TEŞKİLATI MAHSUSANIN YİĞİT AİLESİ HAŞİMOĞLU SÜLALESİ

TEŞKİLATI MAHSUSANIN YİĞİT AİLESİ HAŞİMOĞLU SÜLALESİ

TEŞKİLATI MAHSUSANIN YİĞİT AİLESİ

HAŞİMOĞLU SÜLALESİ

Haşimoğlu: Güney Kafkasya’da bulunan Rusya’ya ait olan, 1991 yılında Rusya’nın dağılması sonrası Gürcistan topraklarında kalan Kakhati bölgesi Lagodekhi ilçesi diğer adıyla Borçalı bölgesi Karacalar köyünde yaşayan Karapapak/Terekeme Türkü bir ailedir. Rusların ve Ermenilerin zulüm ve baskıları şiddetlenip çekilemez hale gelince, 1800 yılında diğer Terekeme/ Karapapak Türk aileleriyle birlikte aile efradını da alarak Osmanlı İmparatorluğunun Rusya’yla sınır şehri olan o tarihlerde sancak olan Çıldır’a göç ederler, bir süre burada kaldıktan sonra, Kars ili Arpaçay ilçesi Vanaza/Tomarlı Köyüne gelip yerleşmiştir.

Haşim beyin iki, oğlu vardır, Allahverdi Bey ve Mustafa Beydir.

Allahverdi Beyin çocukları;

-Arslanpaşa Bey

-Süleyman Bey

-Salih Bey

-Hasan Bey

-Mehmet Bey

-Muti Bey

-Şah Hanım

-Bağdagül Hanım

-Nene Hanım

-Tükezban Hanımdır.

Mustafa Beyin Çocukları;

-Halil Bey

-Allahverdi Beydir.

1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrası (halk tabiriyle 93 harbi) Haşim beyin oğlu olan Allahverdi beyin çocukları Erzurum ili Narman ilçesi Pırtanos / Çimenli köyüne ve Horasan ilçesi Mollamelik köyüne göç ederek yerleşmişlerdir. Birinci Dünya savaşında Erzurum’un Rusların eline geçmesi üzerine Erzurum’da ikamet eden Haşimoğulları Sivas ili Gemerek ilçesi Dendil köyüne göç etmişlerdir, 1918 yılında Erzurum’un Ruslardan geri alınması üzerine Haşimoğlu mensuplarının bir kısmı tekrar Erzurum’a dönmüşlerdir.

1877-1878 Osmanlı Rus savaşında Allahverdi beyin oğlu Arslanpaşa bey büyük kahramanlıklar göstermiştir, Arslanpaşa Bey’in ismi Arslan’dır, devlet tarafından kendisine paşalık unvanı verildiğinden Arslanpaşa olarak anılmaktadır, yine kendisine Erzurum, Kars’ta 15 köy verilmiştir,

Arslan paşa Bey Gazi muhtar paşa komutasındaki Gönüllü Borçalı Süvarilerinin komutanıydı. Bölgeyi ve düşmanı Rusları çok iyi tanıyan Arslan paşa Bey Rusların korkulu rüyası olmuştu. Arslanpaşa Beyin başarılarının önünü kesmek isteyen Rus general M. Bogdanoviç bölgedeki halktan yararlanmak için nüfuzlu kişilere para, mevki vererek kendi tarafına çekmiştir. Tarafına çektiği kişilerde Arslanpaşa Bey karşısında başarı elde edemeyince Rus general M. Bogdanoviç elli bin Asker ile Kars kalesine saldırmıştır.

Haşim oğullarından Allahverdi beyin oğlu Arslan Paşa Bey ve oğlu İdris bey ile Mihrali bey komutasındaki Karapapak/Terekeme birlikleri iki ayrı koldan düşmana saldırınca Kale içerisindeki Askerler de bunu fırsat bilerek taarruza geçtiler. Ruslar geri çekilmek zorunda kaldılar, Rus general M. Bogdanoviç Haşimoğlu Arslanpaşa Beyin bu muharebede şehadete kavuştuğunu duyunca Kars kalesini ele geçirmiş kadar mutlu olmuştur. Bu muharebede Arslanpaşa beyle beraber amcası olan Mustafa Koçsal’ın torunu Temras bey ve kaynı da Kars kalesinde ağır yaralanarak şehit düşmüşlerdir. Mezarları Kars çayının üzerinde bulunana tarihi köprünün bulunduğu tarafta kalenin eteğindedir.

