BİR OSMANLI TÜRKMENİ

BİR OSMANLI TÜRKMENİ

Dergimizin bu sayısında Türk Dünyası için çalışan bir gönüllüyü ağırlıyoruz. Osmanlı Türkmenleri Derneği Başkanı Şafak Soy özellikle Suriye’de mağdur durumda bulunan soydaşlarımıza yönelik faaliyetlerde aktif rol oynayan bir Türkiye Sevdalısı.

Eren Ceylan(E.C): Sayın, Şafak Soy dergimize hoş geldiniz diyerek, okurlarımıza kendinizi tanıtmanızı rica ediyorum.

Şafak Soy(Ş.S): Eren bey bende hoş buldum diyerek hemen sorunuzu kısaca cevaplandırayım. 1963 yılında Erzincan’ın İliç ilçesinde doğdum. 1973 yılından beri Ankara’da yaşamaktayım. 2011 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden emekli oldum. Emekliye ayrıldıktan sonra kendimi hayır işlerine verdim.

E.C: Sayın Soy şu anda Osmanlı Türkmenleri Derneği olarak yoğun bir faaliyet sürdürüyorsunuz. Bize biraz derneğinizden bahsedebilir misiniz?

Ş.S: Osmanlı Türkmenleri Derneğimiz 21/11/2017 tarihinde kurulmuş olup, kısa zamanda birçok faaliyette yer almıştır. Dernek faaliyetlerimiz insani yardım, eğitim, meslek eğitimi, Türkçe okuma-yazma konusunda devam etmektedir. Toplam 7 ilde şubemiz var. İstanbul, Konya, Bursa, İzmir, Malatya, Antalya, Burdur derneğimizin şubeleridir. Ankara’da genel merkezimizin faaliyetleri arasında hayır çarşısı ve hayır mağazası uygulamalarını yapıyoruz. Muhtaç olan Türkmen kardeşlerimize yardım kartları dağıttık. Türkmen kardeşlerimiz bu kartlar sayesinde yardımlarını aldılar. Ankara Türk Kızılayı’nın yardım ve Eğitim faaliyetlerini burada yürütmekteyiz. Türk Kızılayı ve Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ortaklık sözleşmesi kapsamında saha çalışmalarını burada yapmaktayız.

E.C: Sayın Başkanım, Derneğinizin faaliyetleri nelerdir?

Ş.S: Eren Bey, Yukarıda da zikrettiğim gibi Türk Kızılayı Ankara Şubesi ile ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptığı protokolle binlerce Türkmen soydaşımıza ayni ve nakdi yardımlarda bulunuyoruz. Bu faaliyetler kapsamında Yetim çocukların tüm ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Osmanlı Türkmenleri Derneği olarak devletimizin başlatmış olduğu Afrin’e yardım kampanyası doğrultusunda 2 TIR gıda yardımı toplayarak kardeşlerimize Türkiye Diyanet Vakfı aracılığı ile ulaştırdık. Derneğimizin engelliler için başlatmış olduğu tekerlekli sandalye kampanyası doğrultusunda 70 adet tekerlekli sandalyenin savaş mağduru Türkmen kardeşlerimiz için dağıtımını gerçekleştirdik. Kış aylarında düzenli olarak ihtiyaç sahibi çocuklara mont ve bot dağıtımı, Türk Kızılay’ı ve yardımsever vatandaşlarımızın katkılarıyla yaptık. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından derneğimize verilen 1500 adet Kuran-ı Kerim meali ve Dinimi Öğreniyorum isimli kitapları Türkmen çocuklarımıza hediye ettik. Türkmen kardeşlerimize gıda ve giyim yardımı her zaman devam etmektedir. Türk Kızılay’ı ve yardımsever vatandaşlarımızın desteği ile kurban bayramında 1000 Türkmen aileye kurban eti dağıtımı gerçekleştirdik. Hizmetlerimizi artırabilmek için Mamak ilçemizde yeni bir şube açtık. Türk Kızılay’ı Ankara Şubesi ile Osmanlı Türkmenleri Derneği düzenli olarak Ramazan boyunca Türkmen kardeşlerimiz ve vatandaşlarımız için 1500 kişilik 3 çeşit sıcak yemek dağıt gerçekleştirdik.

E.C: Şafak Bey, gördüğüm ve araştırdığım kadarıyla özellikle göçmenlere dönük faaliyetleriniz ağırlıkta. Faaliyetlerinizi neden bu konuda yoğunlaştırdınız ve bu konuda ne gibi çalışmalarınız var?

