ERZURUM’UN BANİSİ  KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

ERZURUM’UN BANİSİ KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

KANUNİ ÖNCESİ ERZURUM

Bilindiği üzere Anadolu’nun kapısı ve ordu güzergahlarının geçiş noktasında bulunan Erzurum, kuruluşundan itibaren bölgenin müstahkem şehirlerinden biri olarak önem kazanmıştır.. Bu yüzden eski çağlardan beri, bölgede yaşanan birçok mücadelenin neticesi olarak, Erzurum defalarca el değiştirmiş ve tahribata uğramıştır.

1049 yılında bölgede Selçuklu Türklerinin görünmesi ve 1071 Malazgirt zaferiyle Saltuklu hakimiyetinin kurulmasını takiben bir istikrar dönemine giren Erzurum, 1242 yılındaki Moğol tahribatından kurtulamamıştır.. 1308’den sonra Erzurum İlhanlı valileri tarafından idare edilen vilayetlerden birinin merkezi olarak tekrar önem kazanmaya başlamıştır. Ancak 1335 yılında İlhanlıların yıkılışıyla bölgede başlayan iç mücadele ile Erzurum’un talihsiz günleri tekrar başlıyordu. Buna paralel olarak bölgenin ve şehrin nüfusu giderek azalıyordu. Bu azalmanın en önemli sebeplerinden biride bölgedeki Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerinin mücadelesidir.

Diğer taraftan Timurlu istilasından sonra bölgede devam eden Türkmen mücadeleleri Erzurum’da yeni tahribat ve perişanlıklara yol açmıştır. Bir yandan da ;ram da Şah İsmail tarafından kurulan Safevi Devletince 1502’de ele geçirilen Erzurum’un bu muharebeler neticesinde sazlık haline geldiği ve ıssızlaştığı dönemin kaynaklarında yer alan bilgilerdendir.

1514’de Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran galibiyetinden sonra Padişah’ın Erzurum civarına geldiğinde bölgenin idaresini Türkmen Beyi Sevindik Han’a verdiği bilinmektedir. Osmanlı kayıtlarından Erzurum’un ovası ile birlikte Osmanlı topraklarına katıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim 1520 senesinde Erzurum şehri boş ve harap on iki mahalleden ibaret bir yerleşim alanı hükmündedir. Tahrir defterleri ve vergi kayıtlarından Erzurum şehrinde 21 haneden ibaret bir nüfusa sahip olduğu anlaşılmaktadır.

KANUNİ SONRASI ERZURUM

Erzurum bu durumdayken, Kanuni Sultan Süleyman Irakeyn (iki Irak)

Seferine giderken 5 Eylül 1534 Yılında Erzurum’a konakladı sırada şehrin son derecede harap olduğunu görerek, buranın şenlendirilerek kalesiyle beraber tamirini emretmiştir. Tamamen boş olan şehrin yanı sıra ova ve Pasin köyleri de aynı manzarayı gösteriyordu. Devam eden İran savaşları halkın başka bölgelere göç etmesine neden olmuştur.. Kanuni Sultan Süleyman bunun üzerine vakıflar tesis ederek, vergileri hafifleterek bölgede yeni bir nüfus politikası ile Erzurum’un şenlendirilmesine çalışmış ve bunu başarmıştır. Aynı zamanda bölgeye yeni bir düzen vermek isteyen Kanuni bin kadar maiyeti ile İran’dan iltica eden Dukadirli Mehmet Han’a Erzurum Beylerbeyliğini vererek bölgenin iskanını temin etmiştir. Hatta Erzurum’un yeni şenlendirilmekte olması nedeniyle Erzurum’un Beylerbeylerinin geçici olarak Bayburt’ta oturdukları görülmektedir.

Böylece bölgeye güçlü aşiret beylerinin tayin edilmesiyle iskan politikası izlenirken, Kanuni’nin emriyle esasen devletin malı sayılan şehrin harap ve terkedilmiş müklerinin ileri gelenlerine satılması da şehrin yeniden iskanını temin etmiştir.

Nitekim 1540 tarihli “mufassal Erzurum Defterinde” Erzurum sancağının merkez (Mefs-i Erzurum), Karaz, Geçik, Tekman, Karaş—Kuli, Cinis, Şoğayn, Serçeme, Çermeli, ve Ovacık olmak üzere on nahiyeden ve şehrin de 27 mahalleden meydana geldiği görülmektedir.

Görülüyor ki, harap ve hali olan Erzurum şehrinin banisi Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’dır. Bu yüzden Büyükşehir ve yan belediyelerimizin bu hususu göz önüne alarak Kanuni Sultan Sultanın hatırasını Erzurum’da yad edici faaliyetlerde bulunması zorunludur

Prof. Dr. Selçuk GÜNAY

İlk Yayın Tarihi Erzurum Sevdası Dergisi Mart/ 2012 Sayısı

Erzurum Araştırmaları