Aralık 1, 2024

Ali bey bize kendinizi tanıtır mısınız?

1971 Erzurum doğumluyum. Evliyim 3 kız çocuk babasıyım. Atatürk üniversitesi meslek yüksekokulu makine bölümü mezunuyum. 1992 – 1993 yılları arasında özel televizyonların açıldığı dönemlerde İrfan ALYANAK’ın sahipliği ve yöneticiliğini yaptığı Doğu TV kanalında kameramanlık alanında işe başladım. 1994 yılında Atatürk Üniversitesinde bir öğrenci intihar etmişti. Olaya benim açım çok yakındı ve iyi bir pozisyondaydım. Bu hazin olayı canlı çektim. Bu çekimden dolayı 1995 yılında Türkiye foto muhabirleri derneğinin düzenlediği yılın başarılı gazeteciler yarışmasında görüntü alanında iki yüz katılımcının arasında ikinci oldum. Birincilik ödülünü İHA tarafınca çekilen Van’da düşen bir uçağa ilişkin kaza görüntüsü kazanmıştı. Devrin Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL bana plaket vermişti. Devrin Başbakanı Tansu ÇİLLER ise altın saat ve başarı belgesi ile para ödülünü vermişti. Doğu TV kanalında haber spikerliği yaptığım 1996 yılında askerliğe gittim. Askerlik sonrası 1999 yılında yılın da TELEKOM da güvenlik görevlisi olarak işe başladım. Başmüdürümüz Rıfkı GÜRKASIN, TELELOM için bir basın merkezi oluşturdu ve beni de bu merkeze çekti. 2006 yılında Celalettin GÜVEÇ Erzurum Valisi iken AFAD merkezine geçtim. Daha sonra Valilik Basın merkezine geçerek görevime devam ettim. Şimdi tekrar AFAD merkezinde görevimin başındayım

Fotoğrafçılığa nasıl başladınız?

Ahmet Yıldırım’ın sahibi olduğu Stüdyo Dünya isimli bir fotoğraf stüdyosu vardı. 1987 yılında burada seyyar fotoğrafçı olarak fotoğraf çekmeye başladım. O zamanlar tepeden bakılan fotoğraf makineleri vardı. Bu makinelerden bir tanesini bana Ahmet abi vererek hastanelere ve parklara fotoğraf çekmeye gönderirdi. O zamanlarda Büyük Postanenin önünde kart postal sergileri açılırdı, bu kartpostallara bakarak heveslenirdim. Bir gün acaba bende böyle bir fotoğraf çekebilir miyim diye düşünürdüm.

Peki, şimdi kartpostal fotoğrafları çekebilir misiniz?

Yani kartpostal işi devam etseydi ben böyle fotoğraf çekerdim.

Fotoğrafçılık anlayışınız nedir?

Fotoğraf anlık bir iştir. Bir anda bir görüntüyü yakalarsanız çekersiniz. Analog makinelerde fotoğrafçılığa başlayanlar bilir fotoğraf çekmek için tek bir hakkınız vardır. O anı kaçırırsanız kaybedersiniz. Hele bir de benim gibi haber fotoğrafçılığı yapmışsanız bu anın ne kadar önemli olduğunu bilir ve o anı kaçırmamak için he an hazır olursunuz. Analog makinedeki fotoğraf çekmenin tadını dijital makineler vermiyor. Şimdi bakıyorum da kendinden çok makinesine güvenen fotoğrafçılar piyasada dolanıyorlar. Yani bu dijital makineler işin tadını kaçırdı bir noktada. Ben daha çok fotoğraf çekerken siyah beyaz düşünürüm. Siyah beyaz fotoğraf çekmeyi severim. Siyah hayattaki lekeyi, beyaz ise hayattaki temizliği gösterir. Fotoğraflarda gerektiği kadar fotoshop kullanılabilir ama abartıya kaçmamalı diye düşünüyorum. Bende fotoshop kullanıyorum. Siyah beyaz fotoğraf çekerim derken kimse yanlış anlamasın ben fotoğrafı renkli çekerim ama gerektiği durumlarda fotoshop’ la bu fotoğrafları siyah beyaz dönüştürürüm. Fotoğrafçı gördüğü anın fotoğrafını çeker ressam ise görmek istediği anı görüntüler İyi bir fotoğrafçı iyi bir ressamdır benim gözümde tabi bunun tersini de söylemek mümkündür. İyi bir ressam iyi bir fotoğrafçıdır. Her ikisi de bir konu arar. Yani bir konu bulmalısınız ki onu görüntüleyebilesiniz. Fotoğrafçılık sabır işidir. Bir kedinin fotoğrafını çekerken iki saat onun yüzünü dönmesini beklediğimi hatırlıyorum. Neden bekledim derseniz konusu güzel kedi kar içerisinde ve arkasında çifte minareli medrese var. Ben bu fotoğrafı çektim neden konusu var ve ben sabrettim. İyi bir fotoğraf için içindeki duyguyu yakalamak lazım. Sıradan bir insan ile fotoğrafçı arasındaki fark görmektir. Biz görüyoruz, bakan insan fotoğrafçı olamaz ancak gören insan fotoğrafçı olur. Kar yağdıktan bir gün sonra muhakkak fotoğraf çekmeye çıkarım. Çünkü muazzam bir ışık ve manzara ile karşılaşırsınız. Gece ise fotoğraf çekmeyi sevmem. Çok sayıda fotoğrafı incelerim, savaş, şehir, portre, mimari hemen hemen her alanda fotoğrafları inceler ve kendimi geliştirmeye çalışırım. Kafama taktığım bir fotoğraf varsa onu mutlaka çekerim.

