Aralık 21, 2024
TEREKEME- KARAPAPAK TÜRKLERİ

TEREKEME- KARAPAPAK TÜRKLERİ

 

    1. Terekemeler- Karapapaklar

Terekeme veya Karapapak aynı Türk boyuna verilen çifte addır. Tarihleri binlerce yıla dayanan Terekeme- KarapapaklarOğuz(Türkmen) boylarından olup, Türkçe konuşan Azerbaycan etnik guruplarından biridir.Karapapaklar, muhtemelen asıl vatanları olan Orta Asya’dan göç ederek Kafkasya’nın Daryal ve Derbend boğazlarından geçip Gürcistan’a gelmişler ve daha sonra ki yıllarda bölgeye yayılmışlardır.

Karapapakların Asıl Anavatanı Dağıstan ve Gürcistan’ın Dağıstan’a Yakın Bölgelerindedir. Demirkapı1 (Derbent Geçidi), diğer bir adı ile Çor Kapısı’nın2 güvenliği Göktürk elinin batı uç akıncıları olarak Karapapaklardan sorulurdu. Bulundukları bölgede birçok akarsu, dağ ve ovaya kendi adlarını verdiler. Bugün Gümrü’nün kuzeydoğusundan çıkarak Kür’e karışan Borçalı Çayı ile Pembek Dağı’ndan çıkarak Aras’a karışan Kazak Çayı isimlerini Kara papaklardan almıştır.

Atilla’nın ölümünden sonra (453) Bizans saldırıları sonucu Hunlar sahneden çekilince, bu yıllarda kuzeyden Kafkasları aşarak Kür Irmağı boylarına Oğuz Türklerinden olan Terekeme – Karapapaklar geldi. At sürüleri (yılkı) ve koyun besiciliği yapan bu boylar siyah astragan3 kalpak giydiklerinden komşuları tarafından “Karapapaklar” diye anılırlardı.

Bu siyah astragan kalpaklı Karapapaklar, Kür boylarındaki egemenliklerini daha kalıcı kılmak amacıyla Tiflis, Nahcivan, Karabağ, Loru, Ahırkelek, Gence ve Şirvan dolaylarına yerleştiler. Kadını ve erkeğiyle iyi birer savaşçı olan Karapapaklar binlerce yıl aynı bölgeyi ellerinde tutmayı başararak, Kafkasların en eski kavimlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Karapapak, Borçalı türkü, Türkmen ve Terekeme gibi çeşitli isimlerle anılan bu topluluk başlarına siyah kuzu derisinden serpuş giydikleri için “Karapapak” olarak adlandırılmış olup, mezhep olarak Şii- Caferi mezhebine bağlı olan Müslüman Türklere verilen isimdir. Borçalı bölgesi ve diğer bölgeler genelinde koyunculuk yılkıcılık yapıp, yazın dağlara ve yaylağa (yayla) kışın obaya (Aran)’a dönüp yerleşik hayata devam eden, mezhep olarak Sünni-Hanefi mezhebine bağlı olan Müslüman Türklere ise “Terekeme” adını vermişlerdir.

Terekeme- Karapapaklar Şii ve Sünni inanca sahiptirler. Karapapakların çoğu şehir hayatı yaşayan genellikle bulundukları bölgede bağcılık ve sebzecilikle meşgul olan, ticaret yapan bir kısmını esnafın oluşturduğu özellikle üzümcülük ve şıracılık yapan Caferi-Şia mezhebine bağlı olan yerleşik düzene geçmiş insanlardan oluşuyordu. Azerbaycan ve Gürcistan’ın bir kısmında ve İran Sulduz’daki Karapapaklar Şii Caferî’dir.4Şii olanlara özellikle Türkiye’de tat ve Acem Gürcistan’da Karapapak, Sünnilere de Terekeme denilir. Terekemeler genellikle Hanefi mezhebine mensuptur.

Karapapaklar konusunda önemli araştırmalar yapan Kırzıoğlu;5 Şu tespitleri yapar: Yukarı Kür boylarındaki Karapapak adlı çoğu Sünnî-Hanefî, azı Mürüt (Mürit, yarı Şaman Müslüman) ve Şiî mezhebinde olan Türkler, başlıca Borçalı ve Kazak adlı iki kola ayrıldıklarını belirtmiştir.

Ekiciliğe ve yerleşik yaşayışa yeni yeni alışan bu çok yiğit atlı göçebe ulus’un, II. Yüzyıl sonlarında Kafkasların kuzeyinden Borçalı-Kazak çayları bölgesine gelip yerleştikleri ve adlarını bu sulara verdikleri rivayet edilmektedir.

1064 Yılında Selçuklu Alp-Arslan’ın huzurunda toptan İslâm dinine girmeleri; yaylakçı-kışlakçı yaşayışları, Türkistan’daki Karapapak-Kazak ağzı ile konuşmaları ve pek zengin halkiyatı son derece mühimdir.

Kür Nehri’nin güneyinde Gence ile Ahılkelek (Cavak/Cavaket) arasında bulunan bu ikiz boydan Kazaklar, Kazak Çayı boyunda, Borçalılar ise Borçalı Çayı boylarında yerleşirler ve buralara adlarını verirler. Kazaklar, Gence merkezli Şeddadoğulları (951-1088) çağında ve Selçuklu akınları sırasında Müslüman olurlar. 1048 yılında Pasin (Kaputru/Hasankale) Savaşı’nda Ortodoks-Hıristiyan Bizans ve müttefiki Apkaz-Kartel ordularına karşı Müslüman Selçuklu ordusuyla birlikte savaşırlar.

