ERZURUMDA TEŞKİLATI MAHSUSA VE KAHRAMANLARI

ERZURUMDA TEŞKİLATI MAHSUSA VE KAHRAMANLARI

 

ERZURUMDA TEŞKİLATI MAHSUSA VE KAHRAMANLARI

Teşkilat-ı Mahsusa’nın ilk reisi Bahattin Şakir Bey’dir. Teşkilatı Mahsusa’nın etkin olduğu vilayetlerden biri de Erzurum şehridir. Erzurum’da bu teşkilatın en esaslı vazifesi hariçte ve dâhilde bin bir fenalıkları dokunan ermeni komite ve çetelerini imha etmek ve bu komite ve çetelerin vesikalarını / belgelerini ele geçirmektir. Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya gibi devletlerin desteği ile Türklerle yıllarca beraber yaşamış olan Ermeniler; Ermeni milliyetçiliği adıyla, Vilâyât-i Şarkiyye olarak adlandırılan Sivas, Erzurum, Bitlis, Van, Elazığ ve Diyarbakır vilâyetlerini kapsayan geniş bir coğrafyada bağımsız bir Ermenistan kurmak amacıyla harekete geçmişlerdir. Milliyetçiliğin gelişimiyle paralel Ermeni ihtilal hareketleri, Ermeni milliyetçileri, komiteler şeklinde örgütlenmeye başlamışlardır. Bağımsız bir Ermenistan emeli doğrultusunda kan dökmek ve kanlı isyanlar gerçekleştirmek gibi bir ideolojiye sahiptirler, Hınçak ve Taşnak komiteleri öncülüğün de Doğu Anadolu bölgesindeki birçok yerde çok sayıda Türk ve Müslüman’ın katledilmesiyle sonuçlanan kanlı eylemler gerçekleştirmeye başlamışlardı. Ermeniler, Erzurum’da tarihler 20 Haziran 1890 yılını gösterdiğinde ilk büyük Ermeni ayaklanmasını gerçekleştirmişlerdir, zamanla da bu ayaklanmalar küçük ve büyük ayaklanmalar şeklinde devam etmiştir.

Erzurum vilayetinde görev verilerek oluşturulan Teşkilat-ı Mahsusa mensupları dâhili (İç) ve harici (Dış) olmak üzere iki kısma ayrılıyordu. Bunlardan Erzurum vilayetinin harici teşkilatını Van, Bitlis, Beyazıt vilayetleri ve hudutlarının kapsadığı yerleşim yerleri oluşturuyordu. Bu saydığımız şehirlerin tamamı idari bakımdan Erzurum vilayetine bağlı sayılıyordu.

Teşkilatı Mahsusa gönüllülerinin tamamına yakını sınıra yakın bölgelerin insanlarından oluşmaktaydı. Cafer Bey anılarında; İttihat ve Terakki Erzurum murahhası Filibeli Hilmi Bey tarafından kurulan teşkilattakileri şöyle sıralamıştır.

– Terekeme İdris Bey. (Teşkilat-ı Mahsusa’nın yurtdışı yanı Rusya sorumlusu)

– Terekeme İdris’in arkadaşı Dalyan İbrahim Bey.

– Dalyan İbrahim’in kardeşi Musa Bey.

– Ilıca Ebulhindili Köyü’nden Cafer Bey (Teşkilat-ı Mahsusa’nın yurtiçi sorumlusu)

– Haranlı Coduroğlu Hamit Bey.

– Coduroğlu Hamit’in yeğeni Hakkı Bey.

– Tahirhocalı ibiloğlu Emir Bey.

– Hadikli Eyüp Paşo Bey.

– Hadikli Mahmut Bey.

– Azaplı Nazım Bey.

– Azaplı Ahmet Bey.

– Azaplı Mehmet Bey.

– Erzurum’un Ovacık nahiyesinden Aynalıkaleli Hacı Ali, damadı Ahmet Bey.

– Aynalıkaleli Hüseyin Bey.

– Zırnık zade Vehbi, Eşref hakkı

– Koşapınarlı Hacı Bey.

– Koşapınarlı Hafızınoğlu Hacı Bey.

– Körürlü Mustafa Bey.

– Yeniköylü Muharrem Bey.

– Prim zade Mehmet Bey.

– Öznülü Nazım Bey.

– Tosikli Yunus Bey.

– Tosikli Hakkı Bey.

– Ilıcalı Hakkı Bey.

– Ebulhindili Küçük Bey.

– Tamburalı Taştan Bey.