Erzurum’u fotoğraflayan birisi olarak Erzurum ve fotoğraf hakkında neler söylersiniz?

Ben Erzurum’u fotoğraf çekerek öğrendim. . Geçmiş nesiller bize çok güzel bir miras bırakmışlar. Bu mirasın büyük bir kısmının yerinde şimdi yeller esiyor. On yıl önce çekilen fotoğraflara bakarken şimdi göremediğimiz birçok anı ve mekânı yani on yıl öncesini anıyorum. Şimdi çektiğimiz fotoğraflara bakanlarda şimdiki anları ve mekânları görecekler. Bundan dolayı olacak ki fotoğraf iyi bir arşiv malzemesi. Şimdi yıkılan yok edilen mahalleler ve evler on yıl önce çektiğimiz fotoğraflarda bize göz kırpıyorlar. Erzurum her özelliği ile bir fotoğraf bunun nakşedemezsen kaybolur. Şimdi kaybolan Erzurum’u ancak fotoğraflarda görebiliyoruz. Maalesef eskiye ait pek fazla bir şey kalmadı ve bu son on yıl içerisinde bu tahribat çok hızlı bir şekilde arttı. Üç kümbetlerin arkasında yükselen kocaman binalar hakikaten şehrin siluetini bozan ve fotoğrafçılık açısından görüntü kirliliğine neden olan yapılaşmalar. Bunlar gibi yozlaşmış bir sürü mimari örnek var Erzurum’da fotoğrafçılık adına hiçbir katkıları olmadığı gibi engel teşkil ediyorlar. Bozuk yapılaşmanın yanı sıra elektrik direkleri, tabelalar ve çöp kutuları da Erzurum’un fotoğraf açısından kalitesini bozuyorlar. Bu tür işlere karar veren insanlar bir fotoğrafçı gözüyle bakmalı diye düşünüyorum. Özellikle tarihi mekânların etrafını düzenlerken ya bir fotoğrafçı gibi bakmalı yâda bir fotoğraf sanatçısından fikir almalılar diye düşünüyorum. Çifte minareli medrese ve çevresinde tarih var özellikle bu çevrenin düzenlenmesinde çok ihtimamlı davranılması gerekiyor. Erzurum halkının fotoğrafa merakı var. Çocuklar bütün masumiyetiyle size mankenlik ediyorlar. Ehramlı teyzeler size sokak arasında eski mahalle nostaljisini yaşatıyorlar. Hiç unutmam eski bir evin bacasını kürüyen bir amca iyi bir fotoğraf çekebilmem için elinde kürekle beklemiş ve bana poz vermişti.

Erzurum da en çok fotoğrafını çekmekten zevk aldığınız yer veya yerler neresidir?

En çok etkilendiğim ve kadraja aldığım yer Lalapaşa Camisidir. Bu caminin her anı bir fotoğraftır. Belirli zamanlarda ışık açısından size bir sürü imkân verir. Lala paşa ışığı çok iyi yansıtan bir camidir.

Çekmekten en çok mutlu olduğunuz fotoğraf hangisidir?

Erzurum’da dört kümbeti bir arada ilk kez çeken fotoğrafçı benim. Tarihi buluşma adını verdiğim bir fotoğrafım var. Ali paşa mahallesinde geziyordum. Gözüm bir anda kaydı acaba ben yanlış mı görüyorum diye kendime sordum. Çifte minareli medresenin arkasında atlama kuleleri gözüküyor. Bu fotoğrafımın benim için çok farklı bir yeri var. Bir de Ali paşa mahallesinden çektiğim bir kale fotoğrafı var. O da en az diğer fotoğrafım kadar iddialıdır.

Örnek aldığınız yâda beğendiğiniz fotoğrafçılar var mı?

En başta sevgili Hayati KESER abimiz gelir. Nihat KILIÇOĞULLARI ve Hayati KESER bu iki fotoğrafçı Erzurum’un kartpostallarını çeken fotoğrafçılardır. Bunları Başaran ÇORAK takip ediyor. Kendisiyle tanışamadım ama tanışmak isterim. Uzun pozlama da Ahmet POLAT, Haber fotoğrafçılığında ise Turgay İPEK benim en çok beğendiğim fotoğrafçılardır. Öztürk AKKÖRK abimizi de unutmamak lazım tabi ki. Burada hemen şunu söylemek isterim. Birçok fotoğraf ustamız vardı bizim. Bunların hepsi küstürüldü. Ya çektikleri fotoğraflar izinsiz ve ücretsiz bir şekilde yayınlandı yada kendi adlarına bir sergi açmalarına katkı sağlanmadı. Benim bile çektiğim bir çok fotoğrafım benim haberim ve iznim olmadan reklam panolarında yer aldı. Ha ben diyorum benim adımı kullanarak istediğiniz fotoğrafımı yayınlayın, bir sıkıntı yok ama adım dahi kullanılmadan bir çok fotoğrafım yayınlandı.

Konuğumuz olduğunuz için teşekkür ederiz Ali Bey.

Ben de beni konuk ettiğiniz için teşekkür ederim.                                                                                                                          Ali İhsan Karaca

About The Author

Bir yanıt yazın