Arkadaşım İbrahim Erkal
Arkadaşım İbrahim Erkal
Erzurum’un Narman ilçesinin Câmi Kebir Mahallesi’nde dünyaya geldik. Çok kalabalık, komşuluk ilişkileri güzel olan, birbirine karşı sevgi ve saygı içerisinde yaşayan insanların bulunduğu bu mahallede büyüdük. İbrahim Erkal’ı tanıdığımdan beri müziğe karşı ilgisini ve yeteneğini bilirim. Lise çağlarımızda iken Narman’da sosyal faaliyetler düzenleniyordu. Bu faaliyetler kapsamında Narman Belediye Sinema Salonu’nda tiyatro ve müzik programları yapılırdı ki o programların bir yıldızı vardı. O yıldız tahmin edeceğiniz gibi İbrahim Erkal’dı. Onu hayranlıkla izler ve dinlerdik. İbrahim Erkal tam bir müzik adamıydı. Müzik onun her şeyiydi. Ben onun ilk zamanlardan beri Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses gibi müzikte söz sahibi olacağına inanmaktaydım. Nihayetinde öyle de oldu. İbrahim Erkal Narman’dan çıktıktan sonra, bir müddet Ankara’da Demetevler de garsonluk yaptı. O yıllarda Ankara’daki evinde bir gece misafir olmuştum. O dönemde hem çalışıyor hem de müzik dersleri alıyordu. Askere gidip geldikten sonra İstanbul macerası başladı. Profesyonel olarak ‘Tutku’ kasetiyle, müzik piyasasında ‘Sıra Bende’ dedi. Akabinde art arda çıkardığı kasetlerde ününe ün kattı.
Çok cana yakın, güler yüzlü ve ilçesine sırılsıklam âşık bir kişiydi. Azimli ve kararlıydı Mesela ben de ondaki o azmi ve yeteneği görünce tiyatroya başlama kararı aldım ve yaklaşık 30 sene sahnelerin tozunu yuttum. Onun şöhret olmasında müzik yeteneği ve sevgisi ne kadar etkili olmuşsa insanlar ve hayranları tarafınca çok sevilmesinde kişiliği ve karakteri de o kadar etkili olmuştur. Kişiliği, yardımseverliği, ailesine bağlılığı ve bilhassa Erzurum’a olan sevdasıyla, tüm Türkiye’nin sevgisini kazandı. O ki ‘Gönlünüze Talibim’ diyerek, herkesin yüreğinde yer tuttu. İbrahim Erkal’ın en şöhretli zamanlarında İstanbul’a onu dinlemeye gitmiştim. İzleyicilerin hayranlığından tabi ki çok duygulandım. Resim çektirmek ve imza almak isteyenler sıraya girmişti o ise hiç birisini kırmıyordu. Zira o gönüllerin sanatçısıydı.
Kendisi vefalıydı, şöhret havasına kendisini hiçbir zaman kaptırmadı. Şöhretin değiştiremediği sayılı insanlardan biriydi. O her zaman mahallemizin İbrahim Erkal’ı idi. Sanat hayatı boyunca Erzurum’a ve Narman’a çok gidip geldi. İlişkisini ve diyaloğunu kesmedi. Her gelişinde büyüklerin ellerini öper, saygı gösterirdi. Büyüklerine gösterdiği saygı kadar küçükleri de sever onlara hediyeler verir ve onları severdi. Çünkü anne ve babadan o terbiyeyi almıştı. Bir Kurban Bayramı’nda birlikte gezerken, karşıdan gelen yolcu otobüsünü durdurup içine girmiş ve herkesin bayramını kutlamıştı. Onun bu hareketinden çok duygulanmış ve onunla gurur duymuştum.
Yukarıda da belirttiğim gibi Şöhret olduktan sonra şöhret olmadan önceki çevresini ve arkadaşlarını unutmadı. Arkadaş canlısıydı. Onunla buluştuğumuzda gece geç saatlere kadar otururduk. Bizi kendi arabasıyla evlerimize gönderirdi. Beni öz kardeşi gibi görürdü. Bana, “istediğin zaman, istediğin saatte beni arayabilirsin” derdi. İlk Erzurum Konserinde, kardeşimin açmış olduğu yerel bir kanal olan Narman Tv’ye konuk olmuştu. Ben de orada kısa bir Show yapmıştım..
Gerçek bir Narman ve Erzurum sevdalısıydı. Erzurum’a ne yaptı diye soranlara hiçbir şey yapmadıysa Erzurum Palandöken’i, Narman Peri Bacalarını ülkeye onun tanıttığını söylemek isterim. Bunun dışında memleketine memleketimize bazı iş adamlarının yatırım yapmasına vesile oldu. O Erzurum’u, Erzurum da onu çok severdi. Ne var ki bir gün geldi, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. O ‘unutma, unutulanlar unutanları asla unutmazlar’ demişti. Erzurum ve Türkiye’deki tüm hayranları, İbrahim Erkal’ı unutmadı ve unutmayacak!
Kadir Altunok