Erzurum Araştırmaları Tortum Havzasının Organik Gıda Üretiminde Değerlendirilmesi

Erzurum Araştırmaları Tortum Havzasının Organik Gıda Üretiminde Değerlendirilmesi

Erzurum Araştırmaları

Tortum Havzasının Organik Gıda Üretiminde Değerlendirilmesi

20.Yüz Yıl’ın ikinci yarısından itibaren yaşanan hızlı sanayileşme ve nüfus artışı, çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Dünya nüfusunu doyurmaya yönelik geliştirilen politikalarda yalnızca tarımsal üretim artışı hedeflenmiştir. Böylece yoğun ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması, yanlış toprak sürümü uygulamaları, ilaç kalıntısı riski, toprağın fiziksel yapısının bozulması, organik madde ve canlılığının yitirilmesi, besin dengesinin bozulması, tuzlanması ve çoraklaşma gibi önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir.(1)

Sanayi Devrimi’nin insanın yaşamsal problemlerine çözüm getiren yanı topluma yoğun bir şekilde aktarılmıştır. Zaman içinde ortaya çıkaracağı sorunlardan hiç bahsedilmemiştir. Günümüzde sanayileşmenin ortaya çıkardığı olumsuzlukların her birisi başka bir bilim inceleme alanını oluşturur duruma gelmiştir.

Değişik ülkelerde Ekolojik, Organik veya Biyolojik Tarım isimleriyle anılan tarımsal üretim Alternatif üretim olarak Avrupa Tarım Birliği ve FAO tarafından kabul edilerek programlarına alınmıştır. Söz konusu tarımsal üretimde bozulan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost tarımsal üretim sistemlerini içermekte olup, özü itibariyle, sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanılmasının yasaklanmasının yanında, üretimde miktar artışını değil, ürünün kalitesini yükseltmeyi ve doğallığını korumayı amaçlayan bir üretim şeklidir.(2)

Özellikle genetik ilmindeki gelişmelere bağlı olarak tarım ürünlerinin genleriyle oynanmış; çileğe antifriz proteini için gen aktarılarak soğukta yetişebilen çilek üretimi, düşük oranda yağ kullanmak için patatese nişasta oranını artırıcı gen transferi karşımıza birçok GDO ürünlerinin çıkmasına neden olmuştur.

Bu gibi sağlıksız ürünlerle beslenme sonucun başta kanser değişik sağlık sorunlarının artığı görülmektedir. Çocuklarda diyabet, gençlerde kalp krizi sonucun ölümlerde artış gözlemlenmiştir.(3)

Çalışma sahamızı oluşturan Tortum Havzası Güney ve batısı çıplak dağlardan oluşan karasal iklimin hüküm sürdü- ğü bir karaktere sahip olmasına karşılık Tortum Vadisi boyunca Karadeniz İkliminin geçiş tipi Uzundere İlçesi, kuzey ve doğusundaki arazilerin büyük bir kısmı meyve ağaçları ile kaplıdır. Karadeniz ikliminin tipik özelliklerini taşır. İlçemizin ortalama ISISI 8,3 °C, en yüksek ısısı 35,4 °C ve en düşük ısısı ise -20,8 °C’dir.

Tortum Havzası atıl durumdaki bozulmamış ekolojik yapısıyla organik gıda üretiminde ülkemiz için ayrıcalıklı nadir tarım alanlarından birisi olma özelliğini korumaktadır. Buradaki meyve ağaçlarının bakımının yapılarak tarım sahası eski ihtişamlı günlerine kavuşturulabilir.

Sahadan elde edilecek sağlıklı tarım ürünleri, kurutularak, pekmez, pestil, çöme, meyve suyu ve taze olarak tüketime sunulabilir. Böylece yörenin kalkınmışlığına katlı sağlandığı gibi ülke ekonomisine de iç tüketim fazlası ürünler ihraç edilerek destek verilmiş olur. Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de taze meyvelerin üretiminde organik üretime verdiğimiz önem kadar ambalajlı ürün olarak piyasaya süreceğimiz ürünlerin imalatında da aynı hassasiyeti taşımamızın gerektiğidir.