– Tamburalı Şahin Bey.

– Tepe köylü Mehmet Bey.

– Kümbetlili Solak Bey.

– Haydarlı Nesimi Bey.

– Haydarlı Hüsnü Bey.

– Gez mahallesinden İbrahim Bey. (Cafer Bey’in Teyzesi oğlu)

– Gez mahallesinden Behramoğlu Sabri Bey.

– Gez mahallesinden Kurtoğlu Hasan Bey.

– Köşklü Salih Bey.

– Ağdalı Hümüğlü Aslan Bey.

– Omurdumlu Hacı Bey.

– Pasinler Badicivanlı Ali Bey.

– Hunnikli Aslan Bey.

– Hunnikli Haydar Bey.

– Umudumlu Mahmut Bey.

– Umudumlu İsmail Paşo Bey.

– Arinkarlı Adil Bey.

– Arinkarlı Hurşit oğlu Remzi Bey.

– Arinkarlı Mehmet Ali Bey.

– Norşinli Entelif Bey.

– Norşinli Küçük Bey.

– Norşinli Dedebey Bey.

– Ortuzulu Dursun Bey.

– Ortuzulu Dursun’un kardeşi Hurşit Bey.

– Konuklu Adil Bey.

– Ebulhindili Hacı Hamit oğlu Ethem Bey.

– Ebulhindili İsmail oğlu Mustafa Bey.

– Poççikli Gençağaoğlu Ali Bey.

– Poççikli Gençağaoğlu Şahin Bey.

– Titkirli Sabri Beyler ve Ağalar1

Filibeli Hilmi ve Jandarma Yüzbaşı Emin beyler komutasında, Erzurum bölgesinden toplanan müfrezeler ise çevredeki İslamsor (Kars-Taşlıgüney Köyü), Hadik (Horasan- Bulgurlu Köyü) ve Hoşap (Hoşov-Horasan-Dönertaş Köyü) köylerini mesken tutmuştu. Ayrıca, Bu mıntıka da İdris Bey, İslamsorlular, Eyüp Paşo (Hadikli), Kör Mustafa, Hamiti Bey, Erzurumlular, Lezkinoğlu müfrezeleri de mevcuttu.

TEŞKİLATI MAHSUSA’NIN ERZURUMLU KAHRAMANLARI

TEREKEME İDRİS BEY

Teşkilat-ı Mahsusa gurupları Rus ordusunun en gururlu akıncı birlikleri olan Kazaklarla tokuşma arzusu göstermişlerdir. Kazak birliklerinin sahip olduğu nakliye hayvanları ve koyun sürülerini sürerek hududun Türk tarafına geçirmeyi başarmışlardır. Bir seferinde yüzlerce Kazak süvarisinin takibi altında büyükçe bir sürüyü sınırın bu yakasına geçirmişlerdir.

Rus kazak birlikleri ve Ermeni çeteciler ile kıyasıya mücadele eden Teşkilatı mahsusasın Erzurum Vilayetinden görev yapan en önemli yiğitlerinden biri Pasin Sanamer Köyünden Terekeme İdris Beydir. Bilhassa Rusya’da vazife yapmak üzere seferberliğin ilk anlarından itibaren görevlendirilmiştir. Bu görevlendirme üzerine Terekeme İdris Bey 10 arkadaşıyla Rusya sınırından içeri girerek ordu kumandanı Ahmet Fevzi Paşa’ya (9. kolordu komutanı) raporlarını göndermiştir.

Kazaklar 19 Eylül 1914 yılında Osmanlı sınırını geçerek Kötek (Sarıkamış) civarında Kesmesur2 mevkiinde Terekeme İdris komutasındaki bir müfrezeyle çatışmaya girmiştir. Bu çatışmayı duyan ve kötekte bulunan 1 subay 23 atlıdan oluşan bir Teşkilat-ı Mahsusa müfrezesi olay bölgesine hareket etmiş fakat İdris Bey gelenleri tanıyamadığı için onlara da ateş açıp çatışmaya başlamıştır. Sonradan Türk birliklerini tanıyan İdris Bey onlarla birlikte Kazakları geri püskürtmüşlerdir3.

Sınırdan Rus topraklarına akın edip geçen, hayvan sürülerini ordu iaşesi için sürüp getiren Terekeme İdris Bey, Oltulu Ali Pehlivan, Şaban Bey ve müfrezeleriydi. Rus topraklarına giren bu müfrezeler birçok kez Ruslarla lokal olarak çatışmaya girmiş, yaralılarıyla birlikte geri çekilmişlerdir4. Cephenin orta kanadını teşkil eden ikinci bölge Horasan, Karauragan, Kötek Köyü teşkilatın merkezi idi.