Arslanpaşa beyin oğlu İdris Bey, Teşkilatı Mahsusanın Kafkasya sorumlusu akıncı beyidir, emrinde 20 kişilik müfrezesi bulunmaktadır, milis yüzbaşı rütbesine sahip akıncı beyidir, iyi derecede Rusça ve Ermenice dillerini bilmektedir, İdris Beyin görev yönünden sorumlu olduğu kişi o zamanki 9. Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşadır. Rusya’dan aldığı bilgileri direkt kolordu komutanına bildiriyordu.

1914 Yılında yapılan Sarıkamış savaşı öncesinde Rusya’ya gönderilen İdris Bey Ermeni casusların ihbarı üzerine Sarıkamış’ta yakalanarak yaveri deli Yusuf’la beraber Sibirya’ya gönderilmiştir. 1918 Yılında

Rusya’dan esaret dönüşünde hastadır, yolda hastalığının artması sonucu Gürcistan Borçalı bölgesi civarında Şehit olarak vefat etmiştir, mezar yeri bilinmemektedir.

Arslanpaşa beyin oğlu Paşa beyde Erzurum’da Ermeni Taşnak çetesi mensuplarınca sırtından hançerlenerek şehit edilmiştir, mezarı Mollamelik köyü mezarlığındadır.

Mehmet Beyin oğlu İsa beyde, 1914 yılına kadar Erzurum’da amcası oğlu İdris beyle beraber Rus ve Ermeni birliklerine karşı büyük başarılar göstermiştir. Horasan ilçesi ve Narman ilçeleri sınırında bulunan Kuzuçam baba dağı ve bitişiğindeki Azap dağında bulunan seyyar bir araba üzerinde bulunan ve 360 derece dönebilen Rus birliklerine ait bir büyük ayna bulunmaktadır. Bu ayna yardımıyla çevredeki birliklerimizi önceden görüp büyük kayıplar verdirmektedirler, aynanın imha edilmesi görevi Erzurum Valisi ve kolordu komutanı tarafından İdris beye verilir.

İdris beyde Müfrezesiyle birlikte aynanın bulunduğu yerde planlar yaparak bir gece aynanın bulunduğu mıntıkaya müfrezesiyle gelirler. Yanında İsa Beyde vardır. müfrezedekilere aynayı kim gidip imha edecek diye sorması üzerine, İsa bey ben gidip imha ederim amcamın oğlu diyerek bulundukları yerden iki kilometre sürünerek gidip aynayı imha ederek geri dönmüştür.

İsa Bey 1914 yılı sonrasında Samsun Vezirköprü civarından Padişah fermanıyla sorumlu olarak emrindeki müfrezesiyle görev yapmıştır. İsa Bey Türkiye Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsunda karşılayarak Amasya ya ve oradan da Erzurum’a kongre için getiren gurubun başında müfrezesiyle birlikte bulunmuştur.

Allahverdi beyin oğlu Hasan Beyin oğlu İbrahim Bey; Osmanlıca, Rusça, Farsça ve Ermenice dillerini çok iyi bilmektedir, Rus saldırıları sırasında Rus birliklerinin içerisinde bulunan Türk kökenli askerle konuşup istihbari bilgiler alıp yetkililere bildirmektedir, İbrahim Bey iyi bir medrese eğitimi alarak Hadis, Fıkıh, Kelam konusunda kendisini yetiştirmiş bir âlimdir. Rus ve Ermeni birliklerinin bölgedeki saldırıları üzerine halkı vaazlarla irşat ederek galeyana getirerek diri tutmuştur. Çevrede sevilip sayılan birisidir.

HAŞİMOĞLU MUSA BEY

1856 doğumu Musa Bey, Ali Bey, Ahmet Bey, İsa Bey ve Bayram Bey 5 kardeşlerdir, babaları vefat eder. Anneleriyle baş başa kalırlar, 5 kardeşin en büyüğü Musa Bey akrabaları tarafından kardeşlerine hayvan baktırılarak mağdur edildiklerini görünce ben kardeşlerimi kimseye ezdirmem der ve eline silahını alır babasından kalma araziler ve diğer işleri kendi yapar. Zamanla büyüyen Musa Bey mert ve yiğit aynı zamanda çok sinirli bir genç olur. Elinde silahıyla ava çıkar dağlarda geçer ve zamanla çevre köylerden tanıştığı gençlerle arkadaşlık kurar, dağlarda küçük çapta atlanırlar ve köylere baskın yapan ermeni çetelerine karşı baskınlar yapar hem ganimet alır hem silah ve cephanelerine el koymaya başlarlar.