Çalışmamızda sahanın atıl olarak kalmasının çevresel kirliliğe engel olmasının bize sağlamış olduğu üstünlükten hareket ederek ülkemiz insanının sağlıklı beslenmesi için neler yapılabileceği, söz konusu tarım alanında değişimler yaşanırken doğal ortama zarar verilmemesi ve çok yönlü kazanımlar sağlanması hedeflenmiştir. Çalışmamızda değişimlerin neler olacağı ve sonuçlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.

Çağımız bağımlılıklar çağıdır. Özellikle teknolojideki gelişmeler ve onun ortaya çıkardığı ürünler doğal olana talebi arttırmıştır. Bu talebe bağlı olarak gelişmiş ülkelerin doğal gıdalara taleplerindeki artış modern tarım yöntemlerinin kendisine uygulama sahası bulamadığı engebeli sahalardaki tarım alanlarındaki azalış bakımından zengin ülkeleri doğal tarım ürünleri üretimi açısından olumsuz etkilemiştir. Doğallığını korumuş tarım alanları bakımından zengin olan ülkemizin organik tarımsal ürünler üretimine yönelmesi kaçınılmazdır. Gelişmişlik düzeyinde meydana gelen her olumlu adım aynı zamanda ülkemizi bir o kadar tarımsal üretimde de dışarıya karşı avantajlı kılmaktadır. Bu durum da ülkenin dış ticaretinde dış ticaret fazlası olarak yansıyacaktır. Tortum Havzası’nın yeniden tarımsal üretime kazandırılması ülkemiz insanının özellikle de genç nesillerinin sağlıklı beslenmesinin önünü açacaktır. Buralardan elde edilecek ürünlerle gelişmiş ülkelerin taleplerine de iç talepten arta kalan kısımla karşılık verilmesi, ülkemiz dış ticaretini olumlu yönde etkileyeceği bir gerçektir.

Çalışma, Tortum Havzası ile sınırlandırılmıştır. Tortum Havzası’nın doğal meyvelerinin yeniden talep oluşturularak pazar payının arttırılması amaçlanmıştır. Sanayi devriminin özellikle ovalarda makineli tarımıma geçilmesiyle daha fazla ürün elde etmek amacıyla tarım ürünlerinde yapay ilaç ve gübre kullanımının yanında tohumların genetiğinin değiştirilmesine de sebebiyet vermiştir. Böylece başlangıçta bol miktarda elde edilen ürünler talebin fazlalığından dolayı pazarlama da sorunla karşılaşmamıştır. Söz konusu sahalardaki maliyet düşüklüğünden kaynaklanan ürün bolluğu Tortum Havzası gibi engebeli sahalardaki meyve üre- timini olumsuz yönde etkilemiştir. Bir zamanlar Erzurum ve çevresinin yaş ve kuru meyve ihtiyacını sağlıklı doğal ürünlerle karşılayan Tortum Havzası; Ulaşım ağındaki gelişmelere de bağlı olarak modern tarım yöntemleriyle üretilen ürünlerin Erzurum’a her mevsim kolayca ulaştırılmasından dolayı tarımsal üretimdeki rekabete dayanamayarak gerilemiştir. Meyve bahçeleri kaderine terk edilmiş yetişen ürünler talep olmadığından dolayı toplanmadan dalında bırakılmaya başlamıştır. Söz konusu sahanın hayvancılık sahası olmaması hayvan yemi olarak değerlendirilmesini bile engellemiştir. Tarımsal üretim de Sanayi devrimiyle birlikte doğal olmayan gübrelerin ve zirai mücadelede ilaçların kullanımı ve tohumların genetiğinin değiştirilmesi bol ve ucuz tarım ürünü üretimi uğruna; tarımsal tarım alanlarını olumsuz etkileyecek faaliyetlerin uygulanmasının faturası ağır olur.

Dünyanın en büyük sorunlarından birisi olan açlıkla mücadele için geliştirilen tarım yöntemleri beraberinde dünya nüfusunun beslenen kesiminin de sağlıksız beslenmesi sorununu beraberinde getirmiştir. Açlıktan ölenlerin olduğu gibi sağlıksız tarım ürünlerinden dolayı hastalıkların neden olduğu ölümlere de günümüz dünyasında sıkça rastlanılır olmuştur.