CODUROĞLU HAMİT BEY.

Horasan ilçesinin Haran/Kırkdikme köyünden olan Hamit Bey Erzurum’da Teşkilat-I Mahsusa yetkilisi Filibeli Hilmi Bey’e müracaat ederek kendisine yirmi silah verilmesini ve yirmi arkadaşıyla vatan için şehit olmaya hazır olduklarını bildirir. Hilmi Bey Coduroğlu Hamid’i inandırıcı bulmayarak onu göndermiştir. Fakat Hamit Bey azimli olduğunu göstermek için Yüzbaşı Emin Bey’e bu sefer müracaat etmiştir. Emin Bey, Bahattin Şakir Bey’in müfrezelerine kumanda ediyordu. Coduroğlunun isteğini dinledikten sonra kendisine istediği yirmi silahı verir.

Ardahan’a yapılacak hücum için alınan tertibatta bir taraftan Yakup Cemil Bey’in ve diğer taraftan da Yüzbaşı Emin Bey’in aynı zamanda taarruz etmeleri kararlaştırılmıştır. Artık Coduroğlu Hamit’te yirmi arkadaşıyla Ardahan’a hücum için hazırlanan kuvvetler arasındaydı. Rus Kazaklarıyla (Rus ordusunun en gözde birlikleridir.) müfrezeler arasında çatışmalar başlamıştı. Coduroğlu Hamit Bey atını ileriye sürerek meydana çıkar; “Arkadaşlar, bana Coduroğlu Hamit derler, işte ben Coduroğlu olduğumu, aslan Türk olduğumu arkadaşlarıma ispat edeceğim” diye bağırmıştır.

Yüzbaşı Emin Bey sabırlı ve itidalli olmasını, açıktan açığa düşmana hücum etmesinin doğru olmayacağını kendisine söyledi ise de Hamit Bey, Yüzbaşı Emin Bey’in ikazlarını dinlemeyerek ansızın atını Rus kazaklarının üzerine sürer. Kazaklar bir süvarinin dörtnala, üzerlerine doğru gelmekte olduğunu görünce buna bir mana veremeyerek ateşi kesmişlerdir. Hamit Bey kılıcını çekerek yaklaşmış olduğu Kazaklardan birisini öldürüp kafasını keserek geri arkadaşlarının yanına dönmüştür.

Öldürdüğü Kazak askerinin kestiği başını elinde tutuyordu. Kazaklar hayretler içinde kalarak arkasından ateş açtılar, gerek bizim tarafta gerekse Ruslar tarafında herkes hayretler içinde kalmıştı. Hamit arkadaşlarına dönerek; “İşte ben Coduroğlu olduğumu ispat ettim, biri daha varsa çıksın!” diye bağırır. Hamit Bey’in gösterdiği bu durum karşısında bütün alayın şevki artmış ve hemen Ruslara karşı hücuma geçilmiştir.

Önde yine Coduroğlu Hamit Bey bulunuyordu, kılıcını sağa sola sallıyor ve Rus Kazaklarına doğru ilerliyordu. Yüzbaşı Emin Bey ile kumandasındaki kuvvetler Hamit Bey’i takip ediyorlardı. 29 Aralık 1914 tarihiydi muharebe çok şiddetli geçiyordu, sabahleyin başlayan taarruzumuz bir kaç saat devam ettikten sonra Rus Kazak askerleri Ardahan’dan geri çekilmişlerdir, Müfrezelerimiz şehri geri almışlardı.

Savaş sonrası kırk civarında şehit verilmişti, bu şehitlerin içinde Coduroğlu Hamit Bey ve Yüzbaşı Emin Bey’de bulunuyordu. Coduroğlu Hamit Bey; “Memleket için şehit olacağım” diye verdiği sözünü yerine getirmiş şehadet şerbetini içerek, Ardahan’ın sinesinde ebedi uykusuna dalmıştır. Ruhu şad olsun.

Not: Cafer Bey’in basılmamış hatıraları; Türk Tarih Kurumu; Y-0643 nolu kitapta geçen Teşkilat-I Mahsusa’nın Erzurum’daki Elli beş(55) kişilik mensupları içinde adı geçmektedir.

