Erzurum’un işgal edilmesine engel olunamamıştır.

1 Şubat 1916’da General Nikolai Yudenich, Rus Ordu Karargâhını Erzurum’un doğusunda bulunan Hasankale’ye naklederken, Dâhiliye Nazırı Talat Paşa da, Erzurum Valisine, Ziraat bankasının derhal Erzincan’a taşınmasını ve gerekirse bu işlemin zor kullanarak yapılmasına ilişkin emir veriyordu. Bankanın Erzincan’a taşınma işlemi ancak şehrin işgalinden 11 gün sonra yani 27 Şubat tarihinde gerçekleşmiştir. Resmi daireler Erzincan ve Sivas’a doğru taşınırken, Alman Konsolosluğunun Sivas’a taşınması kesin olarak emredilmiştir. Bu çekilme esnasında halk ise üç farklı güzergâhta hareket etmişlerdir. İlk güzergâh Erzincan, Kayseri, Konya, Niğde Kırşehir, Yozgat, ikinci güzergâh Bayburt, Tokat, Amasya, Samsun 3. Güzergâh ise Elazığ, Diyarbakır Adana, Maraş, Antep ve Urfa bölgelerini kapsamaktadır. Bu üç güzergâhta göç eden Erzurumlu halkın sayısı 448.000 civarındadır.

General Yudenich verdiği bir emir ile 11 Şubat 1916 günü Erzurum taarruzunu başlatmıştır. Bu taarruzlar sonucunda 12 Şubat sabahı Erzurum’un doğu ve kuzeydoğusunda bulunan ve şehrin savunmasında önemli yer tutan Dolangez Tabyası ve o günün akşamı da Çobandede Tabyaları işgal edildi. Rus tayyareleri şehir üzerinde keşif uçuşları yapmış ve bu heyecana sebebiyet vermiştir. Rus birlikleri 14 Şubat 1916’da tüm cephelerden taarruza geçmiş ve o günün akşamı General Prezevalski komutasındaki II. Türkistan Kolordusu Kargapazarı dağlarının önemli bir geçiş noktası olan Tafta Geçidinden ilerleyerek buradaki tabyayı işgal etmiştir. General Prezevalski’nin bu başarısının altında yatan temel etken genç bir subay iken Erzurum konsolosluğunda görev yaparken arazide yapmış olduğu keşif gezilerinde elde ettiği bilgilerin etkisi büyük olmuştur. Tabyanın konuşlandırıldığı alan ve Osmanlı Topçu menziline ilişkin hesaplamaları araziye ilişkin bilgileriyle birleştirilerek güvenli bir geçiş yolu keşfetmiş ve birliğini buradan geçirmiştir. Ruslar Tafta tabyasından sonra Palandöken dağlarında önemli geçit noktasını tutan Palandöken Tabyasını işgal ettiler. 15 Şubat gününden itibaren Türk ordu birliklerinin merkezi karargâh emri ile 3. Ordu geriye çekilmeye başlamıştı. Bu çekilme esnasında tarihte nadiren görünen olaylardan biri daha Erzurum halkınca gerçekleştirilmiş ve halkı koruması gereken orduyu korumuş ve yüzlerce Erzurumlu sivil bu çatışmalar esnasında şehit olmuştur. 16 Şubat 1916 Çarşamba sabah namazından önce Vali Tahsin Bey Erzurum halkı ile vedalaşarak şehirden ayrılmış ve şehirden ayrılmadan önce şehirden halkın göç etmesini yasaklayan bir emir yayınlamıştır. Türk Ordusu geriye çekilirken şehirdeki cephaneliklerin patlatılması için topçu subayı Binbaşı Nuri Bey görevlendirilmiştir. Ancak Harput Kapı civarlarında bulunan cephaneliğin patlatılması esnasında şehrin içerisine hasar vermiş bu patlama esnasında çevresindeki binalar yıkılmış ve buradan fırlayan parçalar Çırçır mahallesine kadar sıçrayarak yaralanmalara ve tahribata neden olmuştur. Erzurum halkının bu patlamadan sonra oluşacak zararları göze almaması ve cephanelik olarak kullanılan tarihi eserlerin tahrip edilmesine yönelik tepkileri üzerine  Çifte Minareli Medrese, Kale Mescidi, Taş Ambarlar, İstanbul Kapı ve Kars Kapı’da bulunan cephaneliklerin patlatılmasından vaz geçilmiştir. Bu cephaneliklerden Çifte Minareli Medrese ve Kale Mescidi dönemin idare meclisi Başkâtibi Hüseyin Çamaşırcı ve Maraşçı Tevfik Efendi tarafından koordine edilen halk tarafınca boşaltılmıştır. Vali Tahsin Beyin Erzurum’dan ayrılmasından 3 saat sonra, saat 7 civarında Rusların I. Kafkas Kolordusuna bağlı 39. Avcı Tümenine bağlı Yüzbaşı Konieff tarafınca komuta edilen bir birlik şehir merkezinin doğusunda bulunan Kars Kapıdan girerek şehri işgal etmiştir. Tahsin Bey şehirden ayrılmadan önce Erzurum’dan göçü yasaklayan bir emir yayınlamıştır. Bu emrin temel gerekçesi bölgedeki Türk nüfusun azınlığa düşmemesini sağlamaktır.

