Metropolde Şair Olmak İstemem

Metropolde Şair Olmak İstemem

Merhaba değerli okuyucular,

Bu sayımızda değerli şairimiz, Gürbüz Papağan’la yaptığımız söyleşiyi paylaşacağız. Bu keyifli sohbetimizde Erzurum’u, sanatı, şiiri hayatı ele almıştık Kıymetli şairimizi tanımak amacıyla dergimizin yazarlarından Sayın Nizamettin KORUCU ile Aşkale’nin Abdalcık Köyüne ulaştık. Bir tepede doğayı, hayatı seyrederken bulmuştuk kendilerini… bu röportajdan yedi yıl sonra 25 Haziran 2020 tarihinde kendisini kaybettik. Vefatının seneyi devriyesinde kendisini rahmetle anarak aziz hatırası için bu röportajımızı siz değerli okurlarımızdan kıymetli şairimiz için bir Fatiha’yı eksik etmemenizi istiyoruz.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Gürbüz Papağan: Ben 1967 yılında Abdalcık köyünde dokuz nüfuslu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. İlkokulu köyümde okudum. Ortaokul ve liseyi Aşkale lisesinde okudum. Lise yıllarımda Erzurum kandili arasında geçirdiğim bir kazada engelli olarak hayatıma devam ettim. Ancak hiçbir zaman yaşama sevincimden hayata bakış açım- dan ödün vermedim. Her zaman hedeflerim oldu. Kendimi kitaplara adayarak memleketime bu yönde hizmet etmeyi seçtim.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey şiire nasıl başladınız?

Gürbüz Papağan: Şiire ilkokul yıllarımda başladım. Hatta öğretmenlerim bunu sezinlemiş olacak ki milli bayramlarda şiirleri benim okuyup ve yazmamı isterlerdi. Bu ortaokul yıllarında da devam etti. Daha sonra doksanlı yıllarda sakatlar konfederasyonunun çıkarmış olduğu bir dergi vardı. Uzun yıllar bu dergide şiirlerim yayınlandı. Erzurum’daki birçok gazete ve dergide şiir ve yazılarım yanılandı. Elimden geldiği kadar şiir dinletilerine katıldım. Ve bundan sonrada katılacağım.

Cemaleddin Özmen: Okurlarınız size nasıl ulaşmalı Gürbüz Bey?

Gürbüz Papağan: ilk olarak internet üzerinden bana rahat-lıkla ulaşabilirler. Gerek http://www.facebook.com/ gürbuz.papagan veya gurbuzpapagan@hotmail.com adresinden e mail yoluyla da bana ulaşabilirler. Yaz ayların-da Aşkale’nin Kandilli köyü olan Abdalcık Köyünde yaşıyorum. Kış aylarını da Nazilli’de geçirmekteyim.

Cemaleddin Özmen: Nizamettin Bey siz neler söyleyebilirsiniz Gürbüz Bey hakkında?

Nizamettin Korucu: Gürbüz Beyle biz çok önceleri tanışıyoruz. Kendisi şair, bende sahaf olduğum için diyaloğumuz çok öncelere dayanmaktadır. İlk kitaplarından olan “ILGIT ILGIT” I halen daha saklarım. Kitap ve şiir söz konusu olunca uzaklık çokta önemli olmuyor. Bende kendisine şöyle bir soru sormak isterim. Nereye kadar şiir?

Gürbüz Papağan: Şiir ilk insanoğluyla var oldu ve son insanoğluna kadar da devam edecektir. Aynı şekilde benim içinde şiir hep devam edecektir. Yani sonuna kadar şiir.

Nizamettin Korucu: Aklınızda olan bir şiiri bizimle paylaşabilir misiniz?

Gürbüz Papağan: Tabi memnuniyetle, hatta biraz önce sizin sormuş olduğunuz nereye kadar şiir sorusuna da cevap ol-muş olsun.

“Yunusun izinden giden er benem

Piri Mevlana’dan bir hüner benem

Fuzuli Bakiden son eser benem

Ta galubeladan gelirem gardaş”

Cemaleddin Özmen: Evet bu güzel dörtlük üzerine şöyle bir soru sorabilir miyiz? Şiirde bir kuralınız var mı?

Gürbüz Papağan: Zamanında serbest şiirlerde yazdım. Fakat sonra halk şiirleri yazdığım için serbest olarak yazamıyorum. Dolayısıyla belli bir kafiye düzeninde yazmak istiyorum. Ve şuan itibariyle kafiyeye önem veri- yorum.

Cemaleddin Özmen: Serbest yazan şairler için neler söylersiniz?