Suriye İç Savaşı çıktığında o bölgeye gezmeye gittim. Oradaki olaylar dikkatimi çekti. Çok büyük trajediler yaşanıyor o bölgede ve bu bölgede yaşayanların büyük bir kısmı bizim soydaşlarımız. Derneğimiz Ankara Valiliği ile de irtibat halindedir. Valilik ile her ay düzenli toplantılarımız olmaktadır. Sadece Irak ve Suriye değil, Tüm dünyadaki Türkmenlere ulaşıyoruz. Şuan Ankara’da 15 bin aileye yardım yapıyoruz. Irak ve Suriye’deki terör örgütleri yüzünden 15 bin aile ve 1600 yetim çocuğa yardım eli uzatıyoruz. Bu ailelerin yetişkin erkekleri ya öldürülmüş ya da orada zorla alıkonulmuştur. Sizin de ifade buyurduğunuz gibi bu insanlara dokunabilmek için bir çok faaliyetlerde bulunduk. Ama benim açımdan en önemli olanı Türkçe uygulama ve okuma yazma kurslarımız oldu. Saddam döneminde Türkmenleri bütün kurumlardan uzaklaştırılmış, Araplaştırılmaya zorlanmıştır. Sosyal faaliyetlerden ve Türkçe eğitiminden mahrum bırakılmışlardır. Türkiye’de bulunan Türkmenlerin Irak ve Suriye’de Araplaştırılması sonucu onlara Türkçe uygulama ve okuma-yazma kursları açtık. 580 kursiyer mezun ettik. 2011 yılından beri binlerce Türkmen kardeşimizin ev sahibi olmasını sağladık. Her türlü ihtiyaçlarını karşıladık.

E.C: Sayın başkan şu anda ülkemizde yoğun bir şekilde göçmen sorunu meselesi tartışılmakta. Sizce bu sorunun kaynağı nedir ve bu sorun nasıl çözülebilir?

Ş.S: Şu anda ülkemizde ciddi bir göçmen sorunu yaşandığı bir gerçektir. Bu sorunun sebebini uzun uzadıya değişik yönleri ile açıklamamız mümkün. Ancak durumun tam olarak anlaşılması ve Türk ordusunun neden bu bölgede işi var diyenlerin durumu anlamaları için sadece Telafer örneğini vermek isterim. Ortadoğu projesinde Kürt devletinin kurulmasıyla ilgili Telafer şehrinin yok edilmesi vardı. Burada yaşayan insanların birçoğu katledildi, birçoğu da göç ettirildi. Telafer’de 2 milyon Türkmen yaşıyordu. Bugün Telafer’de bir Türkmen bile kalmadı. Telafer şuan PKK terör örgütünün elinde. Telafer’deki halk katledildi ve göçe zorlandı. Türkmen kardeşlerimizin evleri ve iş yerleri işgal edildi. Türkmen kardeşlerimizin çoğunluğu bin bir güçlükle çıktıkları sürgün ve kaçış yolunda, birçoğunun ellerinden malları, paraları, altın ve ziynet eşyaları canlarının bağışlanması karşılığında Türkiye’ye kaçak yollarla göç etmelerine izin verilmiştir. Bugün ülkemizde 1.5-2 milyon civarında Türkmen yaşamaktadır. Telafer halkının %60’ı veya %70’i bugün Türkiye’de zorluklar içerisinde yaşamaktadır. Bayır Bucak Türkmenleri halen bölgede etkili bir şekilde savaşmaktadırlar. Türkiye’de şuan itibariyle kayıt dışı ve kayıt içi olsun 7.5-8 milyon mültecinin yaşadığını tahmin ediyoruz. Verdiğim sayılardan da anlaşılabileceği gibi bunun yaklaşık dörtte biri bizim soydaşlarımız. Ülkemiz bunlara ev sahipliği yapıyor. Avrupa bu konuda iki yüzlü davranmıştır. Bu bir gerçektir. Kendi rahatları için mülteci yükünü olduğu gibi ülkemizin üstüne yıkmışlar vaatlere dayanan oyalama taktikleri ile bu sorunun bizim açımızdan daha da büyümesine yol açmaktadırlar. Şu bir gerçek ki bu mültecilerin geri dönmesi için ülkelerinin yeniden onarılması gerekmektedir. Bu sorunun kalıcı çözümü budur. Geçici olarak çözüm ne derseniz. Göçmenler konusunda güvenli bölgeler oluşturulması ve mültecileri kontrol altında tutmamızdır. Bugün devletimiz güvenli bölgeler oluşturma konusunda önemli adımlar atmıştır. Asker hareketler ile hem bölgede terör devletinin kurulmasına engel olunmuş hem de göçmenlerin kendi ülke sınırları içerisinde güvenli bölgelerde barındırılması sağlanmıştır. Mültecilerin ülke içerisinde dolaşımı konusunda ilk başlarda yaşanılan kontrolsüzlük sorunu büyük bir oranda çözülmüş durumdadır.

E.C: Sayın Soy Erzurum Sevdası için vermiş olduğunuz bu röportaj için bir kez daha teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ş.S: Eren bey bizi konuk ettiğiniz için ben teşekkür ederim. Erzurum halkının kahramanlığı ve tarihte oynadığı rolü çok iyi biliyorum. Dadaşlığın ne kadar önemli bir vasıf olduğundan dadaş karakterinin ne kadar güçlü bir karakter olduğunun farkındayım. Buradan Erzurum halkına faaliyetlerimize destek vermelerini rica ederim. Bütün okurlarımıza ve Erzurum halkına selamlarımı ve saygılarımı sunarım.

Share this content:

Röportajlar