Erzurum’un işgal edilmesi İngiltere, Fransa ve Rusya’da sevinçle karşılanmıştır. 1. Dünya savaşında itilaf devletlerinin o döneme kadar elde ettikleri en büyük başarı olarak Erzurum’un işgal edilmesi gösterilmiştir. Hatta bu zaferin İngilizlerin Kutu-l Amare yenilgisini unutturacak büyüklükte olduğu söylenilmiştir. Çanakkale zaferi kutlamaları yapılırken Anadolu toprakları Rus tehdidi altına girmiştir. İngilizlerin tabiriyle Türklerin Asya topraklarının anahtarı Rusların eline geçmiştir.

ERZURUM İŞGALİ

Şehrin işgal edildiği gün uzunca bir süre kara Çarşamba olarak şehirde anılmıştır. Rus öncü ordu birlikleri şehre girdikten sonra şehrin önemli stratejik noktalarını ele geçirmişlerdir. General Yudenich işgalden sonra Erzurum’a askeri törenle girmiştir. Giriş töreninde Rus generalleri taşıyan otomobillerin arkasında beyaz renkli atlara binen süvariler, onun hemen arkasında ise kırmızı renkli atlara binen süvariler daha sonra ise siyah renkli atlara binen süvariler yer almaktaydı. Rus süvarilerinin arkasında Rus piyadeleri en arkada ise Druzina adı verilen Ermeni çeteciler geçit törenine katılmışlardır.

Erzurum işgalinden sonra şehre gelen Rus prensi Grand- duc Nicolas’ın katıldığı bir tören yapılmış ve Rus askerleri papazlar tarafınca kutsanmışlardır. Nicolas’ın katılmış olduğu tören Bugün Eminkurbi Mahallesi sınırları içinde olan Nene Hatun caddesinde yapılmıştır. Rus işgalinde en onur kırıcı olay Erzurum tabyaları ve kalesinde esir edilen dokuz Türk Sancağının bu geçit törenlerinde kullanılması ve daha sonra Tiflis’teki törenlere gönderilmesi olmuştur.

RUSLARIN İŞGAL UYGULAMALARI

Rusların işgal esnasında uyguladıkları işgal faaliyetleri dört madde altında toplanabilir.