Borçalılar ise merkezi Loru olan Hıristiyan (Gregoryen) Taşır Bagratlıları’nın ülkesinde oldukları için Sultan Alp Arslan’ın gelişine kadar Hıristiyan kalırlar. 1064 yılında Sultan Alp Arslan buraları fethedince Borçalılar toplu hâlde Sultan Alp Arslan’ın huzuruna gelerek Müslüman olurlar.6

Bazı tarihçiler, 11, 12 ve 13. yüzyıllarda da Kafkasya’ya oğuz göçlerinin olduğunu, bunların bir kısmının Müslüman olup Azerbaycan’da kaldıklarını, bir kısmının ise Hıristiyanlığı kabul edip Gürcistan’a gittiklerini ve onların arasında eriyip Gürcüleştiklerini bildirmektedir.7

Terekeme kelimesi yapı olarak “Türkmen” sözünün Arapça çoğul şekli olan “Terâkime”nin halk ağzıyla söyleniş biçimidir. Terekemenin Farsça sözlük karşılığı Terakime olup, “Türk e benzeyen” anlamına geliyor. Terekeme sözünün terim anlamı ise, genellikle göçebe hâlinde kara çadırlarda yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan Borçalı/Kazak/Ahılkelek Karapapak köylülerine verilen addır. “Azerbaycan Dilinin İzahlı Lüğeti”nde Terekeme sözü, “kış aylarını aranda/kışlakta, yaz aylarını yaylakta geçiren ve göçeri hayvancılık yapanlara verilen ad” şeklinde tarif edilmekte-dir.8

Bu ad, Azerbaycan ve Kars’ta yerleşik Karapapaklar için kullanıldığı gibi başka Türk tayfaları için de kullanılmaktadır. Ancak son yüzyıllarda Ermeni, Gürcü, Rus, İran ve Osmanlı siyasî ve askerî yazılı kaynaklarında Kafkasya ve Doğu Anadolu’daki Karapapaklar için tamamen‚ Karapapak adı kullanılmıştır.

Ayrıca Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisinde X. Koroglı’dan naklen Terekemeler hakkında önemli bilgiler verilir: Arap istilalarından sonra Türkmen adlandırılan Oğuz Türkleri, on birinci asırdan itibaren Zakafkasya, İran, Küçük Asya ve Mezopotamya’ya yayılmışlardır. Bunların bir kısmı Terekeme (Arapça Türkmen sözünün çoğul şeklidir.) adlandırılmıştır.

Bunlar Azerbaycan’da Kür- Aras ovası, Mil- Karabağ, Muğan ve Şirvan düzlüklerinde yaşar ve toplu hâlde yaylaya giderlerdi. Aynı zamanda ekincilik de yaparlardı. Terekemeler de halıcılık da çok gelişmiştir.9 Salih Yılmaz da bu hususta şöyle bir tespitte bulunmuştur: “Ardahan bölgesinde yaşayan yerli halk ve Ahıska Türkleri bu Türk topluluğu için Terekeme terimi yerine Karapapak terimini kullanmaktadırlar. Genel kanı olarak bu topluluğun yerleşik hayatı tercih edenlere Karapapak denmesi, hâlâ göçebe hayatı yaşayanları ise Terekeme olarak adlandırılmasıdır.” 10

Terekeme sözcüğü, “Terek- me (Yüksek-Hündür)” kelimesinden türetilmiş olabilir.Bilindiği üzere yukarıda da bahsedildiği gibi Türklerin her gittiği yerlere kıl çadırlardan otağını kurduğu dağlara çayırlara, sulara kendi adını vermekte veya o dağlardan sulardan isimlerini almaktaydı. Terekemeler ’de yurt tuttukları terek nehri boyunca yerleşik hayata geçip yüksek manasına gelen terek ismini kullanmışlardır.

Eski Türk toplumlarında hayvancılık ve hayvanların öneminin büyük rol taşımasından dolayı konar-göçerlik mutlaka vardır. Fakat Terekemeleri diğer Türk toplumlarından ve diğer topluluklardan ayıran en önemli özelliği koyunculuk ve yılkıcılık yapmaları ve binlerce sürülerle dağda ve aranda (ovada) yaşam sürmeleriyle alakalıdır.

Yazın daha yükseklere sürülerini otlatmak için yaylağa çıktığı dağlara Terek- Tengri (Tanrı), uca (yüce, ulu) vb. isimlerini vererek bulundukları bölgeyi kutsuyor ve kutsal sayıyorlardı. Me kelimesi ise onların koyunculuk ve yılkıcılık’ la uğraşıp göçebe konargöçer bir hayat tarzını benimsemelerinden dolayı gittikleri yerde komşuları tarafından dağlarda yaşayan dağlı, koyuncu yılkıcı, koyun beyleri, manasına gelen Terek – Me ismiyle hitap ederek isimleştirmişlerdir.11

Borçalı ve kazak çok büyük ölçüde koyunculuk, yılkıcılık ve sığır besiciliği yapıyor, göçeri hayatlarında mühim yer tutan özellikle yaylak zamanı ve kışlağa (aran) indiklerinde eşyalarının taşınması işlerinde kullanılmak üzere yeteri kadar deve bulunduruyorlardı. Yaz aylarında kuzeyde Alaburz dağları eteklerinde terekeme yaylağı diye adlandırılan Kara kalkan, batıda Ağlağan, gökçe dağ ve kısır dağlarında alaçık denilen bölgede herkesçe bilinen o meşhur kara kıl çadırları içinde yaylaklarda yayılırlardı.

