İBRAHİM ERKAL’IN ŞİİR VE ŞARKI SÖZLERİNDEN YANSIYANLAR
İBRAHİM ERKAL’IN
ŞİİR VE ŞARKI SÖZLERİNDEN YANSIYANLAR
Şöhretin “şöhret” Edemediği Sanatçı: İBRAHİM ERKAL
“Ben bu şöhreti sevmedim” diyebilecek kadar da gönlü geniş bir sanatçıdır bizim İbrahim abi. Allah rahmet eylesin, şehrimiz ve sanat camiası için ender bir insandı. Halka mal olmuş birçok şarkısıyla gönüllerdedir daima. Canısı, sevme, Erzurum’a gel, adam gibi, tutku, sırılsıklam, asla unutmayacağım, balam, gülüm, de get yalan dünya gibi en çok sevilen ve dinlenen eserleriyle birlikte “nefes-1 ömrüm” çalışmasıyla da yeni bir seri başlatmıştı ki devamına ömrü vefa etmedi. Bu haliyle “ömrüm” parçasıyla da yine sanat adına ne kadar başarılı olduğunu ve sanat hayatının tekâmüle ulaşan doruklarını bize göstermiş oldu.
Sanat hayatı boyunca asla şımarmayan ve şöhretin afetine kapılıp sürüklenmeyen bir insandı. Bu alanda büyük yer edinip de bu şekilde temiz kalabilmek çok az sanatçıya nasip olmuş bir durumdur.
İbrahim abi, şehrimiz adına büyük hizmetleri olmuş bir sanatçımızdı. Şehrimizi ülke ve dünya genelinde tanıtan ve tanıtımda en büyük emek verenlerin başında gelmekteydi. Her Erzurumlu çok iyi bilir ki kendisi tam bir Erzurum ve Erzurumspor aşığıydı. Merhameti, insan sevgisi ve sanat anlayışındaki edepli ve hürmetkâr oluşuna elbette ki şahitlik ederiz. Dadaşlık vasfını en güzel şekilde temsil eden değerimizdi.
Bütün bu özellikleri yanında bir de “ben bu şöhreti sevmedim” adlı şiir kitabı vardır İbrahim Erkal’ın. O muhteşem şarkıları arasında biraz kaynamış gibi durmakla beraber pek ses getiren ve haberdar olunmayan bir kitap olmuş. Ama olsun o kitap, bizim İbrahim abimizin şiir kitabı ve her haliyle kabulümüzdür.
İçerisinde 44 şiir olan kitap “okumuş adam” yayınlarından Şubat-2002 yılında ilk baskısını yapmış. 2001 yılı öncesi şiirlerden oluşmaktadır. 2001 yılı sonrası ta ki vefatına kadar olan yıllar içerisinde de yazmış mı bilinmez lakin bu yeteneğinin olduğu düşünülürse yazmış olma ihtimali çok yüksek. İnşallah vardır ve okuruyla buluşturulur. Yazılanları bulup toplayıp derleyip kitaplaştırmak da ayrı bir vefa ve hizmet olmuş olacaktır.
Kitaptaki şiirlerle İbrahim abi gurbetten, şöhretin ne denli bir ateşten gömlek olduğundan, sevenlerine hasret kaldığından; memleket ve sıla özleminden, sevdadan, samimiyetten, vefasızlıktan, kadir kıymet bilinmezliğinden biraz dert yanmış biraz da sitem etmiş.
Şiirlere genel manada bakınca derin bir insan sevgisi kendisini belli etmektedir. Ve biliyoruz ki İbrahim abi bizlerin büyük değerlerimizden beslendiği ve sanatını da bu bağlamda büyütüp beslediği bir gerçektir. Hatta bir şiirinde “ben, sanat çorbasında bir kaşığım / derya ben, okyanus benim / ben güzel insana aşığım / Mevlana’yım Yunus benim” ifadesiyle de bunu en güzel şekilde izah etmiş olmaktadır. “Menfaatlerin ötesindeyim / beklerim” sözünü “herkesin her şeyi olsun / ben sadece dost istiyorum” mısralarıyla daha da anlaşılır kılmaktadır.
“sevmek güzel şey amma / sevgiyi göstermek daha güzel bir şey” diyen İbrahim Erkal yer yer sitem etmektedir. En çok da sevgisizlikten, vefasızlıktan ve yalnızlıktan. Çünkü İbrahim abi sevmeyi ve sevilmeyi ön plana çıkaran bir gönül insanıdır.
Yer yer ayrılıkçı fikir ve ideolojilere karşı çıkarak da annesi üzerinden mesaj vermektedir bizlere: “herkes bir tarafta / herkes bir şeyci / herkes birilerini tutuyor / herkes birilerini seviyor, olsun! / ben senciyim, ben seninleyim / annem benim… annem benim”
“Gülüm senden başka bir şey istemem / uzaktan uzağa, baksan da olur / yeter ki kalbinde bir yerim olsun / ateşten ateşe atsan da olur” dörtlüğü ile bir naz çekerken aslında “ben seni seviyorum ya / sen beni sevmesen de olur” diyecek kadar da eyvallahı olmayan bir âşıktır.
Bir şiirinde sazına hitaben “benden de yakınsın bana / bıraktım kendimi sana / şöyle içten kana kana / sazım beni anlatsana / dün neredeydin bugün nerde / salındım düştüm bu derde / nota nota perde perde / sazım beni anlatsana” şeklinde ifade eden İbrahim abi, “katil şarkılar” şiiriyle aslında sazına şöyle cevap vermektedir: “Günahım sevabım o nağmelerde / mahşerde ömrüme kefil şarkılar / sakız gibi döner durur dillerde / anlatılır gibi değil şarkılar / unutsam bırakmaz anılarımı / körükler kanayan sancılarımı / tazeler gönlümde acılarımı / kanıma susamış katil şarkılar / tanrının verdiği en büyük ceza / yüreğim eriyor vurdukça saza / uşşağa, hüzzama, rasta, hicaza / selam dur mahkûm ol ezil şarkılar.”
“usta be!” şiiri İbrahim Erkal’ın aslında en çok da aşina olduğumuz şiiridir. Bir nevi tüm hayatını ve anlatmak istediğini acı bir sitemle ifade etmiştir. Âşık olmayı, yalnız kalmayı, korkmayı ve şöhretin ateşten nasıl bir gömlek olduğunu ifade eden bir şiirdir.
Netice itibariyle İbrahim abinin şiirleri, şarkıları kadar kuvvetli olmasa da bütün şiirleri kıymetli ve kendisinden bizlere hatıradır. Bu şekilde değerlendiriyor ve bu haliyle kabul ediyorum. Çünkü bir kez daha tekrar etmek istiyorum ki “bugün ölesiye istediğim / yarın cazip gelmiyor” ruhunu mısralarında barındıran bu şiirler, şöhretin “şöhret” edemediği İbrahim abimizin şiirleridir.
Bu düşüncelerle kendisine rahmet, biz sevenlerine sabırlar dilerken; şiirleri, şarkıları ve ses verdiği türkülerle gönlümüzde yerinin ender olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Abdulnasır KIMIŞOĞLU