Çevre köylerden de baskına uğramış kimsesiz kalmış gençlerde Musa beye ve arkadaşlarına katılmaya başlar. Musa Bey kurulan bu atlı çeteye liderlik yapar ve zamanla büyür Erzurum yöresinde ünlenir hatta öyle ki Ermeniler Musa beyi Ruslara şikâyet eder. Musa Bey gizlice geldiği köyünde Rus askerleri tarafından samanlıkta atıyla sıkıştırılır. Anlatılanlara göre Musa Bey at üstünde çok hünerlidir ve atla kaçarken bile geri dönerek ateş eder arkadan gelenleri vurduğu söylenir. Samanlıkta sıkıştıran Rus askerleri samanlığın kapısını açtığı anda Musa Bey atını dörtnala sürer ve yana sağa sola eğilerek saklanarak atıyla pusudan kurtulur.

Ancak kaçarken kolundan vurulur ve bu vurulmadan dolayı lakabı da Erzurum çevresinde çolak Musa olarak kalır. Musa Bey akrabalar içinde de saygı görülen sevilen bir yiğittir. pirtanos köyünde de o zamanlar her köyde olduğu gibi kan davaları kavgalar yaşanır ama hepsi de mertçe olmuştur. Musa Bey hakkında anlatılan yiğitlikten biri de kan davalı olduğu köy ahalisinden Ayvazoğlu deli dervişle geçen bir anıdır. Pasinlerde köyler arası cirit oyununda deli Derviş oyundadır. Musa Bey oynamaz ama atlısıyla oyunu seyretmektedir.

Köylüsü ve kan davalısı olan derviş beyin üzerine karşı köyün oyuncularının çok yüklendiğini görünce atını sürer oyuna girer. Duruma şaşıran kavgalı olduğu köylüsü derviş ağaya döner ve derviş köyde düşman dışarda dostuz der. Şu an bile hala çimenli köyünde o mertçe sözünden bahsedilir ve takdir edilir. Sülalenin en büyüğü Arslan paşa ve Muti Bey şehit olmuş İdris Bey Rusya’da akınlar yaparken ve istihbarı belgeler için görevliyken Ruslar tarafından yakalanır ve haber alınamaz. Bu durumda Haşimoğlularına Musa Bey önderlik yapmaktadır.

Günlerden bir gün, İdris beyin ailesinin durumunu sormak için kardeşi Bayram Beyle ve birkaç atlısıyla İdris beyin evine gider. Evde dinlendiği istirahat ettiği sırada İdris beyin hanımı bağıra çağıra Musa beyin yanına gelir ve eşarbını çıkartır Musa beyin önüne atar. Haşim oğulları öldünüz mü diye haykırır. Ne oldu bacı? Diyen Musa beye durumu anlatır. Kim olduğunu hangi aileden olduğunu söylemeyeceğimiz ormanın bekçisi, ormandan geçen Haşimoğlularının büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarının kulaklarını ve kuyruklarını kesmiş çobana ve sülaleye de küfretmiş hayvanlar o şekilde ahıra gelmiştir.

O, zamanlarda da bu zamanlarda da bu hareket bir sülaleye büyük bir hakarettir. Bunu duyan ve önüne eşarp atılan Musa Bey kardeşi Bayram Beyle ormana gitmiş bekçiyi bulmuş ona tek dediği seni öldüreceğim ama kalleşçe silahsız değil, haydi silahına davran der. O an bile o karşındaki düşmanına şans verir. Silah atmada usta olan Musa Bey karşısında şansı olmayan bekçi orada ölür. Daha sonra o Bekçi’nin sülalesiyle kan davası olsa da bekçi hatalı olduğu için kan davası bitirilir. Ancak Musa Bey hakkında idam kararı verildiği için Musa Bey çetesiyle Erzurum’un her yöresinde her dağında her köyünde hem kaçak yaşar hem de Ermenilere yaptığı baskınlarla çevre ahali tarafından Çolak Musa Bey lakabıyla övgüyle bahsedilir.