Sonbahar, güz gelince arana yani ovaya kışlakları olan güneyde Karabağ ve gökçe göle, doğuda gence dolaylarına inerek geniş bir sahada en parlak dönemini yaşıyorlardı.12 Çıldır ve Arpaçay’daki Karapapak ve Terekemeler, sığırlarını ve çobanlarını Çıldır’ Gölü’nün batı ve doğusundaki yaylalara gönderirler; fakat diğer köylüler evlerinde kalırlar. (Sözer1972)

Oğuz uyruğu Terekeme – Karapapak Türkleri Özel yetenek ve kabiliyetleriyle doğaya hâkim olmaları her bölgeyi karış karış bilmeleri, iklim ve doğa şartlarına uyumlu yaşayışları, mücadeleci ruhları ve obalarındaki kahramanlıklarıyla Terekeme ismiyle özdeşleşerek nam salmışlardır. Bu özelliklerini günümüze kadar her yönüyle nesilden- Nesil’e aktarmayı başararak öz kimliklerini koruyan yaşadıkları bölgelerdeki toplumlara uyum bahaneleriyle asimile olmayı reddederek üst kimlik Türklüğü kendilerine şiar edinen tek toplumdur.

Terekeme- Karapapaklar zeki, çalışkan, iyi ata binen, iyi silah kullanan bir Türk boyudur. Zengin bir folklora sahiptir. Terekemeler, atılgan, hırslı, olaylar karşısında son derece duygusal ve saf bir karaktere sahip insanlardır. Dürüst ve mert insanlardır. Sosyal ilişkileri güçlü bir toplumdur. Mirza Bala da ″Karapapaklar, fıtraten zeki, çalışkan ve iyi binicidirler; kadınları hür, aile teşkilâtları mazbut ve sağlamdır″ demektedir. (Alışık, 2005: 10-25).

Terekemeler, başlarına buyruk yaşamışlardır. Ahde vefaya önem verirler. Kararlı ve dirayetlidirler, devletine milletine sadakatle bağlıdırlar, gelenek ve adetlerine sıkıca bağlıdırlar. Zulme, direnir, haksızlığa başkaldırırlar. Onların karakterlerini yansıtan sözler, ″Düz ol, Allah düziylendir (Sen dürüst ol, Allah dürüstün yanındadır)”. ″Sen yahşi ol, balık da bilmese halik bilir″ çok yaygındır.13

Yerinde Yaptığımız saha ve alan araştırmaları neticesinde Günümüzde bile hala Gürcistan, Azerbaycan Dağıstan ve diğer Kafkas ellerinde Terekemelere dağlı konargöçer ismiyle hitap edilmektedir. Çünkü Terekeme- Papak’lı Türkleri o zamanki tarım toplumunda şehir hayatının kendi özgürlüklerini kısıtlayıcı alım güçlerini düşürücü ve alışkanlıklarını, gelenek ve göreneklerini yitip kaybolacağı bir hayat düzeni olduğunu düşünerek daha ziyade öz benliklerini koruyacak köy ve yaylak hayatını benimsemişlerdir.

Çünkü Et, süt ve hayvancılığa bağlı diğer gıda ürünlerinin bol olduğu sakin bir hayat her zaman atalarından onlara kalan zengin bir ananeydi. Kendi içlerinden şehre göçenleri adeta hor görür, iyi gözle bakmazlardı. Çünkü her şeyin bol olduğu zenginlik içinde bir hayatları vardı. Şehir kenarlarında ve düz ovalarda yerleşik hayata geçen Terekemeler ve Karapapaklar ise genellikle meyvecilik sebzecilikle uğraşarak toprağı işlemekteydiler.14

Bugün hala bu geleneği sürdürerek sanayi toplumuna geçmemize rağmen köylerini terk etmeyen binlerce Karapapak Terekeme Türkleri ata yurtlarında baba ocağını şad edip kendi deyimleriyle “Atamın öyünün (Evinin) tüsdüsünü (yani dumanını) tüttürmeye devam edeceğiz. Biz köylüyüz ve bundan asla vazgeçemeyiz şehirlerde öz benliğimizi yitirip kaybolmaktansa ata yurdunda gelenek ve geleceğimizi korumak adına köylerimizden vaz geçmeyeceğiz.” diyerek köklerine ve ananelerine ne kadar bağlı bir toplum olduklarını göstermişlerdir.

Dini İslam’dır.Nazar han dedikleri el beylerinin emri altında çoğunluğunu ehlî-i sünnet itikadına uygun şekilde dönemin en sofu ve dindar kişileri olarak Hanefi mezhebine bağlı bulunduklarından cemaat’ la Cuma namazı kılarlardı. Bu yüzden Şirvanlılar gibi Hanefi mezhebinin gereklerine uydukları için, idareleri altında bulundukları Şii Safevilere” Sakal vergisi – suni vergisi” adı altında ayrı bir vergi bile öderlerdi.15

Terekemeler, Mezhep olarak Azerbaycan ve İran’dakiler Şii – Şia, Türkiye’dekiler Hanefi’dir. Şah İsmail’in babası Şeyh Haydar’ın müritlerine giydirdiği, on iki imamın adı yazılı on iki dilimli “taç” adlı kızıl kavukları reddederek Sünniliklerini belirtmek üzere ısrarla “Karapapak” giymişlerdir. Terekemeler siyasi olarak Osmanlı – Türkiye ekseninde ve etkisinde olup, Karapapaklar daha çok Fars – İran ekseninde ve etkisinde kalmış mezhepler hariç, her yönüyle aynı olan bir boyun çocuklarını temsil etmektedir.

