ERZURUM’UN ŞEHİR DERGİSİ
ERZURUM’UN ŞEHİR DERGİSİ
Dergimiz hakkında Ömer Yaşar Özgödek ile özel bir röportaj hazırlardık sizlere. Dergimizin yayın danışmanlığını yapan Ömer Yaşar Özgödek bize Erzurum Sevdası Dergisinin yayınlarını anlatırken aslında Erzurum’u anlattı.
Eren Ceylan: Erzurum sevdası nasıl bir dergi bize biraz bahsedebilir misiniz?
Ömer Özgödek: Erzurum sevdası dergisi ilk önce şehir dergisi olarak ön plana çıkacak bu yayın döneminde. Neden bir şehir dergisi olarak ön plana çıkıyor? Artık şehirler ön plana çıkmaya başladı. İnanların şehir hakları konuşulmaya başlanıldı ve Erzurum da bir kadim şehir. Kadim şehir demek ne demek? UNESCO kapsamında baktığımız zaman insanlık mirası olarak nitelendirilen bir şehir demek. Dolayısıyla bizde istedik ki bu şehrimizi artık yavaş yavaş vitrine çıkaralım. Erzurumlulara, Erzurum’un önemini daha bilinçli bir şekilde anlatalım. Bundan dolayı Erzurum sevdasını yeniden yayın hayatına sokmak kararı aldık. Yaklaşık olarak 1 senelik bir uğraşı sürdü. Bu bir sene içerisinde ne yapabiliriz? Erzurum’un problemleri nedir? Bunu inceledik. İnsanlara şehir hayatını, Erzurum’u nasıl anlatabiliriz? Bunu tartıştık ve en sonunda yaklaşık olarak bir 1215 sayılık bir içerik kısmını oluşturduk ondan sonrada bir merhaba diyelim dedik ve öylede başladık.
Eren Ceylan: Aslında çok var değil mi? Yani Erzurum da yaşayan, birçok şehir içinde geçerli aslında bulunduğu şehirde yaşayan ama yaşadığı şehrin tarihini, kültürünü, güzelliklerini, henüz fark edememiş bir şekilde yaşayan insan?
Ömer Özgödek: Yani bu birazda şundan kaynaklanıyor. Bizde daha şehir bilinci, şehir kimliği ve şehir hakları kavramı oluşmamış durumda. Biz de şu anda şöyle düşünülüyor, şehre ben gelirim, yaşarım, işime giderim, akşam evime gelirim bu iş biter. Boş zamanlarımda da işte uygun görmüş olduğum bir yerde kalırım. Ama şehir öyle bir şey değil, şehir aslında bir kültürel miras, daha doğrusu bir medeniyetin sergilenmiş olduğu en büyük kültürel değer, dolayısıyla şehir ve şehirlilik çok önemli bir kavram.
Eren Ceylan şehri de yaşatan insandır. Aynı zamanda
Ömer Özgödek: İnsandır.
Eren Ceylan Yani siz ne kadar şehre değer verirseniz, şehirde yaşarsanız, şehirde o kadar canlı olur.
Ömer Özgödek Canlı olur. Biz de işte bu canlılığı biraz daha ön plana çıkartmak istedik. Şimdi şehir haklarının iki önemli kavramı vardır. Bunlardan bir tanesi şehri sevmektir. İkincisi de yaşamış olduğunuz şehre ait olma duygusunu, aidiyet duygusunu yaşayabilmektir. Biz işte bu iki duyguyu da bir arada vermek istedik. Zaten dergimizin ismi Erzurum sevdası ilk önce bir Erzurum’u sevmek gerekiyor. Niye Erzurum’u sevmemiz lazım? Bunu ortaya çıkartacağız ve daha sonrada şehre aidiyet duygusunu vereceğiz. Peki, bir şehre nasıl aidiyet duygusu verilir? Bir şehre aidiyet duygusunu vermenin ilk yolu, o şehir ile birlikte, kişinin de kendisini değiştirmesi ve geliştirmesidir. Şimdi şehircilik faaliyetlerinden dolayı Erzurum da hızlı bir değişim var.
EREN CEYLAN: çok güzel bir proje. Peki, efendim yayın serüveniniz nasıl gelişti, çalışmalarınız nasıl oldu?
Ömer Özgödek işte bu değişim içerisinde insanlar, kendilerini ne kadar ifade edebilirlerse, kendi düşüncelerini ne kadar bu değişime aktarabilirlerse o şehre ait olacaklardır. İşte bizde diyoruz ki Erzurumlular, Erzurum’a ait olduklarını his etsinler.
EREN CEYLAN: Ama aslında Erzurumlular için değil de Erzurum’a yeni gelmiş yabancılar içinde bir rehber kaynağı olacak.
ÖMER ÖZGÖDEK: Bu çok önemli zaten. Bir de bizim Erzurum’umuzun bir özelliği var. Erzurum’umuzun kendine ait bir şehir kimliği var. Şimdi nedir bu şehir kimliği? Bu şehir kimliği dadaşlık, başka bir yerde böyle oturmuş bir şehir kimliğini bulamazsınız. Yani Avrupa’da da bulmanız mümkün değil, Amerika’da da bulmanız mümkün değil. Bu Erzurum’a has olan bir şey.
EREN CEYLAN: Dadaş diyarı
ÖMER ÖZGÖDEK: Dadaş diyarı denilir. Tabi bizim bu ilk sayıda da Dadaşlığı ele almamızın sebebi, dadaşlığın bir şehir kimliği olduğuna da vurgu yapmamız.
EREN CEYLAN: Ömer bey nedir dadaşlık?