Gürbüz Papağan: Onlar için olumsuz bir şey söyleyemem onların alanı farklı olduğu için ve bu tarzda şiir yazmayı seçtikleri için kendilerine ancak başarılar dileyebilirim. Fakat şunu söylemek isterim. Şair öyle şiir yazmalı ki, ismini yazmadığı zaman bile okuyan şairi tanıyabilsin. Yani her şairin kendisine özgü bir şiir duruşu olmalı.

Nizamettin Korucu: Sizin etkilendiğiniz bir şair var mı?

Gürbüz Papağan: Halk şairlerinin şiirlerini sıkça okumayı severim. Bunların yanı sıra bölgemiz ozanlarından Âşık Sümmani ve Aşık Reyhani’nin gazel ve şiirlerini dinlemeyi çok severim.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey neden roman hikâye değil de neden şiir?

Gürbüz Papağan: Aslında bu sorunun cevabını ben de bilemiyorum. Çünkü çok küçük yaşlarda başladığı için ben de kendimden net bir cevap alamadım. Geçmişte romanda ve hikâyede okumuşluğumuz vardır. Belki istesem roman da yazabilirim. Fakat şiir bir türlü yakamızı bırakmadığı için ve çok vaktini aldığı için şiir yazmayı tercih ediyorum.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey ilk kitabınızı kaç yılında çıkardınız?

Gürbüz Papağan: İlk kitabımı 1999 yılında “DE HELE” olarak çıkartmıştım. Kitaba ismini veren “DE HELE” isimli şiir, batıdan köye gelen bir bayan misafirle, köyün genci arasında kendiliğinden oluşan sevda hikâyesini anlatmaya çalışıyor. Fakat iki sininde bir birinden haberi yok. Tabi köyün delikanlısı içten içe sevda besliyor. Ancak kimseye halin ahvalini anlatamıyor. Dolayısıyla içinde biriken bu sevdayı mısralara döküyor. Bu ilk kitabımız biraz yöresel bir kitap oldu. Erzurum yöresini çokça anlatabilen bir kitap oldu. Bu kitaba istanbul’da Özel Orta Doğu Koleji kitabımıza sponsor olmuştu. O dönem imza gününü Hülya Avşar ile düzenlemiştik. İkinci kitabımı “ILGIT ILGIT” adıyla Ahmet Şimşek Özel Eğitim Kurumları sponsorluğunda çıkarttık. Bu kitabın imza gününü de Kerem Alışıkla birlikle yapmıştık. Daha sonra üçüncü ve dördüncü kitabımı 2005 yılında Aydında çıkarttım. Beşinci kitabımda bu yıl Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi aracılığıyla çıkmış oldu.

Nizamettin Korucu: Kandillide bulunan bir askeriye vardı. Bu askeriyenin kaldırılması Kandilli’yi ne kadar etkiledi?

Gürbüz Papağan: Her bakımdan Kandilli’yi etkilemiştir. Kandilli bir şehir gibiydi. Köydeki herkes mutlaka günde bir defa kandilliye giderdi. Banka şubelerimiz, sinemamız, pastanelerimiz ve petrol istasyonlarımız vardı. Aklınıza gelebilecek her şey vardı. Fakat askeriyeden sonra her şey yerini boşluğa bıraktı. Şimdi temennimiz yeniden eskisi gibi canlanması ve yeniden büyüyebilmesidir. Bunun için belediye başkanımızın çalışmaları olacaktır diye düşünüyorum.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey gerek siyasi, gerek sosyal açıdan bakarsanız neler söyleyebilirsiniz Erzurum hakkında?

Gürbüz Papağan: Siyasi olarak bir şey söyleyemem çünkü siya setten bugüne kadar bir şey anlayamadım. Fakat Erzurum’a kültür açısından bakarsak şiir olarak yorumlaya bilirim. Erzurumlu şair Nefi ve Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri bu topraklara kültür olarak sanat olarak çok şey aşıladılar. Bizlerde bugün onların gittiği yolda bu kültürü bu sanatı devam ettirmek istiyoruz. Bunun

için çalışıyoruz.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey Erzurum kültürü hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

Gürbüz Papağan: Erzurum kültür açısından gayet zengin bir şehirdir. Bana göre en büyük kültür zenginliğimiz şiir zenginliğidir. Fakat şehir kültürümüz biraz yozlaşmaya başladı diyebilirim. Örnek vermek gerekirse alış veriş merkezlerimizdeki yabancı isimler, markalar bizim kültürümüze uymuyor. Belki şehrimize gelen yabancı turistler için düşünülmüş olabilir. Ama bu durum yine de bizi kültür yozlaşmasına götürüyor. Bunun yanında çevremize, eşimize, dostumuza vermiş olduğumuz değerler gün geçtikçe azalmaktadır. Dolaysıyla bu bizi farklı bir kültüre sürüklemektedir.