Terekemeler dil, lehçe, mutfak ve müzik kültürü gibi konularda daha çok Azerbaycan Türklerine ve Osmanlı Türkçesine çok yakın olup; oğuz dilinin bir koludur.16 Sadece ağız farklılıkları vardır. Karapapakların dilleri yaşadıkları, coğrafyadaki dil baskısı olmasına rağmen yüz yıllarca Türkçe dilinin ana yapısını bozmadan günümüze taşımışlardır, Karapapakça Azeri diline yakın Batı (Oğuz) dillerinden biridir. Azerbaycan dilinin bir lehçesini konuşurlar. Buna rağmen Türkiye’deki her iki kesim de birbirlerini genellikle farklı nitelendirmektedirler.

Rusya’da Tamara Şafranovskaya’nın tercüme ettiği Atıf ve alıntı yapılan bu kitap aslına sadık kalmayarak tahrip edilmiştir. Şöyle ki, Güldenştedtin “Terekeme veya Türkmen Türkçesi”, “Onların Türkçesi”, “Osmanlı Türkçesi” ifadeleri değiştirilmiş ve yerine “Tatar” ifadesi kullanılmıştır. “Türk” ifadesi ise yalnız Osmanlılara ait sayılıp, ifade edilerek “Osmanlı-Türkçesi” ifadesinin yerine kaydedilmiştir.

Yani göründüğü gibi, Rus müellif tercümanlar kendi başına orijinal metni tehrif ederek Stalinist milli siyasete uygun şekilde değişiklikler yapmışlardır. Stalinist siyasetine göre Güldenştedtin “Terekeme veya Türkmen” dediği adları değiştirilerek esasen “Türk” adı Azerbaycan Türkleri için yasaklanmış ve yalnız Türkiye ahalisine ait bir isimmiş gibi telaffuz edilmesine ve yazılmasına izin verilmiştir.

Terekemeler din ve konuşma dili bakımından farklı özelliğe sahip olmalarında karşın, Karapapaklar adlarının geniş anlamda her iki grubu da içeren kapsayıcı bir ad olduğuna inanıyor. Her iki grup da endogami geleneğini büyük ölçüde sürdürüyor. İran ve Türkiye’de Terekeme, Azerbaycan’da Azerilik adı, Borçalı’da Karapapaklık adı öne çıkmaktadır. Gerçek şu ki, Türk toplulukları arasında yaşam biçiminden ve coğrafi şartlardan kaynaklanan bazı farklılıklar vardır. Karapapaklar bugün %98 oranla eğitime önem veriyorlar. 

Terekeme-Karapapak Türkleri, Anadolu’da, Ahmet Caferoğlu’nun çalışmalarıyla tanınmıştır. Fahrettin Kırzıoğlu’nun çalışmaları, daha sonra, Yavuz Akpınar17, Ensar Aslan, Âşık Şenlik konulu sempozyumlarıdır. Karapapaklar konulu son çalışmalar ise Selahaddin Dündar ve Haydar Çetinkaya’ya aittir (2002). Muhammet Kemaloğlu Kardeşimizin çok değerli makaleleri, Yaşar Kalafat18, Valeh Hacılar19 ve Güney Azerbaycan’da, İsa Yegâne’nin20 çalışmaları da mevcuttur. 

 

1.2.Tarihte Terekemeler.

M.S. II. Yüzyıl’da Cebelitarık’tan Fırat’a kadar geniş bir alana Roma İmparatorluğu hükmetmekteydi. Doğuda Kür ve Aras boylarından batıda Fırat’a kadar olan bölgeye ise Arsaklılar hâkimdi. Roma ve İran ile siyasal ilişkileri olan Arsaklılar devletini İskitler in Horasan kolundan gelen Arsak isimli bir başbuğun yönetimindeki boy ve oymaklar kurdu. Budun bazında teşkilatlanan Arsaklılar eski Gök Tanrı ve Şaman geleneklerini korumakla beraber bu yeni yurtlarında Hıristiyanlıkla tanıştılar.

İç Asya da ise Mete’nin (Mo-Tun) kurduğu Asya Hun siyasal birliği parçalanmış, Hunların doğu kanadı Çin egemenliğine girmişti. Çiçi batıda Talas boylarında yerleşik düzene geçmeye çalışıyordu. Gerek yerleşikliği gerekse Çin egemenliğini kabul etmeyen özgürlük ve bağımsızlıklarına düşkün kimi Hun boy ve Uruğları ise batıya doğru hareket etmeye başladılar. Asya Hunlarının sahneden çekilmesi ile Çin Denizinden Kafkaslara kadar geniş alanda büyük bir otorite boşluğu belirdi.

Eski Türklerde aileler birleşerek uruğları, uruğlar boyları, boylar budunları, budunlar da elleri/illeri oluştururdu. Türk adının resmî devlet adı olarak kullanıldığı ilk devlet olması bakımından Türk kültür tarihinde önemli bir konuma sahip olan Göktürk eli, 552 yılında teşkilatlanarak Çin’den Kafkaslara kadar geniş bir alanda siyasal birliği yeniden sağlamıştı.

Terekeme-Karapapaklar bilinen tarihi boyunca önce hunlara sonra sırasıyla Göktürklere, Hazarlara ve Kıpçaklara bağlı bir beylik olarak tarih sahnesine geçtiler. Daha sonra sırasıyla Selçuklu beyliği olan İldenizlerin sonrasında Harzemşahların hâkimiyetinde bulundular bu dönemde de (1225) ‘de Müslüman oldular.

