ŞEHRE SEVDALI OLANLARIN KALEMİNDEN ERZURUM  TANIMLARI

ŞEHRE SEVDALI OLANLARIN KALEMİNDEN ERZURUM TANIMLARI

Yazarların, şairlerin, devlet adamların dilinde olup daha sonra kağıda dökülen ve tarihin yeniden yazıldığı mekanlardan biri olan Erzurum için kimler neler söylemiş, hangi güzel duyguları kaleme almıştır. İşte şehre sevdalı olanların kaleminde Erzurum…
              1950-1960 arası başbakanlık yapan ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk idam edilen siyasetçisi Adnan Menderes’in şehir hakkında düşüncesi: “Ben Erzurum’u çok severim. İktidar da ilk nutkumu orada verdim. 2 Mayıs’tan önce seçim kampanyasını orada açtım; bana uğur getirdi. Erzurum’u öyle severim ki bağrıma basıp öpesim gelir.” Beş Şehir adlı eseriyle edebiyatın önde gelen ismi olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kaleminde ise şehir farklı bir tasvirle karşımıza çıkar. Erzurum Lisesinde edebiyat öğretmenliği de yapan Ahmet Hamdi Tanpınar şehir için şöyle yazar. “Erzurum Türk Tarihine, Türk coğrafyasına 1945 m’den bakar.”
              Türk edebiyatının son dönem önemli isimlerinden biri olan ve babasının görevinden dolayı Erzurum’a yolu düşenlerden olan Alev ALATLI ise Dadaşı ve Erzurum’u farklı tanımlar ve şehre değer katar. Ona göre Erzurumluluk hassasiyetliktir, erdemliliktir, cesarettir, mertliktir; samimiyettir, sadakattir, vefadır; mükemmel ahlaktır; tükenmez bir sevgi ve karsız bir saygıdır. Erzurumlu olay ve fikirleri araştırır; insanların ayıplarını asla araştırmaz. Erzurumlu, söylenene bakar, satır aralarının peşinde olmaz. Merttir ama patavatsız değildir. Cömerttir; ama müsrif değildir. Yüreklidir; ama saldırgan değildir. Samimidir; ama ahmak ve aptal değildir. İnançlıdır; ama yobaz değildir. Hâsılı Erzurumluluk, Hazreti Kur’an’ın eşrefi mahlûkat olarak tarif ettiği insandır.” Ya Erzurumlu olmayıp  Erzurum ile özdeşleşen Erzumiyatçı Cemalettin Server REVNAKOĞLU ne der karlı ve buzlu şehrin insanına sevdalanmış bir yürek çıkar karşımıza. REVNAKOĞLU “Güzel bir kader beni bu mübarek şehrin hak-i pakine yüz sürmek bahtiyarlığına eriştirmişti. Bu sebeple öz vatanım İstanbul’dan ayrılıyor, iç vatanım Erzurum’a kavuşuyordum.” Diyerek gerçek duygularını da ortaya koymuştur.
            Bir başka kalem, usta isim Faruk Nafız Çamlıbel’e göre ise Erzurum, Türkiye’nin bir ucunda taş kesilmiş bir iman gibi sabit ve metin duruyor. Yurttan Yazılar adlı eseriyle İsmail Habip SEVUK’e göre ise vatan borcu ödenmez; ama vatan her daim Erzurum’a borçlu kalmıştır. Bir başka kalem ehli Mehmet Kaplan’a ise bizi millet yapan her şeyi orada buldum sözünü söyleten yine Erzurum olmuştur. Şehirle ilgili en ilginç ve yerinde tespiti ise KARL MARKS yapmıştır. Komünizmin fikir babası MARKS’A göre eğer, Kars, Erzurum’un anahtarıysa Anadolu’nun stratejik ve ticari yollarının merkez noktası ve İstanbul’un anahtarı da Erzurum’dur.

                   Doğu Dergisi ve Çile adlı kitabıyla Necip Fazıl Kısakürek için Erzurum ve Erzurumlu nasıl bir iz bırakmıştır. Birkaç kez şehre gelebilme şansına sahip olan üstada da göre Erzurumlu, şarki Anadolu Türk’ünün halis örneği halinde mert, samimi, açık, dürüst ve içlidir. Erzurum Yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum diyen Nazım Hikmet Ran’a göre ise Erzurum asıl Kuvayı Milliye destanında kendini bulur. Erzurum’un kışı zorludur balam, tandırda tezek yakar Erzurum, buz tutar yiğitlerin bıyığı ve gecelerin karlı ovada. Kaskatı katılaşmış donmuş görürsün karanlığı derken şehri en iyi tasvir edenlerden biri olur. Erzurum, Bursa gibi, Üsküp gibi ruhani bir şehir; çeşmeleri, camileri, kümbetleri, evlerinin inşa tarzı, insanlarının sukutu ve mütevekkil hali ile tam bir İslami Türk şehrini resmediyor diye yazarken Yahya Kemal Beyatlı bir diğer tarafta Behçet Kemal Çağların kaleminde şu sözler dökülüyordu.
İki yıl içinde İstanbul’da seksenden fazla konferans vermişim, hepsinde;
Kahramanlık demişim Erzurum’u anmışım,
Yurt güzelliği demişim Erzurum’u anmışım
Kale şehri demişim Erzurum’u anmışım,
          Velhasıl ben Erzurumsuz edemem. Erzurum’u tanımazsam, Erzurum’u bağrıma basamazsam ne yazardım ne ile coşardım, diye şaşıyorum.
            Başımıza Gelenler adlı eseriyle bilinen Mehmet Arif ise şehirle ilgili duygularını şu sözlerle dile getirmiştir. “Şimdi beldenin toprağına bak, kadınlı erkekli Aziziye kahramanlarının gazada şehit düşerek yâda gazadan sonra bu toprağın altına gömülmüşler, sandım ki o badire de o gün alev haline gelmiş binlerce ve binlerce kalp, hala toprağın altında soğumak bilmez yakut bir lav parçası gibi duruyor.” Şehrin son işgalden kurtuluşu sırasında ise Kazım Karabekir’in Dadaşlar için sarf ettiği sözler bizi anlatan en derin ifadeler olmuştur. Erzurum’u kurtarmak için askerlerimizden bana kadar bütün kalplerin çarptığını duyuyordum. Kıtalarımızı teftiş ederken Erzurumlular kolay seçiliyordu. Feridun Fazıl Tülbentçi’nin dediği gibi Erzurum ayağa kalkmıştı, vatan müdafaasının sembolü olmuştu, Erzurum yürüyordu.                                                                                                                                                                  TANER ÖZDEMİR                             

Share this content:

Erzurum Tanımları