Ürünlerin maliyetini düşürmek ve birim alandan daha fazla ürün almak için kullanılan zirai mücadele araçlarının beraberinde tarım ürünlerinin ve çevrenin bozulmasına neden olmuştur.

Özellikle GDO birçok tarım ürününü içerik açısında değiştirmiş şekil bakımından albenisi yüksek ürünlere dönüştürmüştür. Aslında çevrenin doğallığını yitirmesi, insanın iç dünyasındaki güzel duygularının kirlenmesinin doğaya yansımasından başka bir şey değildir.

İnsanıyla ve tarımsal alanıyla kirlenmeden doğallığını koru- yan sahalar organik ürünlerin üretiminde avantajlı durumdadırlar. Zira karşısındakinin insan olduğunun farkında olanlarca ancak sağlıklı ürünler üretilebilir.

Tortum Havzası yüz yıllar öncesi doğallığıyla yeniden organik tarım alanı olarak üretime geçirilebilir. Hem de fazla bir mali- yete katlanmadan. Saha Tarım Bakanlığı öncülüğünde verilecek yeni teşviklerle veya mevcut teşviklerin buradaki üreticilere duyurulmasıyla organik üretim üssüne kolayca dönüştürülebilir.

Burada uygulanacak başarılı projelerin öyküsü, makineli tarımın girmeyişinden dolayı ekosistemi bozulmamış tarımsal sahalar içinde güzel bir emsal teşkil edecektir.

Talep olmamasından dolayı adeta kaderine terk edilmiş meyve bahçeleri talep artışıyla yeniden eski güzel günlerine kavuşacağından. mevcut üretimin fazlasıyla artacağı gözlenecektir.

Ülke insanlarının özellikle geleceği olan çocuklarının sağlıklı beslenmesinin sağlanmasının yanı sıra ihtiyaç fazlası ürünler gelişmiş ülkelerin organik gıdaya olan yoğun taleplerini karşılamak suretiyle ülkemiz ihracatına da olumlu katkıda bula- nacağı herkesin malumudur.

Daha çok ürün elde etme amacıyla yapılan sentetik ilaçlama, gübreleme, toprağın daha derin sürülmesi ve tarım ürünlerinin genetiğinin değiştirilmesi insanların sağlıklı gıdaya ulaşımının önündeki en büyük engeldir. Geçmişten günümüze gelene kadar insanların tükettiği gıda ürünleri şekil olarak büyütülmüş, içerdikleri vitamin ve mineral bileşenleri bakımından bozulmuştur.

Tarımsal üretim yapılırken çevre faktörünün dikkate alınmaması çevre kirliliğine hatta çevre felaketlerine yol açtığı gibi sağlıklı gıda teminine de engel teşkil etmektedir.

İnsan doğal bir varlıktır, doğal tarımsal ürünlere beslenmesinde öncelik vermelidir. Dünya nüfusunun hızla artmasına karşılık tarım alanlarının sınırlı kalması daha fazla üretimi zorunlu kılmaktadır. Bu durum da sağlıklı gıda üretiminde ve bu ürünlere erişimde güçlüklere neden olmaktadır.

Geleceğin güçlü ülkeleri sağlıklı tarım ürünleri üreten ve kendi kendisine yeten ülkeler olacağı gibi bu ürünleri ihraç eden ülkeler Dünya Siyaseti ‘ne de yön verecektir.

Kaynakça

1.AKSOY, Uygun,Ekolojik Tarım Eğitimi ders notları, İzmir,1999 2.İLTER, Ertan, Ekolojik Tarım ve Önemi, 1993 3.ŞENGÜL, Mustafa, Organik Süt, Erzurum, 2014. DÖNMEZ, Yusuf, Umumi

Klimatoloji ve İklim Çalışmaları, İstanbul,1990 5.İZBIRAK, Reşat, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul,1992.

6.5262 Sayılı Organik Tarım Kanunu 03 Aralık 2004 Tarih ve 25659 Sayılı

Resmi Gazete’de yayımlanmıştır 7.T.C Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Erzurum İl Müdürlüğü Organik Tarım ve Organik Ürün Bülteni ve www.aybaknatura.com.tr                                                                                                                          Reşat COŞKUN

Share this content:

Erzurum Araştırmaları