Bir taraftan göç hareketlerinin yerleşikler üzerinde yapmış oldukları tahribat diğer taraftan ise kendilerine yeni yurt bulmak isteyenlerle, yurtlarını korumak isteyenler arasındaki kanlı mücadeleler bozkırda yaşamı güçleştirdi. Bu bunalımlı yıllarda kuzeyden Kafkaslar ı aşarak Kür Irmağı boylarına iki yeni Türk boyu geldi. “Borçalı” ve “Kazaklı” olarak anılan bu boylar, bugün Terekeme olarak bilinen Türklerin atalarıdır. At sürüleri (Yılkı) ve koyun besiciliği yapan bu boylar siyah astragan kalpak giydiklerinden komşuları tarafından “Karapapaklar” diye anılmaya başlandılar.

Kür boylarındaki egemenliklerini pekiştirmek isteyen Karapapaklar, Tiflis, Nahçıvan, Karabağ, Loru, Ahılkelek, Gence ve Şirvan dolaylarını yurt edindiler. Bulundukları bölgede birçok yer ve akarsu, dağ ve ovalara kendi adlarını verdiler. Bugün Gümrü nün kuzeydoğusundan çıkarak Küre karışan Borçalı Çayı ile Pembek dağından çıkarak Aras’a karışan Kazak Çayı isimleri ile bu yılların hatırasını taşıyor. 

Yine Terekeme- Karapapaklara Dede Korkut hikâyelerinde rastlanır ki şöyledir. “Karapapaklar komşuları Arşaklılarla dostça geçinemezlerdi. Karapapaklar zaman zaman sınırı geçerek komşu Arsaklılara yağma akınları düzenlerlerdi. Dede Korkut hikâyelerinden bazıları konularını bu iki Türk toplumu arasındaki savaşlardan almıştır. Örneğin “Salur Kazan” hikâyesinin başkahramanı Ulaş oğlu Salur Kazan, Arsaklı hükümdar sülalesindendir. Salur Kazan’ın Karapapaklarla mücadelesi hikâyelerde işlenen temalardandır. Arsaklılarla Karapapaklar arasında izleyebildiğimiz ilk savaş M.S. 200 yılında meydana gelmiştir. Karapapaklar Surhan isimli bir başbuğun idaresinde Kür Irmağını geçerek Arsaklı ülkesini yağmaladılar. 

Durumu öğrenen Arsak hükümdarı ulaş onları takip ederek Derbent Geçidinde (Demirkapı) yakaladı. Bu iki Türk toplumu arasında yapılan çetin ve kanlı savaşta Karapapaklar, büyük kayıplar vermelerine karşın Arsak hükümdarı, Ulaş’ı da okla vurarak öldürdüler. Karapapaklar üslerine dönerken hükümdarları ölen Arsaklılar da onları takip edemediler.

Tarihin akışı içerisinde Karapapaklarla Arsaklılar arasındaki ikinci büyük savaş M.S. 300 yılında gerçekleşti. Karapapak birlikleri Arası geçerek, Karabağ, Muş, Erzurum ve Ahlat’a kadar Arsaklı topraklarını istila etmişlerdi. Bunun üzerine Arsaklı hükümdarıTridat’ın yönettiği ordularla Karapapaklar, Karkarlı (Gogarlı) ovasında karşılaştılar. Her iki tarafın da çok kayıplar verdiği bu savaşta Arsaklı komutanlarından “Ardovazd” ile Karapapak başbuğu savaş alanında öldüler.

Bundan sonra Karapapaklar işgal ettikleri Arsaklı topraklarını terk ederek, Erzurum’a (Garin) kadar çekilmek zorunda kaldılar. Karkarlı savaşından sonra da Arsaklı ve Karapapak ilişkilerinde kalıcı bir dostluk gelişmedi. Zaman zaman taraflar birbirlerine çok pahalıya mal olan yağma akınları düzenlediler. Her iki taraf içinde son derece yıpratıcı olan bu akınların hızı, bölgede Hıristiyanlığın yayılmaya başlaması üzerine azalmaya başladı.

 

1.3. Günümüzde Terekeme – Karapapaklar.

Karapapaklar ya da Terekemeler özellikle Kuzey Doğu Kafkasya da yoğun bir şekilde yaşıyor ve bugün birçokları şehir yaşamı sürdürüyor.21 Ayrıca Gürcistan Borçalı ve Ahıska, Azerbaycan’ın değişik bölgeleri ile birlikte Ukrayna, Türkiye ve İran’da da yaşayan terekemeler (Garapapaklar) hayatlarını en iyi şekilde sürdürmektedirler.

Terekeme- Karapapaklar, Türkiye’nin dışında başta Azerbaycan ve Gürcistan olmak üzere İran’ın Sulduz bölgesi, İran Devleti kuzey bölgesi urmiye gölü civarında, Türk Cumhuriyetlerinde, Rusya’da Dağıstan’da ve Avrupa’da dağınık şekilde yaşıyorlar. 

Kendilerini Terekeme ve Karapapak olarak da adlandırıyorlar. Ermenistan’ın Ağbaba bölgesinde 1989 yılına kadar yaşamışlardır. 1989 yılındaki Ermeni tehciri ile buradaki Azerbaycan Türkleri ve yahut da Terekemeler Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerine yerleşmişlerdir.

Karapapaklar geçmişte Kuzey Azerbaycan’da, Kazak Şemsettin Khanate’nin Kazak ve Borçalı bölgelerindeki Debend ve Borçalı nehirleri boyunca yaşarlardı.22Karapapak-Terekemeler, Tiflis, Karabağ, Loru, Ahılkelek, Gence ve Şirvan dolaylarında yurt tutmuşlardı.