  1. Şehirde güvenliği ve otoriteyi sağlamak: Rusların şehre girmesinden hemen sonra yaptıkları ilk iş şehir merkezinde bulunan Çifte Minareli Medrese ve kale mescidindeki taşınamayan cephaneye el koymak olmuştu. Bunun hemen akabinde sokağa çıkma yasağı koymuşlar ve şehirde bütün bir gün boyunca silah araması yapmışlardır. General Yudenich, (yanında Rus ordusunda General Kalitin, Albay Morel ve Ermeni Komitacıları temsilen Karin olmak üzere) Yazıcı oğlu Hakkı Paşa, Hacı Bekir Efendi, Kırbaşzade Fevzi Bey ve Sabit Beyden oluşan bir heyeti kabul ederek şehirde can ve mal güvenliğini sağlayacağına ilişkin teminatları vermiş ve Druzina adı verilen Ermeni askerlerinin Erzurum içerisine girmelerini yasaklayan emirleri vermiştir. Rusların Erzurumlu Ermenilerinde katıldığı aramalar neticesinde eli silah tutabilecek, güçlü ve liderlik yapabilecek çoğu şehrin ileri gelenlerinden olan yaklaşık 650 erkeği Köse Ömer camisine toplamış ve başta Tiflis olmak üzere esir kamplarına gönderilmiştir. Erzurum halkı bu uygulamaya itiraz etmiş ve Ruslar halka gözdağı vermek amacıyla Veyisefendili Fırıncı Emoç, Selim oğlu Sabri, Kumludereli Hasan Bey, , Komisli Ali, Cemal Efendi, Ev yıkan oğlu Şükrü, Düyunu Umumiye Kâtibi Mümtaz Bey isimli 7 Erzurumluyu Erzurum kalesinde asarak idam etmişlerdir. Rus askeri idaresinin aldığı tüm tedbirlere rağmen Ermeni çetecilerin yağma ve münferit olarak kuytu köşelerde yakaladıkları Müslümanları öldürmelerine engel olamamışlardır. Ruslar Müslüman ahalinin gündüz dükkânlarını açma, işlerine gitme ve ibadetlerini aksatmama yönünde tedbir almışlar özellikle Cuma namazına gitmeyen Müslüman ahaliyi kırbaç ve dipçik darbeleriyle camiye gitmeye zorlamışlardır. Hastane ve resmi kurumların temizliği çeşitli nedenle tutuklanan Türklere yaptırılmıştır

  2. Şehirde Rus idaresinin kurulması: Rus çarlığı tarafınca yayınlanan işgal bölgelerinin idare edilmesine ilişkin geçici idarelerin kurulmasına dair nizamname kapsamında askerlerin yönetimi altında bir mülki idare sistemi kurmuşlardır. Bu sisteme Ruslar “Naçalnik” veya “Neçelik” adı vermişlerdir. Bu teşkilatın başına General Kalitin getirilmiştir. General Kalitin, daha sonra Ermenilerin 400 kadar Türkü yakarak öldürdükleri Ezirmikli konağına yerleşmiştir. Naçalnik’e bağlı çans denilen ve birkaç mahalleyi idare eden karakollar kurulmuştur. Bu karakolların başında ise karadavoy denilen komutanlar atanmıştır. Her karadavoy emrinde yeterli sayıda asker bulunmaktadır. karadavoy’lar sorumluluk altında bulunan mahallelere muhtarlar atamışlardır. Bu muhtarların görevi emirleri halka duyurmak ve halkın şikâyetlerini karadovaya iletmekti. Çans birimleri kendi sorumluluk alanında oturan veya çalışan Esnaflara, köylülere tacirlere ve memurlara işe gidip gelmeleri için bir nevi geçiş belgesi olan “Zapıska” isimli vesikaları düzenleyerek vermişlerdir. Bu belgelerin kontrolü Rus devriyelerince yapılırdı. Zapıska belgesi olmayan çalışma kamplarına gönderilirdi. Ruslar ilerleyişlerini sürdürüp Anadolu’yu işgal etmekte başarılı olsalardı Sivas ve Erzurum Genel Valiliği altında iki valilik kuracaklardı. Erzurum Genel Valiliğine Erzurum vilayeti ile birlikte Elazığ, Bitlis, Van, Diyarbakır ve Trabzon vilayetleri bağlanacaktı. Ancak Trabzon vilayetinin Canik sancağının yarısı Sivas Genel Valiliğine bağlanacaktı. Sivas Genel Valiliğinin sınırlarına ise Canik sancağının diğer yarısını Sivas, Kastamonu ve Bursa vilayetleri alınmaktaydı. Bu taksimat Erzurum’un hitap ettiği coğrafyanın ne denli geniş olduğu ve Erzurum Kongresine katılan vilayet ve sancakların neden bu kongreye katılma ihtiyacı duyduklarını ve bu kongrenin önemini ortaya koymaktadır. Rusların bu idari taksimatı Anadolu topraklarında uzanmak istedikleri yâda İngiltere, Fransa ve İtalya ile yaptıkları paylaşımda kendilerine nerelerin düştüğünü anlatmaya yetip atmaktadır. 5 Haziran 1916 yılında Çar tarafınca imzalanan nizamnameye göre kurulan “Savaş Hukukuna Göre İşgal Edilen Türk Bölgeleri Askeri Genel Valiliği” ne General Peşkov atanmıştır. Genel valilik kendisine ait bölgelerde polis idaresi ve adli mahkemeler kurmuştur. Genel valilik emirlerine aykırı hareket eden ve düzeni bozanları askeri mahkemelere verme yetkisi tanınmıştır. Bu yetki Genel vali veya Kafkas ordusu komutanı tarafınca kullanılacaktı. Yukarıda bahsedilen idari teşkilatlanma genel valilik bünyesinde düzenlenmişti.