ÖMER ÖZGÖDEK: Dadaşlık nedir? Şimdi dadaşlığın gerçekten bir tanımını yapabilmek gerçekten de son derecede zor olan bir şey ama bana soracak olursanız Dadaşlık nedir? Dadaşlık, bir duruştur. Dadaşlık bir vakardır. Dadaşlık bir sevgidir, bir aşktır. Dadaşlık mertliktir. Bütün bunların hepsini getirip toplumla paylaşabilmek yaşamış olduğu yere damgasını ve vurabilmektir. İşte Erzurum da bu yapılmıştır. Erzurum da insanlar damgalarını vurmuşlardır. Gelen seyyahlara baktığımız zaman, Erzurum’da şehirden daha çok insan ön plana çıkmıştır. Daha çok insanlar anlatılabilmiştir.
EREN CEYLAN: Mertliğiyle, misafirperverlikleriyle
Ömer Özgödek: mertliği, misafirperverliği ile ve çıkartmış oldukları kültürel değerlerle ön plana çıkmıştır. Diğer yerlere baktığımız zaman genelde binalar anlatılıyor, sokaklar anlatılıyor, caddeler anlatılıyor.
EREN CEYLAN: şehrin sembolü genelde taş yapılar
ÖMER ÖZGÖDEK: Taş yapılar ama burada hep insanlar ön plana çıkartılmıştır. İşte dadaşlık bu insani değeri yansıtabilmek ve bunu yaşamış olduğu her ortamda mührünü tabiri caizse vurabilmektir. Dolayısıyla bana diyorlar dadaşlık nedir? Ben diyorum ki dadaşlık aslında bir şehir beyefendiliğidir. Ama tabi ki başka, başka tanımlar var, bizim bütün bu tanımlara da saygımız vardır. Ama biz, bir şehir dergisi olarak daha çok bu tanımı kabul ediyor ve ön plana çıkarıyoruz.
EREN CEYLAN: Peki Ömer bey şehre aidiyet duygusu vermekten bahsettiniz. Şehri yaşamak ve yaşatmak, aslında birçok kişi Erzurum’un soğuklarından şikayet ederler ve bir dönem şehrin geri kalmasını buna bağlar sizce bu bir etken midir?
Ömer Özgödek: Hayır! Hayır, bu bir etken değildir. Ona bakacak olursak aynı iklimsel özelliklere sahip olan dünyada bir çok yer var ama bunların hepsi kalkınmışlar, gelişmişlerdir. Bunu bir etken olarak kabul etmek mümkün değildir. Ancak şu var yani bu şehrin gelişmemesindeki en önemli etken ne diyecek olursanız bana? Soğuktan nasıl para kazanacağımızı bilmemektir. Kaynaklarımızı tam olarak kullanamamaktır.
EREN CEYLAN: sahip çıkmak lazım değil mi? Yani devlet buraya bir yatırım yaptı değil mi? Kış turizmi ile ilgili, Erzurum’u kış turizminin başkenti yaptı. Dünyanın çok sayılı yerleri arasına girmeye aday, bir Erzurum vatandaşı olarak ta bunlara sahip çıkıp destek olmak gerekiyor.
ÖMER ÖZGÖDEK: tabi burada güzel bir noktaya değindiniz. Burada hemen benim aklıma da gelen şöyle bir hadise var. Şimdi bizim ülkemiz, malumu aliniz artık bir dünya devleti olma yolunda gidiyor. Bir dünya devleti de olmak mecburiyetinde, hem coğrafik konumu itibariyle, hem ekonomik kaynakları itibariyle, hem tarihi mirası, hem kültürel birikimi. Bu noktada baktığımız zaman. Türkiye bu konumunu şehirleri ile de pazarlamak zorunda. Artık uluslararası ilişkilerde şehirlerde ön plana çıktı. Şimdi Erzurum’un önemi bu noktada da ortaya çıkıyor. Çünkü Kafkaslara, orta Asya ya, Azerbaycan üzerinden orta Asya ya da hitap edebilecek olan bir şehir. Dolayısıyla Erzurum’un ciddi bir şekilde bir imajının oluşturulması, bir markalaştırılmanın yapılması gerekiyor. 2011 oyunları bu imajın ve markalaştırmanın uluslararası alandaki bir tanıtımıydı. Ama bunun çok daha ciddi bir şekilde devamlılığını sağlamamız lazım. Bunu da nasıl yapabiliriz? Şehir sistemini kurarak yapabiliriz. Bizim şehircilik anlayışımızda, yani bütün bir Türkiye’yi kast ediyorum. Şehir sistemimiz yok. Şehir sistemini kuramadık. Şehir sistemi de nerden başlar? Erzurum neresidir sorusu ile başlar. Erzurum neresidir? Bu şehri kimler kurmuş? Kime hitap edecek? Kimler yaşıyor? Eğer bunu oluşturamazsak yapmış olduğumuz bütün yatırımlar boşlukta kalır.
EREN CEYLAN: Doğru
Ömer Özgödek bizim işte ülkemizde yaşamış olduğumuz en ciddi problem bu şehir sistemini kuramamak. İnşallah nasip olursa ileriki sayılarımızda bu konuya değinmeyi düşünüyoruz. Erzurum’da bir şehir sistemi nasıl olmalı iler ki sayılarda, bunu inceleyeceğiz nasip olursa
EREN CEYLAN. Sayın Ömer Özgödek çok teşekkür ediyoruz bu röportaj için
ÖMER ÖZGÖDEK. Ben teşekkür ediyorum sağ olun. Teşekkürler