Günümüzde Tiflis yörelerindeki Borçalı, Karayazı, Karaçöp, Mühren bölgelerinde, Gence yakınındaki Kazak, Ağstafa, Tovuz ilçelerinde, Şirvan çevrelerinde köyler olarak kendilerini Terekeme- Karapapak sayan toplumlar bulunmaktadır.

Karapapaklar Kafkasya bölgesinin Osmanlı Devleti tarafından fethi sırasında çoğu zaman Türklerin yanında yer almışlardır. 1828 yılında imzalanan Türkmen çay Anlaşması’ndan sonra yurtlarını terkederek bir bölümü Türkiye’ye Kars’a ve bir bölümü de İran Azerbaycan’ının Sulduz bölgesine, Ushnu’nun doğusuna göç etmiştir. Bir başka kayda göre, Terekemeler, Hazar denizi kıyısında, Gamri Uzun’dan Derbent’e uzanan ovada yaşamıştır.

Karapapakların en kalabalık olduğu bölge Azerbaycan’dır. Azerbaycan’daki Karapapaklar daha ziyade Aras nehri civarına yerleşmişlerdir. Azerbaycan’ın‚ Gence ve Gence’ den sonraki tüm bölgeleri Karapapaktır. Mesela Kazak, Tovuz, Gedebey Karapapak kültürünün hâkim olduğu en önemli yerlerdir. Kazak-Şemşeddin‛ bölgesinin Kazak, Ahıstafa şehir ve 50’den fazla köyünde, Şemkir ve çevre köylerinde yaşamaktadırlar.

1926 Sovyet nüfus sayımında ayrı grup olarak (6316 kişi) kaydedilmelerine rağmen sonradan Azerilerle birlikte zikredilmişlerdir. Sayıları İran da 30.000 Türkiye de 50.000 civarında tahmin edilmekteydi günümüzde Karapapakların nüfusu hakkında kesin bir rakam vermek zordur. Çünkü her üç ülkede yapılan nüfus sayımlarında ayrı birer halk olarak belirtilmemektedir.

500 bin Karapapak nüfusuyla da Gürcistan ikinci sırayı takip etmektedir. Ahıska, Kars, Revan, Gence Bölgesindeki yerli Türkler tarafından Gürcistan iki bölüm olarak anılır. Merkezi Tiflis olan doğu kesimine “Terekeme Gürcistanı” denmektedir. Avrupalı seyyahların “GeorgieTurque”(Türk Gürcistan’ı)dedikleri Terekeme Gürcistan’ı bu bölgedir. “Terekeme Gürcistan’ı” terimine Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” sinde de rastlanmaktadır.

Çoğunlukla Gürcistan’ın Borçalı bölgesinin iki yüzden fazla köyünde, Tiflis’in birkaç mahallesinde ve Ahıska/Ahılkelek bölgesinde yaşamaktadırlar. Ahıska / Ahılkelek Terekemeleri Bugün Gürcistan’ın Cavaheti ve Ahılkelek ilçelerinde yaşıyorlar. Ancak, büyük kısmının 1944 Ahıska sürgününde Rusya’nın muhtelif yerlerine sürgün edildiler.

Gürcistan’ın sınır şehirleri Ahıska- Ahılkelek’te meskûn iken Moskova yönetimi tarafından 1944 yılında sürgün edilerek, zorunlu iskâna tabi tutuldukları Kazakistan’ın Kentav, Türkistan, Çimkent, Sayram, Ordabas, Badam, Sarağaç, Türkübas, Lenger, Almatı ve Dalgar şehirlerinde varlıklarını devam ettirmektedirler.23

Moskova yönetimi, 31 Temmuz 1944 tarihinde Gürcistan’ın Türkiye sınırındaki Ahıska- Ahılkelek Türklerinin tamamının Orta Asya’ya sürgün edilmesine karar verir.24 Stalin’in imzası ile gönderilen 31 Temmuz 1944 gün ve 6279 sayılı gizli emirde, plânlandığı şekilde Adigün, Ahıska, Aspinza, Ahılkelek ve Bogdanovka adlı beş kent ve bu kentlere bağlı 219 köyde sakin bulunan Türklerin tamamı25sürgün edilir.

14 Kasım 1944 gecesi görevlendirilen 20 bin silahlı askerin nezaretinde, Amerika’nın savaş yardımı olarak verdiği 900 Studabekker kamyon ve onlarca vagonluk 57 yük treni ile Orta Asya’ya 53.163’ü Özbekistan’a; 28.598’i Kazakistan’a; 10.546’sı Kırgızistan’a olmak üzere sürgün edilir.

Sürgün boyunca açlıktan, soğuktan ölenlerin sayısı 14.895’tir.26 Sürgün edilen Ahıska Türklerinden yaklaşık 10-15 bin kadarı Terekeme /Karapapak Türkü, geri kalanı ise “yerli” Türklerdir. Terekeme /Karapapak Türklerinin tamamı Kazakistan’ın, yukarıda adları geçen şehir ve köylerine yerleştirilir.27

1908-1912 yıllarında Türk hakimiyetine geçen bölge 1. Dünya Savaşı sırasında bazen Türk, bazen de Rus idaresine geçmiş, 1919 da Rusların çekilmesinin ardından eskisi gibi İran’a kalmıştır. Sayıları bugün yaklaşık 50.000 civarında tahmin edilen İran Karapapakları Anadolu’dakilerden farklı olarak hala aşiret hayatı sürmektedir.

Konuştukları lehçe Azeri Türkçesinin bir ağzıdır. Sultan Alparslan döneminde (1064) İslam dinini kabul eden Karapapaklardan İran da yaşayanların çoğunluğu Şii, Türkiye dekiler Sünni’dir.