  3. Erzurum’da tahkimat çalışmaları: Ruslar Erzurum şehrinin tahkimat çalışmalarında ilk önce şehirde Türk ordusunda kalan cephanelerin korunması ve ele geçirilen silahların envanterinin çıkarılması çalışmalarına başlamışlardır. Bu kapsamda Çifte minareli medrese, Kale mescidi cephane olarak kullanılmıştır. Başta ulu cami olmak üzere bazı camiler, hanlar, konaklar ve askeri kışlalar; hastane, kışla ve hastane haline çevrilmiştir. Türk ordusu tarafınca götürülemeyen 200 kadar toptan 65 tanesini Rus ordusu kendi envanterine almıştır. Bundan sonra şehrin tahkimatı için yaptıkları ikinci çalışma Erzurum’un yaklaşık 2 km. kuzeydoğusunda bulunan ve bugün Dadaşköy olarak bilinen Kân ile yanık dere arasındaki yolun yapılması ve Tepeköy tarafındaki mevzilerin kazılması olmuştur. Erzurum tahkimatında en önemli nokta Türklerin elinde iken batıdan doğuya doğru olan askeri hareketlerin üstü olarak tasarlanan şehrin bu sefer doğudan batıya doğru olan askeri hareketliliğe uygun bir askeri üs haline getirilmesiydi. Rus Kafkas Ordusunun incelemelerine dayanılarak Rus Genel Kurmayı bir plan hazırlamıştır. Bu planın uygulanmasında temel nokta Erzurum kalesinin cephesinin doğudan batıya çevrilmesidir. İkinci olarak kuzeyden güneye doğru Gâvur dağlarından Palandöken’in kuzey batısına doğru bir savunma hattı kurulacaktı. Güney bölgesinde Palandöken tabyası diğer taraftan ise Karagöbek tabyası ile geçitler kontrol altına alınacaktı. Bu hattın aşılması halinde ise Ağzı açık, Sivişli, Çobandede ve Gez tabyalarında direnme noktaları oluşturulacaktı. Bütün bu tahkimat işlerinin yürütülmesinde ve askeri sevkiyatta kolaylık sağlamak amacıyla Sarıkamış’a kadar gelen Rus tren hattı dar hat olarak bilinen dekovil tren hattıyla Erzurum’a bağlanmıştır. Bu tren hattının biri yanık dere bölgesine şimdi okul olarak kullanılan bir istasyon ile Kavakkapı civarında bir istasyon olmak üzere iki istasyon inşa edilmiştir. Bu hat kuruluncaya kadar Kars kalesinden Erzurum’a doğru başta top olmak üzere askeri sevkiyat manda ve öküzlerin çektiği kağnı arabaları ile yapılmıştır. Bu yolların temizliği, bakımı ve yapımı işlerinde esirler, tutuklular ve yol güzergâhının üzerinde veya yakınında bulunan ahalinin zorla çalıştırılması ile yapılmıştır. Zorla çalıştırılan ahaliye Ruslar 3 ile 5 manat arasında değişen günlük yevmiye ödemesi yapmış bazen para yerine çay, şeker vb. erzak vermişlerdir. Erzurum tahkimatında Erzurum’dan doğuya ve tabyalar doğru uzanan yolların yerine Ruslar batıya doğru uzanan yollar inşa etmişlerdir. Tahkimat sonucunda Erzurum’a getirilen 322 Rus topu ve Türk ordusundan ele geçirilen 65 topla birlikte toplam 387 top ile 55 kilometre uzunluğundaki savunma hattının her bir kilometresine 7 top düşecek şekilde toplam 75 adet top bataryası konuşlandırılmıştır. Bu top bataryaları dörder bölükten oluşan 3 Rus taburu tarafınca kullanılacaktır. Bu Rus tahkimatının son noktası Erzurum kale komutanlığının emrine verilen telefon bölüğü olmuştur.