Kurduğu atlı çetenin sayısı oldukça büyür ve Haşim oğulları atlıları olarak bilinirler. Rusların Erzurum’a ilerlemeleri üzerine köyü pirtanos şimdiki adi çimenli olan köydeki akrabaları göçe ikna eder. Önden atlılarla birlikte Erzincan üzerinden Sivas’a doğru göç ettirirler. Musa Bey kardeşi İsa ve Bayram Beyler geride Ermenilerle mücadeleye devam ederler ve daha sonra kendileri de atlılarıyla Sivas bölgesine gelir. O, zamanın Sivas valisi eski Erzurum valisidir. Haşimoğlularının kahramanlıklarını devlete hizmetlerini bilir.

Gelen Haşimoğlularından ve atlılarından hem faydalanmak hem de yardımcı olmak için Sivas merkezde büyük bir çiftlik köyünü Haşimoğlularına yerleşmeleri için vermek ister. Ancak Musa Bey daha önce aldığı bilgiye göre Gemerek ilçesinde ve Dendil köyünde ermeni çetelerinin silahlanarak halkı katlettiğini ve o bölgeye gitmek istediklerini valiye bildirir ve şuan adı Dendil olan köye atlılarıyla ve tüm Hâşim oğullarıyla gelirler. Dendil kayalıklarında ve mağaralarında duran ermeni çeteleriyle 3 gün 3 gece çatışma ve boğuşma yaşanır. Ermeni çetesini yenerler ve köy sülaleye yerleşmeleri için verilir.

Köye yerleşilir ve Haşim oğulları kurulan kuva-ı milliye’ye katılır ve Atatürk’ün yanında yer alır. Artık Musa Bey yaşlanmıştır. Kuva-ı milliye teklifleri ve bildirileri üzerine atlıları aile meclisinin de ve kendi onayıyla da gözü pek hırslı yiğit ileri görüşlü olan kardeşi İsa Beyi yeni lider seçer. Atlı milisleri İsa Beye teslim eder. İsa Bey Sivas ve yöresinde Ermenilerle girilen mücadelede adından söz ettirir. Atatürk’ü 1919’da Samsunda karşılar. Kongrelerde atlısıyla eşlik eder ve çevre illerdeki ermeni çetelerinin saldırılarını bastırmakla görevlendirilir.

HAŞİMOĞLU İSA BEY

İsa Bey 1877 yılında Kars ili Arpaçay ilçesi Tomarlı / Vanaza Köyü’nde doğmuştur, 1922 yılında Sivas ilinde vefat etmiştir. Mezarı Sivas ili Gemerek ilçesi Dendil Köyü’nde bulunmaktadır. Kendisi Allahverdi Beyin oğullarından Mehmet Bey’in oğludur. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonrası Kars’ın Rusların eline geçmesi üzerine ailesi göç ederek Erzurum ili Narman ilçesi Pırtanos / Çimenli Köyü’ne yerleşmiştir. Erzurum’a göç ettikten sonra ise şehit amcası Arslan Paşa Bey’in oğlu İdris Bey’le birlikte görev yapmıştır.

Horasan ilçesine ait olan ve Narman ilçesi sınırında bulunan Azap dağındaki Ruslara ait olan; bir nevi radar görevi yapan seyyar bir araba üzerindeki, 360 derece dönebilen ve her yönden gelen birliklerimizi görüp imha ettikleri büyük bir ayna bulunmaktadır. Dönemin Erzurum Valisi Tahsin Uzer ve Dokuzuncu Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşa tarafından İdris Bey Erzurum’a çağrılarak bu aynanın imha edilmesi görevi kendisine verilir.

İdris Bey ve müfrezesi aynanın bulunduğu mıntıkada bir süre keşif ve gözetleme yaptıktan sonra bir gece vakti aynanın bulunduğu Azap dağına gelirler, aynanın olduğu yere yaklaşık bir kilometre mesafede dururlar. İdris Bey müfrezede bulunanlara bu aynayı kim gidip imha edecek diye sorunca, İsa Bey kendisinin gidip bu görevi yapacağını söyler ve sürüne sürüne dikkatli bir şekilde aynanın olduğu yere gelir. Tüfeğiyle aynaya ateş ederek imha eder, tekrar sürünerek müfrezenin olduğu yere görevini başarıyla yapmış olarak döner.