İran Karapapak Bölgesi, Urmiye Gölü’nün güneydoğusundadır.190 bin nüfuslu Sulduz şehrinin 100 bini Karapapak Türk’üdür. Azerbaycan genel valisi Abbas Mirza zamanında İran’a göç ettirilen 800 Karapapak ailesine Sulduz bölgesi tımar olarak verilmiştir.

İran’ın Sulduz bölgesinin Nağadey (Nagade) şehrinde ve altmıştan fazla köyünde; Komican ve bazı köylerinde, Sultaniye ile Zencan’ın köylerinde; Mazenderan- Minudeşt ve köylerinde; Horasan’ınGuçan şehrinin köylerinde yaşamaktadırlar. Bu bölgeye gelen Karapapak şubeleri şunlardır:

Tarkavün, Saral, Araplı, Can-Ahmedli, Çaharlı ve Ulaçlı, Esas şube hanların mensup olduğu Tarkavün’dür. Karapapaklar’ıSulduz’a getirerek burada aşireti kuran Mehdi Han Borçalı da Tarkavün boyundandır.

Azerbaycan, Gürcistan ve Rusya / Dağıstan’-da yaşayan ve Borçalı-Kazak boyundan gelen Karapapak Türkleri, Türkiye’ye göçmeden önceden önce, Borçalı ve Kazak Karapapakları olarak adlandırılırmıştır. Oysa Ağbaba Terekemelerinden ayırt edilmeleri için bunlar genel olarak Gürcistan Terekemeleri olarak adlandırılmaktadır.

Türkiye’nin çoğunlukla Kars, Ardahan ve Iğdır’ın merkez, ilçe ve köylerinde olmak üzere, Erzurum, Horasan, Hasankale, Aşkale, Muş, Bulanık, Siirt, Ahlat, Kayseri, Sivas, Tokat, Amasya, Adana, İstanbul, Ankara, Bursa merkez, ilçe ve köylerinde yaşamaktadırlar.

Rusya’da, başta Rusya Federasyonu / Stavropol ve Dağıstan’da da Terekeme Köyleri bulunuyor. 1926 da Rusya da yaşayanların sayısı 6316 ya düştü. 1979 nüfus sayımına göre eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ne bağlı Gürcistan ve Ermenistan da 5000 civarında Karapapak bulunuyordu.

Ancak bunlar bölgedeki Ahıska/Mesket, Meshi, Türkmen ve Hemşin gibi diğer Türk gruplarıyla birlikte 2. Dünya Savaşı sırasında Orta Asya ve Sibirya ya sürüldü. Karapapakların savaştan sonra ki akıbetleriyle ilgili bilgi yoktur. Ermenistan da yaşayanlar Karabağ savaşının ardından Azerbaycan’a göç etmişlerdir.

Kuzey Kafkasya (Dağıstan) Terekemeleri, Derbent’in kuzey tarafında yaşamaktadırlar. Evliya Çelebi bunları Kaytag Türkleri olarak adlandırır. Dağıstan Karapapakları; Berekey, Velikent, Camikent, Padar, Memedkalar, Deliçoban, Selik, Karadağlı, Tatar, Ulu terekeme köylerinde yaşamaktadırlar.

Ukrayna’daki Türk Terekeme Topluluğu 1944 Ahıska (Gürcistan) sürgünü sonucunda bölgeye yerleşti ancak, bu topluluk vatandaşlık hakkını henüz elde edemedi. Ayrıca Terekeme – Karapapaklar Kazakistan, Özbekistan ve diğer Türk cumhuriyetleri ile Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yaşamaya devam ediyorlar.

 

Kaynakça ve Dip notlar:

  1. AVCIOĞLU, D. (1997). Türklerin Tarihi, 5 kitap, İstanbul.

  2. AKPINAR, Y. (1994).Nügari Mir Hamza, Azeri Edebiyatı Araştırmaları, İstanbul.

  3. ALYILMAZ, S. (2002).”Borçalı (Gürcistan) Karapapaklarının/Terekemelerinin Tarihine Dair”, YT., Yıl 8, Sayı 43, Ocak-Şubat 2002, s.290.

  4. ALEXANDRE, G. (2000). Kafkasya Halkları, Sabah Yayınları, İstanbul.

  5. ANDREWS, P.A. (1992). Türkiye’de Etnik Gruplar, (Çev.MustafaKüpüşoğlu). İstanbul.

  6. BERKOK, İ. (198l). Tarihte Kafkasya, İstanbul.

  7. BİLGİLİ, A.S. (2002). “Azerbaycan Türkmenleri Tarihi”. Türkler, Cilt: 7, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s.22-43

  8. BROSSET, F.A.-H.D. (2003). Gürcistan Tarihi (Eski Çağlardan 1232 Yılına Kadar), Yayına Hazırlayan: Erdoğan Merçil, Ankara.

  9. BUDAK, M. (2002), Rusya’nın Kafkasya’da Yayılma Siyaseti, Genel Türk Tarihi, Yeni Türkiye Yayınları, C. 9, Ankara.

  10. CAFEROĞLU, A. (1983). Kafkasya Türkleri, Ankara.

  11. Dündar, S. (2004), Çetinkaya, H, Terekemeler (Karapapak Türkleri), (El Kitabı)

  12. ERKAN, A.O. (1999). Tarih Boyunca Kafkasya, İstanbul, Haziran.

  13. GÜLER, A.-AKGÜL, S-ŞİMŞEK, A.(2001). TürklükBilgisi. Ankara.

  14. KASANOV, Ziyaeddin- HASANOV, Sedir- KURBANOV, Hetem (2007), Ahıska Türkleri, O Cümleden Terekemeler Tarihi ve Örf-Âdetleri, ‚Kitap‛ Baspası, Şimkent.