  4. Kolonileşme çalışmaları: Rusların Erzurum’da kolonileşme çalışmalarının temelini yukarıda zikrettiğimiz idari yapılanma etrafında gerçekleştirmeye başlamıştır. Savaş esnasında ve daha sonra göçen Müslüman nüfusun terk ettiği toprakların işlenmesi ve değerlendirilmesi için Rus kazaklarını oluşturan Kuban ve Don bölgesindeki göçmenlerin getirilerek yerleştirilmesi planlanmıştır. Böylece bir taraftan bu topraklar tarıma açılacak, diğer taraftan Rus savaş öncüsü olan Rus sınır kazak teşkilatı işgal edilen Anadolu topraklarında kurulacaktı. Böylece bu topraklar hem Osmanlı devleti veya olası bir işgal halinde bu devlete karşı sınırlar güvence altına alınacaktı. Bunun yanı sıra Ermenilerin burada tedhiş ve isyan faaliyetine geçmelerine engel olacak ve olası bir Türk direniş hareketine karşı her an hazır olan silahlı bir güç bulundurulacaktı. Rusların Ermenilerin bu topraklara yerleşmesine engel olmak istemesinin altında yatan iki temel etken vardır. İlki bölgede bir Ermeni devleti teşekkülüne izin verilmemesini teminat altına almak ikincisi verimli ve zengin olan bu toprakların değerlendirilmesinde gerekli olan reform ve yapılanmada Ermeni direnişi ile uğraşmadan en kısa sürede başarı sağlama isteğidir. Bu kapsamda ilk önce ilk önce hem yerli hem de Rus göçmeni Ermenilerin başta Erzurum olmak üzere işgal edilen şehir merkezlerine girişine yasak konulmuştur. Bunun hemen akabinde ise biner kişiden oluşan beş göçmen grubu oluşturulmuştur. Her bir göçmen grubu 1.090 hektar alanı işleyeceği ön görülmüştü. (Kişi başına 1,09 hektar düşmektedir ki bu Rus toprak ölçüsü olan 1 Destayin eşittir) Gelen Rus göçmenler Rus toplumsal yapısının özgür soylusunu oluşturacaklardı. Bu soyluların emrinde ve çevresinde ise ruhbanlar, kentliler ve köylüler yer alacaktı.