Aynanın imhası sırasında burada bulunan Rus birliği saldırıya uğradıkları gerekçesiyle sağa sola ateş etmeye başlarlar sabah ortalık aydınlandığında bakarlar ki ayna param parça olmuş, kendi kendilerini yaptıkları ateş sonucu imha ettiklerini görürler. Kalan Rus birliği büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak Sarıkamış istikametine çekilir1. İsa Bey görevlere giderken Narman İlçesine bağlı olan köyü Pırtanos / Çimenli’ den Horasan ilçesi Hızardere Köyü’ne gelir. Burada köyün ileri gelen ailelerinden Şerif Yerdelen’in misafir odasında konaklar ve müfrezeyle buluşacakları yere geceleri gider.

İsa beyin boynunda sürekli asılı büyük bir muskası vardı. o bu muskayı kendisini koruduğu inancına binaen hiç çıkarmazdı. İsa Bey Müfrezesi ile buluştuktan birkaç gün geçtikten sonra gündüz vakti görev sonrası dönerek Hızardere Köyü’ne gelir. Yine burada Şerif Yerdelen’in misafir odasında bir süre dinlendikten sonra köyü olan Pırtanos / Çimenli Köyü’ne gider. İsa Bey’in görev dönüşü sırasında üst tarafındaki parkasını çıkarıp silktiğinde mermi çekirdeklerinin yerlere döküldüğünü (kendisine mermi isabet etmediği) o zamanlar on dört yaşlarında olan Şerif Yerdelen’in kızı Şaide Yerdelen defalarca Şahit olup gördüğünü beyan etmiştir2.

1914 yılında yapılan Sarıkamış Savaşı öncesi Rusya’ya görevli olarak gönderilen İdris Bey’in Ermeni ajanlarının bildirmesi üzerine yakalanması ve savaş sonrası Rusların Erzurum’a kadar ilerleyip ele geçirmeleri üzerine, Haşimoğlu sülalesi mensupları Sivas ili Gemerek ilçesi Dendil Köyü’ne göç etmişlerdir. İdris Bey’in esir düşüp dönmemesi üzerine görevi, 1915 yılında padişah fermanıyla İsa Bey’e verilir, kendisi Sivas ili ile Samsun ili arasında kalan hattın asayişinden sorumlu olarak emrindeki müfrezesiyle beraber görevlendirilir.

1919 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı sonrasında emrindeki müfrezesiyle kendisini karşılayarak, Amasya’ya ve oradan da Erzurum’a kongre için gidişlerinde ve buradan da Sivas iline kongre için gelişlerinde müfrezesiyle beraber kendilerine eşlik etmişlerdir. İsa Bey müfrezesiyle birlikte; Sivas ili eski adı Yenihan olan 1930 yılında adı değiştirilerek Yıldızeli yapılan Yıldızeli ilçesi isyanı, Yozgat ili Çekerek ilçesi isyanı, Tokat ili Zile ilçesi isyanlarının bastırılması için Sivas’tan müfrezesiyle birlikte giderek görev yapmış ve isyanları bastırmışlardır3.

İsa Bey vefat ettikten bir hafta sonra Ankara’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine yazılmış bir mektup gelir. Mektupta, “Kıymetli ve değerli kardeşim İsa Bey; meclis çalışmaları için seni de aramızda görmek istiyorum ve en yakın zamanda Ankara’ya teşrifinizi rica ediyorum” şeklinde yazmaktadır. Ne yazık ki kaderin cilvesi kahramanımız hayatta olmadığından dolayı bu davete teşrif edememiştir. Kahramanımız Amasya, Sivas, Kayseri, Yozgat illerinde yaptığı görevler sebebiyle bölge halkı tarafından tanınan sevgi ve saygı duyulan birisidir.

Canlı kaynaklar:

1- Veysel ÇITRAZ Horasan ilçesi Maslahat / Muratbağı Köyü sakini.

2- Şerif DİKBAŞ – Fahri DİKBAŞ ve Şaide DİKBAŞ Hızardere Köyü sakini.

3- Necati ARSLAN Sivas ili Gemerek ilçesi Dendil köyü sakini.

Hazırlayan: Alparslan İdris ARSLAN

Derleyen: Erdal AYKAR

Kahramanımızın padişah fermanı bir tür süslü yazı olan hicri 14. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan, nesihe benzer, kalınca bir yazı türü olan sülüs yazısı ile yazılmıştır. İsa Bey’in sülüs yazısıyla yazılı, Padişah Fermanı ve İsa Beyin Müfrezesiyle Atatürk’ü karşılama resmi.