  15. KALAFAT, Y. (1998). “Azerbaycan Notları”, HBVAD., Sayı: 8, Kış, s.79-95.

  16. KALAFAT, Y. (2002). Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları II, KaşkayilerTerekemeler-Elsevenler-Karakoyunlular-Kiresunlular-Avşarlar-İsmaili Hazaralar-Kengerliler-Caferiler-Karamanlılar-Nigariler-Ayrımlılar-Kekailer-Şebekler-Navıllar-Sarulular, Ankara.

  17. KALAFAT, Y. (2005).İran Türklüğü – Jeokültürel Boyut, Yeditepe, Şubat.

  18. KALAFAT, Y. (2001). ″Gürcistan Kültüründen Manzaralar″, YD., 3-9 Ağustos 2001, Sayı: 2001/31, s.26-30.

  19. KAFKASYALI, Ali, Kafkaslardan Gelen Ezan Sesleri, Eser Ofset, 1991, Erzurum.

  20. KAFKASYALI, Ali, İran Türkleri, Bilgeoğuz Yayınları, 2010, İstanbul.

  21. KAFKASYALI, Ali (2012), Kazakistan Karapapakları: Dünün Ahıska-Ahılkelek, Bugünün Kazakistan Terekeme/Karapapakları, Türkologiya Dergisi, S. 3 (59), s. 82-91, Türkistan-Kazakistan.

  22. KIRZIOĞLU, F.M. Karapaklar, Erzurum 1972.s.9.

  23. KIRZIOĞLU, M.F. (1972). Dede Korkut Oğuznâmeleri Işığında Karapapaklar Borçalı-Kazak Uruğu’nun Kür-Aras Boylarındaki 1800 Yılına Bir Bakış-Tarih Etnoloji ve Dil Araştırmaları, Erzurum.

  24. MEMMEDLİ, Ş. (1996). Alın Yazımız- Gürcistan Türkleri: Tarih, Kültür, Samşoblo Yay., Tiflis.

  25. PİRİYEV, Allahverdi, PİRİYEVA, Sevil (2007), Türksüz Kalan Ahıska, VektorNeşrler Evi, Bakı.

  26. SARAÇ N. (2006)Global Yorum İnternet Dergisi.

  27. TOGAN, Z.V. (1970). Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul.

  28. TÜRKSOY, S. (2007). Ulu Borçalı ve Karapapaklar, First Business Dergisi, sayı 3 (Mayıs-Haziran); İstanbul.

  29. YEGANE, İ. (1369/1990), El Garapapağ, Şems Neşriyyatı, Urmiye.

  30. YEGANE, İ. (1990). Karapapakların Tarih ve Kültürüne Bir Bakış, Nogadey.

  31. YENİARAS, O. (1994). Karapapak ve Terekemelerin Siyasî ve Kültürel Tarihine Giriş, İstanbul.

  32. YILMAZ, S. (2007). Karapapak (Terekeme)Türkleri, Ankara.


Araştırmacı yazar

Erdal AYKAR.

1Demirkapı-1: St Pierre Kilisesi yakınından geçen Hacıkürüş Deresinden akan şiddetli selleri kontrol altına alabilmek için Habib Neccar Dağı ile Haçdağı’nı birbirinden ayıran derin ve dar vadi üzerinde yüksek ve sağlam bir duvar yapılmıştır. Şehir kapılarından biri de (Demirkapı) aynı zamanda sur görevi yapan bu duvar üzerindedir. St. Pierre Kilisesi yanından Demirkapı’ya gidilebilmektedir. 

2

3 Astragan Buhara’da, aynı zamanda ülkemizde de yetiştirilen bir kuzu türü olan Karakul kuzusunun kıvırcık ve parlak postuna denir.

4(Andrews, 1992: 99). 

5 (1972: 1 vd.)

6(Kırzıoğlu 1972: 6 vd.).

7(Heyet 2004: 1/10).

8(ÉlmNeşriyyeti, Bakı 1987)

9(ACE 1986: 256).

10(Yılmaz 2007: 53).

11(Kaynak kişi İshak aykar 1917 Tiflis doğumlu, Mehmet doğru Tiflis doğumlu her ikiside Ardahan ili Terekeme Alagöz köyünde hakkın rahmetine kavuşmuştur.)

12(Selahattin Dündar terekemeler Karapapak Türkleri s.106)

13(Kemaloğlu, 2011: 61-67; Kemaloğlu, 2012: 59-60).

14(Örnek verecek olursak Dağıstan ve Borçalı Terekemeleri.)

15(Kırzıoğlu Karapapaklar s.9)

16(Karapapaklar, XXIV: 470).

17(Akpınar, 1994: 465-467)

18(Kalafat, 2005: 57-58; Kalafat, 2001/31: 26-30)

19(2001:8)

20(Yegâne, 1990)

21(Naciye saraç- Global Yorum İnternet Dergisi 20.09.2006)

22(Güler-Akgül-Şimşek, 2001: 505; Kalafat, 2002: 84-99; Kalafat, 2004: 174; Kalafat, 1998: 11, 12).

23 (Kafkasyalı 2012: 82)

24 (Kasanov ve dğr. 2007: 110 vd.)

25 (Kasanov ve dğr. 2007: 123)

26 (Piriyev ve Piriyeva 2007: 12)

27 Geniş bilgi için (Kafkasyalı 2012: 86 vd.) bakınız.

About The Author

Bir yanıt yazın