Hazırlayan: Alparslan İdris Arslan

İBİLOĞLU EMİR (AHMET) BEY

İbiloğlu Emir (Ahmet) Bey’in ailesi Güney Kafkasya topraklarında bulunan Karapapak Türklerinin yaşadığı Borçalı’dan göç ederek Kars iline yerleşir. Doksan üç harbinden sonrada (1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı) Horasan ilçesi Yukarı Tahirhoca köyüne göç edip yerleşmiştir. İbiloğlu Emir Bey (Ahmet) 1884 yılında dünyaya gelmiştir. Babası çevrede sevilip sayılan ve varlıklı bir kişidir. İbiloğlu Emir (Ahmet) Bey genç yaşlarına gelince çok aktif ve çevik biri olur. Babası tarafından disiplinli bir şekilde yetiştirilen İbiloğlu Emir (Ahmet) Bey; Rusça, Farsça, Osmanlıca, Arapça, Ermenice dillerini çok iyi bilmektedir.

17 Kasım 1913 yılında kurulan Teşkilatı Mahsusanın mensuplarındandır. Rus ve Ermenilerin baskı ve zulümleri Doğu Anadolu bölgesinde şiddetini artırarak devam etmektedir. İbiloğlu Emir Bey’de (Ahmet) bu durum karşısında boş durmamaktadır. Özellikle Ermenilerden ve Rusya tarafına geçip devletimiz aleyhine yapılacak olan planları deşifre etmek üzere bilgi toplayıp yetkililere bildirmektedir. İbiloğlu Emir Bey’in (Ahmet) hayvanları ve arazileri çok olduğundan dolayı işlerini yaptırmak üzere Ermenilerden hizmetçiler çalıştırmaktadır.

Bu hizmetçileri İbiloğlu Emir Bey’in (Ahmet) yaptığı kahramanlıkları gizli yollardan Ruslara bildirirler. Kahramanımız bu ihbar üzerine Osmanlı- Rus sınırının kesiştiği yer olan, Sarıkamış İlçesi Karaurgan (Kötek) civarında yakalanıp Sarıkamış’a götürülür. Buradan da trenle önce Tiflis’e götürülür. Buradan da Viladivostok’ta bulunan esir kamplarına götürülür. Kampın durumu çok kötüdür. Esirlere yemek yerine kurumuş ekmek vermektedirler. Çok az miktarda da su verilmektedir. Günde beş altı arkadaşı kötü şartlar ve hijyenik olmayan koşullar nedeniyle vefat etmektedir.

İbiloğlu Emir Bey’de (Ahmet) çok zorluklar çeker esarette yedinci senesini doldurmuştu ki; İtilaf devletleri yanında yer alan Japonya, Rusya’daki Bolşevik devriminin yol açtığı karışıklıklardan yararlanarak, 5 Nisan 1918 tarihinde Viladivostok’u işgal edince buradaki kamplarda tutulan Osmanlı esirlerinin sorumluluğu da kendilerine geçer. Japonlar 5 Nisan 1918’de girdikleri Vladivostok’tan Trans-Sibirya hattı boyunca Baykal Gölü’ne kadar ilerlemişler ve Çita’ya kadar olan hattı kontrol altına almışlardı.

Vladivostokta bulunan 1012 civarındaki Türk esiri Heymeymoro adlı Japon vapuruyla, 23 Şubat 1921 günü Türkiye’ye doğru hareket eder, bu esirlerin içinde Yukarı Tahirhoca köyünden İbiloğlu Emir (Ahmet) Bey’de vardır. 42 süren yolculuk sonrası vapur 5 Nisan 1921 günü Midilli adasının önünden geçerken Yunan savaş gemisi tarafında durdurulur. Vapur 13 Nisan 1921 günü Pire limanına götürülür. Japon heyeti esirleri Yunan makamlarına teslim etmemek için direnir, devletlerce esirlerin tarafsız bir yer olarak İstanbul’a götürülüp burada nezaret altında tutulmaları teklif edilir. Fakat Yunan makamları bunu kabul etmezler. Anlaşmaya varılan yer ise İtalya’nın Asinara adası olur.

Nihayet esirler geçici ikametleri için Asinara adasına 13 Ekim 1921 tarihinde götürülürler, 6 ay burada kalırlar, nihayet Kızılhaç temsilcisinin İstanbul’daki temsilciliğine telgraf gönderip Türk esirlerinin bırakılmasına karar verildiğini bildirmesi üzerine İstanbul’dan 19 Mayıs 1922 tarihinden hareket eden Ümit vapuru 26 Mayıs’ta Asinara adasına varır. Türk esirleri alıp İstanbula yola çıkar. 1 Haziran 1922 tarihinde ümit vapuru İstanbul’a varır. Nihayet İbiloğlu Emir Bey’in (Ahmet) ve arkadaşlarının özlemleri sona ermiştir. Horasan ilçesi Yukarı Tahirhoca köyüne gelen İbiloğlu Emir Bey (Ahmet) 1953 yılında vefat etmiştir. Ruhu şad olsun.