Nizamettin Korucu: Siz buraları terk etmeyi düşünüyor musunuz?

Gürbüz Papağan: Ben köyümü çok seviyorum. İnsanımızı çok seviyorum. Ben zaten metropolde şair olmak istemem.

Cemaleddin Özmen: Dergimiz hakkında neler söylemek istersiniz?

Gürbüz Papağan: Evet derginizi inceleme fırsatı buldum. İçeriğini inceleyip şöyle bir kanıya vardım. Derginiz, içeriği itibariyle gayet zengin ve Erzurum’un tanıtımı açısından, Erzurum’un sesi olabilmesi için çok önemli bir adım. Erzurum için bu adımı atan genel yayın yönetmeni Ömer Beye, editör İsmail Beye ve koordinatör olarak size ayrıca teşekkür ederim. Derginizde şiire ve sanata daha fazla yer ayırmanızı rica ediyorum çünkü bu Erzurum’u hak ettiği yere taşıyacaktır.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey son olarak eklemek istediğiniz her hangi bir şey var mı?

Gürbüz Papağan: Erzurum için kültürümüz için çok önemli adımlar attığınızı görüyorum. Bizim de yapmamız gereken ne varsa sonuna kadar destekçiniz olacağımızdan emin olabilirsiniz.

Cemaleddin Özmen: Gürbüz Bey bu hoş sohbetiniz ve misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederiz.

Gürbüz Papağan: Ben teşekkür ederim. Buralara kadar geldiniz, misafirim oldunuz ve benimle bu hoş sohbeti yaptığınız için çok teşekkür ederim. Derginiz yolu açıktır inşallah. Allah yardımcınız olsun.

GÜRBÜZ PAPAĞAN ŞİİRLERİ

DE HELE (Erzurum ağzıyla)

Sabağın erinden cama çıhirsan,

Gerib gerib yeniş yohuş bahirsan,

Bilmirsenki yüregimi yahirsan,

Gız senin adın ne de hele,

Belliki gız sen burali değilsen,

Misafirsen ama, ecep kimin neyisen,

Bir başka bahirsan başga gülirsen,

Giz senin adın ne de hele,

Desdiler elinde suya gelirsen,

Zannedirem garşi dağın çiçegi sen güli sen,

Ecep melekmisen yohsa hürisen,

Gız senin adın ne de hele,

Gapının önünde sıra sıra duz daşi,

Uzanir bahiram sene köşeden, ciz edir yüregim başi,

Ya yengen yanında olir, yada anan gardaşi,

Gız senin adın ne de hele,

Nahır gelir koyun guzu meleşir,

Harmanlıhta çoluh çocuh oynaşır,

Sen gelende elim dilim dolaşır,

Gız senin adın ne de hele,

Geyinirsen kot pantolun darini,

Bahçalarda gez salını salını,

Hep bahirsan heyirsiz heç sorirsan halımı,

Gız senin adın ne de hele,

Bir köyümüz vardı

Bir köyümüz vardı unutamadık,

Bir yanı düz ova bir yanı dağlık,

Gav topraktan güveç tandır yapardık,

lavaş ekmek yiye yiye büyüdük

Asma sekili tandır başlı evimiz vardı,

kalorifer kömür yoktu tezek yanardı,

Gaz lambası işığında anam yama yanardi,

İğne iplik diye diye büyüdük,

Hodaklık yapardım okul çağımda,

Kara lastik avağımda değenek elimde,

Kumlu dere bayırında kandil dağında,

koyun kuzu yaya yaya büyüdük,

Yazın temiz berrak havası vardı

, gozelerden soğuk sular akardı,

kışın dondururdu çok kar yağardı,

Dağda kızak kaya kaya buyüdük,

Bir hevesle koşardık öküzleri,

Sevinç gurur hele bir göreydin yüzleri,

Orak ile biçerdik ekinleri,

Gemde harman süre süre büyüdük,

Orfüm,adetim,kültürüm derken,

Sabah beşte kalkardık erken,

Kuşlar cıvıldaşıp horoz öterken,

Ezan sesi duya duya büyüdük.

Gürbüz derki böyle geçti hayatım,

Genç yaşımda yoruldum çocukluğa doymadım,

Cana canan candan yanan aradım,

Emmim, bibim, ezem, dayım diye diye büyüdük,

Gürbüz PAPAĞAN 

Share this content:

Röportajlar