ERZURUM’DA ERMENİ FAALİYETLERİ

Bütün bu çalışmalar kapsamında Erzurum halkını en çok tehdit eden nokta Ermeni çetecilerden oluşan ve Druzina adı verilen birliklerdi. Bu birliklerin temelini Osmanlı devletine karşı isyan eden ve tedhiş faaliyetinde bulunan Ermeni komiteciler oluşturmaktaydı. Bu komitecilerin başlıca eğitim merkezlerinden birisi Tiflis, Kafkasya içleri ve Rus anayurdunun sınır bölgeleriydi. Bu merkezlerde eğitim alan Erzurum Mebusu Karekin Pastırmacıyan ve Antrenik gibi önde gelen komitacılar Ermeni birliklerinin başlarına komutan olarak geçmişlerdi. Ruslar ile birlikte Erzurum’a doğru ilerleyen bu birlikler Rusya’ya göçemeyen bu nedenle silahlanarak Türk ordusunu arkadan vuran ve savunmasız halkı katleden Ermeni çeteleriyle birleşerek Türk ve Kürt köylerini yağmalayıp, katliamlar yapmaya başlamışlardır. Rus ordusunun sağlam olduğu yerlerde ise burada yaşayan halkı sabotaj ve casusluk yaptığı iddiası ile Rus ordusuna ihbar etmekte bunların esir edilmelerine ve tutuklanmalarına neden olmuşlardır. Çok sayıda Türk Ermenilerin bu iddiaları nedeniyle Rus askeri mahkemelerince idam edilmiştir. Ruslar Ermenilerin taşkınlıklarından dolayı General Yudenich Ermenilerin şehir merkezine girmelerine yasak koymuştur. Ancak kırsal kesimlerde Ermeniler bildiklerini okumuş köylerde tecavüz ve katliamlar ile biten baskın hadiselerine karışmışlardır. Geceleri ise bazen şehirlerde kuytu köşelerde yakaladıkları Türkleri öldürmüşlerdir. Bu olaylar adi cinayetler olarak değerlendirilmiştir. Rusların 1917 devriminden sonra Erzurum’dan çekilmeye başlaması ile birlikte tabur halinde bulunan Ermeni birlikleri birleştirilerek ilk önce alay seviyesinde örgütlenmişlerdir. Daha sonra ise bu alaylar birleştirilerek iki tümen oluşturulmuştur. Bu tümenlerin yanında daha sonra tamamı Ermeni çetecilerden oluşan bir Ermeni tümeni daha kurulmuştur. Bu üç tümenin birleştirilmesi ile Tümgeneral Nazarbekoff komutanlığında bir kolordu kurulmuştur. Bu kol ordu, General Antrenik komutası altında Müslüman halka sistemli katliam faaliyetine girişmişlerdir. Bu kol ordu Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusu ile savaşan Ermeni ordusunun çekirdeğini oluşturmuştur.

ERZURUM’A UZANAN KARDEŞ KÖMEĞİ

Erzurum işgali Rus Çarlığı bünyesinde yaşayan büyük çoğunluğu Türk olan Müslümanlar arasında büyük bir üzüntüye ve endişeye yol açmıştı. Erzurum ve çevresinin yaşadığı bu felaket yıllar önce kendi başlarına geçen felaketle aynıdır. Rusya içerisinde yaşayan bu topluluklardan özellikle Azeriler daha aktif rol oynamışlardır. Kurucu başkanlığını Hacı Zeynel Abidin Tagiyef’in yaptığı ve amacı işgal altındaki Türk Yurtlarına yardım yapmak olan 1905 yılında kurulan Bakü İslam Cemiyet-i Hayriyesi isimli dernek Erzurum’a gönderilen kardeş yardımının merkezinde yer almıştır. İlk önce Rusya’da yaşayan Müslümanlardan ve Türklerden toplanan yardımlar el altından Rusların işgal ettiği topraklarda dağıtılmaya başlanmıştır. İlk faaliyet alanı Kars olmuştur. 1915 yılında Yusuf Caferov’un çardan izin alması ile yardım faaliyetleri resmen yürütülmeye başlanmıştır. Yapılan yardımlar maddi yardım, yiyecek ve giyecek yardımı, hasta ve yaralı bakımı, yetim çocukların toplanması ve bakımını kapsamaktadır. İşgalden sonraki ilk Haziran ayında Erzurum’a Mahor han ve İlyasov isimli temsilcileri gelmiş ve Erzurum’da yaşanan sıkıntıları ve yardıma ihtiyaç olanların listesi çıkarılmıştır. Genelde Türkistan tarafında toplanan yardımlar Seyidof isimli bir Azeri kökenli milletvekili başkanlığında Erzurum’a gönderilmiştir. Bu yiğit insan Ermeniler tarafınca daha sonra belediye heyeti üyeleri ile birlikte katledilmiştir. Bu kardeş kömeği daha sonraları milli mücadele döneminde de devam etmiştir.