Kaynak: Salih AYDIN; Yukarı Tahirhoca köyü sakini, İbiloğlu Emir Bey’in (Ahmet) oğlu.

Hazırlayan: Alparslan İdris Arslan.

ŞEHİT KARAPAPAK HÜMMET BEY

Hümmet Bey (Öztunç) Kafkas kökenli Karapapak/Terekeme Türkü bir ailenin çocuğudur, babası çok çileli bir hayat yaşamış nihayet Ermeni ve Rusların kahpe zulümlerine maruz kalınca Kafkasya’dan Kars’a, Kars’ tanda Erzurum’a göç edip, Horasan ilçesi Mollamelik köyüne yerleşir. Oğlu Hümmet Bey’de gençlik yaşına gelince Haşimoğlu İdris Bey’in müfrezesinde görev almıştır, İdris Bey’in can yoldaşı olmuş, yurt içine yönelik gittiği tüm görevlerde kendisiyle beraber cesurca, kahramanca mücadele etmiştir. Tarihler 1910 yılını göstermektedir, 1953 yılına kadar Hasankale ilçesine bağlı olan, 1953’de Horasan’ın ilçe olmasıyla Horasan’a bağlanan eski adı Komasor şimdiki adıyla Kırkgözeler köyünde zengin ileri gelen bir Ermeni yaşamaktadır, bu Ermenin emrinde çok sayıda silahlı adamı vardır, ikamet olarak kullandığı yer ise tabiri caizse kale gibi yüksek ve korunaklı bir yerdir, çevrede bulunan Müslüman ve Türk köylerine baskınlar yaparak insanları öldürmekte ve zulüm yapmaktadırlar, bu durum halkı tedirgin ve korkuya sevk etmektedir, konu Haşimoğlu İdris Bey’e havale edilir, plan ve keşiflerini yaptıran İdris Bey bir gece vakti müfrezesiyle Komasor/Kırkgözeler köyüne hareket ederler, köye geldiklerinde büyük bir mukavemetle karşılaşırlar, İdris Bey, Ermeni ileri geleniyle görüşmek ister ancak bu görüşme isteği ret edilerek kendilerine karşı silahlarla saldırıya başlarlar, bir saat civarında süren bu mücadele sonrasında Ermeni ve adamları etkisiz hale getirilir, ancak müfrezede görev yapan Hümmet Bey ağır yaralanır ve şehit olur, o zamanki şartlarda bir kağnı arabası temin edilerek cenaze gece Mollamelik köyüne getirilir, Hümmet Bey’in ölümü İdris Bey’i çok sarsar, sabahleyin olayın duyulması üzerine çevreden Mollamelik köyüne kalabalık bir halk gelir, köy tarihi günlerinden birini yaşamaktadır, cenaze namazını İdris Bey’in amcası oğlu olan ve çevrede sevilip sayılan alim olan İbrahim Bey kıldırır.

Halk Hümmet Bey’in şahadete ulaşmasının üzüntüsü yaşarken bir yandan da zalim zorba Ermeni’nin etkisiz hale getirilmesinin sevincini yaşamıştır.

Şehidimizin ruhu şad olsun.

Canlı Kaynak: Cuma SARIKAYA / Mollamelik köyü sakini

Hazırlayan: Alparslan İdris ARSLAN

Kaynakça:

1- Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Cafer Bey’in basılmamış hatıraları Y 0643 No’lu defter. Bu defterde anılar 97. sayfadan başlar ve 162. sayfada son bulur.

2- Arif Cemil: Teşkilat-I Mahsusa Kafkasya ve Balkanlar’da Operasyonlar

3- Mehmet Bilgin Teşkilat-ı Mahsusa’nın Kafkasya Misyonu ve Operasyonları: Sayf:140.

4- Salih AYDIN; Yukarı Tahirhoca köyü sakini, İbiloğlu Emir Bey’in (Ahmet) oğlu.

 

İDRİS BEYİN ELİMİZDE BULUNAN 1908 YILINA AİT OLAN GÖREV PASAPORTUNU OSMANLICADAN TÜRKÇEYE 1990 YILINDA ÇEVİRİ YAPAN, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNDEN PROFESÖR DOKTOR SELÇUK GÜNAY’A TEŞEKKÜR EDERİZ.