Haşım Beyin Pasaportu

İDRİS BEYİN PASAPORTU

İDRİS BEYİN ELİMİZDE BULUNAN 1908 YILINA AİT OLAN GÖREV PASAPORTUNU OSMANLICADAN TÜRKÇEYE 1990 YILINDA ÇEVİRİ YAPAN, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNDEN PROFESÖR DOKTOR SELÇUK GÜNAY’A TEŞEKKÜR EDERİZ.

CİLT:102 ELGAZİ

NUMARA:21 ABDULHAMİD’İN TUĞRASI

MAM-I CAMİ-İ HAZRETİ PADİŞAHİYE

SİNİ YAŞI:46 Devlet-i Aliyye tebasından Kars’ta mütevelliden otuz sene mukaddem hicretle

BOY: ORTA Pasinler’in Mollamelik karyesi memleketlerinden Haşimoğlu İdris bey bin aslan

GÖZ: ELA bu defa Kars’a azimet edeceğinden, gerek müddeti ikametinde ve gerek Esna-i BURUN: lahda (yolda) uğradığı mahallerde Devlet-i Aliyyey-i Osmaniyenin dost ve

AĞIZ: müttehidi bulunan devletlerin Memurin-i mülkiye ve askeriyesi tarafından

hakkında himayet ve siyanet olunması olvechle mürur ve keşt-ü güzarına (gidip BIYIK: SİYAH gelmez) kimse tarafından dahil ve taarruz olunmaması talep olunmasıyla iş bu

BAKKAL: KICA pasaport Erzurum Vilayeti Celilesince ita kılındı.

ÇENE:

ÇEMRE: MÜDEVVER

RENK: BUĞDAY FR.5. Zilkade Sene.1326

MEZHEP:İSLAM İş bu pasaportun hükmü bir senedir.

ALAMET. FARİKA-I Ben mucib-i nizam elli kuruş resmi tesli ve ita olunmuştur.

SABİTE: TAM Fİ.5. Zilkade Sene 1326 ve Fil 16 teşrihi Sani 1324

-2-

Hamili bir refakat hademesiyle Rusya’ya gitmiştir.

27 teşrin sani 1324 Gürcü, pasaport (Man) halö bir refakat hademesiyle

Rusya’dan geldiği tasdik olunur. Gürcü pasaport memuru 21. NİSAN. 1325

NUMARA

961-260 Hamili pasaport Haşimoğlu idris bey bin Aslan bey’in refakatinde hademesi

Nevruz bin Hasan silinmiş Pasinler azimetinde (gelişinde) Devlet-i Aliyyey-i

Osmaniyenin Kars şahbenderliği canibinden görülmüştür. 21 Nisan 1325 Kars

Şahbenderi Cemaleddin.

NUMARA :Fİ.12 Mayıs 1325.857

-3-

SİYAT: REFAKAT Bir refakat hademesiyle hamili Rusya’ya gitmiştir. 17 Mayıs 1325

Gürcü Pasaport memuru

İSMİ: NEVRUZ Pasaport hamilinin refakatinde bulunanların ahval-i Hamil-i

SİNİ YAŞI:59 Pasaportun Erzurum’a azimetinde gelişinde Devlet-i Aliyye-i

BABA ADI: Hasan Osmaniyenin Kars Şahbenderliği cenabından görülmüştür. Fİ 29 PASİNLER: Ağustos sene 1325 Kars Şahbenderi Cemaleddin Hamili pasaportun NUMARA: 1916-465 refakatinde hademesi Nevruz bulunduğu mübeyyin iş bu seri milad

sene 1325 trafından tercüme edilmiştir.

1 Horasan ilçesi Maslahat/Muratbağı Köyü sakini Veysel ÇITRAZ anlattı.

2 Hızardere Köyü’nden Şerif Dikbaş; Şaide Hanım’ın babası Fahri Dikbaş’ın annesi olduğunu bu hadiseyi kendisinden defalarca dinlediğini yaptığımız 16.05.2020 tarihli görüşmemizde beyan etti. (Şaide Hanım, İdris Bey’in eşi Fariz Hanım’ın küçük kız kardeşidir.)

3 İsa Bey’in kardeşi Bayram Bey yeğeni Necati Arslan’a anlatmıştır.

ERZURUMLULAR