SONUÇ

Birinci dünya savaşının en önemli olaylarından birisi Erzurum’un Ruslar tarafınca işgal edilmesidir. Bu işgal savaşın ilk iki yılında ciddi başarı elde edemeyen itilaf devletlerine ciddi moral kaynağı olmuştur. Bu işgal olayından en olumsuz etkilenen kesim şüphesi Erzurumlular olmuştur. Binlerce Erzurumlu hayatını kaybetmiş, on binlerce Erzurumlu bir daha geri dönmemek üzere göç etmiştir. Erzurum ağır bir tahribata uğramış sosyal ve ekonomik hayatı bir daha hiç düzeltilemeyecek şekilde ağır bir darbe yemiştir. Devrinin en müreffeh olan şehri bir anda bir kenar şehir hüviyetine bürünmüştür. Rus işgalinin Erzurum kültürüne en büyük katkısı Semaver, soba, horoz şekeri, Hınıs taraflarında pişirilen soğuk çorba ve değişik şekillerde pişirilen patates yemekleri olmuştur. Hayvancılık ve tarım alanında Erzurum’un öneminin farkına varmışlar kolonileşme çalışmaları kapsamında yerli sarısı ve kırmızısı denilen inekleri, Kartol olarak isimlendirilen patatesi Erzurum ekonomik hayatına kazandırmışlardır. Rus işgalinde, halk arasında dar hat olarak bilinen tren hattı başta yanık derede gerçekleşen tüyler ürperten olaylarla birlikte Erzurum belleğinde yer etmiştir. Erzurum şehrinde günün koşullarına göre önemli sayılabilecek kütüphaneleri, kitaplıklar tahrip olmuş. Bunların sahibi olan şehrin mütefekkirleri esir kamplarına gönderilmiştir. Erzurum’un birçok kıymetli konağı ve evi Ruslar tarafınca yıkılarak enkazları şehir tahkimatında kullanılmış ahşap malzemeleri kışın yakacak olarak kullanılmıştır. Anadolu’nun en düzenli şehir düzenine sahip olan şehir bu işgalden sonra çarpık kentleşmenin kurbanı olmaya başlamıştır. Rus işgalinin en olumsuz etkisi, 1917 devriminde çekilirken yerlerine Ermenileri bırakmaları olmuştur. 1916 da başlayan Rus işgali 1917 yılında bir anda Ermeni işgali ve mezalimine döndü. Sonuç Erzurum ovasında ve çevreleyen dağlarda kan, gözyaşı ve ahlardan oluşan bir insanlık dramının tarihe geçmesi olmuştur. Ancak tarihte kalmayan bir gerçek daha var. O bir daha Erzurum, eski Erzurum olamamıştır.

KAYNAKÇA

  • Aziz Samih, Büyük Harpte Kafkas Cephesi Hatıraları

  • BALCI, Ramazan, Tarihin Sarıkamış Duruşması,

  • BAŞAR, Zeki. Ermenilerden Gördüklerimiz,

  • BAŞAR, Zeki. Kara Günler

  • BAŞAR, Zeki. Öncesi ve Sonrasıyla Erzurum’un Kurtuluşu,

  • BAYTIN, Albay Arif, İlk Dünya Harbi’nde Kafkas Cephesi Sessiz Ölüm

  • DAĞISTANLI, Mehmet, Yanık Dere

  • ERDOĞAN, Fahrettin, Türk Ellerinde Hatıralarım

  • EROĞLU, Veysel, Ermeni Mezalimi

  • HAŞİMOĞLU, Mecit, “Bakü İslam Cemiyet-i Hayriyesi ve Oltu Milli İslam Komitesi”, Tarih Yolunda Erzurum Dergisi Tıpkı Basımı

  • İLTER, Erdal, Ermeni ve Rus Mezalimi (1914–1916) (Tanık ifadeleri), Ankara, 1999.

  • KARABEKİR, Kazım, Doğunun Kurtuluşu, Erzurum,

  • KOCAGÜNEY, Vehbi. Erzurum Kalesi ve Savaşları,

  • ÖZOLTULULAR, Eşref. Soğuk Cennetin Çocukları

  • SOM, Mehmet Nusret. Tarihçe-i Erzurum, ( Hazırlayan: Ahmet Fidan), Dergah Yayınları Erzurum Kitaplığı, No:23, İstanbul, 2005.

  • YILDIRIM, Hüsamettin, “Rusların Doğu Anadolu’da Kurdukları İdari Yapı ve Ermenilere Karşı Siyasetleri

Erzurum Araştırmaları