CİLT:102 ELGAZİ

NUMARA:21 ABDULHAMİD’İN TUĞRASI

MAM-I CAMİ-İ HAZRETİ PADİŞAHİYE

SİNİ YAŞI:46 Devlet-i Aliyye tebasından Kars’ta mütevelliden otuz sene mukaddem hicretle

BOY: ORTA Pasinler’in Mollamelik karyesi memleketlerinden Haşimoğlu İdris bey bin aslan

GÖZ: ELA bu defa Kars’a azimet edeceğinden, gerek müddeti ikametinde ve gerek Esna-i BURUN: lahda (yolda) uğradığı mahallerde Devlet-i Aliyyey-i Osmaniyenin dost ve

AĞIZ: müttehidi bulunan devletlerin Memurin-i mülkiye ve askeriyesi tarafından

hakkında himayet ve siyanet olunması olvechle mürur ve keşt-ü güzarına (gidip BIYIK: SİYAH gelmez) kimse tarafından dahil ve taarruz olunmaması talep olunmasıyla iş bu

BAKKAL: KICA pasaport Erzurum Vilayeti Celilesince ita kılındı.

ÇENE:

ÇEMRE: MÜDEVVER

RENK: BUĞDAY FR.5. Zilkade Sene.1326

MEZHEP:İSLAM İş bu pasaportun hükmü bir senedir.

ALAMET. FARİKA-I Ben mucib-i nizam elli kuruş resmi tesli ve ita olunmuştur.

SABİTE: TAM Fİ.5. Zilkade Sene 1326 ve Fil 16 teşrihi Sani 1324

-2-

Hamili bir refakat hademesiyle Rusya’ya gitmiştir.

27 teşrin sani 1324 Gürcü, pasaport (Man) halö bir refakat hademesiyle

Rusya’dan geldiği tasdik olunur. Gürcü pasaport memuru 21. NİSAN. 1325

NUMARA

961-260 Hamili pasaport Haşimoğlu idris bey bin Aslan bey’in refakatinde hademesi

Nevruz bin Hasan silinmiş Pasinler azimetinde (gelişinde) Devlet-i Aliyyey-i

Osmaniyenin Kars şahbenderliği canibinden görülmüştür. 21 Nisan 1325 Kars

Şahbenderi Cemaleddin.

NUMARA :Fİ.12 Mayıs 1325.857

-3-

SİYAT: REFAKAT Bir refakat hademesiyle hamili Rusya’ya gitmiştir. 17 Mayıs 1325

Gürcü Pasaport memuru

İSMİ: NEVRUZ Pasaport hamilinin refakatinde bulunanların ahval-i Hamil-i

SİNİ YAŞI:59 Pasaportun Erzurum’a azimetinde gelişinde Devlet-i Aliyye-i

BABA ADI: Hasan Osmaniyenin Kars Şahbenderliği cenabından görülmüştür. Fİ 29 PASİNLER: Ağustos sene 1325 Kars Şahbenderi Cemaleddin Hamili pasaportun NUMARA: 1916-465 refakatinde hademesi Nevruz bulunduğu mübeyyin iş bu seri milad sene 1325 trafından tercüme edilmiştir.

İDRİS BEYİN KILIÇLARINDAN BİRİSİ
İDRİS BEYİN KILIÇLARINDAN BİRİSİ
İSA BEYİN PADİŞAH FERMANI
İSA BEYİN PADİŞAH FERMANI
İSA BEY VE MÜFREZESİ
İSA BEY VE MÜFREZESİ

1 (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Cafer Bey’in basılmamış hatıraları Y 0643 No’lu defter. Bu defterde anılar 97. sayfadan başlar ve 162. sayfada son bulur.)

2 (Kesmesor mevkii denilen yer, Sarıkamış İlçesi’ne bağlı Parmakdere Köyü’dür. Kesmesor mevkii denilen yerede köylüler ziyaret taşı mevkii diyorlar. O zamanlar bu köyümüz Osmanlı devletine aittir. Rusya ile sınırdaki son köyümüzdür.)

3 (Arif Cemil; s.50-51)

4 (Mehmet Bilgin Teşkilat-ı Mahsusa’nın Kafkasya Misyonu ve Operasyonları: Sayf:140)                                                      Araş.Yazar: Hamza Erdal AYKAR                       

Bir yanıt yazın